anlayış - Türkisch Englisch Wörterbuch

anlayış

Bedeutungen von dem Begriff "anlayış" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 71 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
anlayış understanding n.
I would like sincerely to thank the Council for its understanding on this significant point.
Konsey'e bu önemli noktada gösterdiği anlayış için içtenlikle teşekkür etmek isterim.

More Sentences
General
anlayış perceptive n.
You're a very perceptive person.
Sen çok anlayışlı bir adamsın.

More Sentences
anlayış discernment n.
All of these Council decisions must be implemented firmly but with discernment.
Konsey'in tüm bu kararları kararlılıkla, ancak anlayışla uygulanmalıdır.

More Sentences
anlayış conception n.
This is, it has to be said, a curious conception of democracy.
Bunun tuhaf bir demokrasi anlayışı olduğunu söylemek gerekir.

More Sentences
anlayış insight n.
The PPE-DE Group believes that such insights should set a precedent.
PPE-DE Grubu bu tür anlayışların bir emsal teşkil etmesi gerektiğine inanmaktadır.

More Sentences
anlayış perceptiveness n.
But I am positive that, with flexibility and political perceptiveness, reasonable solutions can be found.
Ancak esneklik ve siyasi anlayışla makul çözümler bulunabileceğinden eminim.

More Sentences
anlayış sympathy n.
Therefore my sympathy, to some extent, is with the rapporteur in being presented with an issue of this complexity.
Bu nedenle sözcünün böylesine karmaşık bir konuyla karşı karşıya kalmasını bir dereceye kadar anlayışla karşılıyorum.

More Sentences
anlayış concept n.
The ICC member countries do not have the same concept of law.
ICC üyesi ülkeler aynı hukuk anlayışına sahip değildir.

More Sentences
anlayış comprehension n.
That was beyond my comprehension.
Bu benim anlayışımın ötesindeydi.

More Sentences
anlayış understanding n.
Thirdly, the creation of partnerships to strengthen and promote intercultural understanding.
Üçüncü olarak kültürlerarası anlayışı güçlendirmek ve teşvik etmek için ortaklıkların oluşturulması.

More Sentences
Trade/Economic
anlayış sympathy n.
You can't expect much sympathy from Tom.
Tom'dan fazla anlayış bekleyemezsin.

More Sentences
anlayış understanding n.
It should be possible to reach a reasonable understanding with Russia on this basis.
Bu temelde Rusya ile makul bir anlayışa varmak mümkün olmalıdır.

More Sentences
anlayış sense n.
We need to create a more vital and dynamic sense of parliamentarianism on the floor of this House.
Bu Meclis çatısı altında daha canlı ve dinamik bir parlamentarizm anlayışı yaratmamız gerekiyor.

More Sentences
Politics
anlayış understanding n.
It is truly the shop floor on which understanding is shared.
Bu gerçekten anlayışın paylaşıldığı bir atölye çalışmasıdır.

More Sentences
Common Usage
anlayış mentality n.
General
anlayış perspicacity n.
anlayış nous n.
anlayış grasp n.
anlayış sensibilities n.
anlayış horizon n.
anlayış intellection n.
anlayış cognizance n.
anlayış consciousness n.
anlayış apprehension n.
anlayış penetration n.
anlayış intelligence n.
anlayış mind n.
anlayış percept n.
anlayış reason n.
anlayış wit n.
anlayış percipient n.
anlayış perceptivity n.
anlayış percipience n.
anlayış intellect n.
anlayış savvy n.
anlayış sensibility n.
anlayış flair n.
anlayış prehension n.
anlayış sagacity n.
anlayış perception n.
anlayış consideration n.
anlayış cognisance n.
anlayış notion n.
anlayış ken n.
anlayış judgement n.
anlayış judgment n.
anlayış knowledge n.
anlayış sagaciousness n.
anlayış beenah n.
anlayış lights n.
anlayış heart [obsolete] n.
anlayış glegness n.
anlayış inspection [obsolete] n.
anlayış feelings n.
anlayış fellow-feeling n.
anlayış savey n.
anlayış savvey n.
anlayış cognoscence n.
anlayış daylights n.
anlayış discernance [obsolete] n.
anlayış perceivance [obsolete] n.
anlayış sight [obsolete] n.
anlayış skill [obsolete] n.
Colloquial
anlayış daylight n.
Idioms
anlayış nose n.
Trade/Economic
anlayış perception n.
Logic
anlayış connotation n.
anlayış first intention n.
Religious
anlayış prajna n.
Philosophy
anlayış comprehension n.
Archaic
anlayış foundation n.

Bedeutungen, die der Begriff "anlayış" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 86 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
anlayış göstermek understand v.
There will have to be some compromise and understanding on all sides.
Tüm tarafların bir miktar uzlaşma ve anlayış göstermesi gerekecektir.

