prize - Türkisch Englisch Wörterbuch

prize

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "prize" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 35 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
prize n. ödül
That shows just how provocative a prize this is, and how important it is.
Bu da bunun ne kadar kışkırtıcı bir ödül olduğunu ve ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

More Sentences
General
prize n. ödül
She is a past winner, of course, of the Sakharov Prize.
Kendisi Sakharov Ödülü'nün geçmişteki sahiplerinden biri.

More Sentences
prize v. değer vermek
I have used an expression, highly prized by feminists, who said that things that are not given a name do not exist.
Feministlerin çok değer verdiği bir ifadeyi kullandım; isim verilmeyen şeylerin var olmadığını söylerler.

More Sentences
prize v. takdir etmek
We must prize this decision, and I hope that it will be implemented effectively.
Bu kararı takdir etmeliyiz ve umarım etkin bir şekilde uygulanır.

More Sentences
Trade/Economic
prize n. ödül
Lastly, I would also like to thank all those who have supported his nomination for the Sakharov prize.
Son olarak, Sakharov ödülüne aday gösterilmesini destekleyen herkese de teşekkür etmek isterim.

More Sentences
General
prize n. kaldıraç
prize n. manivela
prize n. çok istenilen şey
prize n. armağan
prize n. çok istenen şey
prize n. mükafat
prize n. ikramiye
prize v. kanırtmak
prize v. manivela ile açmak
prize v. kaldıraçla kaldırmak
prize v. değer biçmek
prize v. ganimet almak
prize v. paha biçmek
prize v. manivela ile kaldırmak
prize v. -e çok değer vermek
prize v. çok değer vermek
prize v. zorlayıp açmak
prize adj. madalyalı
prize adj. ödüle layık
prize adj. ödül kazanan
prize adj. tam
prize adj. ödül olarak verilen
prize adj. ödüllü
Trade/Economic
prize n. denizde el koyma
prize n. ganimet
prize n. ikramiye
prize n. mükafat
Law
prize n. ganimet
prize n. mükafat
prize v. saygı duymak

Bedeutungen, die der Begriff "prize" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 138 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
prize-giving ceremony n. ödül töreni
I thought you might want to be aware of this before the discussion and prize-giving ceremony tomorrow.
Yarınki tartışma ve ödül töreninden önce bundan haberdar olmak isteyebileceğinizi düşündüm.

More Sentences
prize money n. para ödülü
The prize money enabled me to go on a world cruise.
Para ödülü benim bir dünya seyahatine çıkmamı sağladı.

More Sentences
nobel peace prize n. nobel barış ödülü
Well, let us invite two holders of the Nobel Peace Prize to discuss the subject of peace with us here in Strasbourg.
Gelin, Nobel Barış Ödülü'nün iki sahibini burada, Strazburg'da bizimle barış konusunu tartışmaya davet edelim.

More Sentences
prize winner n. ödül sahibi
The resolution on Cuba must be sent to the Sakharov prize winner, Oswaldo Payá.
Küba ile ilgili karar Sakharov ödülü sahibi Oswaldo Payá'ya gönderilmelidir.

More Sentences
win a prize v. ödül kazanmak
This is the first time I've ever won a prize.
İlk defa bir ödül kazandım.

More Sentences
Trade/Economic
first prize n. birincilik ödülü
If he enters a competition, the first prize is his for sure.
Eğer bir yarışmaya katılırsa, birincilik ödülü kesinlikle onun olur.

More Sentences
second prize n. ikincilik ödülü
I won second prize last year.
Geçen yıl ikincilik ödülü kazandım.

More Sentences
consolation prize n. teselli ödülü
I didn't win, but at least I got a consolation prize.
Kazanamadım ama en azından bir teselli ödülü aldım.

More Sentences
third prize n. üçüncülük ödülü
Therefore, each university won the first, second and third prize.
Dolayısıyla, her üniversite birincilik, ikincilik ve üçüncülük ödülü aldı.

