Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | long-term adj. | uzun vadeli | ||
This, however, requires long-term efforts and specific, effective investments in alternatives. Ancak bu, uzun vadeli çabalar ve alternatiflere özel, etkili yatırımlar gerektirmektedir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | long-term adj. | uzun vadeli | ||
This, however, requires long-term efforts and specific, effective investments in alternatives. Ancak bu, uzun vadeli çabalar ve alternatiflere özel, etkili yatırımlar gerektirmektedir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | long-term adj. | uzun dönem | ||
Three long-term inmates of the state penitentiary have just escaped. Devlet ceza evinden üç uzun dönem mahkum kaçtı. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | long-term adj. | uzun süreli | ||
More people have long-term illnesses in Wales than in England or Scotland. Galler'de, İngiltere ve İskoçya'ya kıyasla daha fazla sayıda insan uzun süreli hastalıklara yakalanmaktadır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | long-term n. | uzun vadeli kapasite maliyetleri | ||
Trade/Economic | long-term adj. | uzun vadeli kazanç getiren | ||
Trade/Economic | long-term adj. | uzun vadeli anlaşma sağlayan | ||
Trade/Economic | long-term adj. | uzun vadede ticari kayba yol açan | ||
Trade/Economic | long-term adj. | on yılı aşkın dönemde getirisi olan | ||
Trade/Economic | long-term adj. | altı aydan uzun süre ile tutulan finansal varlıklar ile ilgili | ||
Trade/Economic | long-term adj. | altı aydan uzun süre ile tutulan finansal varlıklara ait | ||
Trade/Economic | long-term adj. | uzun vadeli finansal varlıklara ilişkin |