acımasız - Türkisch Englisch Wörterbuch

acımasız

Bedeutungen von dem Begriff "acımasız" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 103 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
acımasız pitiless adj.
Two out of four problems unsolved elicited a pitiless "unsatisfactory" from him.
Çözülemeyen dört problemden ikisi ondan acımasız bir "yetersiz" cevabı almasına neden oldu.

More Sentences
acımasız relentless adj.
Tom is relentless.
Tom acımasız.

More Sentences
acımasız cruel adj.
Whatever the case, the situation is none the less cruel.
Durum ne olursa olsun, durum daha az acımasız değildir.

More Sentences
acımasız brutal adj.
One thinks of the brutal threats to independent Taiwan and the total lack of freedom of expression.
İnsanın aklına bağımsız Tayvan'a yönelik acımasız tehditler ve ifade özgürlüğünün hiç olmaması geliyor.

More Sentences
acımasız merciless adj.
Military action against this merciless tyrant is not only fully justified; it is even a bounden duty.
Bu acımasız zorbaya karşı askeri harekat sadece tamamen haklı değil, hatta kaçınılmaz bir görevdir.

More Sentences
General
acımasız hard adj.
I'm really hard on myself.
Kendime karşı çok acımasızım.

More Sentences
acımasız tyrannical adj.
Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.
Acımasız hükümetler sık sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar.

More Sentences
acımasız mean adj.
The terms that we have offered the applicant states are unimaginative and mean.
Başvuran devletlere sunduğumuz şartlar hayal gücünden yoksun ve acımasızdır.

More Sentences
acımasız harsh adj.
You're harsh.
Sen acımasızsın.

More Sentences
acımasız ruthless adj.
That will soon become clear, because competition between ports is ruthless.
Bu yakında netleşecek, çünkü limanlar arasındaki rekabet acımasızdır.

More Sentences
acımasız atrocious adj.
It is the most atrocious form of violence perpetrated against women.
Bu, kadınlara karşı uygulanan en acımasız şiddet biçimidir.

More Sentences
acımasız unrelenting adj.
First, we should not be mild-mannered psychotherapists in one country and unrelenting public prosecutors in another.
Birincisi, bir ülkede yumuşak huylu psikoterapistler, diğerinde ise acımasız savcılar olmamalıyız.

More Sentences
acımasız savage adj.
The young man who has not wept is a savage, and the old man who will not laugh is a fool.
Ağlamayan genç acımasız, gülmeyen yaşlı aptaldır.

More Sentences
acımasız heartless adj.
Listen to the people, and change this heartless system.
Halkın sesini dinleyin ve bu acımasız sistemi değiştirin.

More Sentences
acımasız ferocious adj.
The fighting was ferocious.
Savaş acımasızdı.

More Sentences
acımasız fiendish adj.
The villain's fiendish plan involved suffering on innocent people.
Zalim adamın acımasız planında masumlara acı çektirmek de vardı.

More Sentences
acımasız grim adj.
So in this sense, it is good that the political efforts being made on all sides are accompanied by grim determination.
Dolayısıyla bu anlamda tüm tarafların gösterdiği siyasi çabalara acımasız bir kararlılığın eşlik etmesi iyi bir şeydir.

More Sentences
acımasız unforgiving adj.
The unforgiving desert is inhospitable to most forms of life.
Acımasız çöl koşulları çoğu canlıya pek de misafirperver davranmamaktadır.

More Sentences
Colloquial
acımasız cold adj.
She's a cold hearted bitch.
O acımasız bir kaltak.

