|
- Maybe she's mad over losing the last one.
- Belki son sefer kaybettiği için sana kızgındır.
- You know, you're pretty hard to stay mad at.
- Biliyor musun, sana kızgın kalmak oldukça zor.
- Why are you mad at me?
- Sen bana neden kızgınsın?
- It looks like you're mad.
- Kızgın gibi görünüyorsun.
- Is Tom very mad at me?
- Tom hala bana çok kızgın mı?
- Tom said that Mary is mad.
- Tom Mary'nin kızgın olduğunu söyledi.
- Why are you so mad?
- Niçin bu kadar kızgınsın?
- I'm mad at him.
- Ben ona kızgınım.
- I hope Tom's not too mad at me.
- Tom'un bana çok kızgın olmadığını umuyorum.
- Aren't you mad at Tom?
- Tom'a kızgın değil misin?
- Tom said that he wasn't mad anymore.
- Tom artık kızgın olmadığını söyledi.
- I'm not mad at you.
- Sana kızgın değilim.
- He was mad at me because I broke up with him.
- Ondan ayrıldığım için o bana kızgındı.
- Are you really not mad at me?
- Gerçekten bana kızgın değil misin?
- They seemed to be mad at each other.
- Birbirlerine kızgın görünüyorlardı.
- Tom said that Mary didn't seem to be mad.
- Tom, Mary'nin kızgın görünmediğini söyledi.
- Tom was extremely mad at Mary.
- Tom Mary'ye son derece kızgındı.
- Tom looked mad when Mary said that.
- Mary bunu dediğinde Tom kızgın görünüyordu.
- Tom thought Mary was mad.
- Tom, Mary'nin kızgın olduğunu düşündü.
- I'm not really mad at Tom.
- Tom'a gerçekten kızgın değilim.
- Tom wasn't mad.
- Tom kızgın değildi.
- Is Tom still mad?
- Tom hâlâ kızgın mı?
- Tom seemed pretty mad.
- Tom çok kızgın görünüyordu.
- Are you still mad at them?
- Onlara hâlâ kızgın mısın?
- I'm sure Tom is mad at me.
- Eminim Tom bana kızgındır.
- Tom isn't mad at you anymore.
- Tom artık sana kızgın değil.
- I hope you're not mad at me.
- Bana kızgın olmadığını umuyorum.
- Tom and I are mad at Mary.
- Tom ve ben Mary'ye kızgınız.
- I'd never seen Tom so mad before.
- Tom'u daha önce hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- Tom and Mary are mad.
- Tom ve Mary kızgın.
- Tom can't stay mad at me forever.
- Tom bana sonsuza kadar kızgın kalamaz.
- I can't stay mad at you.
- Sana kızgın kalamam.
- Aren't you mad that Tom did that?
- Tom bunu yaptığı için kızgın değil misin?
- I'm so mad.
- Çok kızgınım.
- Tom and Mary are mad at John.
- Tom ve Mary, John'a çok kızgınlar.
- Tom wasn't mad at us.
- Tom bize kızgın değildi.
- I'm really mad at her.
- Ona gerçekten kızgınım.
- Tom is mad at Mary for calling him stupid.
- Tom kendisine aptal dediği için Mary'ye kızgın.
- I was really mad at Tom.
- Ben Tom'a gerçekten kızgındım.
- They're mad at you.
- Onlar sana kızgın.
- I was never mad at you.
- Ben sana kızgın değildim.
- No, I'm not mad at you, I'm just disappointed.
- Hayır, sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.
- Tom is mad, but Mary isn't.
- Tom kızgın ama Mary değil.
- Why's Tom mad at you?
- Tom sana neden kızgın?
- Your wife is mad at you.
- Eşiniz size çok kızgın.
- I wasn't mad at Tom.
- Tom'a kızgın değildim.
- Aren't you still mad?
- Hâlâ kızgın değil misin?
- Is Tom still mad?
- Tom hala kızgın mı?
- Tom could still be mad.
- Tom hâlâ kızgın olabilir.
- Are you mad at me?
- Bana kızgın mısın?
- Tom thought Mary would be mad.
- Tom, Mary'nin kızgın olacağını düşündü.
- I'm mad at both of you.
- İkinize de kızgınım.
