|
- I am glad that logic has obtained and that these funds will be subject to competition law.
- Mantığın galip gelmesinden ve bu fonların rekabet hukukuna tabi olacak olmasından memnuniyet duyuyorum.
- Where is the logic in that, if that is not purely arbitrary?
- Eğer bu tamamen keyfi değilse bunun mantığı nerede?
- We should not be using shock logic to invent legal rules that were allegedly broken.
- Şok mantığını kullanarak, çiğnendiği iddia edilen yasal kuralları icat etmemeliyiz.
- Things sometimes happen better by chance than by Europe's political logic.
- İşler bazen Avrupa'nın siyasi mantığından ziyade şans eseri gerçekleşir.
- We must also, however, keep reminding ourselves of the logic involved.
- Bununla birlikte, işin mantığını da kendimize hatırlatmaya devam etmeliyiz.
- The same logic should apply to boats as well.
- Aynı mantık tekneler için de geçerli olmalıdır.
- But logic is not necessarily sufficient.
- Ancak mantık her zaman yeterli olmayabilir.
- There is some logic in this.
- Bunun bir mantığı var.
- Where is the logic in that, if that is not purely arbitrary?
- Eğer bu tamamen keyfi değilse, bunun mantığı nerede?
- We should not be using shock logic to invent legal rules that were allegedly broken.
- İhlal edildiği iddia edilen yasal kuralları icat etmek için şok mantığını kullanmamalıyız.
- Mr Goebbels, I am sure the logic of that is commendable.
- Bay Goebbels, bunun mantığının övgüye değer olduğuna eminim.
- The logic of force is persisting after the war.
- Güç mantığı savaştan sonra da devam ediyor.
- The concentration of wealth and power is part and parcel of capitalist logic.
- Servet ve gücün yoğunlaşması kapitalist mantığın ayrılmaz bir parçasıdır.
- It followed constitutional logic in producing a draft on the future of Europe.
- Avrupa'nın geleceğine ilişkin bir taslak hazırlanırken anayasal mantık izlenmiştir.
- This autocratic logic is not just a rejection of the principle of a market economy.
- Bu otokratik mantık sadece piyasa ekonomisi ilkesinin reddi değildir.
- Maybe we should revisit the underlying logic, but this is impossible, of course.
- Belki de altta yatan mantığı yeniden gözden geçirmeliyiz, ancak bu elbette mümkün değil.
- The logic of the internal market is thus particularly inappropriate for the energy sector.
- Dolayısıyla iç pazar mantığı enerji sektörü için özellikle uygunsuzdur.
- It is the same perverse and obscurantist logic which is at work.
- İş başında olan da aynı sapkın ve karanlıkçı mantıktır.
- Whether you like it or not, that is very simple, clear economic logic.
- Hoşunuza gitsin ya da gitmesin, bu çok basit, açık bir ekonomik mantıktır.
- That is the Platonic logic currently being applied by Washington.
- Şu anda Washington tarafından uygulanan Platoncu mantık budur.
- Firstly, the process has acquired its own logic, and there is an awareness of shared interests and a common destiny.
- İlk olarak, süreç kendi mantığını kazanmıştır ve ortak çıkarlar ve ortak bir kader konusunda bir farkındalık vardır.
- One can see a certain logic in this.
- Bunda belli bir mantık görülebilir.
- What is wrong with this logic?
- Bu mantığın nesi yanlış?
- It is clearly the logic of the nations.
- Bu açıkça ulusların mantığıdır.
- I can see some logic in all this.
- Bütün bunlarda bir mantık görebiliyorum.
- It is the same perverse and obscurantist logic which is at work.
- İşte aynı sapkın ve karanlıkçı mantık iş başındadır.
- We reject the logic of inevitable war.
- Kaçınılmaz savaş mantığını reddediyoruz.
- It is a form of logic that may have far-reaching consequences.
- Bu, geniş kapsamlı sonuçları olabilecek bir mantık biçimidir.
- I hope that my fellow Members see the logic of this.
- Umarım Üye arkadaşlarım bunun mantığını anlarlar.
- The underlying problem is that it is impossible to compromise with market logic.
- Temel sorun, piyasa mantığı ile uzlaşmanın mümkün olmamasıdır.
- Therefore, the logic of the euro is beginning to frustrate the logic of nations.
- Dolayısıyla avronun mantığı ulusların mantığını çürütmeye başlıyor.
- The logic behind Europol is a lesson in EU integration.
- Europol'ün arkasındaki mantık AB entegrasyonunda bir ders niteliğindedir.
- Concentration of wealth and power is part and parcel of capitalist logic.
- Zenginliğin ve gücün yoğunlaşması kapitalist mantığın ayrılmaz bir parçasıdır.
- Things sometimes happen better by chance than by Europe's political logic.
- Olaylar bazen Avrupa'nın siyasi mantığından ziyade şans eseri gerçekleşiyor.
- I would like to know what the logic is of convening a group of experts once the directive has already been adopted.
- Direktif kabul edildikten sonra bir uzmanlar grubunun toplanmasının mantığının ne olduğunu bilmek istiyorum.
- The European Union was only pretending to follow the logic of peace.
- Avrupa Birliği sadece barış mantığını takip ediyormuş gibi yapıyordu.
- The logic is, indeed, very simple.