More Sentences
Common Usage
acımasız unmerciful adj.
General
acımasız grimmer n.
acımasız hardhearted adj.
acımasız inhumane adj.
acımasız flinty adj.
acımasız tyrannic adj.
acımasız unpitied adj.
acımasız bowelless adj.
acımasız uncharitable adj.
acımasız truculent adj.
acımasız cutthroat adj.
acımasız hard hearted adj.
acımasız unchristian adj.
acımasız outrageous adj.
acımasız coldhearted adj.
acımasız stern adj.
acımasız tyrannous adj.
acımasız implacable adj.
acımasız inhuman adj.
acımasız unsparing adj.
acımasız remorseless adj.
acımasız without remorse adj.
acımasız slashing adj.
acımasız inexorable adj.
acımasız dead adj.
acımasız dispiteous adj.
acımasız despot adj.
acımasız as hard as nails adj.
acımasız unpitying adj.
acımasız inclement adj.
acımasız unkind adj.
acımasız tyrannish adj.
acımasız diabolical adj.
acımasız fierce adj.
acımasız cut-throat adj.
acımasız cold-blooded adj.
acımasız hard-hearted adj.
acımasız cold-hearted adj.
acımasız barbaric adj.
acımasız barbarous adj.
acımasız unfeeling adj.
acımasız villain adj.
acımasız fiercest adj.
acımasız dog-hearted adj.
acımasız mean-minded adj.
acımasız cutthroat adj.
acımasız earthen-hearted adj.
acımasız unheard-of adj.
acımasız unmercied [obsolete] adj.
acımasız unnatural adj.
acımasız unoppressive adj.
acımasız unpitious adj.
acımasız unremitted adj.
acımasız hardened adj.
acımasız hardfisted adj.
acımasız hard-fisted adj.
acımasız hard-handed adj.
acımasız hard-visaged adj.
acımasız medieval adj.
acımasız hash [dialect] adj.
acımasız butcherly adj.
acımasız despitous adj.
acımasız heavy-handed [dialect] adj.
acımasız rocky adj.
acımasız ill adj.
acımasız impiteous [obsolete] adj.
acımasız incompassionate adj.
acımasız iron-hearted adj.
acımasız intreatable [obsolete] adj.
acımasız postal adj.
acımasız salt adj.
acımasız pharaonic adj.
acımasız scrannel adj.
acımasız street adj.
Colloquial
acımasız a heart of stone n.
acımasız hard-featured adj.
acımasız horrible adj.
acımasız hardboiled adj.
Idioms
acımasız hard as nails adj.
acımasız stony-hearted adj.
acımasız bone-crunching adj.
acımasız hard-as-nails adj.
Social Sciences
acımasız florentine adj.
Literature
acımasız unrelentor adj.

Bedeutungen, die der Begriff "acımasız" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 114 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
acımasız dünya cruel world n.
Goodbye, cruel world.
Elveda, acımasız dünya.

More Sentences
acımasız vurguncu buccaneer n.
The shrewd businessman was regarded as a buccaneer.
Kurnaz işadamı acımasız bir vurguncu olarak görülüyordu.

More Sentences
çok acımasız draconian adj.
This is a very draconian arrangement, but it has been shown to work.
Bu çok acımasız bir düzenlemedir, ancak işe yaradığı gösterilmiştir.

