skill - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
skill yetenek n.
  • It is extremely important that the Security Council members use all their skill to achieve unanimity.
  • Güvenlik Konseyi üyelerinin oybirliği sağlamak için tüm yeteneklerini kullanmaları son derece önemlidir.
  • The accession of the candidate countries with their strong skills base will offer the Union enormous opportunities.
  • Güçlü yetenek altyapısına sahip aday ülkelerin katılımı Birliğe muazzam fırsatlar sunacaktır.
  • He had hoped, with his skill, his experience and generosity, for greater cooperation.
  • Yeteneği, deneyimi ve cömertliğiyle daha büyük bir işbirliği ummuştu.
Show More (62)
skill beceri n.
  • Business tells us that recruitment needs to be made easier and more flexible at all skill levels.
  • İş dünyası bize işe alımın tüm beceri seviyelerinde daha kolay ve esnek hale getirilmesi gerektiğini söylüyor.
  • They require strong political will, great determination and also great skill.
  • Güçlü bir siyasi irade, büyük bir kararlılık ve aynı zamanda büyük bir beceri gerektirirler.
  • The Danes knew that they could get a deal and they got it - through great skill in my opinion.
  • Danimarkalılar bir anlaşma yapabileceklerini biliyorlardı ve bence büyük bir beceriyle bunu başardılar.
Show More (31)
skill ustalık n.
  • He plays the role of Macbeth with great skill.
  • Macbeth rolünü büyük bir ustalıkla oynuyor.
Show More (-2)