| 1 |
reference |
referans |
n. |
|
- The Commission has managed to pepper this document with every conceivable reference.
- Komisyon bu belgeyi akla gelebilecek her türlü referansla doldurmayı başarmıştır.
- The Council asked Parliament to get rid of any reference to taxation.
- Konsey, Parlamento'dan vergilendirme ile ilgili her türlü referansı kaldırmasını istedi.
- Mr President, I would like to make a personal statement, given your extremely polite reference.
- Sayın Başkan, son derece nazik referansınız üzerine kişisel bir açıklama yapmak istiyorum.
- On Amendment No 1, the Commission cannot accept this amendment, which would remove reference to hake from the proposal.
- 1 No.lu Değişiklik üzerine Komisyon, tekliften berlam balığı referansını kaldıracak olan bu değişikliği kabul edemez.
- They concern problems arising from the 2002 reference period in the Commission's report.
- Komisyonun raporundaki 2002 referans döneminden kaynaklanan sorunlarla ilgilidir.
- Can you shed any more light on this reference of yours?
- Bu referansınıza biraz daha ışık tutabilir misiniz?
- This programme covers the period 1998 to 2002, and the reference amount for its implementation is EUR 12 million.
- Bu program 1998-2002 dönemini kapsamaktadır ve uygulanması için referans tutar 12 milyon Euro'dur.
- It is a source of reference for the values that must be present in all EU policies.
- Tüm AB politikalarında bulunması gereken değerler için bir referans kaynağıdır.
- According to our amendment, this reference is being deleted.
- Yaptığımız değişikliğe göre bu referans silinmektedir.
- We must therefore include this reference in this version, since it is important.
- Bu nedenle, önemli olduğu için bu referansı bu versiyona dahil etmeliyiz.
- Give me the page reference please, ladies and gentlemen.
- Lütfen bana sayfa referansını verin, bayanlar ve baylar.
- This is a good, relevant reference.
- Bu iyi ve konuyla ilgili bir referanstır.
- The first is the ESAW, the European Statistics on Accidents at Work, with 1993 as the reference year.
- Bunlardan ilki ESAW, yani Avrupa İş Kazaları İstatistikleri olup referans yılı 1993'tür.
- The notion of a reference period cannot be used to establish single payment and decoupling.
- Referans dönemi kavramı, tek ödeme ve ayrıştırma oluşturmak için kullanılamaz.
- They are therefore not operating under equal conditions if we take that period as a reference.
- Dolayısıyla o dönemi referans alırsak eşit koşullar altında çalışmıyorlar.
- I only need to see a concrete reference to the forthcoming meetings in Qatar.
- Sadece Katar'da yapılacak toplantılara ilişkin somut bir referans görmeye ihtiyacım var.
- The Davignon Report calls these reference rules.
- Davignon Raporu bu referans kuralları olarak adlandırmaktadır.
- I have the impression that the reference you make is to the packet dealing with financial services.
- Bahsettiğiniz referansın mali hizmetlerle ilgili pakete ilişkin olduğu izlenimini edindim.
- Lastly, it is a reference document.
- Son olarak bu bir referans belgesidir.
- I would therefore like to take this opportunity to say a few things for future reference.
- Bu vesileyle gelecekte referans olması için birkaç şey söylemek istiyorum.
- It is a source of reference for the values that must be present in all EU policies.
- Bu, tüm AB politikalarında bulunması gereken değerler için bir referans kaynağıdır.
- The Commission has managed to pepper this document with every conceivable reference.
- Komisyon bu belgeyi akla gelebilecek her türlü referansla doldurmayı başarmış.
- It remains the reference instrument par excellence.
- Mükemmel bir referans aracı olmaya devam etmektedir.
- The Ombudsman is a good Community-level reference, given his role in monitoring administrative procedures.
- Ombudsman, idari usullerin izlenmesindeki rolü göz önüne alındığında, Topluluk düzeyinde iyi bir referanstır.
- The second is the EODS, the European Statistics on Occupational Diseases, with 2001 as the reference year.
- İkincisi ise EODS, yani Avrupa Meslek Hastalıkları İstatistikleri olup referans yılı 2001'dir.
- They concern problems arising from the 2002 reference period in the Commission's report.
- Komisyon'un raporundaki 2002 referans döneminden kaynaklanan sorunlarla ilgilidir.
- The garbage collector periodically looks out for reference cycles and removes them.
- Çöp toplayıcı periyodik olarak referans döngülerini arar ve bunları kaldırır.
- Can I check these books out, or are they reference only?
- Bu kitapları ödünç alabilir miyim, yoksa sadece referans için mi?
- I should've checked Tom's references.
- Tom'un referanslarını kontrol etmeliydim.
- I put her down as a reference.
- Onu referans olarak gösterdim.
- Tom wanted to check the applicant's character reference before extending an offer.
- Tom, bir teklif sunmadan önce başvuranın karakter referansını kontrol etmek istedi.
- Would you like to see Tom's references?
- Tom'un referanslarını görmek ister misin?
- Don't you want to see my references?
- Referanslarımı görmek istemiyor musunuz?
