misery - Türkisch Englisch Wörterbuch

misery

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "misery" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 19 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
misery n. sefalet
Since then we have seen appalling destruction and misery.
O zamandan bu yana korkunç bir yıkım ve sefalet gördük.

More Sentences
misery n. ızdırap
For a former parliamentarian, all these debates with planned speaking times have been a misery.
Eski bir parlamenter için, konuşma süreleri planlanmış tüm bu tartışmalar tam bir ızdıraptı.

More Sentences
General
misery n. acı
They make the misery of separation even worse.
Ayrılık acısını daha da kötüleştiriyorlar.

More Sentences
misery n. mutsuzluk
An uncontrolled life leads to misery.
Kontrolsüz bir hayat mutsuzluğa yol açar.

More Sentences
Common Usage
misery n. bedbahtlık
misery n. perişanlık
General
misery n. yoksulluk
misery n. dert
misery n. hınzır
misery n. sefil kimse
misery n. sefil hayvan
misery n. ağrı
misery n. romatizma
misery n. melankoli durumu
misery n. melankoli dönemi
misery n. memnuniyetsiz tip
misery n. şikayet bağımlısı
misery n. içler acısı durum
Card
misery n. oyuncunun tüm elleri kaybettiği deklarasyon

Bedeutungen, die der Begriff "misery" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 63 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
live in misery v. sefalet çekmek
put an animal out of its misery v. hayvanı öldürerek acılarına son vermek
put someone out of one's misery v. birini öldürmek
put someone out of one's misery v. öldürerek acılarına son vermek
put someone out of one's misery v. çaresine bakmak
put someone out of one's misery v. birini sıkıntılı bir durumdan kurtarmak
live a life of great misery v. sürüm sürüm sürünmek
Proverb
misery loves company el ile gelen düğün bayram
Idioms
a misery guts n. sürekli mızmızlanan huysuz tip
put out of one's misery v. acısına son vermek
put an animal out of its misery v. (bir hayvanı öldürerek) acılarına son vermek
put (one) out of (one's) misery v. (öldürerek/uyutarak) acısına son vermek
make somebody’s life a misery v. birinin hayatını zindan etmek
make somebody’s life a misery v. birinin hayatını karartmak
make somebody’s life a misery v. birinin hayatını zehir etmek
make somebody’s life a misery v. birinin hayatını mahvetmek
make somebody’s life a misery v. birine dert olmak
put (something) out of its misery v. (bir şeyi) öldürerek acılarına son vermek
put (something) out of its misery v. (bir şeyi) öldürerek acı çekmekten kurtarmak
put (something) out of its misery v. (bir şeyi) öldürerek ıstırabına son vermek
put (someone) out of one's misery v. (birini) öldürerek acılarına son vermek
put (someone) out of one's misery v. (birini) öldürerek acı çekmekten kurtarmak
put (someone) out of one's misery v. (birini) öldürerek ıstırabına son vermek
put (someone) out of (one's) misery v. (birinin) merakını bastırmak
put (someone) out of (one's) misery v. (birinin) merakını yatıştırmak
put (someone) out of (one's) misery v. (birinin) merakını gidermek
put (someone) out of (one's) misery v. (birinin) merakına son vermek
put (one) out of (one's) misery v. (birini) öldürerek acılarına son vermek
put (one) out of (one's) misery v. (birini) öldürerek acı çekmekten kurtarmak
put (one) out of (one's) misery v. (birini) öldürerek ıstırabına son vermek
put (one) out of (one's) misery v. (birine) acıyıp/merhamet edip onu öldürmek
put (one) out of (one's) misery v. (birinin) merakını bastırmak
put (one) out of (one's) misery v. (birinin) merakını yatıştırmak
put (one) out of (one's) misery v. (birinin) merakını gidermek
put (one) out of (one's) misery v. (birinin) merakına son vermek
make (one's) life a misery v. (birinin) hayatını zindan etmek
make (one's) life a misery v. (birinin) hayatını karartmak
make (one's) life a misery v. (birine) hayatı zehir etmek
make (one's) life a misery v. (birine) hayatı zehretmek
make life a misery (for one) v. (birinin) hayatını zindan etmek
make life a misery (for one) v. (birine) hayatı çekilmez yapmak
make life a misery (for one) v. (birine) hayatı zindan etmek
put somebody out of their misery v. birini merakta bırakmamak
put somebody out of their misery v. birini endişelendirmemek
put somebody out of their misery v. birinin endişesine/merakına/ıstırabına son vermek
put something out of its misery v. bir hayvanı acısını dindirmek/acısına son vermek için öldürmek
put something out of its misery v. bir hayvanı öldürerek ıstırabına son vermek
put out of misery v. (öldürerek/uyutarak) acısına son vermek
put out of misery v. öldürerek acı çekmekten kurtarmak
put out of misery v. öldürerek ıstırabına son vermek
put out of misery v. merakını bastırmak
put out of misery v. merakını yatıştırmak
put out of misery v. merakını gidermek
put some creature out of its misery v. bir hayvanı uyutmak
put some creature out of its misery v. bir hayvanı acısına son vermek için öldürmek
put some creature out of its misery v. bir hayvana ötenazi yapmak
put some creature out of its misery v. bir hayvanı acısını/ıstırabını dindirmek için öldürmek
make somebody’s life a misery v. birine ızdırap olmak
Trade/Economic
misery index n. enflasyon-işsizlik endeksi
misery index n. işsizlik ve enflasyon oranı
misery index n. sefalet endeksi
Literature
misery memoir n. yazarın özellikle çocukluk döneminde yaşadığı zorlukları anlattığı otobiyografik eser
British Slang
misery-guts n. eğlence bozan kimse