|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Phrasals |
|
1 |
Phrasals |
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek |
fluctuate between (someone and someone else) v.
|
|
The Europe that the Heads of State are building fluctuates between powerlessness and contempt.
Devlet Başkanlarının inşa etmekte olduğu Avrupa, güçsüzlük ve küçümseme arasında gidip gelmektedir.
More Sentences
|
2 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
In other words, the Chechens were sacrificed for Iraq.
Başka bir deyişle Çeçenler, Irak için feda edildi.
More Sentences
|
3 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
They were sacrificed to ensure that the timetable for British entry was kept on track.
İngiltere'nin AB'ye giriş takviminin aksamaması için feda edilmişlerdir.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
başka biri sanma |
confusion n.
|
|
5 |
General |
uygun biri atanana kadar makamı başka birinin tutması |
commendam n.
|
|
6 |
General |
başka biri olup çıkmak |
be a whole other person v.
|
|
7 |
General |
başka biri olmayı dilemek |
wish to be someone else v.
|
|
8 |
General |
birinin yerine başka biri gelmek |
be succeeded by v.
|
|
9 |
General |
başka biri gibi olmak istemek |
want to be like someone else v.
|
|
10 |
General |
başka biri gibi giydirmek |
guise v.
|
|
11 |
General |
(kendini) başka biri ile özdeşleştirmek |
identify (with) v.
|
|
12 |
General |
başka biri gibi olmak isteyen |
wannabe adj.
|
|
Phrasals |
|
13 |
Phrasals |
birini başka biri ile buluşturmak/bir araya getirmek |
reunite someone with someone v.
|
|
14 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka biri veya bir şey olarak düşünmek |
envisage someone or something as someone or something v.
|
|
15 |
Phrasals |
birini/bir şeyi gözünde başka biri veya bir şey olarak canlandırmak |
envisage someone or something as someone or something v.
|
|
16 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka biri veya bir şey olarak hayal etmek |
envisage someone or something as someone or something v.
|
|
17 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
|
18 |
Phrasals |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gözüyle bakmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
19 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
20 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
21 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak görmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
22 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) saymak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
23 |
Phrasals |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) olarak davranmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
24 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi/olarak kabul etmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
25 |
Phrasals |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
26 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) olarak ele almak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
27 |
Phrasals |
başka biri tarafından görüntülenmek |
go through v.
|
|
28 |
Phrasals |
başka biri tarafından işleme alınmak |
go through v.
|
|
29 |
Phrasals |
(bir partiye, gruba başka biri/bir şey) olarak giyinip gitmek |
go to (something) as (someone or something) v.
|
|
30 |
Phrasals |
(bir partiye, gruba başka biri/bir şey) kostümüyle gitmek |
go to (something) as (someone or something) v.
|
|
31 |
Phrasals |
biri/bir şey ile başka biri bir şey arasında bağlantı kurmak |
interface someone or something with someone or something v.
|
|
32 |
Phrasals |
birini/kendini başka biri olarak tanıtmak |
pawn off (as) v.
|
|
33 |
Phrasals |
birini/kendini başka biri olarak yutturmak |
pawn off (as) v.
|
|
34 |
Phrasals |
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek |
alternate between (someone and someone else) v.
|
|
35 |
Phrasals |
(biriyle başka biri) arasında değişimli/dönüşümlü olmak |
alternate between (someone and someone else) v.
|
|
36 |
Phrasals |
(biriyle başka biri arasında) sırayla yapılmak |
alternate between (someone and someone else) v.
|
|
37 |
Phrasals |
biriyle başka biri arasında gidip gelmek |
alternate between something and something else v.
|
|
|
38 |
Phrasals |
biriyle başka biri arasında değişimli/dönüşümlü olmak |
alternate between something and something else v.
|
|
39 |
Phrasals |
biriyle başka biri arasında sırayla yapılmak |
alternate between something and something else v.
|
|
40 |
Phrasals |
(biriyle başka biri) arasında gidip gelmek |
alternate between (someone and someone else) v.
|
|
41 |
Phrasals |
(biriyle başka biri) arasında değişimli/dönüşümlü olmak |
alternate between (someone and someone else) v.
|
|
42 |
Phrasals |
(biriyle başka biri arasında) sırayla yapılmak |
alternate between (someone and someone else) v.
|
|
43 |
Phrasals |
biriyle başka biri arasında gidip gelmek |
alternate between something and something else v.
|
|
44 |
Phrasals |
biriyle başka biri arasında değişimli/dönüşümlü olmak |
alternate between something and something else v.
|
|
45 |
Phrasals |
biriyle başka biri arasında sırayla yapılmak |
alternate between something and something else v.
|
|
46 |
Phrasals |
(biriyle başka biri) arasında bir seçim yapmak |
decide between (someone and someone else) v.
|
|
47 |
Phrasals |
(biriyle başka biri) arasında bir karar vermek |
decide between (someone and someone else) v.
|
|
48 |
Phrasals |
birini başka biri için görevlendirmek |
farm someone out v.
|
|
49 |
Phrasals |
(biriyle başka biri) arasında muallakta kalmak |
fluctuate between (someone and someone else) v.
|
|
50 |
Phrasals |
(biriyle başka biri) arasında kararsız olmak |
fluctuate between (someone and someone else) v.
|
|
51 |
Phrasals |
(biriyle başka biri) arasında tereddüt etmek |
fluctuate between (someone and someone else) v.
