origin - Türkisch Englisch Wörterbuch

origin

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "origin" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 45 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
origin n. menşe
Let us not forget that most accession countries are also countries of origin and transit of trafficking in women.
Katılım ülkelerinin çoğunun aynı zamanda kadın ticaretinin menşe ve transit ülkeleri olduğunu unutmayalım.

More Sentences
origin n. köken
In many cases the origins go beyond transport policy.
Birçok durumda kökenler ulaştırma politikasının ötesine geçmektedir.

More Sentences
General
origin n. asıl
Felicja's mother is a Polish of Romanian origin.
Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır.

More Sentences
origin n. köken
Hutus of Bantu origin form the majority tribe in Burundi with a population of 6 million.
Bantu kökenli Hutular, 6 milyonluk nüfuslarıyla Burundi'de çoğunluk kabileyi oluşturmaktadır.

More Sentences
origin n. kaynak
The origin of this list cannot be traced to any legal procedure whatsoever, but comes from the CIA.
Bu listenin kaynağı herhangi bir yasal prosedüre dayandırılamaz ancak CIA'den gelmektedir.

More Sentences
origin n. doğuş
He is studying the origin of jazz in America.
O, cazın Amerika'daki doğuşunu araştırıyor.

More Sentences
origin n. orijin
The word's origin is unknown.
Kelimenin orijini bilinmiyor.

More Sentences
Trade/Economic
origin n. kaynak
The origin of the contamination is now known.
Kirliliğin kaynağı artık biliniyor.

More Sentences
origin n. menşe
The product definition proposed is comparable with that of a registered designation of origin.
Önerilen ürün tanımı, tescilli bir menşe adı ile karşılaştırılabilir.

More Sentences
origin n. menşei
Pollen is the only indicator of the origin of honey.
Polen, balın menşeinin tek göstergesidir.

More Sentences
Ottoman Turkish
origin n. menşe
If the free market strikes, cheese, wine, mustard, vinegar and cake will soon no longer come from the region of origin.
Eğer serbest piyasa başlarsa, peynir, şarap, hardal, sirke ve kek artık menşe bölgesinden gelmeyecek.

More Sentences
General
origin n. bir şeyin dayandığı temel
origin n. bir malın üretildiği yer
origin n. mahreç
origin n. yolculuğun başlangıç noktası
origin n. memba
origin n. kalkış noktası
origin n. soy
origin n. nesil
origin n. kök
origin n. başlangıç noktası
origin n. başlangıç
origin n. merkez
origin n. başnokta
origin n. çıkış
Trade/Economic
origin n. çıkış
origin n. doğuş
origin n. kök
origin n. mebde
origin n. nesil
origin n. soy
origin adj. asıl
Politics
origin n. başlangıç noktası
Technical
origin n. başnokta
Computer
origin n. başnokta
Anatomy
origin n. kasın ucu
origin n. sinirin dallanmaya başladığı yer
origin n. kan damarının dallanmaya başladığı yer
Math
origin n. başnokta
origin n. orijin
origin n. koordinat sisteminde sıfır noktası
Biochemistry
origin n. öz
Marine Biology
origin n. köker
Ottoman Turkish
origin n. mebde
Engineering
origin n. dünya üzerinde bir koordinat sistemine göre sıfır olarak seçilen nokta

Bedeutungen, die der Begriff "origin" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 176 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
place of origin n. menşe yeri
The idea of slaughter in the immediate vicinity of the place of origin is also widely being put into practice.
Kesimin menşe yerin hemen yakınında yapılması fikri de yaygın olarak uygulanmaktadır.

More Sentences
origin of species n. türlerin kökeni
We associate the name of Darwin with The Origin of Species.
Darwin'in adını, Türlerin Kökeni'yle birlikte anıyoruz.