- Tom might be a little mad at me.
- Tom bana biraz kızgın olabilir.
- Tom was very mad.
- Tom çok kızgındı.
- Dan didn't even seem mad.
- Dan kızgın bile görünmedi.
- I'm really mad at him.
- Gerçekten ona kızgınım.
- Tom said he isn't mad at Mary.
- Tom, Mary'ye kızgın olmadığını söyledi.
- You're not mad anymore, are you?
- Artık kızgın değilsin, değil mi?
- I'm still a little mad at you.
- Sana hala biraz kızgınım.
- Why are you so mad?
- Neden bu kadar kızgınsınız?
- Why are you mad at Tom?
- Neden Tom'a kızgınsın?
- I'm really mad at you.
- Sana gerçekten kızgınım.
- What is Tom so mad about?
- Tom neden bu kadar kızgın?
- Tom said he wasn't mad anymore.
- Tom artık kızgın olmadığını söyledi.
- She's mad at everyone.
- O herkese kızgın.
- It's healthy to be mad.
- Kızgın olmak sağlıklıdır.
- Are you really not mad at me?
- Bana gerçekten kızgın değil misin?
- Tom isn't mad, but Mary is.
- Tom kızgın değil ama Mary kızgın.
- I'm still mad at her.
- Hâlâ ona kızgınım.
- Tom is mad at me and I can't say I blame him.
- Tom bana kızgın ve onu suçladığımı söyleyemem.
- I'm extremely mad right now.
- Şu anda çok kızgınım.
- I'm mad at myself.
- Kendime kızgınım.
- Tom asked Mary why she was so mad.
- Tom, Mary'ye neden bu kadar kızgın olduğunu sordu.
- Tom and Mary seem to be mad at each other.
- Tom ve Mary birbirlerine kızgın görünüyorlar.
- I've never seen him that mad.
- Onu hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- I'm still mad at him.
- Ona hâlâ kızgınım.
- Tom is mad at me, isn't he?
- Tom bana kızgın, değil mi?
- I'm not mad at you anymore.
- Artık sana kızgın değilim.
- I know you're still mad at me.
- Bana hala kızgın olduğunu biliyorum.
- Why are you so mad at me?
- Neden bana bu kadar kızgınsın?
- Tom is mad at Mary.
- Tom Mary'ye kızgın.
- He was mad at me because I broke up with him.
- Ondan ayrıldığım için bana kızgındı.
- I'm really mad at him.
- Ona gerçekten kızgınım.
- Are you mad at Tom?
- Tom'a kızgın mısın?
- Why are you mad at him?
- Sen neden ona kızgınsın?
- What is Tom so mad about?
- Tom ne hakkında bu kadar kızgın?
- Is he still mad?
- Hâlâ kızgın mı?
- I don't blame Tom for being mad.
- Tom'u kızgın olduğu için suçlamıyorum.
- Tom is still mad about the whole thing.
- Tom tüm bu olanlar yüzünden hala kızgın.
- I'm kind of mad at myself.
- Kendime biraz kızgınım.
- Tom knew that I was mad.
- Tom kızgın olduğumu biliyordu.
- Tom is still mad at Mary, isn't he?
- Tom hala Mary'ye kızgın, değil mi?
- Tom is still mad.
- Tom hala kızgın.
- Are you mad?
- Kızgın mısın?
- Are you still mad at Tom?
- Tom'a hala kızgın mısın?
- Why are you mad?
- Neden kızgınsın?
- No wonder Tom was mad.
- Tom'un kızgın olmasına şaşmamalı.
- I'm still mad at you.
- Hâlâ sana kızgınım.
- I've never seen her that mad.
- Onu hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- I guess you're still pretty mad at me, aren't you?
- Sanırım sen hâlâ bana oldukça kızgınsın, değil mi?
- I thought Tom was mad.
- Tom'un kızgın olduğunu düşündüm.
- Tom is mad at Mary for calling him stupid.
- Tom, Mary'ye ona aptal dediği için kızgın.
- He's still mad.
- O hâlâ kızgın.
- They looked like they were mad.
- Kızgın gibi görünüyorlardı.
- I'm mad at Tom.
- Tom'a kızgınım.
- They said they were mad.
