firm - Türkisch Englisch Wörterbuch

firm

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "firm" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 90 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
firm n. firma
He landed an interview with a reputable law firm.
Saygın bir hukuk firmasıyla iş görüşmesi yaptı.

More Sentences
firm adj. sıkı
Nothing, though, must be left to chance, but there must rather be firm negotiations when the report is elaborated.
Yine de hiçbir şey şansa bırakılmamalı, aksine rapor detaylandırılırken sıkı müzakereler yapılmalıdır.

More Sentences
firm adj. sert
My new couch is a bit firm.
Yeni koltuğum biraz sert.

More Sentences
firm adj. katı
We must be firm.
Katı olmalıyız.

More Sentences
General
firm n. ekip
They were firm.
Onlar ekipti.

More Sentences
firm n. firma
There are firms where 30, or even 40% of employees are in temporary, insecure jobs on a permanent basis.
Çalışanların %30'unun, hatta %40'ının sürekli olarak geçici ve güvencesiz işlerde çalıştığı firmalar var.

More Sentences
firm n. şirket
The aim is, as mentioned, to modernise the existing capital requirements for banks and investment firms.
Amaç, belirtildiği üzere, bankalar ve yatırım şirketleri için mevcut sermaye gerekliliklerini modernize etmektir.

More Sentences
firm v. sağlamlaştırmak
He used a cylinder to firm the soil.
Toprağı sağlamlaştırmak için silindir kullandı.

More Sentences
firm adj. kararlı
She had to be firm with her children.
Çocuklarına karşı kararlı davranmak zorundaydı.

More Sentences
firm adj. değişmeyen
I have a firm belief in his innocence.
Onun masum olduğuna dair değişmez bir inancım var.

More Sentences
firm adj. kesin
I need a firm decision before you leave.
Gitmeden önce bana kesin bir karar bildirmen gerek.

More Sentences
firm adj. sarsılmaz
I have a firm belief in his innocence.
Masum olduğuna dair sarsılmaz bir inancım var.

More Sentences
firm adj. sağlam
He made sure to build his house on firm ground.
Evini sağlam bir zemin üzerine inşa ettiğinden emin oldu.

More Sentences
firm adj. sert
The second is that we must find a firm, but proportionate, response to criminal behaviour by demonstrators.
İkincisi ise göstericilerin suç teşkil eden davranışlarına karşı sert ama orantılı bir yanıt bulmamız gerektiğidir.

More Sentences
firm adj. kararlı
Stand firm on the demand for mobility, not as a right, as it says here in the report, but as a management tool.
Raporda söylendiği gibi bir hak olarak değil, bir yönetim aracı olarak mobilite talebi konusunda kararlı olun.

More Sentences
Trade/Economic
firm n. firma
Pharmaceutical firms need to be made to respect human rights.
İlaç firmalarının insan haklarına saygı göstermesi sağlanmalıdır.

More Sentences
Technical
firm n. firma
This week the firm ACT presented us with a fait accompli with the creation of a human embryo by nuclear transfer.
Bu hafta ACT firması nükleer transfer yoluyla bir insan embriyosu yaratarak bize bir oldu-bitti sundu.

More Sentences
firm n. şirket
To do that, you of course need businesses, above all small and medium-sized enterprises and family firms.
Bunun için de elbette işletmelere, özellikle de küçük ve orta ölçekli işletmelere ve aile şirketlerine ihtiyacınız var.

More Sentences
firm adj. sert
Repression in Cuba has received a prompt, firm and sustained reaction from the Union.
Küba'daki baskılar Birlik tarafından hızlı, sert ve sürekli bir tepkiyle karşılandı.

More Sentences
firm adj. sağlam
This is something on which we must stand firm.
Bu, üzerinde sağlam durmamız gereken bir konudur.

More Sentences
firm adj. sıkı
I believe that it is really this firm dialogue which could lead to a solution to the issue.
Soruna çözüm getirebilecek olanın gerçekten de bu sıkı diyalog olduğuna inanıyorum.

More Sentences
Computer
firm adj. güçlü
The dollar held firm against the euro today.
Dolar bugün Euro karşısında güçlü durdu.

More Sentences
Automotive
firm n. firma
Therefore it is not just like starting a taxi firm to start an airline.
Bu nedenle, bir havayolu şirketi kurmak için taksi firması kurmak gibi bir şey değildir.

