Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Medical | ||||
Medical | dysfunction n. | işlev bozukluğu (organ vb) | ||
It has been claimed that there is serious exasperation and dysfunction between the Biden and Harris teams. Biden ve Harris ekipleri arasında ciddi bir bıkkınlık ve işlev bozukluğu olduğu iddia edildi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | dysfunction n. | fonksiyon bozukluğu | ||
Technical | ||||
Technical | dysfunction v. | işlememe | ||
Medical | ||||
Medical | dysfunction n. | disfonksiyon | ||
Medical | dysfunction n. | yetmezlik | ||
Medical | dysfunction n. | organın çalışmasında anormallik | ||
Social Sciences | ||||
Social Sciences | dysfunction n. | sosyal sistemin istikrarını zayıflatan uygulama veya davranış kalıplarının neden olduğu sorunlar |