- Kızgın olduklarını söylediler.
- Are you going to stay mad at me?
- Bana kızgın mı kalacaksın?
- I don't know why he's so mad.
- Neden bu kadar kızgınsın bilmiyorum.
- Tom was mad at me because I wouldn't go out with his sister.
- Tom kız kardeşiyle çıkmadığım için bana kızgındı.
- I know you're still mad at me.
- Bana hâlâ kızgın olduğunu biliyorum.
- Tom is mad at everyone.
- Tom herkese kızgın.
- I'm really mad at Mary.
- Ben de Mary'ye çok kızgınım.
- Layla was much more mad.
- Leyla çok daha kızgındı.
- Tom said that he was really mad.
- Tom gerçekten kızgın olduğunu söyledi.
- Tom is still mad at us for not doing what he requested.
- Tom istediğini yapmadığımız için hâlâ bize kızgın.
- I'm not really mad at them.
- Onlara gerçekten kızgın değilim.
- Sami was so mad that he could kill Layla.
- Sami o kadar kızgındı ki Layla'yı öldürebilirdi.
- Do you think Tom is still mad at me?
- Sence Tom bana hala kızgın mıdır?
- I'm still mad at them.
- Hala onlara kızgınım.
- I'm still mad at you.
- Ben hâlâ sana kızgınım.
- My wife was mad.
- Karım kızgındı.
- I didn't think Tom was mad.
- Tom'un kızgın olduğunu düşünmedim.
- Tom said Mary is probably still mad.
- Tom, Mary'nin hala kızgın olduğunu söyledi.
- Why are you mad at them?
- Neden onlara kızgınsın?
- Are you still mad?
- Hala kızgın mısın?
- We're not mad.
- Kızgın değiliz.
- Tom is really mad at Mary.
- Tom Mary'e gerçekten kızgın.
- I'm not really mad at Tom.
- Gerçekten Tom'a kızgın değilim.
- Tom is mad at you for lying to Mary.
- Tom, Mary'ye yalan söylediğiniz için size kızgın.
- I'm really mad.
- Gerçekten kızgınım.
- I'm still a little mad at you.
- Sana hâlâ biraz kızgınım.
- Tom is still mad, isn't he?
- Tom hala kızgın, değil mi?
- Do you think Tom is still mad about that?
- Sence Tom bu konuda hala kızgın mıdır?
- Tom wasn't mad at Mary.
- Tom Mary'ye kızgın değildi.
- She is mad at you.
- O sana kızgın.
- Tom and Mary are mad at you.
- Tom ve Mary sana kızgın.
- Tom said he's mad.
- Tom kızgın olduğunu söyledi.
- I couldn't tell if you were mad or not.
- Kızgın olup olmadığını anlayamadım.
- Why are you mad at me?
- Niçin bana kızgınsın?
- I'm not really mad at you.
- Sana gerçekten kızgın değilim.
- Tom said Mary isn't mad.
- Tom, Mary'nin kızgın olmadığını söyledi.
- Tom is mad at me for doing that.
- Tom bunu yaptığım için bana kızgın.
- He was mad because he was not invited.
- Davet edilmediği için kızgındı.
- Tom always seems to be mad at everyone.
- Tom her zaman herkese kızgın görünüyor.
- I hope you're not mad at me.
- Umarım bana kızgın değilsindir.
- I'm really mad at Tom right now.
- Şu anda Tom'a çok kızgınım.
- You look mad.
- Kızgın görünüyorsun.
- I'm mad at both of you.
- Her ikinize de kızgınım.
- I'm really mad at Mary.
- Ben Mary'ye gerçekten kızgınım.
- Are you still mad about last night?
- Dün gece için hala kızgın mısın?
- I'm not mad at him.
- Ona kızgın değilim.
- I've never seen Tom that mad.
- Tom'u hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- Tom said that Mary wasn't mad.
- Tom, Mary'nin kızgın olmadığını söyledi.
- Tom said that Mary is mad.
- Tom, Mary'nin kızgın olduğunu söyledi.
- Are you still mad at me?
- Bana hala kızgın mısın?
- Tom is mad at you for lying to Mary.
- Tom, Mary'ye yalan söylediğin için sana kızgın.
- Tom isn't mad.
