dinlemek - Türkisch Englisch Wörterbuch

dinlemek

Bedeutungen von dem Begriff "dinlemek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 27 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
dinlemek listen to v.
He spoke about his directive, he said that he wanted clean waters, and everyone was listening to him.
Direktifinden bahsetti, temiz sular istediğini söyledi ve herkes onu dinledi.

More Sentences
dinlemek listen v.
We are watching, listening and supporting.
İzliyor, dinliyor ve destekliyoruz.

More Sentences
General
dinlemek listen to v.
I have listened to the users carefully, and I have consulted widely.
Kullanıcıları dikkatle dinledim ve geniş çaplı istişarelerde bulundum.

More Sentences
dinlemek hear v.
We have heard one speaker in favour and one speaker against.
Bir lehte ve bir aleyhte konuşmacı dinledik.

More Sentences
dinlemek pay attention to v.
Don't pay attention to him.
Onu dinlemeyin.

More Sentences
dinlemek follow v.
What I say now I say also with those in mind who dared not follow their conscience.
Şimdi söylediklerimi, vicdanlarının sesini dinlemeye cesaret edemeyenleri de düşünerek söylüyorum.

More Sentences
dinlemek attend v.
Many persons were attending the conference.
Konferansı çok sayıda kişi dinliyordu.

More Sentences
dinlemek take v.
Please take my advice.
Lütfen tavsiyemi dinleyin.

More Sentences
dinlemek heed v.
We should heed him.
Onu dinlemeliyiz.

More Sentences
Phrasals
dinlemek hear from v.
Many of us have had a chance today to hear from the experience of these people.
Bugün birçoğumuz bu insanların deneyimlerini dinleme şansına sahip olduk.

More Sentences
Law
dinlemek hear v.
It would seem ridiculous if we were to hear it again now.
Bunu şimdi tekrar dinlememiz çok saçma olur.

More Sentences
General
dinlemek audit v.
dinlemek regard v.
dinlemek give ear to v.
dinlemek entendre (fr) v.
dinlemek lend an ear v.
dinlemek lend one's ear v.
dinlemek hark v.
dinlemek obey v.
dinlemek list v.
Colloquial
dinlemek take to heart v.
Idioms
dinlemek give audience v.
Medical
dinlemek auscultate v.
Archaic
dinlemek tend v.
dinlemek lithe v.
dinlemek hearken v.
dinlemek harken v.

Bedeutungen, die der Begriff "dinlemek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 200 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
laf dinlemek listen to reason v.
Why will you not listen to reason?
Niçin laf dinlemiyorsun?

More Sentences
gizlice dinlemek eavesdrop v.
You shouldn't eavesdrop.
Gizlice dinlememelisin.

More Sentences
dikkatle dinlemek be all ears v.
I am all ears.
Dikkatle dinliyorum.

More Sentences
sözünü dinlemek mind v.
This dog minds well.
Bu köpek iyi söz dinliyor.

More Sentences
söz dinlemek obey v.
Tom doesn't always obey his parents.
Tom her zaman ailesinin sözünü dinlemez.

More Sentences
dikkatle dinlemek pay close attention v.
Tom paid close attention to what was being said.
Tom konuşulanları dikkatle dinledi.

More Sentences
müzik dinlemek listen to music v.
Listening to music can be a powerful way of relieving stress.
Müzik dinlemek stresten kurtulmanın etkili bir yolu olabilir.

More Sentences
ders dinlemek hear v.
As many as fifty students gathered to hear his lecture.
Onun dersini dinlemek için elli kadar çok öğrenci toplandı.

More Sentences
telefon dinlemek bug v.
I think my phone is bugged.
Sanırım telefonum dinleniyor.

More Sentences
Phrasals
(birini/bir şeyi) gizlice dinlemek eavesdrop on (someone or something) v.
Tom pretended to be working on his computer, but in fact he was eavesdropping on the conversation.
Tom bilgisayarında çalışıyormuş gibi yapıyordu ama aslında konuşmaları gizlice dinliyordu.

