| 1 |
for no reason |
sebepsiz yere |
adv. |
|
- On the third day started yelling at me for no reason.
- Üçüncü gün sebepsiz yere bana bağırmaya başladı.
- I don't want to suffer for no reason.
- Sebepsiz yere acı çekmek istemiyorum.
- Some people quarrel for no reason at all.
- Bazı insanlar sebepsiz yere kavga eder.
- I felt sad for no reason.
- Sebepsiz yere üzgün hissettim.
- Tom yelled at me for no reason.
- Tom bana sebepsiz yere bağırdı.
- Tom laughed hysterically for no reason.
- Tom sebepsiz yere histerik bir şekilde güldü.
- I tried again for no reason.
- Sebepsiz yere tekrar denedim.
- Tom hates me for no reason.
- Tom benden sebepsiz yere nefret ediyor.
- I was sorry for no reason.
- Sebepsiz yere üzgündüm.
- A smart dog never barks for no reason.
- Akıllı bir köpek asla sebepsiz yere havlamaz.
- He laughed for no reason.
- Sebepsiz yere güldü.
- He is complicating things further for no reason.
- İşleri sebepsiz yere daha da karmaşıklaştırıyor.
- Tom began to hit me for no reason.
- Tom bana sebepsiz yere vurmaya başladı.
- Do you sometimes get pissed off for no reason?
- Bazen sebepsiz yere sinirlendiğiniz oluyor mu?
- My mom yells at me all the time for no reason.
- Annem bana sürekli sebepsiz yere bağırıyor.
- He is making things more difficult for no reason.
- İşleri sebepsiz yere zorlaştırıyor.
- Tom yelled at me for no reason.
- Tom sebepsiz yere bağırdı bana.
- Tom laughed for no reason.
- Tom sebepsiz yere güldü.
- She can't stop crying for no reason.
- Sebepsiz yere ağlamadan duramıyor.
- She can't stop crying for no reason.
- O sebepsiz yere ağlamayı durduramıyor.
- My mom yells at me all the time for no reason.
- Annem bana her zaman sebepsiz yere bağırır.
- They're violent for no reason.
- Sebepsiz yere şiddet uyguluyorlar.
- Tom began to hit me for no reason.
- Tom sebepsiz yere bana vurmaya başladı.
- Tom hates me for no reason.
- Tom sebepsiz yere benden nefret ediyor.
- He left the meeting for no reason.
- Toplantıyı sebepsiz yere terk etti.
- The teacher scolded the student for no reason.
- Öğretmen öğrenciyi sebepsiz yere azarladı.
Show More (23)
|
| 2 |
for no reason |
sebepsiz |
adv. |
|
- Tom laughed for no reason.
- Tom sebepsiz güldü.
- A smart dog never barks for no reason.
- Akıllı bir köpek asla sebepsiz havlamaz.
- They're violent for no reason.
- Sebepsiz şiddet uyguluyorlar.
Show More (0)
|
| 3 |
for no reason |
nedensiz yere |
adv. |
|
- I tried again for no reason.
- Ben nedensiz yere tekrar denedim.
- I was sorry for no reason.
- Ben nedensiz yere üzgündüm.
Show More (-1)
|
| 4 |
for no reason |
yok yere |
adv. |
|
- Tom hates me for no reason.
- Tom benden yok yere nefret ediyor.
Show More (-2)
|