- Tom kızgın değil.
- I'm really mad at Tom right now.
- Şu an Tom'a gerçekten kızgınım.
- I was really mad.
- Ben gerçekten kızgınım.
- You think I'm mad, don't you?
- Kızgın olduğumu düşünüyorsun, değil mi?
- I'm really mad at you guys.
- Size gerçekten çok kızgınım.
- Aren't you still mad at Tom?
- Tom'a hâlâ kızgın değil misin?
- He was really mad.
- Çok kızgındı.
- Tom didn't seem mad.
- Tom kızgın görünmüyordu.
- Are they still mad?
- Onlar hâlâ kızgın mı?
- You can't stay mad at me forever.
- Sonsuza dek bana kızgın kalamazsın.
- I wasn't mad at you.
- Sana kızgın değildim.
- Are you all still mad?
- Hâlâ kızgın mısın?
- Tom was mad.
- Tom kızgındı.
- You can't stay mad at me forever.
- Bana sonsuza kadar kızgın kalamazsın.
- Why are you mad at me?
- Neden bana kızgınsın?
- I'm still mad at her.
- Ona hala kızgınım.
- I'm mad at you.
- Sana kızgınım.
- I'm really mad at them.
- Gerçekten onlara kızgınım.
- He was really mad.
- Gerçekten çok kızgındı.
- I know you're probably mad about what I said yesterday.
- Dün söylediklerim yüzünden kızgın olduğunu biliyorum.
- Have you ever seen Tom when he's mad?
- Tom'u hiç kızgınken gördün mü?
- I was very mad.
- Ben çok kızgındım.
- Are you still mad about last night?
- Dün gece için hala bana kızgın mısın?
- I'm not mad at anybody.
- Kimseye kızgın değilim.
- I don't know why he's so mad.
- Neden bu kadar kızgın olduğunu bilmiyorum.
- Tom said he isn't mad.
- Tom kızgın olmadığını söyledi.
- I'm still mad at him.
- Hala ona kızgınım.
- Tom is pretty mad at me.
- Tom bana epey kızgın.
- Tom could still be mad.
- Tom hala kızgın olabilir.
- Tom is mad at you for being late.
- Tom geç kaldığın için sana kızgın.
- Why is Tom mad at Mary?
- Tom neden Mary'ye kızgın?
- Why are you so mad at me?
- Neden bana çok kızgınsın?
- She sounded mad.
- Sesi kızgın geliyordu.
- Tom is very mad at Mary, isn't he?
- Tom, Mary'ye çok kızgın, değil mi?
- Why is Tom mad at you?
- Neden Tom sana kızgın?
- I know you're still mad.
- Hâlâ kızgın olduğunu biliyorum.
- Tom is still mad at us for not doing what he requested.
- Tom istediği şeyi yapmadığımız için bize hala kızgın.
- Tom is still mad at Mary, isn't he?
- Tom hâlâ Mary’e kızgın, değil mi?
- Is she still mad?
- O hala kızgın mı?
- I'm still mad at them.
- Ben hala onlara kızgınım.
- Tom was very mad at Mary.
- Tom, Mary'ye çok kızgındı.
- Why is Mary mad at you?
- Mary neden sana kızgın?
- He's mad at everyone.
- O herkese kızgın.
- Are you still mad at him?
- Ona hala kızgın mısın?
- Is he still mad?
- O hala kızgın mı?
- You're mad at me, aren't you?
- Bana kızgınsın, değil mi?
- Do you think Tom is still mad?
- Sence Tom hâlâ kızgın mı?
- I hope Tom isn't still mad at me.
- Umarım Tom hâlâ bana kızgın değildir.
- I'm still mad.
- Hâlâ kızgınım.
- Tom is mad at Mary, isn't he?
- Tom Mary'ye kızgın, değil mi?
- Why is Tom mad at you?
- Tom neden sana kızgın?
- You're not mad at me, are you?
- Bana kızgın değilsin, değil mi?
- I guess you're mad at me.
- Sanırım bana kızgınsın.
- You're still mad, aren't you?
- Hâlâ kızgınsın, değil mi?
- No wonder Tom was mad.
- Tom'un kızgın olduğuna şaşmamalı.
- Mary is mad at me because she thinks I stole her boyfriend.