|
|
52 |
Phrasals |
(biri/bir şey başka biri/bir şeymiş) gibi yapmak |
pass (someone or something) off (as something else) v.
|
|
53 |
Phrasals |
kendini (başka biri/bir şey) gibi göstermek |
pose as (someone or something) v.
|
|
54 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
55 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
56 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
57 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için kurban etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
58 |
Phrasals |
(birine/bir şeye başka biri/bir şey) uğruna kıymak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
59 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) uğruna harcamak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
60 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
61 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
62 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
63 |
Phrasals |
(biri/bir şey/kendi ve başka biri/bir şey) arasında bir fark yaratmak |
set (someone, something, or oneself) apart (from someone or something) v.
|
|
64 |
Phrasals |
(biriyle başka biri) arasında mekik dokumak |
shuttle from (someone) to (someone else) v.
|
|
Phrases |
|
65 |
Phrases |
başka türlü bir şey/biri |
he/she/it is something else expr.
|
|
Proverb |
|
66 |
Proverb |
biri bir şeyin kontrolünü/mülkiyetini elinde bulunduruyorsa başka birinin yasal hakkı olsa da bunu o kişinin elinden alması çok zordur |
possession is nine points/tenths of the law
|
|
Colloquial |
|
67 |
Colloquial |
başka biri gibi olmak isteyen |
wanna be n.
|
|
68 |
Colloquial |
bırak başka biri yapsın |
let someone else do it expr.
|
|
69 |
Colloquial |
(biri) başka bir şeyle meşgul |
(one's) back is turned expr.
|
|
70 |
Colloquial |
başka türlü bir şey/biri |
he/she/it is something else expr.
|
|
71 |
Colloquial |
biri bir şey de yapabilir başka bir şey de |
he/she would just as soon do a (as b) expr.
|
|
72 |
Colloquial |
(biri) başka ne yapabilir? |
what more can (one) do? expr.
|
|
Idioms |
|
73 |
Idioms |
güzelliğinden/yakışıklılığından başka özelliği olmayan biri |
just another pretty face n.
|
|
74 |
Idioms |
biri hakkında başka birine olumlu referans vermek |
put in a good word for somebody with someone v.
|
|
75 |
Idioms |
(birine başka biri ile ilgili) koz vermek |
give (one) a jump on (someone or something) v.
|
|
76 |
Idioms |
(birine başka biri ile ilgili) koz vermek |
give (one) the jump on (someone or something) v.
|
|
77 |
Idioms |
(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek |
treat (someone or something) like (someone or something else) v.
|
|
|
78 |
Idioms |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek |
treat (someone or something) like (someone or something else) v.
|
|
79 |
Idioms |
bırak başka biri yapsın |
let george do it expr.
|
|
80 |
Idioms |
birinin çok beğendiği şey başka biri için zehir olabilir |
one man's meat is another man's poison expr.
|
|
81 |
Idioms |
(biri) uzaydan/başka gezegenden gelmiş herhalde |
what planet is (someone) from? expr.
|
|
Speaking |
|
82 |
Speaking |
benden başka biri olmamı istedi |
she/he wanted me to be someone else expr.
|
|
83 |
Speaking |
bu konuyu konuşabileceğim başka biri var mı? |
is there someone else i can speak to about this? expr.
|
|
84 |
Speaking |
içeride başka biri var mı? |
is anybody else inside? expr.
|
|
85 |
Speaking |
konuşabileceğim başka biri var mı? |
is there someone else i can talk to? expr.
|
|
86 |
Speaking |
seni başka biri sandım |
I thought you were someone else expr.
|
|
87 |
Speaking |
sizi başka biri sandım |
I thought you were someone else expr.
|
|
Law |
|
88 |
Law |
başka dinden biri ile evlilik |
interfaith marriage n.
|
|
Media |
|
89 |
Media |
beyaz ırktan biri tarafından canlandırılan (başka ırktan biri için yazılmış rol) |
whitewashed adj.
|
|
Technical |
|
90 |
Technical |
iki doğruyu kesen bir başka doğrunun oluşturduğu içteki dört açıdan biri |
interior angle n.
|
|
Psychology |
|
91 |
Psychology |
kendini başka biri ile özdeşleştirme |
identification n.
|
|
Logic |
|
92 |
Logic |
başka bir önermeye ikisinden biri doğru olduğunda diğeri kesinlikle yanlış olacak şekilde bağlı olan önerme |
contradictory n.
|
|
Physics |
|
93 |
Physics |
bir kristalin veya başka bir katı cismin düz yüzeylerinden biri |
face n.
|
|
Linguistics |
|
94 |
Linguistics |
başka bir kelimenin birçok alt anlamından biri olan bir kelime |
cohyponym n.
|
|
Cinema |
|
95 |
Cinema |
bir film, şarkı ya da diğer bir sanat eserinin, sanatçının kendisinden başka biri, özellikle de o eserin veya sanatçının bir hayranı tarafından yeniden düzenlenmesi |
fan edit n.
|
|
Archaic |
|
96 |
Archaic |
uygun biri atanana kadar makamı başka birinin tutması |
commendatory n.
|
|
Slang |
|
97 |
Slang |
biri tarafından çöpe atılan fakat başkası tarafından alınıp başka bir amaç için değerlendirilen şey |
mongo n.
|
|
98 |
Slang |
başka biri gibi görünmek |
front v.
|
|
99 |
Slang |
biri/bir şey hakkında başka birine dert yanmak |
rag out v.
|
|