Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | alive adj. | diri | ||
They could not tell whether he was dead or alive. Ölü mü diri mi olduğunu anlayamadılar. More Sentences |
||||
Common Usage | alive adj. | canlı | ||
They had permission from the Commission to vaccinate and keep the animals alive. Hayvanları aşılamak ve canlı tutmak için Komisyon'dan izin almışlardı. More Sentences |
||||
Common Usage | alive adj. | sağ | ||
Is the snake alive or dead? Yılan sağ mı yoksa ölü mü? More Sentences |
||||
Common Usage | alive adv. | diri diri | ||
Citizens are believed to have been burnt alive in air-raid shelters. Vatandaşların hava saldırısı sığınaklarında diri diri yakıldığına inanılmaktadır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | alive adj. | uyanık | ||
The beast is alive, awake and hungry. Canavar yaşıyor, uyanık ve aç. More Sentences |
||||
General | alive adj. | canlı | ||
One major question is that of how we care for rural areas and keep them alive. Kırsal alanlara nasıl bakacağımız ve onları nasıl canlı tutacağımız önemli bir sorudur. More Sentences |
||||
General | alive adj. | hayatta | ||
It is also far from clear whether or not Osama Bin Laden is still alive. Usame Bin Ladin'in hala hayatta olup olmadığı da net değildir. More Sentences |
||||
General | alive adj. | yaşayan | ||
Tom is the luckiest man alive. Tom yaşayan en şanslı adam. More Sentences |
||||
General | alive adj. | sağ | ||
You'll want for nothing while I am alive. Ben sağken hiçbir şeye muhtaç olmayacaksın. More Sentences |
||||
General | alive adj. | canlı canlı | ||
I do not like seeing animals get eaten alive. Hayvanların canlı canlı yendiğini görmekten hoşlanmıyorum. More Sentences |
||||
General | alive adj. | farkında | ||
We were alive to what was going on. Biz ne olup bittiğinin farkındaydık. More Sentences |
||||
General | alive adj. | faal | ||
General | alive adj. | heyecanlı | ||
General | alive adj. | elektrik yüklü | ||
General | alive adj. | yaşam dolu | ||
General | alive adj. | hassas | ||
General | alive adj. | şevkli | ||
General | alive adj. | haberdar | ||
General | alive adj. | zinde | ||
General | alive adj. | hayat dolu | ||
General | alive adj. | sevinçli | ||
General | alive adj. | dirimli | ||
General | alive adj. | akım verilmiş | ||
General | alive adj. | hareketli | ||
General | alive adj. | akımlı | ||
General | alive adj. | elektrikli |