- Mary bana kızgın çünkü erkek arkadaşını çaldığımı düşünüyor.
- What are you mad at me for?
- Bana neden kızgınsın?
- I'm mad at myself for following Tom's stupid advice.
- Tom'un aptalca tavsiyesine uyduğum için kendine kızgınım.
- Tom and Mary are mad at John.
- Tom ve Mary John'a kızgın.
- Tom is mad at everyone.
- Tom herkese kızgındır.
- Tom is still mad at Mary.
- Tom hala Mary'ye kızgın.
- She is mad at you.
- Sana kızgın.
- Why is Mary mad at you?
- Neden Mary sana kızgın?
- Layla was much more mad.
- Layla çok daha kızgındı.
- You're mad at them, aren't you?
- Onlara kızgınsın, değil mi?
- They're mad at you.
- Sana kızgınlar.
- Are you all still mad?
- Hâlâ kızgın mısınız?
- Tom isn't mad at you either.
- Tom da sana kızgın değil.
- You sound mad.
- Sesin kızgın geliyor.
- Tom is really mad at Mary.
- Tom gerçekten Mary'ye kızgın.
- Aren't you still mad about last night?
- Dün gece için hala kızgın değil misin?
- Maybe you've forgotten why I'm still mad at Tom.
- Belki de Tom'a neden hala kızgın olduğumu unutmuşsundur.
- She's mad at everyone.
- O herkese kızgındır.
- Are you still mad at them?
- Hala onlara kızgın mısın?
- She's still mad.
- Hâlâ kızgın.
- I'm not mad at them.
- Onlara kızgın değilim.
- Aren't you still mad about last night?
- Dün gece hakkında hâlâ kızgın değil misin?
- Are you still mad at us?
- Bize hâlâ kızgın mısın?
- Tom said that Mary was very mad.
- Tom, Mary'nin çok kızgın olduğunu söyledi.
- Tom is very mad at Mary.
- Tom, Mary'ye çok kızgın.
- Tom seemed to be mad.
- Tom kızgın gibiydi.
- You're mad at me, I can tell.
- Bana kızgınsın, bunu söyleyebilirim.
- Is Tom very mad at me?
- Tom bana çok mu kızgın?
- Tom isn't mad at you either.
- Tom sana kızgın da değil.
- Tom isn't mad at us.
- Tom bize kızgın değil.
- I'm not mad at Tom anymore.
- Artık Tom'a kızgın değilim.
- I've never seen Tom this mad before.
- Tom'u daha önce hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- I've never seen them that mad.
- Onları hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
- Why's Tom mad at Mary?
- Tom neden Mary'ye kızgın?
- I don't blame you for being mad.
- Kızgın olduğun için seni suçlamıyorum.
- I was so mad.
- Çok kızgındım.
- Tom wondered why Mary was so mad.
- Tom, Mary'nin neden bu kadar kızgın olduğunu merak etti.
- Mary is mad at me because she thinks I stole her boyfriend.
- Mary bana kızgın, çünkü erkek arkadaşını çaldığımı düşünüyor.
- I wasn't mad.
- Kızgın değildim.
- I'm still mad at Tom.
- Tom'a hala kızgınım.
- Tom is not mad at Mary.
- Tom Mary'ye kızgın değil.
- Tom said that he was very mad.
- Tom çok kızgın olduğunu söyledi.
- Tom is mad at you.
- Tom sana kızgın.
- Are you still mad at me?
- Hala bana kızgın mısın?
- Tom isn't mad at Mary, is he?
- Tom Mary'ye kızgın değil, değil mi?
- I'm extremely mad right now.
- Şu anda son derece kızgınım.
- Tom can't stay mad at me forever.
- Tom sonsuza dek bana kızgın kalamaz.
- Tom is mad because I let you help me.
- Tom bana yardım etmene izin verdiğim için kızgın.
- I'm really mad at Tom.
- Tom'a çok kızgınım.
- I wonder if Tom is mad.
- Acaba Tom kızgın mı?
- I don't think Tom will be mad.
- Tom'un kızgın olacağını düşünmüyorum.
- Are you still mad at us?
- Hâlâ bize kızgın mısın?
- Tom seemed to be mad.
