Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | hunt for v. | aramak | ||
There must be an intensification of the hunt for looted assets held overseas by Mugabe and his cronies. Mugabe ve yandaşları tarafından yurtdışında tutulan yağmalanmış varlıkların aranması yoğunlaştırılmalıdır. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | hunt for v. | izini sürmek |
Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
General | ||
General | hunt for food v. | yiyecek için avlanmak |
Phrasals | ||
Phrasals | hunt for (someone or something) v. | (birini/bir şeyi) aramak |
Phrasals | hunt for (something) v. | (bir şey) avına çıkmak |
Phrasals | hunt through (something) (for something) v. | (bir şeyin) içinde/arasında (bir şey) aramak |
Phrasals | hunt through (something) (for something) v. | (bir şey bulmak için bir şeyin) içini karıştırmak |
Idioms | ||
Idioms | hunt high and low (for someone or something) v. | bakmadık yer bırakmamak |
Idioms | hunt high and low (for someone or something) v. | didik didik aramak |