pahalı - Türkisch Englisch Wörterbuch

pahalı

Bedeutungen von dem Begriff "pahalı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 35 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
pahalı expensive adj.
Some Member States consider the proposal too expensive.
Bazı Üye Devletler, önerinin çok pahalı olduğunu düşünmektedir.

More Sentences
pahalı pricey adj.
These clothes are beautiful, but pricey.
Bu kıyafetler güzel ama pahalı.

More Sentences
General
pahalı expensive adj.
They have resolved a number of them, but in some cases their activities have become extremely expensive.
Bunların bir kısmını çözüme kavuşturdular, ancak bazı durumlarda faaliyetleri son derece pahalı hale geldi.

More Sentences
pahalı costly adj.
It is a costly world to live in these days.
Bugünlerde yaşamak pahalı bir dünya.

More Sentences
pahalı dear adj.
Fresh vegetables are very dear in winter.
Taze sebzeler kışın çok pahalıdır.

More Sentences
pahalı overpriced adj.
It was really overpriced.
Gerçekten çok pahalıydı.

More Sentences
Trade/Economic
pahalı expensive adj.
Contrary to the normal rules of economics, the more low-sulphur fuel is required, the more expensive it gets.
Normal ekonomi kurallarının aksine, ne kadar düşük sülfürlü yakıt gerekiyorsa, o kadar pahalı hale geliyor.

More Sentences
pahalı costly adj.
It can be costly.
O pahalı olabilir.

More Sentences
Technical
pahalı expensive adj.
Patent processing times are very long and application is expensive.
Patent işlem süreleri çok uzun ve başvuru pahalı.

More Sentences
General
pahalı stiff adj.
pahalı valuable adj.
pahalı precious adj.
pahalı rich adj.
pahalı sumptuous adj.
pahalı pricy adj.
pahalı high adj.
pahalı upscale adj.
pahalı unaffordable adj.
pahalı high-priced adj.
pahalı higher-priced adj.
pahalı exclusive adj.
pahalı chargeable [obsolete] adj.
pahalı tight adj.
pahalı white-glove adj.
pahalı high adj.
pahalı highborn adj.
pahalı high-end adj.
pahalı opiparous [obsolete] adj.
pahalı costlewe adj.
pahalı platinum adj.
pahalı premium adj.
Idioms
pahalı arm and a leg expr.
Trade/Economic
pahalı dear adj.
Slang
pahalı exy adj.
British Slang
pahalı pure bead adj.

Bedeutungen, die der Begriff "pahalı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 211 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
pahalı olmayan inexpensive adj.
Tom is looking for an inexpensive used car.
Tom pahalı olmayan, kullanılmış bir otomobil arıyor.

More Sentences
General
pahalı saat expensive watch n.
An expensive watch is not necessarily a good one.
Pahalı saat mutlaka iyi bir saat değildir.

More Sentences
çok pahalı precious adj.
Everything is so precious.
Her şey çok pahalı.

More Sentences
çok pahalı costly adj.
This kind of recovery is not terribly costly but may still be too expensive for Senegal.
Bu tür bir kurtarma çok maliyetli değildir ancak Senegal için yine de çok pahalı olabilir.

More Sentences
pahalı görünümlü expensive-looking adj.
Tom is wearing an expensive-looking pair of boots.
Tom pahalı görünen bir çift bot giyiyor.

More Sentences
daha az pahalı less expensive adj.
My watch is less expensive than yours.
Saatim sizinkinden daha az pahalı.

More Sentences
pahalı elbiselerle richly adv.
The guests at the gala were richly dressed.
Galanın konukları pahalı elbiseler giyinmişlerdi.

More Sentences
Colloquial
daha pahalı more expensive adj.
To my disappointment, this resulted only in ever more expensive transfers.
Hayal kırıklığıma rağmen, bu sadece daha pahalı transferlerle sonuçlandı.

More Sentences
biraz pahalı a little expensive expr.
The ingredients for this recipe are a little expensive.
Bu tarifin malzemeleri biraz pahalı.

More Sentences
Idioms
biraz pahalı a little (bit) pricey expr.
I think that hotel is going to be a little pricey for you.
O otelin senin için biraz pahalı olacağını düşünüyorum.

