dayandırmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

dayandırmak

Bedeutungen von dem Begriff "dayandırmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 29 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
dayandırmak attribute v.
He attributed his failure to bad luck.
Başarısızlığını kötü şansa dayandırdı.

More Sentences
dayandırmak base v.
What would the people of the candidate countries be basing their decision in next year's referenda on?
Aday ülkelerin halkları gelecek yılki referandumlarda kararlarını neye dayandıracaklardı?

More Sentences
General
dayandırmak base v.
Let us face reality and base our decisions on scientific considerations.
Gerçeklerle yüzleşelim ve kararlarımızı bilimsel değerlendirmelere dayandıralım.

More Sentences
dayandırmak base upon v.
The decision was based upon a report from the Temporary Committee on the Echelon Interception System.
Karar, Echelon Dinleme Sistemi Geçici Komitesi'nin hazırladığı bir rapora dayandırılmıştır.

More Sentences
dayandırmak trace v.
The causes of this can be traced back to a number of factors.
Bunun nedenleri bir dizi faktöre dayandırılabilir.

More Sentences
dayandırmak base (something) on (another) v.
They have been based on agreements by the Council of Ministers.
Bakanlar Kurulu tarafından yapılan anlaşmalara dayandırıldılar.

More Sentences
dayandırmak ground on v.
dayandırmak predicate v.
dayandırmak lean on v.
dayandırmak found v.
dayandırmak build on v.
dayandırmak ground v.
dayandırmak lean something on v.
dayandırmak base on v.
dayandırmak prop (something) against (another) v.
dayandırmak lean (one thing) against (another) v.
dayandırmak predicate something on another v.
dayandırmak lean (something) on v.
dayandırmak rest v.
dayandırmak accredit v.
dayandırmak build v.
dayandırmak inground v.
dayandırmak invoke v.
dayandırmak peg v.
dayandırmak premiss v.
dayandırmak found v.
dayandırmak foundation v.
dayandırmak stand up v.
Archaic
dayandırmak place v.

Bedeutungen, die der Begriff "dayandırmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 40 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Phrasals
(bir şeyi bir şeye) dayandırmak predicate (something) upon (something else) v.
The suggestion to reduce pesticide use by 50% is not predicated upon any scientific data.
Pestisit kullanımının %50 oranında azaltılması önerisi herhangi bir bilimsel veriye dayanmamaktadır.

More Sentences
General
belgelere dayandırmak document v.
bir şeyi bir şeye dayandırmak base something on v.
zekaya dayandırmak intellectualise v.
temele dayandırmak base upon v.
temele dayandırmak base on v.
temele dayandırmak predicate something on something v.
temele dayandırmak ground on v.
bilimsel temele dayandırmak base upon a scientific foundation v.
bilimsel temele dayandırmak base on a scientific foundation v.
zekaya dayandırmak intellectualize v.
(bir şeyi başka şeye) dayandırmak hinge v.
geçersiz temele dayandırmak misground v.
aşırı şekilde belgelere dayandırmak overdocument v.
varsayıma dayandırmak posit on v.
varsayıma dayandırmak posit upon v.
daha öncelere dayandırmak precede v.
(temele) dayandırmak put v.
Phrasals
(bir düşünceye veya bulguya) dayandırmak base in v.
(bir düşünceye veya bulguya) dayandırmak base in v.
(bir düşünceyi, inancı, görüşü) bir şeye dayandırmak ground in v.
bir şeyi bir şeye dayandırmak lay something to something v.
bir şeyi birine/bir şeye dayandırmak base something upon someone or something v.
bir şeyi birine/bir şeye dayandırmak base something on someone or something v.
köklerini/temelini (bir şeye) dayandırmak base off (of) (something else) v.
(bir şeye) dayandırmak base off (of) (something else) v.
(bir şeye) dayandırmak build on (something) v.
(bir şey) temeline dayandırmak build on (something) v.
bir şeyi birine/bir şeye dayandırmak center something on someone or something v.
(bir şeye) dayandırmak deal in (something) v.
bir şeyi bir şeye dayandırmak ground something on something v.
(bir şeyi birine/bir şeye) dayandırmak impute (something) to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) yaslamak/dayandırmak lean back on (someone or something) v.
(bir şeyi bir şeye) dayandırmak predicate (something) on (something else) v.
(bir şeye) dayandırmak stand up against (something) v.
belli bir temele dayandırmak build on v.
belli bir temele dayandırmak build upon v.
Idioms
görüşünü/fikrini bir şeye dayandırmak/temellendirmek base one's opinion on something v.
fikrini (bir şeye) dayandırmak base opinion on v.
Archaic
ilkeye dayandırmak principle v.