- Mantık aslında çok basit.
- Returning to the logic enshrined in the pact, the pact does allow anticyclical actions.
- Paktta yer alan mantığa dönecek olursak pakt, döngüsel olmayan eylemlere izin vermektedir.
- Unilateralism without any logic whatsoever is unforgivable.
- Hiçbir mantığı olmayan tek taraflılık affedilemez.
- Following the same logic, any device that must be reached through the network is a remote resource.
- Aynı mantığı izleyerek, ağ üzerinden ulaşılması gereken herhangi bir cihaz uzak bir kaynaktır.
- Following the same logic, any device that must be reached through the network is a remote resource.
- Aynı mantıkla ağ üzerinden ulaşılması gereken her araç uzak bir kaynaktır.
- Of course not; simple logic tells you this.
- Elbette hayır; basit mantık size bunu söyler.
- Following the same logic, any device that must be reached through the network is a remote resource.
- Aynı mantığı izlersek, ağ üzerinden ulaşılabilen herhangi bir araç uzak bir kaynaktır.
- They should know the logic which animates it and the way to survive.
- Onu harekete geçiren mantığı ve hayatta kalmanın yolunu bilmeliler.
- Logic has no place here.
- Mantığın burada yeri yok.
- We could not resist the force of his logic.
- Onun mantığının gücüne direnemedik.
- Your logic doesn't follow.
- Mantığınız uymuyor.
- A page of history is worth a volume of logic.
- Tarihin bir sayfası mantığının bir cildine değer.
- Mathematics is like the logic of physics.
- Matematik, fiziğin mantığı gibidir.
- His logic cannot be defended in any way.
- Onun mantığı hiçbir şekilde savunulamaz.
- Logic is not his strong suit.
- Mantık onun güçlü yönü değil.
- Logic is the beginning of wisdom, not the end.
- Mantık, bilgeliğin sonu değil başlangıcıdır.
- I find no logic in his argument.
- Görüşünde bir mantık bulamıyorum.
- I cannot appreciate his logic.
- Ben onun mantığını takdir edemem.
- Their logic is stupid.
- Onların mantığı aptalca.
- Logic is not his strong suit.
- Mantık onun güçlü yanı değil.
- Logic has no place here.
- Mantığın burada yeri yoktur.
- His logic is in no way defensible.
- Onun mantığı hiçbir şekilde savunulamaz.
- The problem can be solved with logic.
- Sorun mantıkla çözülebilir.
- Logic is a systematic method of coming to the wrong conclusion with confidence.
- Mantık, yanlış sonuca güvenle varmanın sistematik bir yöntemidir.
- We couldn't understand her logic.
- Mantığını anlayamadık.
- Above all, logic requires precise definitions.
- Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.
- I don't understand that logic.
- O mantığı anlamıyorum.
- Do you not understand basic logic?
- Temel mantığı anlamıyor musun?
- I cannot appreciate his logic.
- Mantığını takdir edemiyorum.
- A page of history is worth a volume of logic.
- Bir sayfa tarih, bir cilt mantığa bedeldir.
- The problem can be solved with logic.
- Problem mantıkla çözülebilir.
- Their logic is stupid.
- Mantıkları aptalca.
- Logic is the beginning of wisdom, not the end.
- Mantık bilgeliğin başlangıcıdır, sonu değil.
- I can't follow his logic.
- Onun mantığını anlayamıyorum.
- I can't follow Tom's logic.
- Tom'un mantığını anlayamıyorum.
- We could not resist the force of his logic.
- Onun mantığının gücüne karşı koyamadık.
- Your logic doesn't follow.
- Mantığınıza uymuyor.
- We were unable to follow his logic.
- Onun mantığını kavrayamadık.
- Their logic was OK.
- Mantıkları iyiydi.
- We were unable to follow his logic.
- Biz onun mantığını anlayamadık.
- Logic is obviously your strong point.
- Belli ki mantık sizin güçlü noktanız.
- It's a book on computer logic.
- Bu, bilgisayar mantığı üzerine bir kitap.
- We couldn't understand her logic.
- Onun mantığını anlayamadık.
- Logic is not their strong suit.
- Mantık onların güçlü yanı değil.
- It's a book on computer logic.
- Bilgisayar mantığı üzerine bir kitap.
- Logic is not her strong suit.
- Mantık onun güçlü noktası değil.
- How can you argue with logic like that?
- Böyle bir mantıkla nasıl tartışabilirsin?
- Logic is not their strong suit.
- Mantık onların güçlü noktası değil.
- I don't understand that logic.
- Bu mantığı anlamıyorum.
- Their logic was OK.
- Onların mantığı iyiydi.
- Feminine logic is not always logical.
- Kadın mantığı her zaman mantıklı değildir.
- The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.
- Sonunda iki küçük retorik ve mantık taslağı vardı, ikincisi Sokratik yöntemle bir tartışma örneğiyle bitiyordu.
- Logic is obviously your strong point.
- Mantık açıkça senin güçlü noktandır.
- How can you argue with logic like that?
- Öyle bir mantıkla nasıl tartışabilirsiniz?
- His logic possesses astonishing clearness.
- Mantığı şaşırtıcı bir berraklığa sahip.
- I find no logic in his argument.
- Argümanında hiçbir mantık bulamıyorum.
Show More (89)
|
