killing - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
killing cinayet n.
  • Instead, you have given the people of Zimbabwe oppression, terror, ill-treatment, torture and killing.
  • Bunun yerine Zimbabve halkına baskı, terör, kötü muamele, işkence ve cinayet verdiniz.
  • The successive attacks and killings have led to war; this is what we are talking about here, war.
  • Art arda gelen saldırılar ve cinayetler savaşa yol açtı; burada bahsettiğimiz şey savaş.
  • I see no difference between one sort of killing and another, expect that one is white and the other black.
  • Bir tür cinayet ile diğeri arasında birinin beyaz diğerinin siyah olması dışında bir fark görmüyorum.
Show More (12)
killing ölüm n.
  • While we stand here and debate, there is an orgy of violence and killing.
  • Biz burada durup tartışırken, orada bir şiddet ve ölüm furyası yaşanıyor.
  • This killing frenzy will abate only if force is used.
  • Bu ölüm çılgınlığı ancak güç kullanılırsa azalacaktır.
  • The killing must end immediately.
  • Ölümler derhal sona ermelidir.
Show More (3)
killing öldürme n.
  • Terrorism, killing, robbery and the destruction of property are to be forbidden, Well, they are already forbidden.
  • Terörizm, öldürme, soygun ve mülke zarar verme yasaklanmalıdır ki Zaten bunlar yasaklanmıştır.
  • Sami carefully planned the killings.
  • Sami, öldürmeleri dikkatlice planladı.
Show More (-1)
killing vurgun n.
  • He made a killing by investing in the stock market.
  • Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.
Show More (-2)
killing öldürücü adj.
  • Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
  • Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunlarının hepsi zaman zaman modern toplumu etkilemiştir.
Show More (-2)