- Tom kızgın gibi görünüyordu.
- I'm still mad.
- Ben hâlâ kızgınım.
- What are you mad at me for?
- Ne için bana kızgınsın?
- She was very mad and went to talk with the school manager.
- Çok kızgındı ve okul müdürüyle konuşmaya gitti.
- I'm really mad at you guys.
- Size gerçekten kızgınım arkadaşlar.
- Tom seems pretty mad.
- Tom çok kızgın görünüyor.
- I wasn't mad at you.
- Ben sana kızgın değildim.
- I wonder if Tom is mad.
- Tom'un kızgın olup olmadığını merak ediyorum.
- I'm still pretty mad.
- Hâlâ çok kızgınım.
- Are they still mad?
- Hala kızgınlar mı?
- I'm not mad at you anymore.
- Ben artık sana kızgın değilim.
- Tom wants to know why you're mad at him.
- Tom ona neden kızgın olduğunu bilmek istiyor.
- I guess you're still pretty mad at me, aren't you?
- Sanırım bana hala çok kızgınsın, değil mi?
- Tom told me he was mad.
- Tom bana kızgın olduğunu söyledi.
- Tom should've been mad.
- Tom kızgın olmalıydı.
- Tom said that Mary didn't seem mad.
- Tom, Mary'nin kızgın görünmediğini söyledi.
- Tom looked mad when Mary said that.
- Mary bunu söylediğinde Tom kızgın görünüyordu.
- Why are you mad at Tom?
- Tom'a neden kızgınsın?
- Are you still mad at him?
- Hâlâ ona kızgın mısın?
- I didn't know Tom was mad.
- Tom'un kızgın olduğunu bilmiyordum.
- Are you still mad at Tom?
- Tom'a hâlâ kızgın mısın?
- You're mad at him, aren't you?
- Ona kızgınsın, değil mi?
- Tom is mad at me.
- Tom bana kızgın.
- Tom isn't mad at you.
- Tom sana kızgın değil.
- I know you're mad.
- Kızgın olduğunu biliyorum.
- Tom noticed that Mary seemed to be mad at John.
- Tom, Mary'nin John'a kızgın göründüğünü fark etti.
- You're mad at Tom, aren't you?
- Tom'a kızgınsın, değil mi?
- He plays too much pachinko, so his wife is mad at him.
- O çok fazla pachinko oynar, bu nedenle karısı ona kızgındır.
- Life is too short to be mad.
- Hayat kızgın olmak için çok kısa.
- Tom isn't mad at Mary.
- Tom Mary'ye kızgın değil.
- You're mad at me, I can tell.
- Sen bana kızgınsın, söyleyebilirim.
- Even though he apologized, I'm still very mad.
- O özür dilese de, ben hâlâ çok kızgınım.
- Tom was so mad.
- Tom çok kızgındı.
- I'm really mad at Tom.
- Tom'a gerçekten kızgınım.
- Tom told me he wasn't mad.
- Tom bana kızgın olmadığını söyledi.
- Do you think Tom is still mad?
- Sence Tom hala kızgın mı?
- I'm still pretty mad.
- Ben hâlâ çok kızgınım.
- His wife was mad.
- Karısı kızgındı.
- Even though he apologized, I'm still very mad.
- Özür dilemesine rağmen hâlâ çok kızgınım.
- Tom was mad at me because I wouldn't go out with his sister.
- Kız kardeşiyle çıkmadığım için Tom bana kızgındı.
- Why is Tom mad at me?
- Neden Tom bana kızgın?
- You're mad and you have every right to be.
- Kızgınsın ve buna hakkın var.
- Is Tom mad at us?
- Tom bize kızgın mı?
- Why are you mad with me?
- Neden bana kızgınsın?
- I'm mad at him.
- Ona kızgınım.
- Are you mad at me?
- Bana kızgın mısınız?
- I think Tom might be mad at me.
- Sanırım Tom bana kızgın olabilir.
- Tom wasn't mad at you.
- Tom sana kızgın değildi.
- You look like you're mad.
- Kızgın gibi görünüyorsun.
- Tom said Mary is probably still mad.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ kızgın olduğunu söyledi.
- Tom told me that he thought Mary was mad.
- Tom bana Mary'nin kızgın olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom sounded mad.