More Sentences
General
prize possession n. en değerli şey
booby prize n. en kötü oyuncuya verilen ödül
prize law n. savaş ganimeti hukuku
first prize n. büyük ikramiye
the smallest prize n. amorti
lottery prize n. ikramiye
prize possession n. en gözde şey
consolation prize n. teselli mükafatı
prize money n. ganimet olarak verilen para
prize money n. ganimet olarak alınan para
prize draw n. ödül çekilişi
the nobel prize in physics n. nobel fizik ödülü
nobel physics prize n. nobel fizik ödülü
prize competition n. ödüllü yarışma
prestigious prize n. saygın ödül
prestigious prize n. seçkin ödül
prize fighter n. ödül dövüşçüsü
prize fighter n. ödül için dövüşen dövüşçü
sales prize n. satış ödülü
prize puzzle n. ödüllü bulmaca
consolation prize n. teselli ikramiyesi
grand prix (great prize) n. büyük ödül
special prize n. özel ödül
prize winner n. ödül kazanan kimse
prize winner n. ikramiye sahibi
the nobel prize in chemistry n. nobel kimya ödülü
gandhi peace prize n. gandhi barış ödülü
nobel prize-winning scientist n. nobel ödüllü bilim insanı
cash prize n. para ödülü
archibald prize [australia] n. yeni güney galler sanat galerisi mütevelli heyetinin 1921'den beri verdiği bir ödül
door prize n. etkinlikte verilen ödül
door prize n. çekiliş ödülü
door prize n. kura ödülü
prize question n. ödüllü soru
pulitzer prize n. pulitzer ödülü
pulitzer prize n. her yıl düzenlenen bir edebiyat, gazetecilik ve müzik ödülü
prize cow n. ödül inek
make prize of v. ganimet almak
win a prize v. ikramiye kazanmak
prize something up v. bir şeyi manivela görevini gören bir şeyle kanırtmak
prize up v. kaldıraçla kaldırmak
receive a prize v. ödül almak
prize something open v. bir şeyi manivela görevini gören bir şeyle açmak
give somebody a prize v. mükafat vermek
get a prize v. mükafat almak
award a prize v. ödüllendirmek
bestow a prize v. ödül vermek
receive the nobel prize v. nobel ödülü almak
win the peace prize v. barış ödülü kazanmak
win the nobel prize v. nobel ödülü kazanmak
be awarded the prize v. ödüllendirilmek
award the prize to someone v. birine ödül vermek
award the prize to someone v. birini ödüle layık görmek
be awarded as a prize v. ödül olarak verilmek
award a prize v. ödül vermek
exhibit a prize v. adaylara ödül teklif etmek
prize-winning adj. ödül kazanan
Phrasals
prize (something) from v. (bir şeyi) bir şeyin içinden zorlayarak çıkarmak
prize (something) from v. (bir şeyi) bir şeyin içinden manivelayla çıkarmak
prize (something) from v. birinin ağzından kerpetenle laf almak
prize (something) from v. birinin ağzından zorla laf almak
prize (something) from v. birine zorla söyletmek
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstün tutmak
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstüne çıkarmak
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden) daha değer vermek
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birini ya da bir şeyi) kayırmak
prize someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak
prize someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstüne çıkarmak
prize someone or something above someone or something v. birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek
prize someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi kayırmak
prize above v. -den üstün tutmak
prize above v. -den daha çok değer vermek
prize above v. -i kayırmak
Proverb
a good wife is a good prize expr. kişiyi vezir eden de karısı rezil eden de
Colloquial
booby prize n. en beceriksize verilen ödül
prize out v. kanırtarak çıkarmak
prize out v. zorla çıkarmak
prize out v. çeke çeke çıkarmak
prize out v. güç uygulayarak sökmek
prize out v. kerpetenle sökmek
prize out v. zorla almak
prize out v. ağzından kerpetenle laf almak
prize out v. ağzından zorla laf almak
prize out v. zorla söyletmek
Idioms
booby prize n. sonuncuya verilen ödül
booby prize n. sonunculuk ödülü
booby prize n. alay etmek için sonuncu gelen kişiye/en başarısız kişiye verilen ödül
make prize of v. ele geçirmek
make prize of v. ödül olarak almak
keep one's eye on the prize v. sonuca odaklanmak
keep one's eye on the prize v. ödüle odaklanmak
keep one's eye on the prize v. amaca odaklanmak
keep one's eyes on the prize v. sonuca odaklanmak
keep one's eyes on the prize v. ödüle odaklanmak
keep one's eyes on the prize v. amaca odaklanmak
keep your eye on the prize expr. sonuca odaklan
keep your eye on the prize expr. ödüle odaklan
keep your eye on the prize expr. amaca odaklan
keep your eyes on the prize expr. sonuca odaklan
keep your eyes on the prize expr. ödüle odaklan
keep your eyes on the prize expr. amaca odaklan
Speaking
the only prize they guarantee expr. sana vaat edilen tek ödül
Trade/Economic
grand prize n. birincilik ödülü
prize bond n. ikramiyeli tahvil
runner-up prize n. ikincilik ödülü
prize-winning bonds n. ikramiyeli istikraz
nobel prize for economics n. nobel ekonomi ödülü
prize law n. piyango kanunu
Law
prize law n. deniz ganimeti hukuku
prize goods n. deniz ganimeti
prize court n. ganimet mahkemesi
prize court n. gemi müsadere mahkemesi
Politics
ataturk international peace prize n. atatürk uluslararası barış ödülü
Computer
x prize n. x ödülü
loot/prize crate n. video oyunlarında oyuncunun kazandığı veya uygulamada satın alabileceği şans kutusu
Marine
right of prize and capture n. denizde zapt ve müsadere
Medical
nobel prize n. nobel ödülü
Math
fields prize n. fields ödülü
Literature
nobel prize in literature n. nobel edebiyat ödülü
man booker prize n. her yıl ingiltere uluslar topluluğu'na mensup ülkelerden veya irlanda'dan edebi bir kurgu esere verilen bir ödül
man booker prize n. man booker ödülü
booker prize n. man booker ödülü'nün eski adı
Military
prize law n. savaş ganimeti hukuku
Hunting
shot off for a prize n. yarışmada finale kalmak
Sport
the prize ring n. ödül için dövüşen dövüşçülerin içinde bulunduğu ring
prize fight n. müsabaka dövüşü
Slang
prize of the poor n. ölüm cezası
keep one's eye on the prize v. sonuca odaklanmak
British Slang
prize idiot expr. tam bir idiot