More Sentences
General
büyük, pahalı bol resimli kitap a coffee table book n.
pahalı yer gyp-joint n.
yüksek kaliteli ve pahalı ürünler high-end goods n.
pahalı mal satılan yer up-market n.
pik yükte pahalı tarifeli elektrik on-peak current n.
lüks ve pahalı ürünler high-end goods n.
pahalı lokanta clip joint n.
pahalı mal satılan yer upmarket n.
lüks/pahalı/marka/(yüksek) kaliteli mal sektörü high-end sector n.
gösteride en pahalı koltukların fiyatı top n.
lüks ve pahalı restoran fancy restaurant n.
pahalı ve şatafatlı mücevherler bling bling n.
ortaçağ kostümlerinde süs olarak kullanılan pahalı, gri bir kürk gris n.
orta çağ kostümlerinde süs olarak kullanılan pahalı, gri bir kürk grise n.
orta çağ kostümlerinde süs olarak kullanılan pahalı, gri bir kürk grize [obsolete] n.
resmi olmayıp pahalı, şık veya zarif olan (kıyafet) dressy casual n.
pahalı olma priciness n.
eski zamanlarda parfüm olarak kullanılan, misk kokan pahalı bir merhem spikenard n.
pahalı ihtişam sumptuosity n.
oldukça pahalı olmak be on the high side v.
çok para tutmak (pahalı vb) roll in v.
pahalı olmamak be inexpensive v.
müşteriyi daha pahalı olanı satın alması için ikna etmeye çalışmak upsell v.
ucuz alıp pahalı satmak buy cheap sell dear v.
ucuz alıp pahalı satmak buy cheap sell high v.
pahalı bulmak find it expensive v.
daha pahalı yoldan göndermek misroute v.
toplam satış tutarını artırmak amacıyla farklı tekliflerle müşteriyi daha çok veya daha pahalı olanı alması için yönlendirmek upsell v.
pek pahalı sumptuous adj.
ihtiyaç fazlası seçenekleri ve pahalı olan luxurious adj.
pahalı ve güzel rich adj.
çok pahalı big ticket adj.
çok pahalı unaffordable adj.
daha pahalı costlier adj.
pahalı ve üst sınıf fancy adj.
çok pahalı big-ticket adj.
çok pahalı high-ticket adj.
pahalı ve kaliteli upmarket adj.
aşırı/çok pahalı eye-wateringly expensive adj.
pahalı ve kaliteli up-market adj.
çok pahalı spendy adj.
çok pahalı high-ticket adj.
daha pahalı pricier adj.
son derece pahalı extremely costly adj.
oldukça pahalı extremely costly adj.
en pahalı three-piled [obsolete] adj.
pahalı elbiseler giyen tuftaffeta [obsolete] adj.
pahalı olmayan uncostly adj.
pahalı olmayan unexpensive adj.
pahalı ve üst sınıf olmayan unfancy adj.
parlak ve pahalı blinging adj.
pahalı veya ucuz olmayan mid-price adj.
(özellikle giysi) üreticinin en pahalı ürünlerinden daha ucuz bridge adj.
en son ve pahalı moda ile ilgili high-style adj.
pahalı olmayan humble adj.
pahalı olmayan moderate adj.
eski roma'da yarı değerli taş veya porselenden yapılmış pahalı kapların üretiminde kullanıldığı düşünülen bir malzemeye ait veya ilişkin myrrhine adj.
eski roma'da yarı değerli taş veya porselenden yapılmış pahalı kapların üretiminde kullanıldığı düşünülen bir malzemeden yapılan myrrhine adj.
pahalı olmayan dime-store adj.
eski roma'da yarı değerli taş veya porselenden yapılmış pahalı kapların üretiminde kullanıldığı düşünülen bir malzemeye ait veya ilişkin myrrhine adj.
eski roma'da yarı değerli taş veya porselenden yapılmış pahalı kapların üretiminde kullanıldığı düşünülen bir malzemeden yapılmış myrrhine adj.
aşırı pahalı overcostly adj.
aşırı pahalı overdear adj.
aşırı pahalı ruinous adj.
pahalı olmayan peoplish adj.
pahalı bir şekilde expensively adv.
pahalı bir biçimde dearly adv.
pahalı olmadan unexpensively adv.
daha pahalı olmaya doğru upmarket adv.
pahalı bir şekilde pricily adv.
pahalı olarak pricily adv.
Phrasals
kendine pahalı bir şey almak bounce for (something) v.
Phrases
ucuz alan pahalı alır buy cheap, buy twice expr.
astarı yüzünden pahalı the game's not worth the candle expr.
