endişelenmek

Bedeutungen von dem Begriff "endişelenmek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 42 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	endişelenmek	worry v.
Sometimes we worry more about fish than about fishermen and we have to deal with both. Bazen balıklar için balıkçılardan daha fazla endişeleniyoruz ve her ikisiyle de ilgilenmemiz gerekiyor. More Sentences
General
2	General	endişelenmek	be worried v.
We're all worried about Tom. Hepimiz Tom için endişeleniyoruz. More Sentences
3	General	endişelenmek	get anxious v.
Tom will be getting anxious. Tom endişelenecek. More Sentences
4	General	endişelenmek	be worried about v.
I, too, am worried about Tom. Ben de Tom için endişeliyim. More Sentences
5	General	endişelenmek	become anxious v.
Politicians across the political divide are starting to become anxious. Siyasi uçurumun her tarafındaki politikacılar endişelenmeye başladı. More Sentences
6	General	endişelenmek	bother about v.
Please don't bother about me. Lütfen benim için endişelenme. More Sentences
7	General	endişelenmek	fret v.
Why actually do people fret about bad weather? Aslında neden insanlar kötü hava koşulları için endişelenir ki? More Sentences
8	General	endişelenmek	be anxious v.
He is anxious about the result. Sonuç hakkında endişeli. More Sentences
9	General	endişelenmek	become concerned v.
Tom became concerned about Mary's safety. Tom, Mary'nin güvenliği konusunda endişelenmeye başladı. More Sentences
10	General	endişelenmek	become alarmed v.
I became alarmed. Endişelendim. More Sentences
11	General	endişelenmek	be worried v.
Tom doesn't think Mary will be worried. Tom, Mary'nin endişeleneceğini düşünmüyor. More Sentences
12	General	endişelenmek	feel uneasy about something v.
13	General	endişelenmek	disconcert v.
14	General	endişelenmek	stew v.
15	General	endişelenmek	sweat blood v.
16	General	endişelenmek	care v.
17	General	endişelenmek	mind v.
18	General	endişelenmek	sweat bullets v.
19	General	endişelenmek	touse v.
20	General	endişelenmek	grow apprehensive v.
21	General	endişelenmek	angst v.
22	General	endişelenmek	tew v.
23	General	endişelenmek	towse v.
24	General	endişelenmek	jitter v.
25	General	endişelenmek	wherrit v.
26	General	endişelenmek	rounce v.
27	General	endişelenmek	gnaw v.
28	General	endişelenmek	pother v.
29	General	endişelenmek	pheese v.
30	General	endişelenmek	scruple v.
Phrasals
31	Phrasals	endişelenmek	concern (for) v.
Colloquial
32	Colloquial	endişelenmek	bother one's head about something v.
33	Colloquial	endişelenmek	trouble one's head about something v.
Idioms
34	Idioms	endişelenmek	fret the gizzard v.
35	Idioms	endişelenmek	concern oneself v.
36	Idioms	endişelenmek	bother one's head about v.
37	Idioms	endişelenmek	have on one's mind v.
38	Idioms	endişelenmek	give a hang v.
39	Idioms	endişelenmek	get into a stew v.
40	Idioms	endişelenmek	get in a stew v.
Archaic
41	Archaic	endişelenmek	cark v.
Slang
42	Slang	endişelenmek	sweat bullets v.

Bedeutungen, die der Begriff "endişelenmek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 59 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	gereksiz yere endişelenmek	worry needlessly v.
Why worry needlessly? Neden gereksiz yere endişe ediyorsun? More Sentences
2	General	gereksiz yere endişelenmek	worry unnecessarily v.
Some parents worry unnecessarily about their children. Bazı ebeveynler çocukları için gereksiz yere endişelenir. More Sentences
3	General	hakkında endişelenmek	worry about v.
Their aim is to achieve maximum profitability, without worrying about the social or environmental consequences. Amaçları, sosyal veya çevresel sonuçlar hakkında endişelenmeden maksimum karlılığa ulaşmaktır. More Sentences
Phrasals
4	Phrasals	(biri/bir şey) hakkında endişelenmek	concern (oneself) about (someone or something) v.
We are becoming concerned about matters that do not suffer from lack of funds for their implementation. Uygulanmaları için fon yetersizliği olmayan konular hakkında endişelenmeye başlıyoruz. More Sentences
5	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek	worry about (someone or something) v.
