cüret

Bedeutungen von dem Begriff "cüret" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Medical
1	Medical	curet n.	küret
2	Medical	curet v.	küretle kazımak

Bedeutungen von dem Begriff "cüret" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 30 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	cüret	nerve n.
And a top official close to Khatami even had the nerve to praise them. Ve Hatemi'ye yakın üst düzey bir yetkili onları övme cüretini bile gösterdi. More Sentences
2	General	cüret	audacity n.
It then has the audacity to accuse governments which refuse this aid of allowing their populations to die. Ardından da bu yardımı reddeden hükûmetleri halklarının ölümüne göz yummakla suçlama cüretini gösteriyor. More Sentences
3	General	cüret	impudence n.
He had the impudence to cut across our garden. Bahçemizden geçmeye cüret etti. More Sentences
4	General	cüret	dare n.
Dare you allow the Belgians to vote on the Treaty of Nice? Belçikalıların Nice Antlaşması'nı oylamasına izin vermeye cüret mi ediyorsunuz? More Sentences
Common Usage
5	Common Usage	cüret	daring n.
General
6	General	cüret	temerity n.
7	General	cüret	brass n.
8	General	cüret	boldness n.
9	General	cüret	chutzpah n.
10	General	cüret	chutzpa n.
11	General	cüret	forwardness n.
12	General	cüret	front n.
13	General	cüret	insolence n.
14	General	cüret	courage n.
15	General	cüret	hardihood n.
16	General	cüret	venture n.
17	General	cüret	presumption n.
18	General	cüret	hardiness n.
19	General	cüret	critical speed n.
20	General	cüret	derring-do n.
21	General	cüret	cheek n.
22	General	cüret	derring do n.
23	General	cüret	temeration [obsolete] n.
24	General	cüret	jump [obsolete] n.
25	General	cüret	hybris n.
26	General	cüret	moxie n.
27	General	cüret	hutzpa n.
28	General	cüret	cojones n.
Colloquial
29	Colloquial	cüret	some nerve n.
Idioms
30	Idioms	cüret	some neck n.

Bedeutungen, die der Begriff "cüret" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 66 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	cüret etmek	dare v.
I dare say that the report in its present form will not help to alleviate the suffering of the people of Iraq. Raporun mevcut haliyle Irak halkının acılarını hafifletmeye yardımcı olmayacağını söylemeye cüret ediyorum. More Sentences
General
2	General	cüret etmek	dare v.
Just imagine that police officers have even dared to fire real bullets at asylum seekers! Polis memurlarının sığınmacılara gerçek mermilerle ateş etmeye bile cüret ettiklerini düşünün! More Sentences
3	General	cüret etmek	presume v.
I would not presume to lecture the House on the many objectives contained in existing and draft treaties. Mevcut ve taslak antlaşmalarda yer alan pek çok hedef konusunda Meclis'e ders vermeye cüret edemem. More Sentences
4	General	cüret etmek	venture v.
She ventured a peep at the documents. Belgelere göz atma cüretini gösterdi. More Sentences
Phrases
5	Phrases	bu ne cüret?	how dare you? expr.
How dare you? Bu ne cüret? More Sentences
Speaking
6	Speaking	bu ne cüret?	how dare you? expr.
How dare you! Bu ne cüret! More Sentences
General
7	General	aptalca cüret	hardihood n.
8	General	cüret etmek	take the liberty to do v.
9	General	cüret göstermek	make bold v.
10	General	cüret etmek	make bold to v.
11	General	cüret etmek	take liberties with v.
12	General	itiraza cüret göstermek	venture an objection v.
13	General	cüret etmek	have the face to v.
14	General	cüret etmek	have the nerve to v.
15	General	cüret etmek	presume to do something v.
16	General	cüret etmek	field stone v.
17	General	-e cüret etmek	venture v.
18	General	cüret etmek	take the liberty v.
19	General	cüret etmek	adventure v.
20	General	cüret etmek	aunter [obsolete] v.
21	General	cüret etmek	ettle [scotland] v.
22	General	cüret etmek	hazard v.
23	General	cüret etmek	mint [scotland] v.
24	General	hesapsızca cüret etmek	overdare v.
25	General	cüret etmek	fashion [dialect] v.
26	General	cüret etmek	daur [scotland] v.
27	General	cüret etmek	oss [dialect] [uk] v.
28	General	cüret etmek	osse [dialect] [uk] v.
29	General	cüret etmek	pretend v.
30	General	cüret göstermek	skate v.
31	General	cüret ederek	pretentiously adv.
Phrasals
32	Phrasals	bir şeye cüret etmek	get off v.
Colloquial
33	Colloquial	cüret etmek	make bold v.
34	Colloquial	(biri) buna nasıl cüret ediyor?	where does (one) get the nerve? expr.
35	Colloquial	buna cüret edemezsin	you wouldn't dare (to do this)! expr.
36	Colloquial	(biri bir şey yapmaya) nasıl cüret ediyor?	where does (one) get off (doing something)? expr.
Idioms
37	Idioms	cüret etme	brass neck [uk] n.
38	Idioms	cüret etme	brass nerve n.
39	Idioms	büyük cüret	a lot of nerve n.
40	Idioms	cüret etme	brass neck/nerve [uk] n.
41	Idioms	büyük cüret	lot of nerve n.
42	Idioms	(bir şey yapmaya) cesaret/cüret etmek	have the brass face to (do something) v.
43	Idioms	(bir şey yapmaya) cesaret/cüret etmek	have the face to (do something) v.
44	Idioms	bir şeyi yapmaya cüret etmek	have the brass to do something v.
45	Idioms	bir şeyi yapmaya cüret etmek	have the brass balls to do something v.
46	Idioms	bir şeyi yapmaya cüret etmek	have the brass neck to do something v.
47	Idioms	cüret etmek	have the gall to do something v.
48	Idioms	cüret etmek	have the nerve to v.
49	Idioms	yapmaya cüret etmek	take the liberty v.
50	Idioms	cüret etmek	be so bold v.
51	Idioms	(bir şey yapmaya) cüret etmek	be so bold as to (do something) v.
52	Idioms	yapmaya cüret etmek	be so bold as to do v.
53	Idioms	cüret etmek/göstermek	be so bold v.
54	Idioms	cüret etmek/göstermek	make so bold v.
55	Idioms	cüret etmek	have a nerve v.
56	Idioms	cüret etmek	have some nerve v.
57	Idioms	yapmaya cüret etmek	have the gall to do v.
58	Idioms	bir şeyi yapmaya cüret etmek	have the neck to do something v.
59	Idioms	bir şeyi yapmaya cüret etmek	have the nerve to do something v.
60	Idioms	bu ne cüret?	who died and left you in charge? expr.
61	Idioms	bu ne cüret?	who died and made you boss? expr.
62	Idioms	bu ne cüret!	the nerve of (someone)! exclam.
Speaking
63	Speaking	buna nasıl cüret edersin?	how dare you? expr.
64	Speaking	buna nasıl cüret edersin?	where do you get off? expr.
Archaic
65	Archaic	davranışlarda görülen cüret	freedom n.
66	Archaic	cüret etmek	darre v.