More Sentences
General
karşılıklı anlayış mutual understanding n.
Dialogue promotes mutual understanding among peoples in the cause of peace.
Diyalog, barış için halklar arasında karşılıklı anlayışı teşvik eder.

More Sentences
Politics
karşılıklı anlayış mutual understanding n.
Are there any plans to improve mutual understanding between the European Union and Libya?
Avrupa Birliği ile Libya arasındaki karşılıklı anlayışı geliştirmeye yönelik herhangi bir plan var mı?

More Sentences
General
ticari anlayış commercialism n.
ince bir anlayış tact n.
anlayış gösterme empathising n.
anlayış gösterme empathizing n.
anlayış gösterme indulgence n.
tam anlayış entire understanding n.
bir nebze anlayış a grain of common sense n.
anlayış kıtlığı imperception n.
net (bir) anlayış (a) clear understanding n.
karşılıklı anlayış resonance n.
profesyonel anlayış professional manner n.
bilimsel anlayış scientific understanding n.
tanrısal anlayış divine understanding n.
ilahi anlayış divine understanding n.
sağlam bir anlayış a solid understanding n.
derin anlayış deep understanding n.
yüzeysel anlayış superficial understanding n.
üstünkörü anlayış superficial understanding n.
öz anlayış self-compassion n.
anlayış kıtlığı bêtise [rare] n.
insanın anlayış veya zevkine hitap eden şeyler humanities n.
küresel anlayış global understanding n.
derin anlayış içeren samimi ilişki communion n.
anlayış eksikliği dispathy n.
sezgisel anlayış intuitive feeling n.
karşılıklı anlayış coherence [obsolete] n.
bilgi sahibi olmadan geliştirilen anlayış preapprehension n.
anlayış beklemek expect sympathy v.
anlayış göstermek show understanding v.
anlayış beklemek expect understanding v.
anlayış göstermek be tolerant v.
anlayış beklemek look for sympathy and understanding v.
anlayış göstermek empathise v.
anlayış sergilemek show understanding v.
anlayış göstermek make allowance v.
anlayış gütmek harbour an attitude v.
anlayış kazandırmak give insight v.
anlayış geliştirmek develop understanding v.
yeni bir anlayış geliştirmek develop a new understanding v.
anlayış geliştirmek develop an understanding v.
anlayış göstermek show consideration v.
anlayış göstermek empathize v.
anlayış geliştirmek skill [dialect] [uk] v.
anlayış gösterilmiş empathised adj.
anlayış gösterilmiş empathized adj.
anlayış gösteren insightful adj.
anlayış eksikliği gösteren vague adj.
yüksek farkındalık veya anlayış kazandıran mind-expanding adj.
anlayış sağlanabilir possible adj.
demode (anlayış) ossified adj.
anlayış göstererek consideratively [obsolete] adv.
Phrasals
'-e karşı bir anlayış geliştirmek attune to v.
(birine/bir şeye) anlayış göstermek bear with (someone or something) v.
Colloquial
kıt anlayış tin ear n.
finansal konsept ve terminoloji hususunda geliştirilen anlayış finlit n.
bana anlayış göster bear with me expr.
Idioms
karşılıklı anlayış give and take n.
(bir bardak) çay ve (biraz) anlayış(ın halledemeyeceği birşey yoktur) tea and sympathy n.
ahlak kurallarına bağlı kalmayarak özgürce cinselliğini yaşamaya dayalı anlayış zipper morals [dated] n.
(birine) biraz anlayış göstermek cut (one) some slack v.
Formal
yeni anlayış reconception n.
farklı anlayış reconception n.
Trade/Economic
etik anlayış ethical approach n.
genişçe bir orta sınıf yaratıp ekonomik sistemi bu orta sınıfın üzerine yerleştirmeye dayalı anlayış cameralism n.
merkantilist anlayış mercantilism n.
merkantilist anlayış mercantile system n.
Politics
karşılıklı anlayış exchange of sympathy n.
ortak anlayış common understanding n.
sömürgeci anlayış colonialist mindset n.
Computer
ortak anlayış belgesi document of understanding n.
yapay anlayış artificial intelligence n.
Informatics
ortak anlayış belgesi document of understanding n.
Psychology
öz anlayış self-compassion n.
keskin sezgisel anlayış clairvoyancy n.
Social Sciences
anlayış bilimi noemics n.
kadın ve erkeklerin eşit olduğu fikrine dayalı sosyal anlayış gylany n.
Music
müziksel anlayış musical perception n.
Archaic
anlayış gösterme management n.
anlayış gösterme favor n.
anlayış gösterme favour n.
içsel anlayış inwit n.
anlayış sahibi olmak skill v.
Modern Slang
devletin gerçek suçlular yerine yönetime karşı çıkmamaları için vatandaşları kontrol ettiği bir anlayış anarcho-tyranny n.