Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Sport | ||||
Sport | lineup n. | kadro | ||
That team has a strong lineup. O takımın güçlü bir kadrosu vardır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | lineup n. | sıra | ||
General | lineup n. | konser vb gibi bir etkinlikte sanatçıların sahne alma sırası | ||
General | lineup n. | program | ||
General | lineup n. | saf | ||
General | lineup n. | dizi | ||
General | lineup n. | televizyon yayın akışı | ||
General | lineup n. | sıralanma | ||
General | lineup n. | sıralanma şekli | ||
General | lineup n. | basılı sayfayı hizalama | ||
General | lineup n. | hizalanmış kağıt | ||
Law | ||||
Law | lineup n. | gerçek suçluyu teşhis etmek icin (karakolda polis tarafindan) şüphelilerin sıraya dizilmesi | ||
Law | lineup n. | teşhis maksadıyla zanlıları/şüpheli şahısları sıraya dizme | ||
Law | lineup n. | teşhis amacıyla yüzleştirme veya muvacehe | ||
Law | lineup n. | zanlı teşhis odası | ||
Sport | ||||
Sport | lineup n. | oyun başlamadan oyuncuların yerini alması | ||
Sport | lineup n. | esami listesi | ||
Sport | lineup n. | maç kadrosu |
Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Law | ||||
Law | police lineup of suspects n. | gerçek suçluyu teşhis etmek icin (karakolda polis tarafindan) şüphelilerin sıraya dizilmesi | ||
Sport | ||||
Sport | team lineup n. | takım dizilişi | ||
Sport | match lineup n. | maç kadrosu | ||
Basketball | ||||
Basketball | lineup for a free throw n. | serbest atış sırasında ribaunda gireceklerin işaretli yerlere dizilmesi |