|
- This attitude can only leave us all with doubts.
- Bu tutum hepimizi şüpheye düşürmekten başka bir işe yaramaz.
- For those who share my doubts, I warmly recommend our amendments.
- Şüphelerimi paylaşanlar için değişikliklerimizi içtenlikle tavsiye ediyorum.
- My group and I have our doubts about the European Commission.
- Grubum ve benim Avrupa Komisyonu hakkında şüphelerimiz var.
- It has also discriminated against Cyprus, creating further doubts about what will actually happen there.
- Ayrıca Kıbrıs'a karşı ayrımcılık yaparak orada gerçekte ne olacağı konusunda daha fazla şüphe yaratmıştır.
- How, though, may we clear away the doubts that surface again and again, even in the amendments before us?
- Yine de önümüzde bulunan değişikliklerde bile tekrar tekrar ortaya çıkan şüpheleri nasıl giderebiliriz?
- There is one people, in any case, that shares my doubts, and that is the Mapuche people.
- Her halükarda benim şüphelerimi paylaşan bir halk var, o da Mapuche halkı.
- We also have our doubts about setting up a new human rights agency.
- Yeni bir insan hakları ajansı kurulması konusunda da şüphelerimiz var.
- Whether or not these consumers are right in having doubts about GMOs, the customer is ultimately always right.
- Bu tüketiciler GDO'larla ilgili şüphelerinde haklı olsunlar ya da olmasınlar, sonuçta müşteri her zaman haklıdır.
- I think that the rapporteur's concerns are legitimate, but I have doubts as to the means.
- Raportörün endişelerinin haklı olduğunu düşünüyorum, ancak bunun nasıl yapılacağı konusunda şüphelerim var.
- Hence my doubts as to whether there is a genuine need for the proposed amendment to Article 7 of the Council Act.
- Bu nedenle Konsey Yasasının 7. Maddesinde önerilen değişikliğe gerçekten ihtiyaç olup olmadığı konusunda şüphelerim var.
- It is permitted to have doubts and worries.
- Şüpheleriniz ve endişeleriniz olabilir.
- I do have doubts, though, when it comes to the technical implementation that is proposed.
- Ancak önerilen teknik uygulama konusunda şüphelerim var.
- Nonetheless, no-one doubts that the war against terrorism produces even greater terrorism.
- Bununla birlikte terörizme karşı savaşın daha da büyük terörizm ürettiğinden kimsenin şüphesi yoktur.
- We still have some doubts about this at the moment.
- Şu anda bu konuda hala bazı şüphelerimiz var.
- For those who share my doubts, I warmly recommend our amendments.
- Şüphelerimi paylaşanlar için, değişikliklerimizi içtenlikle tavsiye ediyorum.
- A number of doubts and unanswered questions still surround the use of this substance.
- Bu maddenin kullanımı konusunda hala bir takım şüpheler ve cevaplanmamış sorular bulunmaktadır.
- I have my doubts over just how far the UK Government will push for this idea.
- Birleşik Krallık Hükümeti'nin bu fikri ne kadar destekleyeceği konusunda şüphelerim var.
- Serious doubts are being raised about the long-term viability of reprocessing.
- Yeniden işlemenin uzun vadede uygulanabilirliği konusunda ciddi şüpheler var.
- I would like to cite an example that underlines my doubts.
- Şüphelerimin altını çizen bir örnek vermek istiyorum.
- We therefore have our doubts about reintroducing them.
- Bu nedenle bunların yeniden uygulamaya konulması konusunda şüphelerimiz var.
- I have doubts, however, as to whether this amount will be sufficient.
- Ancak bu miktarın yeterli olup olmayacağı konusunda şüphelerim var.
- My own doubts about this have not been dispelled, either.
- Benim de bu konudaki şüphelerim ortadan kalkmış değil.
- We therefore hope things will go well, but we have major doubts.
- Bu nedenle işlerin iyi gideceğini umuyoruz, ancak büyük şüphelerimiz var.
- Serious doubts about this have arisen on the Lithuanian side.
- Litvanya tarafında bu konuda ciddi şüpheler ortaya çıktı.
- Occasionally, reading the reports gives rise to more doubts than certainties.
- Raporları okumak zaman zaman kesinlikten çok şüpheye yol açıyor.
- Serious doubts about this have arisen on the Lithuanian side.
- Litvanya tarafında bu konuda ciddi şüpheler ortaya çıkmıştır.
- Under these conditions, doubts are cast upon these procedures and their legitimate use is undermined.
- Bu koşullar altında, bu prosedürlere şüpheyle yaklaşılmakta ve meşru kullanımları baltalanmaktadır.
- Are these serious doubts on the part of Lithuania justified?
- Litvanya'nın bu ciddi şüpheleri haklı mı?
- The problems remain and this gives rise to doubts.
- Sorunlar devam etmektedir ve bu da şüphelere yol açmaktadır.
- However, there are still some doubts in relation to all these proposals.
- Bununla birlikte, tüm bu önerilerle ilgili olarak hala bazı şüpheler bulunmaktadır.
