aydınlatmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

aydınlatmak

Bedeutungen von dem Begriff "aydınlatmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 89 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
aydınlatmak brighten v.
Music brightens our lives.
Müzik hayatımızı aydınlatıyor.

More Sentences
aydınlatmak enlighten v.
Could the Commission enlighten us as to when we might expect that common position?
Komisyon bu ortak tutumun ne zaman ortaya çıkacağı konusunda bizi aydınlatabilir mi?

More Sentences
aydınlatmak illuminate v.
Their petitions illuminate the path the Union still has to travel to ensure peace of mind for our citizens.
Dilekçeleri, Birliğin vatandaşlarımızın huzurunu sağlamak için kat etmesi gereken yolu aydınlatıyor.

More Sentences
General
aydınlatmak light v.
All I need is a source of energy so that I can light my house and cook the next meal".
Tek ihtiyacım olan bir enerji kaynağı, böylece evimi aydınlatabilir ve bir sonraki yemeği pişirebilirim".

More Sentences
aydınlatmak illumine v.
A few steps behind them came another group of people, illumined by a torch.
Birkaç adım arkalarında, bir meşalenin aydınlattığı başka bir grup insan belirdi.

More Sentences
aydınlatmak shed light on v.
Can you shed light on that?
Bunu aydınlatabilir misiniz?

More Sentences
aydınlatmak light up v.
If the universe is full of stars, why doesn't their light continually light up the entire sky?
Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı tüm gökyüzünü sürekli aydınlatmıyor?

More Sentences
aydınlatmak illuminate v.
I illuminate myself with immensity.
Ben kendimi sınırsızlıkla aydınlatıyorum.

More Sentences
aydınlatmak enlighten v.
The ray of wisdom must enlighten new horizons.
Bilgeliğin ışığı yeni ufukları aydınlatmalıdır.

More Sentences
Idioms
aydınlatmak brighten up v.
The flowers brightened up the room.
Çiçekler odayı aydınlattı.

More Sentences
Lighting
aydınlatmak illuminate v.
I illuminate myself with immensity.
Kendimi enginlikler ile aydınlatıyorum.

More Sentences
Automotive
aydınlatmak illuminate v.
I use a flashlight to illuminate dark areas.
Karanlık yerleri aydınlatmak için el feneri kullanıyorum.

More Sentences
Common Usage
aydınlatmak lighten v.
General
aydınlatmak elucidate v.
aydınlatmak flash v.
aydınlatmak solve v.
aydınlatmak lighten up v.
aydınlatmak charge v.
aydınlatmak clarify v.
aydınlatmak illume v.
aydınlatmak post v.
aydınlatmak enucleate v.
aydınlatmak set light to v.
aydınlatmak civilize v.
aydınlatmak clarificate v.
aydınlatmak bring to light v.
aydınlatmak throw light on v.
aydınlatmak lighten v.
aydınlatmak let daylight into something v.
aydınlatmak direct v.
aydınlatmak clear v.
aydınlatmak elicit v.
aydınlatmak rake up v.
aydınlatmak explain v.
aydınlatmak flash on v.
aydınlatmak emblaze v.
aydınlatmak unravel v.
aydınlatmak clue v.
aydınlatmak irradiate v.
aydınlatmak dissolve v.
aydınlatmak shine upon v.
aydınlatmak highlight v.
aydınlatmak clear up v.
aydınlatmak crystallize v.
aydınlatmak crystalize v.
aydınlatmak straighten out v.
aydınlatmak crystalise v.
aydınlatmak sort out v.
aydınlatmak crystallise v.
aydınlatmak sniff out v.
aydınlatmak civilise v.
aydınlatmak lamp v.
aydınlatmak unkennel v.
aydınlatmak elicitate [obsolete] v.
aydınlatmak embright [obsolete] v.
aydınlatmak enkindle v.
aydınlatmak enlumine [obsolete] v.
aydınlatmak unplight v.
aydınlatmak unseel [obsolete] v.
aydınlatmak belight v.
aydınlatmak beshine v.
aydınlatmak luminate v.
aydınlatmak gild v.
aydınlatmak open v.
aydınlatmak overshine v.
aydınlatmak illighten [obsolete] v.
aydınlatmak illume v.
aydınlatmak dilucidate [obsolete] v.
aydınlatmak inlighten v.
aydınlatmak inlumine [obsolete] v.
aydınlatmak smite v.
Phrasals
aydınlatmak clear up v.
aydınlatmak dim up v.
aydınlatmak dim something up v.
Colloquial
aydınlatmak bring to light v.
aydınlatmak unbraid v.
Idioms
aydınlatmak enlighten about v.
aydınlatmak throw light upon v.
aydınlatmak cast light on v.
aydınlatmak shed light on v.
aydınlatmak cast light upon v.
aydınlatmak enlighten on v.
aydınlatmak throw light on v.
aydınlatmak cast/shed/throw light on v.
aydınlatmak put wise v.
Law
aydınlatmak clear up v.
Politics
aydınlatmak clear up v.
Technical
aydınlatmak lighten v.
Lighting
aydınlatmak enlight v.

