Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | barrier n. | bariyer | ||
This proposal is the second major component in our defence barriers against BSE and other serious animal diseases. Bu öneri, BSE ve diğer ciddi hayvan hastalıklarına karşı savunma bariyerlerimizin ikinci önemli bileşenidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | barrier n. | bariyer | ||
This means that today, we must break down the barriers that are isolating President Arafat. Bu da bugün Başkan Arafat'ı izole eden bariyerleri yıkmamız gerektiği anlamına gelmektedir. More Sentences |
||||
General | barrier n. | engel | ||
The level of red tape for small and medium-sized enterprises in Europe is still a barrier to job creation. Avrupa'da küçük ve orta ölçekli işletmeler için bürokrasi düzeyi hala istihdam yaratmanın önünde bir engeldir. More Sentences |
||||
General | barrier n. | engelleme | ||
But what can we achieve with that kind of technological barrier? Ancak bu tür bir teknolojik engelle ne elde edebiliriz? More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | barrier n. | bariyer | ||
Metal barriers, inappropriate vertical signs and kerbs are among the causes behind an enormous number of victims. Metal bariyerler, uygun olmayan dikey işaretler ve bordürler çok sayıda kurbanın arkasındaki nedenler arasındadır. More Sentences |
||||
Food Engineering | ||||
Food Engineering | barrier n. | bariyer | ||
We must not erect further new barriers. Daha fazla yeni bariyer inşa etmemeliyiz. More Sentences |
||||
Sport | ||||
Sport | barrier n. | engel | ||
Finances are not a barrier. Finansman bir engel değildir. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | barrier n. | set | ||
General | ||||
General | barrier n. | engel (çit/duvar/korkuluk gibi) | ||
General | barrier n. | hail | ||
General | barrier n. | duvar | ||
General | barrier n. | korkuluk | ||
General | barrier n. | start sınırı | ||
General | barrier n. | aperitif | ||
General | barrier n. | çit | ||
General | barrier n. | mania | ||
General | barrier n. | sınır | ||
General | barrier n. | hudut | ||
General | barrier n. | limit | ||
General | barrier v. | bariyerle engellemek | ||
General | barrier v. | bariyerle sınırlamak | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | barrier n. | kotalar gibi engel | ||
Trade/Economic | barrier n. | mania | ||
Politics | ||||
Politics | barrier n. | mani | ||
Industry | ||||
Industry | barrier n. | ambalaj içeriğini dış etkenlerden korumak için kullanılan esnek malzeme | ||
Traffic | ||||
Traffic | barrier n. | uyarı çizgisi | ||
Traffic | barrier n. | otoyoldaki şeritler arasında bulunan beyaz veya sarı ikaz çizgisi | ||
Aeronautic | ||||
Aeronautic | barrier n. | iniş yapan uçağı acil bir durumda durdurmak için kullanılan yapı | ||
Medical | ||||
Medical | barrier n. | bariyer doğum kontrol aracı | ||
Physiology | ||||
Physiology | barrier n. | belirli maddelerin geçişini engelleyen membran, doku veya mekanizma | ||
Food Engineering | ||||
Food Engineering | barrier n. | engelleyici | ||
Physics | ||||
Physics | barrier n. | parçacıkların itici bir kuvvetle yavaşlatılabildiği veya durdurulabildiği bölge | ||
Chemistry | ||||
Chemistry | barrier n. | gazları ayırırken kullanılan gözenekli bölme | ||
Biology | ||||
Biology | barrier n. | bireylerin veya toplulukların hareket veya etkileşimini engelleyen etken | ||
History | ||||
History | barrier n. | savaşçıların çitin arkasından savaştıkları bir ortaçağ savaş oyunu | ||
Geography | ||||
Geography | barrier n. | kıyıdan lagünle ayrılan kum seti | ||
Geography | barrier n. | antarktika buzulunun deniz üzerinde uzanan bölümü | ||
Geography | barrier n. | kıyıya paralel uzanan ve kıyıdan genellikle lagünle ayrılan alçak kum tepesi | ||
Geography | barrier n. | antarktika buzulunun deniz üzerinde uzanan bölümü | ||
Geology | ||||
Geology | barrier n. | buz bariyeri | ||
Geology | barrier n. | buz sahanlığının denize bakan tarafı | ||
Geology | barrier n. | mevsimsel olarak ortaya çıkıp gemilerin geçişini zorlaştıran deniz buzulları | ||
Military | ||||
Military | barrier n. | bazı avrupa ülkelerinin sınırlarında gümrük vergilerinin toplandığı kapı | ||
Wagering | ||||
Wagering | barrier n. | (at yarışı) başlangıç kapısı | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | barrier n. | hail | ||
Ottoman Turkish | barrier n. | sedd |