involved - Türkisch Englisch Wörterbuch

involved

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "involved" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 31 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
involved adj. ilgili
The Commission does not have information about the number of manufacturers involved.
Komisyon, ilgili üreticilerin sayısı hakkında bilgi sahibi değildir.

More Sentences
involved adj. karmaşık
The research project was highly involved, requiring many experts.
Araştırma projesi oldukça karmaşıktı ve pek çok uzmana ihtiyaç vardı.

More Sentences
involved adj. bulaşmış
I'm sorry I got you involved in this.
Seni bu işe bulaştırdığım için özür dilerim.

More Sentences
involved adj. ilişkili
This process is to ensure input and participation by all interested and involved parties.
Bu süreç, ilgili ve ilişkili tüm tarafların girdi ve katılımını sağlayacaktır.

More Sentences
involved adj. müdahil
She invited the Norwegian Government to become involved as far back as 1997.
Norveç Hükümeti'ni 1997'de bu konuya müdahil olmaya davet etmiştir.

More Sentences
involved adj. etkilenmiş
Tom was deeply involved.
Tom derinden etkilenmişti.

More Sentences
involved adj. cinsel ilişkiye giren
Layla got involved with Sami sexually.
Layla, Sami ile cinsel ilişkiye girdi.

More Sentences
involved adj. (sanat hareketine) dahil olan
If the choices were clear, then citizens could become involved in the subject of climate.
Eğer seçenekler net olsaydı, vatandaşlar iklim konusuna dahil olabilirlerdi.

More Sentences
involved adj. karışan
There were two people involved in the accident.
Kazaya karışan iki kişi vardı.

More Sentences
involved adj. harcanan
The effort involved in establishing a business was enormous.
İş kurmak için harcanan çaba çok büyüktü.

More Sentences
involved adj. duygusal ilişki yaşayan
He was romantically involved with a co-worker.
Bir iş arkadaşıyla romantik bir ilişkisi vardı.

More Sentences
involved adj. girift
involved adj. karışmış
involved adj. çatak
involved adj. kapsayan
involved adj. dalmış
involved adj. alakalı
involved adj. çapraşık
involved adj. gereken
involved adj. karışık
involved adj. alakadar
involved adj. içerilen
involved adj. karmakarışık
involved adj. anlaşılmaz
involved adj. yanmakta olan
involved adj. duygusal olarak bağlı
involved adj. içeri doğru kıvrık
involved adj. sarılı
involved adj. (siyasi bir amaca) bağlı olan
involved adj. ilişkiye giren
Architecture
involved adj. burgaç

Bedeutungen, die der Begriff "involved" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 114 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
be involved in v. karışmak
Fadil was involved in those rapes and murders.
Fadıl bu tecavüz ve cinayetlere karıştı.

More Sentences
get involved v. dahil olmak
Only when it is strictly necessary does the government get involved.
Sadece kesinlikle gerekli olduğunda hükümet bu işe dahil olur.

More Sentences
be involved v. bulaşmak
Fadil was involved in the drug trade.
Fadıl uyuşturucu ticaretine bulaştı.

More Sentences
get involved in v. bulaşmak
How did Tom get involved in this?
Tom bu işe nasıl bulaştı?

More Sentences
be involved v. ilgisi olmak
Tom denied he was involved in the murder.
Tom cinayetle ilgisi olduğunu inkar etti.

More Sentences
get involved v. karıştırılmak
Tom shouldn't have ever gotten involved.
Tom karıştırılmamalıydı.

More Sentences
be involved in (a project, a job) v. yer almak
Tom was involved in Mary's abduction.
Tom, Mary'nin kaçırılmasında yer aldı.

More Sentences
get involved in v. katılmak
We must give young people the opportunity to demonstrate active commitment by getting involved in public life.
Gençlere, kamu hayatına katılarak aktif bağlılık gösterme fırsatı vermeliyiz.

More Sentences
get involved in v. dahil olmak
The European Parliament, too, got involved in the debate.
Avrupa Parlamentosu da tartışmaya dahil oldu.

More Sentences
get involved v. müdahil olmak
When matters become serious, people get involved in them.
Meseleler ciddileştiğinde, insanlar bu meselelere müdahil olurlar.

More Sentences
get involved v. devreye girmek
The European Union is willing to get involved here and provide humanitarian aid.
Avrupa Birliği burada devreye girmeye ve insani yardım sağlamaya isteklidir.

More Sentences
become involved v. devreye girmek
Only when this proves unsuccessful will the International Criminal Court become involved.
Ancak bunun başarısız olduğu kanıtlandığında Uluslararası Ceza Mahkemesi devreye girecektir.

More Sentences
be involved v. dahil olmak
Secondly, the private sector must be involved more than it has been before.
İkinci olarak özel sektör daha önce olduğundan daha fazla sürece dahil olmalıdır.

More Sentences
be involved v. içerilmek
What happened last week is so horrific on account of its sheer scale and the large number of victims involved.
Geçen hafta yaşananlar, büyüklüğü ve çok sayıda mağduru içermesi nedeniyle çok korkunçtur.

More Sentences
be involved v. karışmak
All players involved must bear their recoverable share of the responsibility.
Olaya karışan tüm aktörler, sorumluluktaki telafi edilebilir paylarını üstlenmelidir.

More Sentences
Idioms
get involved (in or with something) v. (bir şeye) karışmak
It is interesting to hear the Commission say that they should not get involved.
Komisyon'un bu işe karışmamaları gerektiğini söylemesi ilginçtir.

More Sentences
get involved (in or with something) v. (bir şeye) burnunu sokmak
My mother always gets involved in my private life.
Annem her zaman özel hayatıma burnunu sokar.