Bedeutungen, die der Begriff "aydınlatmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 66 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
konuyu aydınlatmak shed light on v.
Can you shed light on that?
O konuyu aydınlatabilir misin?

More Sentences
yolu aydınlatmak light the way v.
The moon lights the way.
Ay yolu aydınlatır.

More Sentences
ilk ışığın aydınlatamadığı alanı aydınlatmak için yansıtılan ışık crosslight n.
projektör ile aydınlatmak floodlight v.
bir konuyu aydınlatmak throw light on v.
aydınlatmak (birini/bir konuyu) illuminate v.
birini bir konuda aydınlatmak prime someone about v.
projektörle aydınlatmak floodlight v.
birini aydınlatmak elucidate someone v.
birini aydınlatmak illuminate someone v.
bir konuda birini aydınlatmak open someone's eyes to v.
ile aydınlatmak illuminate by v.
yolu aydınlatmak illuminate the road v.
yolu aydınlatmak light the road v.
(ışık) aydınlatmak flash out v.
birini bir konuda aydınlatmak enlighten someone about something v.
birini bir konuda aydınlatmak enlighten someone on something v.
aydınlatmak (birini/bir konuyu) clarify v.
karanlığı aydınlatmak light up the darkness v.
arkadan aydınlatmak backlight v.
yeniden aydınlatmak reillume v.
yeniden aydınlatmak reillumine v.
yeniden aydınlatmak reilluminate v.
(karanlık, loş ortamı) aydınlatmak beacon v.
birini aydınlatmak enlighten someone v.
entelektüel, kültürel veya ruhsal olarak aydınlatmak illustrate [obsolete] v.
konuyu örneklerle aydınlatmak illustrate [obsolete] v.
gün ışığıyla aydınlatmak daylight v.
(odayı) tavan penceresi ile aydınlatmak skylight v.
(ışık) aydınlatmak strike v.
güneş gibi aydınlatmak sun v.
Phrasals
bir şeyi bir şey ile aydınlatmak illuminate something with something v.
bir şeyi bir şeyle aydınlatmak light something with something v.
birini (bir konuda) aydınlatmak clue someone in (on something) v.
(birini biri/bir şey) hakkında aydınlatmak enlighten (someone) about (someone or something) v.
(birini biri/bir şey) hakkında aydınlatmak enlighten (someone) on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) aydınlatmak flash (something) at (someone or something) v.
birini/bir şeyi aydınlatmak flash on someone or something v.
bir anda aydınlatmak flash up v.
ile aydınlatmak illuminate with v.
ile aydınlatmak light with v.
Colloquial
(birini) aydınlatmak clue (one) in v.
Idioms
(birinin) aydınlatmak brighten up (the) day v.
aydınlatmak ya da bir tek konuyu derinlemesine ele almak cover a lot of ground v.
konuyu aydınlatmak throw some light on something v.
konuyu aydınlatmak shed some light on something v.
gününü aydınlatmak brighten up (the) day v.
(bir şeyi/konuyu) bir nebze aydınlatmak throw a little light on (something) v.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlatmak throw a lot of light on (something) v.
bir şeyi aydınlatmak bring something to light v.
(bir şeyi) aydınlatmak cast (some) light on (something) v.
bir şeyi aydınlatmak cast/shed/throw (new) light on something v.
(bir şeyi) aydınlatmak cast (some) light upon (something) v.
konuyu aydınlatmak cast/shed/throw light on something v.
(bir şeyi) aydınlatmak set light to (something) v.
(bir konuyu) aydınlatmak shed (some) light upon (something) v.
(bir konuyu) aydınlatmak throw (some) light upon (something) v.
belli bir miktar aydınlatmak throw an amount of light on someone or something v.
Technical
sinyal vermek veya bir şeyi aydınlatmak için kullanılan net, ani veya aralıklı ışık flashlight n.
yeniden aydınlatmak relume v.
Lighting
alttan aydınlatmak uplight v.
Optics
(iç mekanı) zıt yönlerdeki pencere veya ışıklarla aydınlatmak counterlight v.
(nesneyi) doğrudan karşısındaki bir pencere veya ışıkla aydınlatmak counterlight v.
Photography
klişe öncesinde fotoğrafın arka planını aydınlatmak ghost v.
Archaic
tekrar aydınlatmak relume v.
tekrar aydınlatmak relumine v.