More Sentences
firm adj. sıkı
The need for firmer guidelines and better focusing on objectives has also been highlighted.
Daha sıkı kılavuz ilkelere ve hedeflere daha iyi odaklanmaya duyulan ihtiyaç da vurgulanmıştır.

More Sentences
Common Usage
firm adj. sabit
General
firm n. ticarethane
firm n. metin
firm n. ortaklık
firm n. firma adı
firm n. ticari unvan
firm n. firma unvanı
firm v. pekişmek
firm v. sağlamlaşmak
firm v. donmak (jöle pelte çikolata vb)
firm v. yükselmeye başlamak
firm v. pekiştirmek
firm v. istikrara kavuşmak (fiyatlar)
firm v. sıkıştırmak
firm v. sabitlemek
firm v. yerine oturtmak
firm v. (anlaşma) düzenlemek
firm v. tasdik etmek
firm v. teyit etmek
firm adj. son
firm adj. donmuş (jöle/pelte vb)
firm adj. metanetli
firm adj. bükülmez
firm adj. kolayca hareket etmeyen
firm adj. berk
firm adj. emin
firm adj. dayanıklı
firm adj. katı
firm adj. sallanmayan
firm adj. sabit
firm adj. kati
firm adj. muhkem
firm adj. düzgün olarak devam eden
firm adj. belirli
firm adj. pek
firm adj. kaymayan
firm adj. değişmez
firm adj. dönmez
firm adj. sadık
firm adj. vefalı
firm adj. hakikatli
firm adj. azimli
firm adv. sıkıca
firm adv. sabit bir şekilde
firm adv. sertçe
firm adv. sebatla
firm adv. azimle
firm adv. kararlılıkla
firm adv. sımsıkı
firm adv. sağlam bir şekilde
firm adv. sıkı bir şekilde
Colloquial
firm n. ayak takımı
firm n. çete
firm n. güruh
firm n. taraftar/holigan grubu
Trade/Economic
firm n. işletme
firm n. kati mukavele
firm n. müessese
firm n. önemli şekilde yükselmeyen veya düşmeyen (fiyatlar)
firm adj. fiyatı değişiklik göstermeyen (hisse senedi/tahvil vb)
Technical
firm n. kuruluş
firm adj. basınç altında kolayca baş eğmeyen
firm adj. güvenilir
firm adj. solit
firm adj. tok
Ottoman Turkish
firm adj. müstekar

Bedeutungen, die der Begriff "firm" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 430 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
hold firm v. sağlam durmak
She has known when to hold firm and when to make concessions.
Ne zaman sağlam duracağını ve ne zaman taviz vereceğini biliyor.

More Sentences
remain firm v. güçlü kalmak
Our friendship remained firm.
Bizim dostluğumuz güçlü kaldı.

More Sentences
very firm adj. çok sağlam
First of all there is a very firm commitment to ensuring transition in the East.
Her şeyden önce Doğu'da geçiş sürecinin sağlanması konusunda çok sağlam bir kararlılık söz konusudur.

More Sentences
as firm as adj. kadar sert
His skin is as firm as a teenager's.
Cildi bir gencinki kadar sert.

More Sentences
Trade/Economic
industrial firm n. sanayi firması
Finally, two new items relating to the environment are included in the statistics on industrial firms.
Son olarak, sanayi firmalarına ilişkin istatistiklere çevreyle ilgili iki yeni kalem dahil edilmiştir.