Proverb
ucuz alan, pahalı alır buy cheap, buy twice
Colloquial
pahalı duran bir etiket an expensive-looking label n.
pahalı alışkanlıklar expensive habits n.
pahalı bir kozmetik ürününün muadili dupe n.
pahalı ekipmanlarla donatmak pimp up [us] v.
pahalı/son model aksesuarlarla süslemek pimp up [us] v.
oldukça pahalı olmak be rather steep v.
beklenenden pahalı olmak be rather steep v.
pahalı olmayan economic adj.
aşırı pahalı gold-plated adj.
çok pahalı superexpensive adj.
çok pahalı! cheap at half the price! expr.
çok pahalı over the odds expr.
çok pahalı at a price expr.
ucuz da olsa pahalı da olsa damn the expense expr.
Idioms
çok pahalı bir miktar the stratosphere n.
ucuz da pahalı da olmayan şey a good five-cent cigar n.
çok pahalı big ticket n.
astarı yüzünden pahalı şey monkey's allowance n.
pahalı ancak kullanımsız şey, bina, proje a white elephant n.
pahalı (bir) alışveriş a big-ticket item n.
pahalı (bir) ürün a big-ticket item n.
pahalı alışveriş big-ticket item n.
pahalı ürün big-ticket item n.
büyük, pahalı bol resimli kitap coffee table book n.
büyük, pahalı bol resimli kitap coffee-table book n.
pahalı şeyler the finer things (in life) n.
ucuz alıp pahalı satmak buy low, sell high v.
çok pahalı olmak cost a bomb v.
çok pahalı olmamak not break the bank v.
çok pahalı olmak break the bank v.
çok pahalı bir şey alıp ufak harcamalardan kaçınmak spoil the ship for a hap'orth of tar v.
pahalı olmak cost an arm and a leg v.
pahalı gelmek cost a packet v.
biraz pahalı olmak be a bit steep v.
fiyatı beklenenden biraz pahalı/yüksek olmak be a bit steep v.
biraz/oldukça pahalı olmak be a bit steep v.
fiyatı beklenenden biraz/oldukça pahalı olmak be a bit steep v.
biraz/oldukça pahalı olmak be rather steep v.
fiyatı beklenenden biraz/oldukça pahalı olmak be rather steep v.
(biraz) pahalı olmak be (a bit) on the expensive side v.
(biraz) pahalı gibi durmak be (a bit) on the expensive side v.
biraz/oldukça pahalı olmak be a bit/rather steep v.
pahalı zevkleri olmak have expensive tastes v.
pahalı zevkleri olmak have expensive taste v.
biraz tuzlu/pahalı little pricey adj.
biraz tuzlu/pahalı little steep adj.
çok pahalı higher than a cat's back adj.
çok pahalı too rich for (one's) blood adj.
(birinin) ödeyemeyeceği kadar pahalı too rich for (one's) blood adj.
aşırı pahalı too rich for (one's) blood adj.
(biri) için çok/aşırı pahalı too rich for (one's) blood adj.
astarı yüzünden pahalı the cake's not worth the candle expr.
astarı yüzünden pahalı the game is not worth the candle expr.
biraz fazla pahalı on the expensive side expr.
çok pahalı too rich for someone's blood expr.
çok pahalı for a price expr.
çok pahalı worth a jew's eye expr.
çok pahalı a bit (too) rich for (one's) blood expr.
(birinin) ödeyemeyeceği kadar pahalı a bit (too) rich for (one's) blood expr.
aşırı pahalı a bit (too) rich for (one's) blood expr.
(biri) için çok/aşırı pahalı a bit (too) rich for (one's) blood expr.
çok pahalı a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
(birinin) ödeyemeyeceği kadar pahalı a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
aşırı pahalı a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
(biri) için çok/aşırı pahalı a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
biraz pahalı a little (bit) steep expr.
Speaking
biraz pahalı it's a little expensive expr.
çok pahalı it cost big bikkies expr.
o kadar pahalı ki kimse alamaz it's prohibitively expensive expr.
Trade/Economic
pahalı olma chargeableness n.
çok pahalı ürünler big ticket items n.
