Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | kaygılanmak | worry v. | ||
Some of you worry your earth dreams will never come to fruition. Bazılarınız dünyevi hayalleriniz asla gerçekleşmeyecek diye kaygılanıyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | kaygılanmak | be concerned about v. | ||
People are concerned about racial problems. İnsanlar ırksal sorunlar hakkında kaygılılar. More Sentences |
||||
General | kaygılanmak | be anxious v. | ||
I have been anxious about your health. Sağlığınla ilgili kaygılandım. More Sentences |
||||
General | kaygılanmak | feel anxious v. | ||
General | kaygılanmak | be anxious v. | ||
General | kaygılanmak | bother v. | ||
General | kaygılanmak | angst v. | ||
General | kaygılanmak | dither [us] v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | kaygılanmak | concern (for) v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | kaygılanmak | drop (one's) bundle [australia/new zealand] v. | ||
Idioms | kaygılanmak | drop your bundle [australia/new zealand] v. | ||
Idioms | kaygılanmak | hot under the collar v. | ||
Idioms | kaygılanmak | be in a sweat v. | ||
Archaic | ||||
Archaic | kaygılanmak | cark v. |