More Sentences
General
family firm n. aile firması
firm stand n. firma standı
forwarding firm n. nakliyat firması
professional firm n. uzmanlık firması
securities firm n. hisse senedi komisyoncusu şirket
consulting firm n. danışmanlık firması
publishing firm n. yayınevi
firm intention n. azim
engineering firm n. mühendislik firması
export firm n. ihracat firması
investment banking firm n. emisyon firması
transfer of the seat of a firm n. bir firmanın merkezinin yer değiştirmesi
service firm n. servis şirketi
commercial firm n. ticaret firması
licenced/licensed firm n. ruhsatlı firma
manufacturing firm n. sanayi firması
licenced firm n. ruhsatlı firma
consulting firm n. danışmanlık şirketi
real estate firm n. emlak firması
import firm n. ithalat firması
manufacturing firm n. sanayii firması
car body firm n. otomobil karoser firması
firm soil n. sert zemin
catering firm n. yiyecek içecek firması
publishing firm n. yayımcılık firması
public relations firm n. halkla ilişkiler firması
law firm n. avukatlık ofisi
white shoe firm n. köklü firma
white shoe firm n. köklü şirket
intermediary firm n. aracı firma
professional service firm n. profesyonel hizmet firması
catering firm n. yemek firması
local firm n. yerli firma
firm steps n. emin adımlar
known firm n. tanıdık firma
known firm n. tanıdık şirket
familiar firm n. tanıdık şirket
familiar firm n. tanıdık firma
house furnishing-firm n. ev dekorasyon firması
real-estate firm n. emlak firması
the above-named firm n. yukarıda zikredilen firma
the above mentioned firm n. yukarıda zikredilen firma
the above named firm n. mezkur firma
the above mentioned firm n. mezkur firma
well established firm n. sağlam müessese
well established firm n. sağlam firma
firm step n. sağlam adım
firm step n. emin adım
my firm conviction n. benim kesin kanım
my firm conviction n. benim kesin inancım
international firm/company n. uluslararası firma
a high-paying firm n. yüksek ücretli bir firma
firm belief n. sarsılmaz inanç
firm belief n. sabit/değişmez inanç
removal firm n. evden eve nakliyat şirketi
removal firm n. evden eve nakliye şirketi
removal firm n. evden eve nakliyat firması
removal firm n. evden eve nakliye firması
firm date n. kesin tarih
firm handshake n. sıkı el sıkışma
firm handshake n. sıkı tokalaşma
insurance firm n. sigorta şirketi
firm position n. katı tutum
firm position n. katı duruş
firm skin n. sıkı cilt
firm [obsolete] n. imza
firm [obsolete] n. resmi imza
stand firm v. geri çekilmemek
become firm v. sağlamlaşmak
stand firm v. taviz vermemek
stand firm v. pes etmemek
firm up v. sağlama bağlamak
stand firm v. ödün vermemek
make firm v. tespit etmek
make firm v. sağlamlaştırmak
stand firm v. kararından caymamak
stand firm v. inancından vazgeçmemek
stand firm v. sabit durmak
stand firm v. teslim olmamak
stand firm v. fikrinden vazgeçmemek
hold firm v. sıkı durmak
take firm steps forward v. emin adımlarla ilerlemek
(for a firm) to go into liquidation v. tasfiyeye gitmek
leave a firm v. bir firmadan çıkmak
get firm v. istikrar bulmak
not get/receive a firm answer v. net bir cevap almamak
not get/receive a firm answer v. net bir yanıt almamak
firm up v. kesinleştirmek
take a firm action v. katı bir tedbir almak
take a firm action v. kararlı bir adım atmak
take firm steps forward v. emin adımlarla yürümek
remain firm v. geri adım atmamak
remain firm v. durumunu korumak
remain firm v. geri çekilmemek
remain firm v. dayanmak
remain firm v. vazgeçmemek
remain firm v. direnmek
have a firm understanding v. tam olarak anlamak
hold firm v. fikrine bağlı kalmak
hold firm v. inancından vazgeçmemek
firm [obsolete] v. imza atmak
firm [obsolete] v. imzalamak
firm [obsolete] v. onaylamak
firm [obsolete] v. doğrulamak
firm (up) v. yüreklendirmek
firm (up) v. teşvik etmek
firm (up) v. gaza getirmek
firm (up) v. güçlendirmek
firm (up) v. cesaret vermek
firm (up) v. destek olmak
firm enough adj. yeterince sert
not having a firm basis or foundation adj. sağlam temellere dayanmayan
Phrasals
firm something up v. (bir şeyi) sağlamlaştırmak
firm something up v. (bir şeyi) sabitlemek
firm something up v. (bir şeyi) sıkılaştırmak
firm something up v. (bir şeyi) katılaştırmak/koyulaştırmak
firm something up v. (bir şeyi) cezbedici/cazip hale getirmek
firm something up v. (bir şeyi) çekici hale getirmek
firm up v. forma girmek
firm up v. toparlamak
firm up v. toparlanmak
firm up v. tekrar ayağa kalkmak
firm up v. gücünü tekrar kazanmak
firm up v. cazipleştirmek
firm up v. cazip hale getirmek
firm up v. çekici hale getirmek