More Sentences
Idioms
can kulağıyla dinlemek be all ears v.
When I told him I had some good news for him, he was all ears.
Ona iyi haberlerim olduğunu söylediğimde, can kulağıyla dinledi.

More Sentences
can kulağıyla dinlemek be all ears v.
When I told him I had some good news for him, he was all ears.
Onun için iyi bir haberim olduğunu ona söylediğimde o can kulağıyla dinledi.

More Sentences
dikkatle dinlemek be all ears v.
The children were all ears when I was telling them the story.
Ben onlara hikayeyi anlatıyorken çocuklar dikkatle dinlediler.

More Sentences
can kulağıyla dinlemek be all ears v.
I am all ears.
Can kulağıyla dinliyorum.

More Sentences
dikkatle dinlemek be all ears v.
Tom is all ears.
Tom dikkatle dinler.

More Sentences
Common Usage
birisini veya birilerini gizlice dinlemek eavesdrop v.
General
konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına tel bağlama wiretap n.
konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına takılan aygıt wiretap n.
kız arkadaşın anlattıklarını dinlemek için oynanan oyunu durdurma girlfriend button n.
duvarların arkasını dinlemek için kullanılan kontak mikrofon spike mike n.
telefon hattına tel bağlayarak birinin konuşmalarını gizlice dinlemek wiretap v.
başkasının konuşmasını dinlemek listen in v.
birinin sözünü dinlemek follow someone's advice v.
büyük bir zevkle dinlemek drink in v.
can kulağıyla dinlemek breathe in v.
telefon dinlemek monitor a phone call v.
büyük bir zevkle dinlemek slaver over v.
gizlice dinlemek spy upon v.
konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına tel bağlamak wiretap v.
söz dinlemek listen to advice v.
laf dinlemek listen to advice v.
can kulağı ile dinlemek be all ears v.
gizlice dinlemek spy on v.
birinin sözünü dinlemek take someone's advice v.
dinlemek amacıyla birinin telefon hattına tel bağlamak tap v.
sonuna kadar dinlemek hear out v.
gizlice dinlemek spy on somebody v.
başını dinlemek live quietly v.
ağzı açık dinlemek hang on somebody's words v.
can kulağı ile dinlemek breathe in v.
tel bağlayarak konuşmalarını gizlice dinlemek (telefon hattına) wiretap v.
itiraf edilen günahları dinlemek shrive v.
can kulağıyla dinlemek hang on somebody's lips v.
can kulağıyla dinlemek hang on someone's every word v.
can kulağı ile dinlemek listen very carefully v.
dinlemek istememek not want to listen v.
şahit dinlemek interview the witness v.
şarkı dinlemek listen to a song v.
şikayet dinlemek listen to the complaint v.
kafasını dinlemek rest one's head v.
kafa dinlemek rest one's head v.
dikkatle dinlemek pay attention to v.
vicdanının sesini dinlemek listen to the voice of conscience v.
haber dinlemek listen to the news v.
canlı dinlemek listen live v.
telefon dinlemek wiretap v.
birini gizlice dinlemek eavesdrop on someone v.
telefonunu dinlemek tap one's telephone v.
telefonlarını dinlemek tap one's telephone v.
öğretmeni dinlemek listen to the teacher v.
ders dinlemek listen to the teacher v.
dersi dinlemek listen to the teacher v.
konuşmaları dinlemek için uzaktan kumandalı bir casus yazılım yüklemek install a spyware to remotely monitor calls v.
telefon konuşmalarını/görüşmelerini dinlemek listen in on phone calls v.
telefonları dinlemek wiretap phones v.
tüm benliği ile dinlemek give someone an undivided attention v.
hava durumunu dinlemek listen to the weather forecast v.
telefon hattını gizlice dinlemek için tertibat takmak tap v.
gizli bağlantı yaparak telefonu dinlemek tap v.