They say that girls spend more time worrying about how they look than boys do. Onlar kızların nasıl göründükleri ile ilgili endişelenerek erkeklerden daha çok zaman harcadıklarını söylüyorlar. More Sentences
Idioms
6	Idioms	(biriyle/bir şeyle ilgili) çok endişelenmek	be worried sick (about someone or something) v.
Tom has been worried sick. Tom çok endişeli. More Sentences
General
7	General	gereksiz endişelenmek	worry unnecessarily v.
8	General	gereksiz yere endişelenmek	worry unduly v.
9	General	gereksiz endişelenmek	worry unduly v.
10	General	gereksiz endişelenmek	worry needlessly v.
11	General	ile ilgili olarak endişelenmek	be uneasy about v.
12	General	ile ilgili olarak endişelenmek	be anxious about v.
13	General	ile ilgili olarak endişelenmek	be worried with regards to v.
14	General	ile ilgili olarak endişelenmek	be concerned about v.
15	General	bir şey hakkında endişelenmek	get nervous about v.
16	General	aşırı endişelenmek	worry excessively about v.
17	General	bir konuda endişelenmek	be worried about something v.
18	General	(bir şey hakkında) durmaksızın endişelenmek	whittle [northern england] v.
Phrasals
19	Phrasals	(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek	brood about (someone or something) v.
20	Phrasals	(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek	brood about someone or something v.
21	Phrasals	(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek	brood on someone or something v.
22	Phrasals	(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek	brood over someone or something v.
23	Phrasals	birisi için endişelenmek	worry over someone v.
24	Phrasals	bir şey hakkında endişelenmek	bother about something v.
25	Phrasals	(biri/bir şey) hakkında endişelenmek	bother about (someone or something) v.
26	Phrasals	hakkında çok fazla endişelenmek	brood about v.
27	Phrasals	çok fazla endişelenmek	brood over v.
28	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek	fret about (someone or something) v.
29	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek	fret over (someone or something) v.
30	Phrasals	için endişelenmek/kaygılanmak	worry over v.
31	Phrasals	(biri/bir şey) için endişelenmek/kaygılanmak	worry over (someone or something) v.
32	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek	worry over (someone or something) v.
Colloquial
33	Colloquial	çok endişelenmek	bug out v.
Idioms
34	Idioms	birisi için endişelenmek	get oneself into a stew over someone v.
35	Idioms	çok endişelenmek	have kittens v.
36	Idioms	çok endişelenmek	be bent out of shape v.
37	Idioms	çok endişelenmek	be worried sick about v.
38	Idioms	gereksiz yere endişelenmek	borrow trouble v.
39	Idioms	son derece endişelenmek	make a fuss about v.
40	Idioms	son derece endişelenmek	make a fuss over v.
41	Idioms	(bir şey olmadan önce) yersiz yere ve aşırı endişelenmek	cross that bridge before one comes to it v.
42	Idioms	(bir şey olmadan önce) yersiz yere ve aşırı endişelenmek	cross a bridge before one comes to it v.
43	Idioms	çok endişelenmek	throw up your hands/arms in despair v.
44	Idioms	çok endişelenmek	throw up your hands/arms in horror v.
45	Idioms	(bir konuda) endişelenmek	get (yourself) into a stew (about/over something) v.
46	Idioms	(biri/bir şey) yüzünden çok endişelenmek, strese girmek, üzülmek	get gray hair from (someone or something) v.
47	Idioms	ortada fol yok yumurta yokken endişelenmek	meet trouble halfway v.
48	Idioms	aşırı endişelenmek/heyecanlanmak	be tearing (one's) hair out v.
49	Idioms	aşırı endişelenmek/heyecanlanmak	be tearing your hair out v.
50	Idioms	aşırı endişelenmek/heyecanlanmak	be pulling your hair out v.
51	Idioms	aşırı endişelenmek	be worried sick v.
52	Idioms	aşırı endişelenmek	be sick with worry v.
53	Idioms	biri/bir şey hakkında endişelenmek	bother one's (pretty little) head about someone or something v.
54	Idioms	hakkında endişelenmek	bother head about v.
55	Idioms	(bir şey olmadan önce) yersiz yere ve aşırı endişelenmek	cross a/that bridge before (one) comes to it v.
56	Idioms	yüzünden çok endişelenmek	get gray hair from v.
57	Idioms	(biri/bir şey için) endişelenmek	get (oneself) into a stew (over someone or something) v.
58	Idioms	ile ilgili endişelenmek	trouble head about v.
59	Idioms	ile ilgili endişelenmek	trouble oneself about v.