- Nonetheless, no-one doubts that the war against terrorism produces even greater terrorism.
- Bununla birlikte, terörizme karşı savaşın daha da büyük terörizm ürettiğinden kimsenin şüphesi yoktur.
- We must clarify this in order, as I said, to prevent legal doubts or uncertainties.
- Dediğim gibi yasal şüphe ve belirsizlikleri önlemek için bu konuya açıklık getirmeliyiz.
- I, too, have some doubts about the formula of the Commission.
- Benim de Komisyon'un formülü konusunda bazı şüphelerim var.
- The concerns and doubts prevailed.
- Endişe ve şüpheler ağır basıyor.
- In your interventions you have raised a series of doubts and questions which I would like to clarify.
- Müdahalelerinizde açıklığa kavuşturmak istediğim bir dizi şüphe ve soruyu gündeme getirdiniz.
- Many people have doubts about admitting Malta to the European Union.
- Malta'nın Avrupa Birliği'ne kabul edilmesi konusunda pek çok kişinin şüpheleri var.
- I would admit that there are, however, some doubts about the state of hake stocks.
- Bununla birlikte, berlam balığı rezervlerinin durumu hakkında bazı şüpheler olduğunu kabul ediyorum.
- However, the statements made by the Prime Minister may give rise to doubts.
- Bununla birlikte, Başbakan tarafından yapılan açıklamalar şüphe uyandırabilir.
- There continue to be serious doubts about the legality of the detentions.
- Gözaltıların yasallığı konusunda ciddi şüpheler bulunmaya devam etmektedir.
- Those are the risks and those are my doubts.
- Riskler bunlar ve benim şüphelerim de bunlar.
- I do have doubts, though, when it comes to the technical implementation that is proposed.
- Önerilen teknik uygulama söz konusu olduğunda şüphelerim var.
- In that sense clear doubts are being raised about the Russian anti-terrorist operation in Chechnya.
- Bu bağlamda Rusya'nın Çeçenistan'da yürüttüğü terörle mücadele operasyonuna ilişkin açık şüpheler ortaya çıkmaktadır.
- The 13 countries that are still outside it have obvious doubts.
- Halen bu kuralın dışında kalan 13 ülkenin şüpheleri var.
- We must clarify this in order, as I said, to prevent legal doubts or uncertainties.
- Dediğim gibi, yasal şüphe ve belirsizlikleri önlemek için bu konuya açıklık getirmeliyiz.
- As far as second-chance schools are concerned, I had my doubts.
- İkinci şans okulları söz konusu olduğunda, şüphelerim vardı.
- I have a number of doubts on that score.
- Bu konuda bazı şüphelerim var.
- There were certain doubts over whether the United States would take the same approach or not.
- Amerika Birleşik Devletleri'nin de aynı yaklaşımı benimseyip benimsemeyeceği konusunda bazı şüpheler vardı.
- This means that there are doubts hanging over a very great many of the figures.
- Bu da rakamların birçoğu üzerinde şüpheler olduğu anlamına geliyor.
- However much I may rejoice in the accessions, I continue to have doubts about the Czech Republic.
- Katılımlara ne kadar sevinirsem sevineyim, Çek Cumhuriyeti konusunda şüphelerim devam ediyor.
- But I have the gravest doubts about going beyond that.
- Ancak bunun ötesine geçme konusunda ciddi şüphelerim var.
- Dilemmas, doubts and uncertainties are also emerging among the candidate countries.
- Aday ülkeler arasında da ikilemler, şüpheler ve belirsizlikler ortaya çıkmaktadır.
- However, there are still some doubts in relation to all these proposals.
- Ancak, tüm bu önerilerle ilgili olarak hala bazı şüpheler bulunmaktadır.
- Did you have any doubts?
- Hiç şüphen var mıydı?
- I have some doubts about his coming in this weather.
- Onun bu havada gelmesi hakkında bazı şüphelerim var.
- To have doubts about oneself is the first sign of intelligence.
- Kendin hakkında şüphelere sahip olmak zekanın ilk işaretidir.
- I shared my doubts with Tom.
- Şüphelerimi Tom'la paylaştım.
- You never have any doubts, do you?
- Hiç şüphen yok, değil mi?
- He is still having doubts.
- Hâlâ şüpheleri var.
- I have some doubts about it.
- Bu konuda bazı şüphelerim var.
- I have serious doubts about their plan succeeding.
- Planlarının başarılı olacağına dair ciddi şüphelerim var.
- She tried hard to clear her mind of doubts.
- Zihnini şüphelerden arındırmak için çok çabaladı.
- I have serious doubts.
- Ciddi şüphelerim var.
- The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army.
- Ailenin ordudan aldığı açıklamayla ilgili ciddi şüpheleri vardı.
- Do you have doubts?
- Şüphelerin mi var?
- I still have some doubts.
- Hâlâ bazı şüphelerim var.
- I have my doubts about Tom's sincerity.
- Tom'un samimiyeti konusunda şüphelerim var.
- She tried hard to clear her mind of doubts.
- Aklını şüphelerden temizlemek için çok çabaladı.