- Tom kızgın görünüyordu.
- I'm mad at them.
- Onlara kızgınım.
- Why are you mad at him?
- Neden ona kızgınsın?
- Why are you mad at me?
- Bana neden kızgınsın?
- I'm so mad I want to scream and break everything!
- O kadar kızgınım ki çığlık atıp her şeyi kırmak istiyorum!
- I'm mad at Tom for doing that.
- Onu yaptığı için Tom'a kızgınım.
- She is mad at me.
- O bana kızgın.
- I didn't know if you were mad or not.
- Kızgın olup olmadığını bilmiyordum.
- I'm not mad anymore.
- Artık kızgın değilim.
- Tom is pretty mad at me.
- Tom bana oldukça kızgın.
- I'm not really mad at him.
- Ona gerçekten kızgın değilim.
- Are you going to stay mad at me?
- Bana kızgın kalacak mısın?
- You're not mad at me anymore, are you?
- Artık bana kızgın değilsin, değil mi?
- Are you all mad?
- Hepiniz kızgın mısınız?
- I thought you might be mad at me.
- Bana kızgın olabileceğini düşündüm.
- Tom is really mad, isn't he?
- Tom gerçekten kızgın, değil mi?
- I'm so mad I want to scream and break everything!
- O kadar kızgınım ki çığlık atmak ve her şeyi kırmak istiyorum!
- I don't think Tom was mad.
- Tom'un kızgın olduğunu sanmıyorum.
- I'm not mad at Tom.
- Tom'a kızgın değilim.
- Tom said that Mary was probably still mad.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ kızgın olduğunu söyledi.
- She was very mad and went to talk with the school manager.
- O çok kızgındı ve okul müdürüyle konuşmaya gitti.
- Tom looked mad.
- Tom kızgın görünüyordu.
- You're mad, aren't you?
- Kızgınsın, değil mi?
- Your wife is mad at you.
- Karın sana kızgın.
- I'm really mad at them.
- Onlara gerçekten kızgınım.
- I hope Tom isn't still mad at me.
- Umarım Tom bana hâlâ kızgın değildir.
- Tom is mad at you for lying to him.
- Tom ona yalan söylediğin için sana kızgın.
- I'm still mad at Tom.
- Tom'a hâlâ kızgınım.
- Tom was mad at Mary.
- Tom Mary'ye kızgındı.
- Tom sounds mad.
- Tom'un sesi kızgın geliyor.
- Tom said that Mary was mad.
- Tom, Mary'nin kızgın olduğunu söyledi.
- Tom was mad at Mary.
- Tom Mary'ye çok kızgındı.
- Why is Tom mad at me?
- Tom neden bana kızgın?
- She is mad at me.
- Bana kızgın.
- You seem mad.
- Kızgın görünüyorsunuz.
- Tom is mad at us, isn't he?
- Tom bize kızgın, değil mi?
- Tom said that he was mad.
- Tom kızgın olduğunu söyledi.
- I'm mad at Tom for doing that.
- Bunu yaptığı için Tom'a kızgınım.
- Tom was really mad.
- Tom gerçekten çok kızgındı.
- Have you ever seen Tom mad?
- Tom'u hiç kızgın gördün mü?
- Tom is mad about you.
- Tom sana kızgın.
Show More (354)
|
|
- Europe has been producing mad cows, dioxin chickens and other such delights.
- Avrupa deli inekler, dioksinli tavuklar ve benzeri lezzetler üretiyor.
- Europe has been producing mad cows, dioxin chickens and other such delights.
- Avrupa deli inekler, dioksinli tavuklar ve benzeri lezzetler üretmektedir.
- It must be my mad girl; watch how I'll manage her.
- Bu benim deli kızım olmalı; nnu nasıl idare edeceğimi izle.
- Some of the men looked pretty mad.
- Bazı adamlar oldukça deli görünüyordu.
- I think you're mad.
- Bence sen delisin.
- I'm not mad.
- Deli değilim.
- You're completely mad.
- Tamamen delisin.
- Rousseau was mad but influential; Hume was sane but had no followers.
- Rousseau deliydi ama etkiliydi; Hume'un aklı başındaydı ama takipçisi yoktu.