firm up v. (hidrolik güç) sabit akışı temin etmek
firm up v. (hidrolik güç) düzenli akışını sağlamak
Phrases
the above mentioned firm n. adı geçen firma
the above named firm n. adı geçen firma
kind but firm expr. tatlı sert
Colloquial
keep a firm grip v. sıkı denetim altında bulundurmak
fat and firm (meat) expr. buz gibi
Idioms
firm jaw n. çenebaz
firm jaw n. çenesi kuvvetli
firm jaw n. lafı bol
a firm hand n. disipline sokma
a firm hand n. hizaya getirme
a firm hand n. katı disiplin
a firm hand n. dizginleme
firm hand n. katı disiplin
firm hand n. hizaya getirme
firm hand n. sıkı denetim/kontrol
firm hand on the tiller n. tam kontrol
firm hand on the tiller n. olayların gidişatına hakim olma
have a firm hand on the tiller v. durumu kontrol altında tutmak
be a firm believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı yandaşı olmak
be a firm believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) katı taraftarı olmak
be a firm believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) katı yandaşı olmak
be a firm believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı savunucusu olmak
be a firm believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı destekçisi/yanlısı olmak
take a firm grip on someone v. birini sımsıkı yakalamak/tutmak/kavramak
keep a firm grip on someone v. birini yakın markajına almak
take a firm grip on someone v. birini sıkı kontrol altına almak
keep a firm grip on someone v. birini yakın markaja almak
take a firm grip on someone v. biri üzerinde hakimiyet kurmak
keep a firm grip on someone v. birini sıkı denetim altında tutmak
put a firm stamp on v. bir yere/olaya damgasını vurmak
take a firm stand on something v. duruşunu inatla sürdürmek/devam ettirmek
exercise a firm hand v. demir yumrukla yönetmek
use a firm hand v. demir yumrukla yönetmek
need a firm hand v. disipline ihtiyacı olmak
take a firm stand on something v. geri adım atmamak
have a firm hand on the tiller v. olayların gidişatına hakim olmak
have a firm hand on the tiller v. kontrolü elde tutmak/bulundurmak
exercise a firm hand v. sıkı bir idare sergilemek
use a firm hand v. sert davranmak
take a firm stand on something v. sert/katı bir tavır takınmak
use a firm hand v. sıkı bir idare sergilemek
take a firm stand on something v. tutumundan vazgeçmemek
take a firm stand on something v. (bir konuda) kararlı/inatçı bir duruş sergilemek
put a firm stamp on v. (tartışmasız) onayını vermek/almak
have a firm grip on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ensesine yapışmak
have a firm grip on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ensesinden sıkıca tutmak
have a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
have a firm grip on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstüne sıkıca abanmak
have a firm grip on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstünde tam kontrol sağlamak
have a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
keep a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
keep a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkı sıkı tutmak
keep a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkıca kavramak
keep a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkıca yakalamak
keep a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yakın markajına almak
keep a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkı denetim altına almak
keep a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yakın markaja almak
keep a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
take a firm line (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
take a firm line (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
take a firm line (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
take a firm line (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
take a firm line (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
be a firm believer in (something) v. bir şeyin iyi/değerli olduğuna inancı tam olmak
be a firm believer in (something) v. bir şeye büyük inanç duymak
be a firm believer in (something) v. bir düşünceye/inanca bağlı olmak
be a great/firm believer in something v. bir şeyin iyi/değerli olduğuna inancı tam olmak
be a great/firm believer in something v. bir şeye büyük inanç duymak
be a great/firm believer in something v. bir düşünceye/inanca bağlı olmak
be on firm ground v. ayakları yere sağlam basmak
be on firm ground v. kendinden emin olmak
be on firm ground v. bir konuda kesin olmak
be on firm ground v. bir konuda rahat/iyi olmak