anne sözü dinlemek listen to one's mother v.
annenin sözünü dinlemek listen to one's mother v.
yeniden dinlemek rehear v.
vicdanının sesini dinlemek make conscience of v.
dikkatle dinlemek take heed to v.
gizlice dinlemek evesdrop v.
telsiz/yayın dinlemek listen in v.
onaylayarak dinlemek hear v.
gizlice dinlemek dark [dialect] [uk] v.
şahit dinlemek hear the witness v.
mecburen dinlemek sit through v.
sıkılarak dinlemek sit through v.
gizlice dinlemek stag [uk] v.
gizlice dinlemek monitor v.
gizlice dinlemek bug v.
Phrasals
gizlice dinlemek listen in on v.
kafayı dinlemek switch off v.
sabırla dinlemek bear with v.
bir şeyi izlemek ya da dinlemek için hazırlamak cue up v.
(bir şeyi) dinlemek hear from (someone or something) v.
sunulan bir şeyi dinlemek hear from (someone or something) v.
sunulan bir şeyi dinlemek hear from v.
(bir şeyin/terin) içinde dinlemek/enerjisini toplamak rest in (something) v.
çalışırken (bir şey dinlemek work to (something) v.
bir kanalı izlemek/dinlemek tune into (someone or something) v.
bir kanalı izlemek/dinlemek tune into v.
birini dinlemek attend to someone v.
bir şeyi gizlice dinlemek eavesdrop on something v.
dikkatlice dinlemek hang on v.
(birini) dinlemek hark at (someone) v.
birini sonuna kadar dinlemek hear someone out v.
hikayeyi birinin açısından dinlemek hear someone out v.
birinin söyleyeceklerini duymak/dinlemek hear someone out v.
sonuna kadar dinlemek hear through v.
(birini/bir şeyi) dışarıdan dinlemek listen in (on someone or something) v.
(birini/bir şeyi) misafir olarak dinlemek listen in (on someone or something) v.
(birini/bir şeyi) gizlice dinlemek listen in (on someone or something) v.
ilgiyle müzik dinlemek rock out v.
Colloquial
müzik dinlemek boom v.
taşınabilir/kablosuz hoparlörlerle müzik dinlemek boom v.
şevkle dinlemek eat up v.
hevesle dinlemek eat up v.
(birini bir şeyi) dinlemek zorunda bırakmamak spare (one) (something) v.
(mecliste) yayında konuşmacıya yaklaşıp etrafını çevreleyerek dinlemek doughnut v.
(mecliste) yayında konuşmacıya yaklaşıp etrafını çevreleyerek dinlemek donut v.
dinlemek bile istemiyor he, she, isn’t having any (of it) expr.
Idioms
büyülenmişçesine dinlemek hang on the lips v.
can kulağıyla dinlemek lend one's ears v.
ağzının içine bakarak dinlemek hang on one's words v.
bir şeyi sonuna kadar dinlemek hear something through v.
başkalarının konuşmalarını dinlemek have big ears v.
can kulağıyla dinlemek hang on someone's every word v.
can kulağıyla dinlemek hang on one's words v.
can kulağı ile dinlemek hang on the lips of v.
gizlice dinlemek eavesdrop on v.
iyi dinlemek pin back one's ears v.
kulağını dört açıp dinlemek hang on somebody's every word v.
kalbinin sesini dinlemek follow one's heart v.
kafasını dinlemek get away from it all v.
pür dikkat dinlemek be all ears v.
tüm dikkatini vererek dinlemek hang on one's words v.
tüm dikkatini vererek dinlemek be all ears v.
kulağını açıp dinlemek pin back (one's) ears v.
dikkatle dinlemek pin back (one's) ears v.
pür dikkat dinlemek cock an ear at somebody/something v.
dikkatle dinlemek pin back (one's) ears [uk] v.
içinden gelen sesi dinlemek reck (one's) own rede v.
iç sesini dinlemek search (one's) soul v.
can kulağıyla dinlemek bend an ear v.
iyi dinlemek keep (one's) ears open v.
(birini/bir şeyi) yarım dinlemek listen (to someone or something) with half an ear v.
(birini/bir şeyi) yarım kulak dinlemek listen (to someone or something) with half an ear v.