More Sentences
General
be involved in v. ile uğraşmak
be involved in v. ile meşgul olmak
not to be involved in v. seyirci kalmak
become involved in destructive activities v. zararlı faaliyetlerde bulunmak
become involved in harmful activities v. zararlı faaliyetlerde bulunmak
be personally involved v. parmağı olmak
be personally involved to v. bizzat ilgilenmek
be closely involved with decisions v. kararda yakından söz sahibi olmak
get involved personally v. yakından ilgilenmek
get involved personally v. bizzat ilgilenmek
not to be involved v. dahil olmamak
not to be involved in v. olaya seyirci kalmak
be involved in activities v. etkinliklerde bulunmak
be deeply involved in v. aşırı şekilde ilgilenmek
be involved in an activity v. faaliyette bulunmak
be involved v. adı karışmak
be involved v. içinde yer almak
get involved in a bar-room brawl v. bir bar kavgasına karışmak
get involved in a fight v. bir kavgaya karışmak
become involved in crime v. suça bulaşmak
be involved in harmful activities v. zararlı faaliyetlerde bulunmak
be involved in destructive activities v. zararlı faaliyetlerde bulunmak
be involved in an interaction v. etkileşim içinde olmak
get involved in crime v. suça karışmak
be involved in crime v. suça dahil olmak
be involved in crime v. suça karışmak
get involved in crime v. suça dahil olmak
be involved in corruption v. yolsuzluğa bulaşmak
be involved in corruption v. yolsuzluğa karışmak
be involved in the accident v. kazaya karışmak
be involved in the decision-making process v. karar alma sürecine katılmak
know the risks involved v. işin risklerinin farkında olmak
get involved in match-fixing activities v. şike faaliyetlerine adı karışmak
get involved in match-fixing activities v. şike faaliyetleri içerisinde bulunmak
get involved in match-fixing activities v. şike faaliyetlerinde bulunmak
be involved in match-fixing activities v. şike faaliyetlerinde bulunmak
get involved in match-fixing activities v. şikeye adı karışmak
be involved in match-fixing activities v. şike faaliyetleri içerisinde bulunmak
be involved in match-fixing activities v. şikeye adı karışmak
be involved in match-fixing activities v. şike faaliyetlerine adı karışmak
be involved in a bar fight v. bir bar kavgasına karışmak
get involved in a bar fight v. bir bar kavgasına karışmak
be involved in a fight v. kavgaya karışmak
be involved in the firefighting efforts v. söndürme çalışmalarında bulunmak
get involved in the project v. projede yer almak
become involved in v. işin içine girmek
be involved in v. işin içine girmek
media-involved adj. medyanın dahil olduğu
supposedly being involved in match-fixing scandal adj. şike skandalında adı geçen
emotionally involved adj. -ile duygusal bağı olan
emotionally involved adj. -ile duygusal bağ kurmuş
self-involved adj. benmerkezci
self-involved adj. egosantrik
self-involved adj. bencil
involved [obsolete] adj. gizli saklı
involved [obsolete] adj. el altından yapılan
Colloquial
get involved v. duygusal bağ kurmak
get involved v. duygusal ilişki kurmak
get involved v. cinsel ilişki kurmak
Idioms
get involved with something v. birşeyle ilgilenmek
be involved with someone v. biriyle ilişki içinde/yaşıyor olmak
become involved with something v. bir şeye karışmak/bulaşmak
get involved with something v. bir şeye bulaşmak
get involved (in or with someone or something) v. (biriyle/bir kuruluşla) ortaklık ilişkisi kurmak
get involved (in or with someone or something) v. (biriyle/bir kuruluşla) birleşmek
get involved (in or with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) bir bağlantı/ilişki kurmak
get involved (in or with someone or something) v. (birinin) planlarına, eylemlerine, gelişimine dahil olmak
get involved (in or with someone) v. (birine) duygusal, romantik, cinsel açıdan bağlanmak
be involved with (something) v. (bir şeyle/işle) ilgilenmek
be involved with (something) v. (bir işin) içerisinde olmak
be involved with (something) v. (bir işe) girişmek
involved with adj. -e bulaşmış
involved with adj. '-e karışmış
involved with adj. '-e müdahil
involved with adj. ile iş birliği içinde
involved with (something) adj. (bir şeyde) çalışan
involved with (something) adj. (bir şeyle) iş birliği yapan
Speaking
don't get me involved in this matter expr. beni bu işe karıştırmayın
don't get me involved in this matter expr. beni karıştırmayın bu işe
I am not going to get involved in this expr. ben buna dahil olmayacağım
do not get involved expr. bu işe sen karışma
the persons involved expr. olaya karışanlar
how many vehicles were involved in the crash? expr. kazaya kaç araç karıştı?
don't get involved expr. otur oturduğun yerde
I don't want you getting involved expr. senin karışmanı istemiyorum
I didn't mean to get you involved in all this expr. seni buna bulaştırmak istememiştim
I don't want you getting involved expr. sizin karışmanızı istemiyorum
if the cops find out I'm involved expr. polisler gelip de olaya karıştığımı öğrenirlerse
I shouldn't have involved you in this expr. seni bu işe bulaştırmamalıydım
Trade/Economic
be involved in a failure v. iflasa sürüklenmek
be involved in a bankruptcy v. iflas etmek
Law
arrestee involved n. tutuklu iş
be involved in a fraudulent bankruptcy v. hileli iflasa methaldar olmak
Technical
involved in v. karışmış bulunmak
Aeronautic
involved in v. alakası olmak
Medical
involved field n. tutulu alan
Dentistry
traumatically involved teeth n. travmatik olarak problemli dişler