daha pahalı pazar dearer market n.
pahalı mal satın alan tüketici upper end of the market n.
pahalı para dear money n.
pahalı para politikası dear money policy n.
pahalı mal veya hizmet satan kişi veya kuruluş clip-joint n.
(ünlü bir) tasarımcı etiketi taşıyan pahalı ürün designer label n.
(ünlü bir) tasarımcının etiketini taşıyan pahalı ürün designer label n.
en pahalı ile en ucuz arasındaki ürün skalasıyla ilgili bridge adj.
en pahalı ile en ucuz arasındaki ürün skalasına ait bridge adj.
aşırı pahalı predatory adj.
gereksiz pahalı predatory adj.
Tourism
daha pahalı olana doğru veya bununla ilişkili olan upmarket adj.
daha pahalı olana doğru veya bununla ilişkili olan up-market adj.
Technical
pik yükte pahalı tarıfeli elektrik on-peak current n.
pik yükte pahalı tarifeli elektrik on-peak current n.
Telecom
(telefon tarifesi) standarttan pahalı premium-rate [uk] adj.
Textile
pahalı ipek kumaş diaper n.
ortaçağ'da kullanılan pahalı bir kumaş shecklaton n.
Woodworking
(pahalı ve özel) mobilya ahşabı fancy woods n.
Automotive
abd'nin indiana eyaletinde eskiden üretilen çok pahalı bir araba duesenberg n.
pahalı ve yüksek performanslı araba supercar n.
Medical
pahalı tıbbi malzeme expensive medical equipment n.
Pharmaceutics
eski zamanlarda parfüm olarak kullanılan, misk kokan pahalı bir merhem nard n.
Gastronomy
pahalı gıda ürünü delicacy n.
Botanic
pahalı bir armut çeşidi vergalieu n.
pahalı bir armut çeşidi white doyenné n.
pahalı bir armut çeşidi virgalieu n.
pahalı ihtişam iva annua n.
pahalı ihtişam marshelder n.
pahalı ihtişam sumpweed n.
Social Sciences
(mod alt kültüründe) pahalı kıyafetler giyen kibar kimse smoothie n.
History
ortaçağ'da kullanılan pahalı ve kıymetli giyecek chekelatoun n.
ortaçağ'da kullanılan pahalı ve kıymetli giyecek ciclatoun n.
Archaeology
eski roma'da yarı değerli taş veya porselenden yapılmış pahalı kapların üretiminde kullanıldığı düşünülen bir malzeme murra n.
eski roma'da yarı değerli taş veya porselenden yapılmış pahalı kapların üretiminde kullanıldığı düşünülen bir malzeme murrha n.
eski roma'da yarı değerli taş veya porselenden yapılmış pahalı kapların üretiminde kullanıldığı düşünülen bir malzeme murrine n.
Geology
ticari değeri olup nadir bulunmayan ve pahalı olmayan taş semiprecious stone n.
Football
(ingiltere'de) maçlara pahalı gündelik giysilerle giderek kavga çıkaran genç erkek casual n.
Card
(briçte) pahalı ikinci renk konuşması reverse n.
(briçte) pahalı ikinci renk konuşması yapmak reverse v.
Archaic
ortaçağda kullanılan pahalı bir kumaş checklaton n.
ortaçağda kullanılan pahalı bir kumaş ciclaton n.
pahalı gıda ürünü delicate n.
Slang
gösterişli ve pahalı giyim ve mücevherat ve bunları kullananların tarz ve davranışları bling-bling n.
gösterişli ve pahalı giyim ve mücevherat ve bunları kullananların tarz ve davranışları bling n.
pahalı mücevher bling n.
pahalı mücevher bling-bling n.
pahalı motosiklet aksesuarı farkle n.
aşırı pahalı out of sight adj.
anlamsız pahalı out of sight adj.
British Slang
pahalı zevkleri olan, gösterişli olma çabası içerisinde, özentili bir şekilde yaşayan eğitimsiz genç kesim (küçümseyici ifade) chav n.
pahalı zevkleri olan, gösterişli olma çabası içerisinde, özentili bir şekilde yaşayan eğitimsiz genç kadın (küçümseyici ifade) chavette n.
pahalı zevkleri olan, gösterişli olma çabası içerisinde, özentili bir şekilde yaşayan eğitimsiz genç kesimle ilgili chavtastic adj.
pahalı zevkleri olan, gösterişli olma çabası içerisinde, özentili bir şekilde yaşayan eğitimsiz genç kesimle ilgili chavvy adj.
Modern Slang
gereğinden pahalı airport quality adj.