Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kıymetli taş | precious stone n. | ||
Tom analyzed the precious stone at his lab. Tom Laboratuarda kıymetli taş analizi yaptı. More Sentences |
||||
General | kıymetli taş | gem n. | ||
General | kıymetli taş | gemstone n. | ||
General | kıymetli taş | jewel n. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | kıymetli taş | gem n. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | (kıymetli taş) çok değerli | precious adj. | ||
What our predecessors constructed in Europe is too precious to us for that. Atalarımızın Avrupa'da inşa ettikleri bizim için çok değerlidir. More Sentences |
||||
General | kıymetli taş kesicisi | lapidary n. | ||
General | kıymetli taş kesicisi | lapidist n. | ||
General | ham haline yakın kıymetli taş | preform n. | ||
General | kıymetli taş kesme sanatına ait | lapidary adj. | ||
Technical | ||||
Technical | kıymetli taş kesme tarzı | cut n. | ||
Technical | oyuk yüzeyinde kabartmalı tasarımı olan kıymetli bir taş | cuvette n. | ||
Technical | oyuk yüzeyinde kabartmalı tasarımı olan kıymetli bir taş | curvette n. | ||
Technical | oyuk yüzeyinde kabartmalı tasarımı olan kıymetli bir taş | chevee n. | ||
Art | ||||
Art | rengini zenginleştirmek için emaye, varak veya boya ile astarlanmış (kıymetli taş) | mounted adj. |