More Sentences
country of origin n. menşe ülkesi
I think that recognition of the country of origin is vital and should not be overlooked.
Menşe ülkenin tanınmasının hayati önem taşıdığını ve göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
national origin n. ulusal köken
Therefore, a simple reference to national origin may be considered as a racist act or as racial discrimination.
Bu nedenle, ulusal kökene yapılan basit bir atıf ırkçı bir eylem ya da ırk ayrımcılığı olarak değerlendirilebilir.

More Sentences
of foreign origin adj. yabancı kökenli
In the Seventeenth century, some 40% of all students at the universities in the Netherlands were of foreign origin.
On yedinci yüzyılda Hollanda'daki üniversitelerde okuyan öğrencilerin yaklaşık %40'ı yabancı kökenliydi.

More Sentences
Trade/Economic
country of origin n. menşe ülkesi
It was particularly with regard to the country of origin principle that we were more frank.
Özellikle menşe ülke ilkesi konusunda daha açık sözlü davrandık.

More Sentences
Law
state of origin n. menşe devlet
Your report contains no reference to an EU-wide list of safe third states and states of origin.
Raporunuzda AB çapında bir güvenli üçüncü devletler ve menşe devletler listesine atıfta bulunulmamaktadır.

More Sentences
Politics
origin rules n. menşe kuralları
This means that they meet all the conditions of the origin rules protocol.
Bu da menşe kuralları protokolünün tüm koşullarını yerine getirdikleri anlamına gelmektedir.

More Sentences
state of origin n. menşe ülke
Your report contains no reference to an EU-wide list of safe third states and states of origin.
Raporunuzda AB çapında bir güvenli üçüncü dünya ülkeleri ve menşe ülkeler listesine atıfta bulunulmamaktadır.

More Sentences
country-of-origin principle n. menşe ülke ilkesi
I refer back to the country-of-origin principle.
Menşe ülke ilkesine geri dönüyorum.

More Sentences
Biology
origin of life n. yaşamın kökeni
He even referred to the origin of life.
Yaşamın kökeninden bile bahsetti.

More Sentences
Linguistics
origin of language n. dilin kökeni
There are lots of theories about the origins of language, but, in fact, no one really knows.
Dilin kökeni hakkında pek çok teori var ama aslında kimse gerçekten bilmiyor.