be on firm ground v. sağlam bir zemini/altyapısı olmak
be on firm ground v. inançlarından, bilgisinden emin olmak
be on firm ground v. kendine güvenmek
be on firm ground v. sağlam olmak
hold firm (to something) v. (bir şeye) tutunmak/sarılmak
hold firm (to something) v. (bir teoriye, prensibe, dine) bağlı kalmak
hold firm (to something) v. (bir şeye) sıkı sıkı bağlı olmak
keep a firm grip on v. -i yakın markajına almak
keep a firm grip on v. '-i yakın markaja almak
keep a firm grip on v. '-i sıkı denetim altında tutmak
keep a firm grip on v. '-i sıkıca tutmak
keep a firm grip on v. '-i sıkı sıkı tutmak
keep a firm grip on v. '-i sıkıca yakalamak/kavramak
take a firm grip on v. -i sıkı kontrol altına almak
take a firm grip on v. -i sımsıkı yakalamak/tutmak/kavramak
take a firm grip on v. üzerinde hakimiyet kurmak
take a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkıca yakalamak/tutmak/kavramak
take a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sımsıkı yakalamak/tutmak/kavramak
take a firm grip on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
take a firm grip on (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerinde hakimiyet kurmak
take a firm grip on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) kontrolünü ele almak/geçirmek
take a firm stand (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
take a firm stand (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
take a firm stand (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
take a firm stand (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
take a firm stand (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
on a firm footing expr. sağlam bazlı
on a firm footing expr. sağlam
on a firm footing expr. sağlam temelli
on a firm footing expr. sıkı tabanlı
on a firm footing expr. temeli sağlam
Trade/Economic
an american firm n. amerikan firması
brokerage firm n. aracılık firması
an american firm n. amerikan şirketi
brokerage firm n. aracılık şirketi
the said firm n. adı geçen firma
parent firm n. ana şirket
intermediary firm n. aracı kuruluş
intermediary firm n. aracı kurum
firm contract n. bağlayıcı sözleşme
independent auditing firm n. bağımsız denetim şirketi
firm commitment n. bağlayıcı ipotek taahhüdü
firm quotas n. bağlayıcı fiyat teklifi
barometric firm n. barometre firma
independent auditing firm n. bağımsız denetim kuruluşu
independent firm n. bağımsız firma
dominant firm n. baskın firma
brokerage firm n. broker
firm quotes for a variety of currencies n. çok çeşitli para birimleri için sabit teklifler
environmental consulting firm n. çevre danışmanlık firması
multiple firm n. çok şubeli firma
environmental consulting firm n. çevre danışmanlık şirketi
shipping firm n. deniz nakliyat firması
state owned firm n. devlet firması
audit firm n. denetim firması
external audit firm n. dış denetim şirketi
external audit firm n. dış denetim firması
consulting firm n. danışman firma
transnational firm n. devletaşırı şirket
acquired firm n. devralınan firma
low cost firm n. düşük maliyetli firma
four-firm concentration ratio n. dört firmaya yığılma oranı
firm underwriting n. doğrudan aracılık yüklenimi
business firm n. ekonomik işletme
service-firm-sponsored retail franchising n. firmanın farklı ürün gruplarındaki müşterilerine birbirinden bağımsız bayiler aracılığıyla hizmet verdiği sistem
style of the firm n. firma unvanı
representation of a firm n. firma temsili
history of the firm n. firma tarihçesi
levered firm n. faaliyetlerini kredi kullanarak karşılayan firma
transfer of firm n. firmanın devri
firm sales contract n. firma satış sözleşmeleri
business firm n. firma
firm quotas n. fiyat teklifi
theory of the firm n. firma teorisi
firm name n. firma ismi
firm booking message n. firma rezervasyon mesajı
transfer of firm n. firma devri
firm registration document n. firma tescil belgesi
name of the firm n. firma adı
firm name n. firma adı
demand function faced by a firm n. firmanın karşılaştığı talep fonksiyonu
firm value n. firma değeri
venture firm n. girişim sermayesi firması
strong firm n. güçlü firma
venture capital firm n. girişim sermayesi firması
venture capital firm n. girişim şirketi
venture firm n. girişim şirketi
strong firm n. güçlü şirket
firm sales contract n. işletme satış sözleşmeleri
labor managed firm n. işçi yönetimli firma
firm value n. işletme değeri
firm management n. işletme yönetimi
communication technology firm n. iletişim teknolojisi firması
a japanese firm n. japon şirketi
