kabahat - Türkisch Englisch Wörterbuch

kabahat

Bedeutungen von dem Begriff "kabahat" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 36 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
kabahat blame n.
Why, if the talks are not succeeding, must someone be to blame?
Eğer görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanıyorsa, neden birilerine kabahat bulalım?

More Sentences
kabahat fault n.
The fault for this lies entirely with Europe.
Bunun kabahati tamamen Avrupa'ya aittir.

More Sentences
General
kabahat fault n.
Okay, first of all, my appearance is not my fault.
Tamam, öncelikle, görünüşüm benim kabahatim değil.

More Sentences
kabahat wrongdoing n.
He was disciplined for his wrongdoing.
O kabahati için cezalandırıldı.

More Sentences
kabahat misdemeanour n.
The court charged him with several misdemeanours.
Mahkeme onu çeşitli kabahatlerden ötürü yargılamıştır.

More Sentences
Law
kabahat misdemeanour n.
It can no longer pray in aid of the misdemeanours of its predecessors.
Artık seleflerinin kabahatleri için dua edemez.

More Sentences
kabahat blame n.
No, I don't think that I am to blame.
Hayır, kabahatin bende olduğunu düşünmüyorum.

More Sentences
General
kabahat misdemeanor n.
kabahat fauxpas n.
kabahat misdeed n.
kabahat peccadillo n.
kabahat rap n.
kabahat demerit n.
kabahat guilt n.
kabahat wite n.
kabahat crime n.
kabahat culpability n.
kabahat misconduct n.
kabahat delinquency n.
kabahat error n.
kabahat unskill [obsolete] n.
kabahat mistreading [obsolete] n.
kabahat gult n.
kabahat offence n.
kabahat onus n.
kabahat immerit [obsolete] n.
kabahat disorder n.
kabahat plight [dialect] n.
Law
kabahat misdemeanor n.
kabahat criminalness n.
kabahat criminality n.
kabahat delinquency n.
kabahat criminal misdemeanor n.
kabahat criminalism n.
kabahat guilt n.
Archaic
kabahat miscarriage n.

Bedeutungen, die der Begriff "kabahat" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 34 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kabahat yükleme arraignment n.
yeniden (suç, kabahat vb.) işleme recommitment n.
kabahat bulma reflect [obsolete] n.
kabahat işleme disorder n.
kabahat delili goods n.
kabahat delili goods n.
kabahat etmek commit a fault v.
önemsizmiş gibi göstermek (kabahat, hakaret vb'ni) palliate v.
kabahat işlemek do something wrong v.
kabahat bulmak find fault with v.
kabahat yapmak offend v.
kabahat bulmak accuse v.
yeniden (suç, kabahat vb.) işlemek recommit v.
(kabahat) yüklenen imputative adj.
Colloquial
(biri) hakkında bir suç, kabahat işlediğine dair kanıt olmak have (something) on (one) v.
(birine/bir şeye) kabahat bulmak find fault (with someone or something) v.
(birine/bir şeye) kabahat bulmak find fault (with somebody/something) v.
durduğun kabahat! don't let the door hit you where the good lord split you! expr.
durduğun kabahat! don't let the doorknob hit you where the good lord split you! expr.
Idioms
kendindekini görmeyip başkasına söylenen kusur/kabahat a beam in your eye n.
birçok kabahat a multitude of sins n.
sürekli kabahat bulmak be on at v.
biri hakkında bir suç/kabahat işlediğine dair kanıt olmak have on one v.
(kabahat sebebiyle) yetkililer önünde on the carpet adj.
Law
memurun makamında işlediği kabahat gerekçesiyle verilen ceza amercement royal n.
kabahat işleyen kimse misdemeanant n.
kabahat yükleme arraignment n.
matbaacılık sanatının icrasına ve matbu evrakı neşir ve tevziine ve ilanlar talikine müteallik kabahat misdemeanor regarding the practice of the printing profession and the publication and distribution of printed documents and the posting of public notices n.
resen takibi gerekmeyip cezaya tabi olan kabahat offence n.
kabahat işleyen maleficent adj.
kabahat ve suç işlemeye meyilli olan maleficent adj.
kabahat veya suçun doğasına sahip maleficent adj.
Military
askeri kabahat military misdemeanor n.
Slang
durduğun kabahat! don't let the door hit your ass on the way out expr.