More Sentences
General
time of origin n. başlangıç zamanı
origin and antecedents n. başlangıç ve öncekiler
origin time n. oluş zamanı
social origin n. sosyal köken
animal origin n. hayvan menşeli
origin-destination survey n. kaynak-menzil araştırması
non-domestic origin n. yerli kaynaklı olmayan
station origin n. hareket istasyonu
english origin n. ingiliz asıllı
false origin n. itibari başlangıç
country of origin n. memleket
actual origin n. gerçek menşei
ethnic origin n. etnik kimlik
of doubtful origin adj. adı belirsiz
nonlocal origin adj. yerli kaynaklı olmayan
balkan-origin adj. balkan kökenli
of greek origin adj. rum asıllı
of turkish origin adj. türk asıllı
of foreign origin adj. yabancı kaynaklı
c/o (certificate of origin) abrev. menşe belgesi
Trade/Economic
point of origin n. çıkış noktası
origin principle of taxation n. çıkış ülkesinde vergilendirme ilkesi
appellation of origin n. coğrafi kaynak işareti
country of origin n. dışarıya ihraç olunan bir malı üreten ülke
food of animal origin n. hayvan menşeli gıda
food of animal origin n. hayvansal gıda
country of origin n. ihracatçı ülke
country of origin n. kaynak ülke
indication of origin certificate n. köken işareti belgesi
indication of origin n. köken işareti
indication of origin n. köken imi
country of origin n. köken ülkesi
certificate of origin n. köken belgesi
the origin of the product n. malın menşei
return to country of origin n. mahrece iade
country of origin n. mahreç
certificate of origin n. menşe şahadetnamesi
country of origin n. menşe ülke
point of origin n. menşe noktası
country of origin n. menşe ülke
invoice of origin n. menşe faturası
country of origin labeling n. menşe ülke etiketlemesi
country of origin certificate n. menşe şehadetnamesi
origin marking n. menşe işaretlemesi
principle of origin n. menşe ülke ilkesi
certificate of origin n. menşe şahadetnamesi
mark of origin n. menşe markası
return to the country of origin n. menşei ülkesine iade
system of cumulation of origin n. menşe kümülasyon sistemi
country of origin labeling n. menşe ülkenin etiket üzerinde yazılması
confirmation of origin n. menşe teyidi
agreement on rules of origin n. menşe kuralları anlaşması
country of origin n. menşei ülke
certificate of origin n. orijin belgesi
negative certificate of origin n. olumsuz menşe şahadetnamasi
pan-european system of cumulation of origin n. pan-avrupa menşe kümülasyonu sistemi
telegram country origin n. telgraf çekildiği
telegram country origin n. telgrafı gönderen ülke dilinde
the origin of the product n. ürünün menşei
domestic-origin adj. yerli menşeli
local-origin adj. yerli menşeli
coo (country of origin) abrev. menşe ülkesi
coo (country of origin) abrev. menşei ülke
coo (country of origin) abrev. ihracatçı ülke
Law
domicile of origin n. doğumla kazanılan konut
minimum common list of third countries as safe countries of origin n. güvenli menşe ülke olarak üçüncü ülkelerin asgari ortak listesi
certificate of origin n. menkul şahadetnamesi
rules of origin n. menşei kuralları
certificate of origin n. menşe şehadetnamesi
country of origin n. menşe ülke
certificate of origin n. menşe şahadetnamesi
Politics
wto committee on rules of origin n. dtö köken (menşe) kuralları komitesi
ethnic origin n. etnik köken
safe country of origin n. güvenli menşe ülke
additional protocol to the european agreement on the exchange of therapeutic substances of human origin n. insan menşeili tedavi edici maddelerin karşılıklı verilmesine dair avrupa anlaşmasına ek protokol
european agreement on the exchange of therapeutic substances of human origin n. insan menşeili tedavi edici maddelerin değişimine dair avrupa sözleşmesi
rule of origin n. menşei kuralları
country of origin n. menşe ülke
country of origin information n. menşe ülke bilgisi
pan mediterranean origin cumulation n. pan avrupa menşe kümülasyonu
pan european cumulation of origin n. pan avrupa menşe kümülasyonu
pan-european system of cumulation of origin n. pan-avrupa menşe kümülasyonu sistemi
regularity committee on the protection of geographical indications and designations of origin for agricultural products and foodstuffs n. tarımsal ürünler ve gıdalara özgü coğrafi işaretler ve menşe adlarının korunması düzenleyici komitesi
proof of preferential origin of goods n. tercihli menşe kanıtı
of religious origin adj. dini kökenli
ethnic origin adj. etnik asıllı
Institutes
department of customs value and origin n. kıymet ve menşe dairesi