air conditioning company/firm n. iklimlendirme firması
air conditioning company/firm n. iklimlendirme şirketi
a japanese firm n. japon firması
business firm n. işletme
business firm n. kar amacıyla ekonomik faaliyetlerde bulunan kuruluş
firm sales contract n. kati satış sözleşmesi
firm order n. kesin sipariş
firm sales contract n. kesin satış sözleşmesi
firm commitment n. kesin yükümlülük
firm contract n. kati sözleşme
firm contract n. kesin sözleşme
firm purchase n. katı alış
firm order n. kati sipariş
firm purchase n. kesin alım
firm commitment n. kesin ipotek taahhüdü
firm price n. kesin fiyat
firm order n. kati sigorta talimatı
firm offer n. kesin öneri
firm price n. kat'i fiyat
firm policy n. kati poliçe
firm policy n. kesin işletme siyaseti
firm purchase n. kesin alış
firm offer n. kesin teküf
firm purchase n. kesin alış
firm offer n. kesin teklif
firm sale n. kesin satış
firm price n. kati fiyat
brokerage firm n. komisyoncu firma
corporate firm n. kurumsal şirket
corporate firm n. kurumsal firma
mining company/firm n. maden firması
licensing firm n. lisansör firma
lighterage firm n. mavna işleten firma
accounting firm n. muhasebe firması
architectural firm n. mimarlık ofisi
architectural firm n. mimarlık firması
contractor firm n. müteahhit firma
accounting firm n. muhasebe şirketi
contracting firm n. müteahhit şirket
name of the firm n. müessese adı
contracting firm n. müteahhit firma
architecture firm n. mimarlık firması
labor managed firm n. özyönetim şirket
dominant firm n. önder firma
private firm n. özel kurum
portfolio management firm n. portföy yönetim şirketi
portfolio management firm n. portföy yönetim firması
head of a firm n. patron
rival firm n. rakip şirket
rival firm n. rakip firma
rival firm n. rakip işletme
rival firm n. rakip kurum
firm price n. sabit fiyat
rival firm n. rakip kuruluş
venture capital firm n. risk sermayesi şirketi
venture firm n. risk sermayesi şirketi
free zone firm n. serbest bölge şirketi
free zone firm n. serbest bölge firması
a firm hand n. sıkı denetim/kontrol
insurance firm n. sigorta firması
insurance firm n. sigorta şirketi
transfer of firm n. şirket devri
business firm n. şirket
transfer of firm n. şirketin devri
history of the firm n. şirket tarihçesi
business firm n. ticari firma
firm name n. ticaret unvanı
liquidation (of a firm) n. tasfiye
firm commitment n. tam bağlılık
perfectly competitive firm n. tam rekabetçi firma
business firm n. ticari işletme
wholesale firm n. toptancı firma
tobacco firm n. tütün şirketi
business firm n. ticarethane
tobacco firm n. tütün firması
representative firm n. temsili firma
transnational firm n. uluslar-ötesi şirket
transnational firm n. ulusaşırı şirket
foreign firm n. yabancı firma
private-equity firm n. özel sermaye şirketi
establish a firm v. firma açmak
establish a firm v. firma kurmak
set up a firm v. firma açmak
set up a firm v. firma kurmak
leave firm on hand v. kesin olarak emre hazır bulundurmak
liquidate (a firm/a security) v. tasfiye etmek
under the same firm expr. aynı firma altında
at the request of the firm expr. firmanın talebi üzerine
Law
law firm n. avukatlık bürosu
firm offer n. firma teklifi
retirement of a partner from a firm n. ortağın şirketten çekilmesi
firm law n. şirketler hukuku
continuation of firm name n. ticaret unvanının devamı
Politics
transfer of the seat of a company or firm n. bir şirketin ya da firmanın merkezin yer değiştirmesi
financial firm n. finansal firma
investment firm n. yatırım şirketi
Insurance
firm policy n. kesin poliçe
firm order n. sigorta emri
Tourism
professional firm n. profesyonel firma
Advertising
publishing firm n. yayınevi
publishing firm n. yayıncı
Technical
firm stratum n. dayanıklı tabaka
firm handle n. dolgun tutum
firm-price n. sabit fiyat
firm energy n. sabit enerji
firm-price contract n. sabit fiyatla mukavele
firm capacity n. sabit kapasite
firm handle n. tok tutum
firm up v. pekiştirmek
firm up v. sağlamlaştırmak
Computer
firm touch n. güçlü dokunuş
Textile
firm handle n. dolgun tutum
firm handle n. tok tutum
Construction
firm ground n. sağlam zemin
firm soil n. sağlam zemin
firm soil n. sert zemin
firm ground n. sert zemin
firm soil n. sıkı zemin
Dentistry
have a firm consistency v. sert kıvamlı olmak
have a firm consistency v. sert bir kıvama sahip olmak
Gastronomy
semi-firm cheese n. yarı sert peynir
firm omelet n. süt veya krema ile çırpılan bir omlet çeşidi
Geology
firm rock n. sağlam kayaç
firm rock n. sıkı kayaç
Military
military consulting firm n. askeri danışmanlık firması