span - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
span süre n.
  • My son has a very short attention span.
  • Oğlumun dikkat süresi çok kısadır.
  • One of Tom's problems is his short attention span.
  • Tom'un problemlerinden birisi, dikkat süresinin kısa olmasıdır.
  • She has a short attention span.
  • Onun kısa bir dikkat süresi var.
Show More (8)
span kapsamak v.
  • His work spanned all aspects of art, from paintings and installations to music and film.
  • Çalışmaları, resim ve enstalasyonlardan müzik ve filme kadar sanatın tüm yönlerini kapsıyordu.
  • His research spans a wide range of fields.
  • Araştırmaları çok çeşitli alanları kapsıyor.
  • The history of the Byzantine Empire spans 1058 years.
  • Bizans İmparatorluğu'nun tarihi 1058 yılı kapsar.
Show More (1)
span açıklık (kemer/köprü ayakları arasındaki) n.
  • The bridge has a main span of 50 meters.
  • Köprünün ana açıklığı 50 metre.
  • This spider can have a leg span of up 6 inches.
  • Bu örümceğin bacak açıklığı 6 inç kadar olabilir.
Show More (-1)
span (köprü) üstünden geçmek v.
  • A large bridge spans the river.
  • Nehrin üstünden büyük bir köprü geçiyor.
Show More (-2)
span sürmek v.
  • His journalism career spanned nearly five decades.
  • Gazetecilik kariyeri yaklaşık elli yıl sürdü.
Show More (-2)
span (kanat) açıklığı n.
  • This exotic moth has a wingspan of 15 cm.
  • Bu egzotik güve 15 cm kanat açıklığına sahip.
Show More (-2)
span içinde n.
  • Food prices have changed dramatically in a span of one year.
  • Gıda fiyatları bir yıl içinde dramatik bir şekilde değişti.
Show More (-2)
span yayılmak v.
  • They established a world empire spanning three continents, lasting until the 20th century.
  • Üç kıtaya yayılan ve 20. yüzyıla kadar hüküm süren bir cihan imparatorluğu kurdular.
Show More (-2)
span uzunluk n.
  • The bridge has a span of 100 meters.
  • Köprünün uzunluğu 100 metre.
Show More (-2)