department for rules of origin and free trade agreements n. menşe kuralları ve serbest ticaret anlaşmaları dairesi
Technical
soil of fluvioglacial origin n. akarsu ve buzul kökenli zemin
acoustic origin n. akustik kaynak
measurement of quantities in samples of biological origin n. biyolojik kaynaklı örneklerin miktarının ölçülmesi
time of origin n. çıkış zamanı
true origin n. gerçek başlangıç noktası
geological origin n. jeolojik menşe
certificate of origin n. menşe belgesi
time of origin n. tarih saat grubu
liquids of agricultural origin n. tarım kökenli sıvılar
Computer
file origin n. dosya kaynağı
vertical origin n. dikey başlangıç
grid origin n. kılavuz başlangıcı
prefix origin n. önek kaynağı
class of origin n. özgün sınıf
suffix origin n. sonek kaynağı
horizontal origin n. yatay başlangıç
by origin expr. kaynağa göre
Informatics
virtual origin n. sanal başnokta
Telecom
cell of origin n. asıl hücre
virtual origin n. sanal başlangıç noktası
Electric
protection against over-voltages of atmospheric origin or due to switching n. atmosfer kaynaklı veya anahtarlama sırasında meydana gelen aşırı gerilimlere karşı koruma
Traffic
origin-destination survey n. başlangıç son etüdü
Marine
port of origin n. bağlı olduğu liman
station of origin n. hareket istasyonu
origin carrier n. ticari başlangıç taşıtı
Medical
infection origin n. bulaşma kaynağı
samples of biological origin n. biyolojik kökenli numuneler
natural origin drug n. doğal kaynaklı ilaç
embryonic origin n. embriyonik köken
embryologic mesonephric origin n. embriyolojik mezonefrotik köken
a cutaneous disease of unknown origin n. etyolojisi bilinmeyen bir deri hastalığı
single-use medical device incorporating materials of animal origin n. hayvansal kaynaklı maddeler içeren bir kullanımlık tıbbi cihaz
maximum residue limits of veterinary medicinal products in foodstuffs of animal origin n. hayvansal kökenli gıdalarda veteriner ilaçları maksimum kalıntı limitleri
medical devices incorporating materials of animal origin n. hayvansal kaynaklı malzemeleri birleştiren tıbbi cihazlar
solid tumors with mesothelial origin n. mezotel kökenli solid tümörler
tumor with mesenchymal origin n. mezenşimal kökenli tümör
common embryonic origin n. ortak embriyolojik köken
fever of unknown origin n. nedeni bilinmeyen ateş
disorder with an unknown origin n. nedeni bilinmeyen rahatsızlık
diseases of tropical-origin n. tropikal menşeli hastalıklar
diseases of tropical-origin n. tropik menşeli hastalıklar
chronic liver disease of viral origin n. viral etkenlere bağlı gelişen kronik karaciğer hastalığı
ischemic origin adj. iskemik kökenli
Psychology
acoustic origin n. akustik köken
Pathology
impotence of organic origin n. organik kaynaklı impotans
female infertility of cervical origin n. servikal kaynaklı kadın infertilitesi
pyrexia of unknown origin n. sebebi bilinmeyen ateş
female infertility of tubal origin n. tubal kaynaklı kadın infertilitesi
female infertility of uterine origin n. uterus kaynaklı kadın infertilitesi
Math
origin of coordinates n. konaç başnoktası
origin of coordinates n. koordinat başnoktası
origin of coordinates n. koordinat başlangıç noktası
origin of coordinate axes n. eksenlerin kesiştiği nokta
origin of coordinate axes n. orijin
Statistics
arbitrary origin n. itibari orijin
arbitrary origin n. keyfi başlangıç
Biology
genetic origin n. genetik köken
origin of life n. hayatın kökeni
Agriculture
liquids of agricultural origin n. tarım kökenli sıvılar
Linguistics
origin of language n. dil kökeni
Environment
protected designation of origin n. koruma altına alınmış menşe adı
hydrocarbons of mineral origin n. mineral kaynaklı hidrokarbonlar
tsunami of distant origin n. uzak kaynaklı tsunami
Geography
soil of glacial origin n. buzul kökenli zemin
origin destination survey n. çıkış-varış yeri araştırması
protected designation of origin (pdo) n. menşe adı
Geology
volcanic origin n. volkanik kökeni
volcanic origin n. volkanik menşei
volcanic origin n. volkanik köken
Military
caddie [origin] n. mesleği öğrenmek ve askeri kariyer elde etmek için rütbesiz olarak orduya katılan soylu erkek
point of origin n. başlangıç noktası
point of origin n. çıkış noktası
origin of the trajectory n. mermi yolu başlangıç noktası
attack origin n. taarruz başlangıç noktası
Music
mobo (music of black origin) [uk] abrev. her yıl afro-amerikan kültürüne ait çeşitli müzik türlerindeki müzisyenlere ve sanatçılara verilen çeşitli ödüller
Latin
fons et origo (source and origin) n. kaynak ve köken