- Would you like to see Tom's references?
- Tom'un referanslarını görmek ister misiniz?
- I put you down as a reference.
- Seni referans olarak gösterdim.
- I don't have a good reference book to hand.
- Elimde iyi bir referans kitabı yok.
- I apologize that I'm not able to give a better reference to this work.
- Bu işle ilgili daha iyi bir referans veremeyeceğim için özür dilerim.
- Wouldn't you like to see Tom's references?
- Tom'un referanslarını görmek istemez misiniz?
- I will request references about you.
- Senin hakkında referans isteyeceğim.
- I copied down several useful references on gardening.
- Bahçecilikle ilgili birkaç faydalı referansı kopyaladım.
- Anonymity or detailed reference are both fine.
- İsimsizlik veya ayrıntılı referans, her ikisi de iyidir.
- I put him down as a reference.
- Onu referans olarak yazdım.
- She made references to World War II in her speech.
- O, konuşmasında II.Dünya Savaşını referans gösterdi.
- Wouldn't you like to see Tom's references?
- Tom'un referanslarını görmek istemiyor musun?
- I put you down as a reference.
- Seni referans olarak yazdım.
- Do you want to see my references?
- Referanslarımı görmek ister misiniz?
- Don't you want to see my references?
- Referanslarımı görmek istemiyor musun?
- Please provide references.
- Lütfen referansları belirtin.
- I want to look at the reference books.
- Referans kitaplarına bakmak istiyorum.
Show More (46)
|
| 2 |
reference |
atıf |
n. |
|
- Amendment No 7 proposes certain changes in the references to paragraphs.
- 7 No.lu Değişiklik paragraflara yapılan atıflarda bazı değişiklikler önermektedir.
- I therefore consider the references to eco-conditionality very interesting.
- Bu nedenle eko-şartlılığa yapılan atıfları çok ilginç buluyorum.
- Allow me to comment on one last issue, the reference to religions.
- İzninizle son bir konu hakkında, dinlere yapılan atıf hakkında yorum yapmak istiyorum.
- The reference to full employment in Amendment 3 is rejected because it is deemed to be over-ambitious.
- Değişiklik 3'te tam istihdama yapılan atıf, aşırı iddialı olduğu düşünüldüğü için reddedilmiştir.
- The reference to the Charter of Fundamental Rights is used inappropriately in the report.
- Raporda Temel Haklar Şartı'na yapılan atıf uygunsuz bir şekilde kullanılmıştır.
- It does not contain any references at all to sub-state governments and is a step backwards in many respects.
- Devlet altı hükümetlere hiçbir atıf içermemektedir ve birçok açıdan geriye doğru atılmış bir adımdır.
- We are concerned here with deleting references to biogas and composting.
- Biz burada biyogaz ve kompostlamaya yapılan atıfların silinmesiyle ilgileniyoruz.
- A slim right-wing majority succeeded in removing any reference to market failures.
- Zayıf bir sağcı çoğunluk, piyasa başarısızlıklarına yapılan atıfları kaldırmayı başardı.
- There were references to China and we know well the record there.
- Çin'e atıflar vardı ve oradaki kayıtları iyi biliyoruz.
- There is not even a fleeting reference to the hundreds of weapons discovered at President Arafat's headquarters.
- Başkan Arafat'ın karargahında bulunan yüzlerce silaha kısa bir atıfta dahi bulunulmamaktadır.
- The Presidency of the Council will realise that I am not satisfied by references to mere written declarations.
- Konsey Başkanlığı, sadece yazılı beyanlara yapılan atıfların beni tatmin etmediğinin farkına varacaktır.
- The reference here to the University of Padua is not correct.
- Burada Padua Üniversitesi'ne yapılan atıf doğru değildir.
- There have been various references already to the staffing issue.
- Personel konusuna daha önce de çeşitli atıflarda bulunulmuştu.
- I have the impression that the reference you make is to the packet dealing with financial services.
- Yaptığınız atfın mali hizmetlerle ilgili pakete yönelik olduğu izlenimini edindim.
- Moreover, the reference to religion is utterly superfluous.
- Ayrıca dine yapılan atıf tamamen gereksizdir.
- There is not even a fleeting reference to the hundreds of weapons discovered at President Arafat's headquarters.
- Başkan Arafat'ın karargahında bulunan yüzlerce silaha kısa bir atıf bile yok.
- Perhaps the reference to the posts is imprecise.
- Belki de direklere yapılan atıf kesin değildir.
- Third, there are several references in the resolution to permanent employment.
- Üçüncü olarak, kararda daimi istihdama yönelik çeşitli atıflar bulunmaktadır.
- The references to the monitoring and information centre are a constructive contribution.
- İzleme ve bilgi merkezine yapılan atıflar yapıcı bir katkıdır.
- I welcome the reference to the Treaty of Nice in Paragraph 6 of the joint resolution.
- Ortak kararın 6. Paragrafında Nice Antlaşmasına yapılan atfı memnuniyetle karşılıyorum.
- There have been various references made all day with regard to investment which I should like to discuss.
