beraberinde getirmek

Bedeutungen von dem Begriff "beraberinde getirmek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 11 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	beraberinde getirmek	imply v.
In fact an imbalance will arise in the art market, with all the negative consequences that implies. Aslında sanat piyasasında bir dengesizlik ortaya çıkacak ve bu da tüm olumsuz sonuçları beraberinde getirecektir. More Sentences
2	General	beraberinde getirmek	bring along v.
Tom brought along his younger sister. Tom küçük kız kardeşini beraberinde getirdi. More Sentences
3	General	beraberinde getirmek	bring about v.
Its entry into force brought about active European lawmaking. Yürürlüğe girmesi aktif bir Avrupa kanun yapımını beraberinde getirmiştir. More Sentences
4	General	beraberinde getirmek	bring with it v.
The enlargement of the EU will also bring with it new challenges as transportation routes get longer. AB'nin genişlemesi, ulaşım yolları uzadıkça yeni zorlukları da beraberinde getirecektir. More Sentences
5	General	beraberinde getirmek	follow v.
We stand on the brink of enlargement and all the diverse needs that will follow from it. Genişlemenin ve bunun beraberinde getireceği çeşitli ihtiyaçların eşiğinde duruyoruz. More Sentences
6	General	beraberinde getirmek	carry with it v.
7	General	beraberinde getirmek	attend v.
8	General	beraberinde getirmek	lead to v.
9	General	beraberinde getirmek	infer [obsolete] v.
10	General	beraberinde getirmek	incur [obsolete] v.
Idioms
11	Idioms	beraberinde getirmek	bring something in its train v.

Bedeutungen, die der Begriff "beraberinde getirmek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 11 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	beraberinde (bir şeyi) getirmek	accompany v.
Furthermore, we must lay down accompanying socio-economic measures in order to alleviate their possible consequences. Dahası, bunların olası sonuçlarını hafifletmek için sosyo-ekonomik tedbirleri de beraberinde getirmeliyiz. More Sentences
Phrasals
2	Phrasals	beraberinde (bir şey) getirmek	come with (something) v.
This time the message came with another bit of news. Bu sefer mesaj yeni bir haberi beraberinde getirdi. More Sentences
General
3	General	beraberinde birçok ayrıcalık getirmek	come with a lot of privileges v.
4	General	(neticede) beraberinde getirmek	reflect v.
Phrasals
5	Phrasals	(birini/bir şeyi) beraberinde getirmek	bring (someone or something) over v.
6	Phrasals	(birini/bir şeyi bir yerden) alıp beraberinde getirmek	bring (someone or something) over from (somewhere) v.
7	Phrasals	(birini/bir şeyi) beraberinde (bir yere) getirmek	bring (someone or something) over to (some place) v.
8	Phrasals	birini/bir şeyi beraberinde (bir şeye) getirmek	bring someone or something along (to something) v.
9	Phrasals	beraberinde/yanında getirmek	bring with v.
Colloquial
10	Colloquial	eve dönerken beraberinde birini/bir şey getirmek	take home v.
Idioms
11	Idioms	bir şeyi beraberinde getirmek	bring something in its wake v.