(birini/bir şeyi) kesik kesik dinlemek listen (to someone or something) with half an ear v.
(birini/bir şeyi) yarım yarım dinlemek listen (to someone or something) with half an ear v.
(birini/bir şeyi) ara ara dinlemek listen (to someone or something) with half an ear v.
yarım dinlemek listen with half an ear v.
yarım kulak dinlemek listen with half an ear v.
kesik kesik dinlemek listen with half an ear v.
yarım yarım dinlemek listen with half an ear v.
ara ara dinlemek listen with half an ear v.
pür dikkat dinlemek be all ears v.
pür dikkat dinlemek be all ears v.
(birini/bir şeyi) pür dikkat dinlemek cock an ear at (someone or something) v.
dikkatle dinlemek cock your ear v.
gizlice dinlemek ear hustle v.
kalbinin sesini dinlemek follow heart v.
(birini/bir şeyi) dinlemek get a load of (someone or something) v.
bir şeyi/birini dinlemek get a load of something/someone v.
birini/bir şeyi dinlemek give (an) ear to someone or something v.
birini/bir şeyi dinlemek give one's ear to someone or something v.
(birini) dinlemek give an ear (to one) v.
(birini/bir şeyi) dinlemek give ear to (someone or something) v.
(bir şeyi) dikkatle dinlemek give heed to (something) v.
(birini/bir şeyi) dikkatle dinlemek give/pay heed (to somebody/something) v.
(birini/bir şeyi) dikkatle dinlemek take heed (of somebody/something) v.
(birini) can kulağıyla dinlemek hang on (one's) every word v.
(birini) kulağını dört açıp dinlemek hang on (one's) every word v.
birini can kulağıyla dinlemek hang on somebody's words v.
birini kulağını dört açıp dinlemek hang on somebody's words v.
birini can kulağıyla dinlemek hang on somebody's every word v.
birini kulağını dört açıp dinlemek hang on somebody's every word v.
birini can kulağıyla dinlemek hang on someone's words v.
birini kulağını dört açıp dinlemek hang on someone's words v.
sözünü dinlemek pay heed to someone v.
(birini/bir şeyi) dikkatlice dinlemek lend (one's) ear (to someone or something) v.
(birini/bir şeyi) can kulağıyla dinlemek lend (one's) ear (to someone or something) v.
(birini) dikkatlice dinlemek lend (someone) (one's) ear v.
(birini) can kulağıyla dinlemek lend (someone) (one's) ear v.
(birini) dinlemek lend an ear (to one) v.
kalbinin sesini dinlemek let (one's) heart rule (one's) head v.
yüreğinin sesini dinlemek let (one's) heart rule (one's) head v.
iyi dinlemek read lips v.
Speaking
hikayeyi/olayı bir de benden dinlemek istemez misin? don't you want to hear my side of the story expr.
sen dinlemek istemiyorsun you just don't want to hear expr.
Hobilerim arasında kitap okumak müzik dinlemek ve futbol oynamak var my hobbies include reading, listening to music and playing soccer expr.
Law
şahidi dinlemek hear the witness v.
şahit dinlemek hear a witness v.
şahidi dinlemek hear a witness v.
tanığı dinlemek hear a witness v.
tanığı dinlemek hear the witness v.
tanık dinlemek hear the witness v.
tanık ifadesi dinlemek hear the witness testimony v.
Politics
temel amacı yabancı hükümetleri ve yurtdışındaki terörist grupları gizlice dinlemek olan, birleşik krallık'ın denizaşırı istihbarat servisi sis (secret intelligence service) abrev.
Music
müzik dinlemek amacıyla bir araya gelinen suare musical soiree n.
Archaic
dikkatle dinlemek hearken v.
itirafları dinlemek shrive v.
Slang
yüksek sesle müzik dinlemek blast music v.
rap müzik dinlemek bump [us] v.
-i dinlemek get a load of v.
British Slang
gizlice dinlemek tab-hang v.
gizlice dinlemek earwig v.