Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | guidance n. | yönlendirme | ||
As a true politician, she also wants to give some guidance. Gerçek bir politikacı olarak kendisi de bazı yönlendirmelerde bulunmak istiyor. More Sentences |
||||
Common Usage | guidance n. | yol gösterme | ||
This has been unequivocally confirmed by the wise men, from whom we received clear guidance. Bu durum, bize açık bir şekilde yol gösteren akil adamlar tarafından kesin bir dille teyit edilmiştir. More Sentences |
||||
Common Usage | guidance n. | rehberlik | ||
The Commission is now proposing extending the current multi-annual guidance programme for one year. Komisyon şimdi mevcut çok yıllı rehberlik programının bir yıl uzatılmasını öneriyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | guidance n. | rehberlik | ||
We must provide good guidance for refugees returning home. Evlerine dönen mülteciler için iyi bir rehberlik sağlamalıyız. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | guidance n. | kılavuzluk | ||
General | ||||
General | guidance n. | kılavuz | ||
General | guidance n. | sevketme | ||
General | guidance n. | işaret | ||
General | guidance n. | güdüm | ||
General | guidance n. | idare etme | ||
General | guidance n. | delalet | ||
General | guidance n. | idare | ||
General | guidance n. | yardım | ||
General | guidance n. | öğüt | ||
General | guidance n. | akıl | ||
General | guidance n. | bir öğretmen veya profesyonel danışman tarafından öğrencilere ders seçme, mesleğe hazırlanma, ileri eğitim ve kişisel sorunlar konusunda verilen tavsiye | ||
General | guidance n. | özel grupların psikolojik danışmanlık ve rehberlik yoluyla topluma uyum sağlaması için verilen program veya hizmet | ||
General | guidance n. | şirket yetkililerinin şirketin gelecek satışları, kazancı ve ürün beklentileri ile alakalı verdikleri bilgi | ||
Technical | ||||
Technical | guidance n. | kılavuzluk | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | guidance n. | irşat | ||