- You will drive me mad.
- Beni deli edeceksin.
- There were so many mad sultans in the Ottoman Empire.
- Osmanlı'da bir sürü deli padişah varmış.
- Sami was a mad man.
- Sami deli bir adamdı.
- Tom said that Mary wasn't mad.
- Tom Mary'nin deli olmadığını söyledi.
- Sami spent six days with a mad man.
- Sami deli bir adamla altı gün geçirdi.
- This makes me mad.
- Bu beni deli ediyor.
- Tom is a little bit mad, but we like him the way he is.
- Tom biraz deli, ama biz onu olduğu gibi seviyoruz.
- There were so many mad sultans in the Ottoman Empire.
- Osmanlı imparatorluğunda birçok deli padişah vardı.
- The heat's driving me mad.
- Sıcak beni deli ediyor.
- This incessant noise drives me mad.
- Bu sürekli gürültü beni deli ediyor.
- Tom is really jealous and he gets mad when other guys talk to me.
- Tom gerçekten kıskançtır ve diğer çocuklar benimle konuştukları zaman o deli olur.
- That noise is driving me mad.
- Bu ses beni deli ediyor.
- He's still mad.
- O hala deli.
- You people are mad.
- Siz delisiniz.
- Have you gone completely mad?
- Tamamen delirdin mi sen?
- Rome had several mad emperors.
- Roma'nın birkaç deli imparatoru oldu.
- Did that make you mad?
- O seni deli etti mi?
- She drives me mad.
- Beni deli ediyor.
- You are mad.
- Sen delisin.
- Tom is really mad, isn't he?
- Tom gerçekten deli, değil mi?
- My wife is mad.
- Karım deli.
- Tom is driving me mad.
- Tom beni deli ediyor.
- I thought Tom looked pretty mad.
- Tom'un oldukça deli göründüğünü düşündüm.
- Mary is jealous and she gets mad when other girls talk to her boyfriend.
- Mary kıskançtır ve başka kızlar onun erkek arkadaşıyla konuştuğunda deli olur.
- Tom looks mad.
- Tom deli görünüyor.
- Are you mad?
- Delirdin mi sen?
- Her mother became mad at us.
- Annesi bize deli oldu.
- Are you trying to get me mad?
- Beni deli etmeye mi çalışıyorsun?
- She drives me mad.
- O, beni deli ediyor.
- Tom will get mad if you don't do that today.
- Bugün bunu yapmazsan Tom delirir.
- Tom said Mary isn't mad.
- Tom Mary'nin deli olmadığını söyledi.
- My dog is mad.
- Benim köpeğim deli.
- His wife was mad.
- Karısı deliydi.
- That noise is almost driving me mad.
- O gürültü beni neredeyse deli ediyor.
- Caligula was a mad emperor.
- Caligula deli bir imparatordu.
- His conceited attitude makes me mad.
- Onun kendini beğenmiş tavrı beni deli ediyor.
- This incessant noise drives me mad.
- Bu aralıksız gürültü beni deli ediyor.
- His wife is mad.
- Onun karısı deli.
- Sami spent six days with a mad man.
- Sami altı gününü deli bir adamla geçirdi.
- Tom is really mad.
- Tom gerçekten deli.
- He is either drunk or mad.
- Ya sarhoştur ya da deli.
- That made me mad.
- O beni deli etti.
- When we remember that we are all mad, the mysteries disappear and life stands explained.
- Hepimizin deli olduğunu hatırladığımızda, gizemler kaybolur ve hayat apaçık kendini gösterir.
- What you said made me mad.
- Söylediğin şey beni deli etti.
- Tom is a little bit mad, but we like him the way he is.
- Tom biraz deli, ama onu olduğu gibi seviyoruz.
- Tom looks like he's mad.
- Tom delirmiş gibi görünüyor.
- Tom is going to be really mad.
- Tom gerçekten deli olacak.
- Are you all mad?
- Hepiniz deli misiniz?
- He is either drunk or mad.
- O ya sarhoş ya da deli.
- You're all mad.
- Hepiniz delisiniz.
- You think I'm mad, don't you?
- Deli olduğumu düşünüyorsun, değil mi?
- We're all mad.
- Hepimiz deliyiz.
Show More (63)
|