More Sentences
acımasız olma wantoning n.
zalim ve acımasız tip mephistopheles n.
acımasız hayat merciless life n.
acımasız hayat wicked life n.
acımasız kadın harpy n.
acımasız kimse fiend n.
acımasız eleştiri bitter criticism n.
acımasız eleştiri heavy criticism n.
acımasız eleştiri severe criticism n.
acımasız eleştiri trenchant criticism n.
acımasız eleştiri sharp criticism n.
acımasız eleştiri strong criticism n.
acımasız eleştiri harsh criticism n.
acımasız eleştiri serious criticism n.
acımasız eleştiri strident criticism n.
acımasız eleştiri fierce criticism n.
sert ve acımasız tip meany n.
sert ve acımasız tip meanie n.
acı/zalim/acımasız gerçekler brutal facts n.
acımasız gerçek cruel reality n.
vahşi ve acımasız insan tartar n.
acımasız/insafsız tutum barbarian cruelty n.
acımasız ve kurnaz kimse wolf n.
son derece zalim ve acımasız olma heinousness n.
acımasız kimse hellhound n.
acımasız kimse hellkite n.
acımasız spekülatör buccaneer n.
acımasız koşullar rigours n.
acımasız koşullar rigors n.
acımasız kadın ogress n.
hilekar, acımasız ve kaypak kimse ruffian n.
(hapishanede) nispeten tecrübesiz suçluların acımasız suçlularca yoldan çıkarılması contamination n.
acımasız kimse slasher n.
acımasız kimse stifler n.
kulağa acımasız gelmek sound harsh v.
acımasız davranmak trample v.
şiddetli derecede acımasız wrothful adj.
sıhhatli acımasız as hard as nails adj.
çok acımasız unmerciless adj.
acımasız olmayan unacerbic adj.
çok acımasız unholy adj.
katı ve acımasız bare-knuckled adj.
çok acımasız hellish adj.
acımasız ve korkunç grizzly adj.
çok acımasız overbrutal adj.
çok acımasız overrigorous adj.
sert ve acımasız ironfisted adj.
acımasız ve yorulmaz (takip) dogging adj.
aşırı sert ve acımasız slash-and-burn adj.
acımasız ve hırslı bir şekilde hedeflerini kovalayan prosecutorial adj.
kaba ve acımasız bir şekilde harshly adv.
Phrasals
acımasız davranmak knock about v.
acımasız davranmak knock around v.
(biriyle/bir şeyle) acımasız bir yarış içerisine girmek battle with (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak let up (on someone or something) v.
'-e karşı daha az acımasız olmak let up on v.
Colloquial
acımasız olmak/davranmak be tough v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak be tough (on somebody) v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak be tough (with somebody) v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak get tough (on somebody) v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak get tough (with somebody) v.
(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak be tough on (someone or something) v.
(kendine) karşı acımasız olmak beat (oneself) up v.
acımasız olmak/davranmak get tough v.
(birine/bir şeye) acımasız olmak/davranmak get tough on (someone or something) v.
'-e acımasız olmak/davranmak get tough with v.
elveda, acımasız dünya goodbye, cruel world expr.
bana bu kadar acımasız davranma! give me a break! expr.
bana bu kadar acımasız davranma! gimme a break! expr.
hayat çok acımasız ve sonunda da ölüm var labtyd (life’s a bitch, then you die) expr.
Idioms
acımasız eğlence roman holiday n.
acımasız eğlence a roman holiday n.
bir çatışma ya da rekabet sırasında acımasız ve zalim taktiklere başvurma red in tooth and claw n.
acımasız bir yapı heart of stone n.
sert ve acımasız tipler meanies n.
katı/acımasız patron simon legree n.
katı/acımasız iş veren simon legree n.
hedefine giden acımasız/gaddar olmak take no prisoners v.
acımasız olmak take no prisoners v.
(birine/bir şeye) karşı acımasız olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
'-e karşı acımasız olmak steel one's heart against v.
acımasız bir şekilde/gaddarca yönetmek rule with an iron rod v.
acımasız bir şekilde/gaddarca yönetmek rule with an iron hand v.
acımasız olmak/davranmak be/get tough v.
(birine) acımasız olmak/davranmak be/get tough (on/with somebody) v.
acımasız olmak have the heart v.
(bir şey yapacak kadar) acımasız olmak have the heart (to do something) v.
acımasız bir şekilde/gaddarca yönetmek rule with an iron hand (in a velvet glove) v.
birine karşı acımasız hard on someone adj.
'-e karşı acımasız tough on adj.
(birine/bir şeye karşı) acımasız tough on (someone or something) adj.
(birine/bir şeye) karşı daha acımasız tougher on (someone or something) adj.
Speaking
sana acımasız davranıyorum I am being mean to you expr.
Trade/Economic
acımasız rekabet brutal competition n.
acımasız insan machiavellian n.
Politics
acımasız iç savaş brutal civil war n.
Social Sciences
acımasız kimse subman n.
Literature
acımasız eleştiri hatchet man n.
Military
acımasız harp war to knife n.
ani ve acımasız bir biçimde saldırarak düşmanı etkisiz hale getirme shock and awe n.
acımasız asker pandour n.
Archaic
acımasız ve kusur bulmaya yatkın eleştirmen censor n.
son derece acımasız immane adj.
Slang
acımasız kimse iceberg slim n.
acımasız ve kötü otorite gestapo n.
acımasız kimse pit bull n.
(birine/bir şeye) çok acımasız davranmak shit all over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) çok acımasız davranmak shit on (someone or something) v.
acımasız/çılgın ortamın içinde yitip gitmiş lost in the sauce adj.
acımasız/çılgın ortamın içinde tüketilmiş lost in the sauce adj.
hayat çok acımasız ve sonunda da ölüm var life’s a bitch, then you die expr.