- I had my doubts from the get-go.
- En başından beri şüphelerim vardı.
- They have some doubts.
- Bazı şüpheleri var.
- I had doubts.
- Şüphelerim vardı.
- I have my doubts about that.
- Bu konuda şüphelerim var.
- I still have some doubts.
- Hala bazı şüphelerim var.
- They have some doubts.
- Onların bazı şüpheleri var.
- Sure enough, he entertained doubts.
- Elbette o yeterince şüphe uyandırdı.
- Tom has some serious doubts.
- Tom'un bazı ciddi şüpheleri var.
- I wasn't able to get rid of my doubts about that.
- Bu konudaki şüphelerimden kurtulamadım.
- I have doubts about his popularity.
- Popülerliği konusunda şüphelerim var.
- I have some doubts about his coming in this weather.
- Bu havada gelmesi konusunda bazı şüphelerim var.
- Tom has his doubts about this situation.
- Tom'un bu durum hakkında şüpheleri var.
- We still have our doubts.
- Hâlâ şüphelerimiz var.
- We had doubts.
- Şüphelerimiz vardı.
- Tom obviously has doubts.
- Tom'un belli ki şüpheleri var.
- Tom never had doubts.
- Tom'un şüpheleri yoktu.
- I have doubts about the success of their plan.
- Planlarının başarısı konusunda şüphelerim var.
- I think that nobody doubts that Carlos Núñez is one of the greatest pipe players in the world.
- Bence Carlos Nuñez'in dünyanın en iyi kavalcılarından biri olduğundan kimsenin şüphesi yok.
- They had some doubts about their commander.
- Onların, komutanları hakkında bazı şüpheleri vardı.
- I have my doubts about that.
- Benim o konuda şüphelerim var.
- There are too many doubts.
- Çok fazla şüphe var.
- I never had any doubts.
- Benim hiç şüphem olmadı.
- They had some doubts about their commander.
- Komutanları hakkında bazı şüpheleri vardı.
- I have my doubts.
- Benim şüphelerim var.
- In a way you are right, but I still have doubts.
- Bir bakıma haklısın ama hâlâ şüphelerim var.
- I never had any doubts.
- Hiç şüphem yoktu.
- We still have our doubts.
- Hala şüphelerimiz var.
- There will certainly be doubts about your proposal.
- Teklifiniz hakkında kesinlikle şüpheler olacaktır.
- Tom's doubts have been confirmed.
- Tom'un şüpheleri doğrulandı.
- I still have my doubts.
- Hâlâ şüphelerim var.
- We had doubts.
- Bizim şüphelerimiz vardı.
- Did you have any doubts?
- Hiç şüpheniz oldu mu?
- Tom's doubts have been confirmed.
- Tom'un şüpheleri onaylandı.
- I still have my doubts.
- Hala şüphelerim var.
- Do you have any doubts?
- Hiç şüpheniz var mı?
- I had my doubts about you.
- Senin hakkında şüphelerim vardı.
- I do have doubts about that.
- Bunun hakkında şüphelerim var.
- I also have doubts about that.
- Benim de bu konuda şüphelerim var.
- I had my doubts from the get-go.
- Başından beri şüphelerim vardı.
- Any doubts with the assignment?
- Görevle ilgili bir şüpheniz var mı?
- Do you have doubts?
- Şüphelerin var mı?
- Tom is still having doubts.
- Tom'un hala şüpheleri var.
- The members of the family had grave doubts regarding the explanation they received from the army.
- Aile üyeleri ordudan aldıkları açıklamayla ilgili ciddi şüpheler taşıyordu.
- I had my doubts about whether that was the right choice.
- Bunun doğru seçim olup olmadığı konusunda şüphelerim vardı.
- I had my doubts about whether that was the right choice.
- Bunun doğru bir seçim olup olmadığı konusunda şüphelerim vardı.
- I have doubts about the success of their plan.
- Onun planının başarısı hakkında şüphelerim var.
- Sure enough, he entertained doubts.
- Elbette, şüpheleri vardı.
- Tom has his doubts about this situation.
- Tom'un bu durumla ilgili şüpheleri var.
- I had doubts.
- Benim şüphelerim vardı.
- I do have doubts about that.
- Bu konuda şüphelerim var.
- There will certainly be doubts about your proposal.
- Kesinlikle önerin hakkında şüpheler var olacaktır.
- I have my doubts about Tom's sincerity.
- Tom'un samimiyeti hakkında şüphelerim var.
- I have doubts about his popularity.
- Onun popülerliği hakkında şüphelerim var.
- Even Tom has his doubts.
- Tom'un bile şüpheleri var.
- The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army.
- Ailenin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.
- In a way you are right, but I still have doubts.
- Bir bakıma haklısın ama yine de şüphelerim var.
- I have my doubts about Tom.
- Tom hakkında şüphelerim var.
- I have doubts.
- Şüphelerim var.
- Tom never had doubts.
- Tom'un hiç şüphesi yoktu.
- I had my doubts.
- Şüphelerim vardı.
Show More (124)
|