- Tüm gün boyunca yatırımla ilgili olarak çeşitli atıflarda bulunuldu, ben de bunları tartışmak istiyorum.
- It is inexcusable that this reference to the family has been removed.
- Aileye yapılan bu atfın kaldırılmış olması affedilemez.
- The constant reference to environmental protection is being used as an alibi to reduce farm production.
- Çevrenin korunmasına yapılan sürekli atıf, çiftlik üretimini azaltmak için bir mazeret olarak kullanılıyor.
- At the committee vote, references to hake were removed from this report.
- Komitede yapılan oylamada, berlam balığına yapılan atıflar bu rapordan çıkarılmıştır.
- Therefore, a simple reference to national origin may be considered as a racist act or as racial discrimination.
- Bu nedenle, ulusal kökene yapılan basit bir atıf ırkçı bir eylem ya da ırk ayrımcılığı olarak değerlendirilebilir.
- One point which you have raised is the reference to its exceptional assistance character.
- Belirttiğiniz noktalardan biri de istisnai yardım niteliğine yapılan atıftır.
- I accept the amendment rewording the reference to social services more clearly.
- Sosyal hizmetlere yapılan atfın daha açık bir şekilde yeniden ifade edilmesine yönelik değişikliği kabul ediyorum.
- The reference to the Charter of Fundamental Rights is used inappropriately in the report.
- Temel Haklar Şartı'na yapılan atıf raporda uygunsuz bir şekilde kullanılmıştır.
- The confusion arises because of the reference to financial markets.
- Karışıklık, mali piyasalara yapılan atıf nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
- In Amendment No 69, we can only accept the reference to transport.
- 69 No.lu Değişiklikte sadece taşımacılığa yapılan atfı kabul edebiliriz.
- I noted the rapporteur's reference to the Cotonou Agreement.
- Raportörün Cotonou Anlaşması'na yaptığı atfı not ettim.
- Let me make one more point on the subject of foreign policy, to which several references have already been made.
- Daha önce çeşitli atıflarda bulunulmuş olan dış politika konusunda bir noktaya daha değinmeme izin verin.
- A slim right-wing majority succeeded in removing any reference to market failures.
- Güçsüz bir sağcı çoğunluk, piyasa başarısızlıklarına yapılan atıfları ortadan kaldırmayı başardı.
- As for the fight against fraud, I especially welcome the reference to the European Prosecutor.
- Dolandırıcılıkla mücadele konusunda, özellikle Avrupa Savcısına yapılan atfı memnuniyetle karşılıyorum.
- All this has taken place against the background of references to 'Old Europe', or even cheese-eating monkeys.
- Tüm bunlar 'Eski Avrupa'ya, hatta peynir yiyen maymunlara yapılan atıfların arka planında gerçekleşti.
- Allow me to comment on one last issue, the reference to religions.
- Son bir konu hakkında yorum yapmama izin verin, dinlere yapılan atıf.
- In Recital 8 there is after all clear reference to the principle of subsidiarity.
- Resital 8'de her şeyden önce ikincillik ilkesine açık bir atıf vardır.
- I nonetheless regret the reference to management and labour.
- Yine de yönetim ve işgücüne yapılan atfı esefle karşılıyorum.
- Finally, a very brief reference to Operation Artemis.
- Son olarak, Artemis Operasyonuna çok kısa bir atıf.
- At the committee vote, references to hake were removed from this report.
- Komite oylamasında, berlam balığına yapılan atıflar bu rapordan çıkarılmıştır.
- There have been various references made all day with regard to investment which I should like to discuss.
- Tüm gün boyunca yatırımlarla ilgili olarak çeşitli atıflarda bulunuldu, ben de bunları ele almak istiyorum.
- What, for example, is meant when nuts are mentioned? What products are meant by the reference to crustaceans?
- Örneğin fındık denildiğinde ne kastedilmektedir? Kabuklulara yapılan atıfla hangi ürünler kastedilmektedir?
- Unfortunately, I find the reference to the relevant standards to be lacking.
- Maalesef ilgili standartlara yapılan atıfları eksik buluyorum.
Show More (40)
|
| 3 |
reference |
gönderme |
n. |
|
- That was a direct reference to the British Government.
- Bu doğrudan İngiliz Hükümetine bir göndermeydi.
- This parable was meant as a reference to faith and its foundations.
- Bu benzetme, inanca ve onun temellerine bir gönderme olarak düşünülmüştür.
- Only a vague reference was made to Africa.
- Afrika'ya yalnızca belli belirsiz bir gönderme yapılmıştır.
- This can only be a reference to his private life.
- Bu sadece onun özel hayatına bir gönderme olabilir.
- That is not a reference to you President-in-Office!
- Bu sizin Dönem Başkanınıza bir gönderme değildir!
- He made reference to the previous director.
- O bir önceki yönetmene gönderme yaptı.
- This easter egg is a reference to one of the developer's previous games.
- Bu easter egg, geliştiricinin önceki oyunlarından birine bir göndermedir.
- He made reference to the previous director.
- Önceki yönetmene gönderme yaptı.
Show More (5)
|
