pursue - Türkisch Englisch Wörterbuch

pursue

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "pursue" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 20 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
pursue v. izlemek
Fed up with politics, Gary decided to pursue a different life path.
Siyasetten bıkan Gary, farklı bir yaşam çizgisi izlemeye karar verdi.

More Sentences
pursue v. takip etmek
The journalists were keen on pursuing the actress wherever she went.
Gazeteciler, gittiği her yerde aktrisi takip etmeyi kafalarına koymuştu.

More Sentences
pursue v. sürdürmek
However, we must pursue our dialogue to try to resolve those issues.
Ancak bu meseleleri çözüme kavuşturmak için diyaloğumuzu sürdürmeliyiz.

More Sentences
pursue v. peşinde koşmak
I know that the new members will not pursue narrow national interests.
Yeni üyelerin dar ulusal çıkarlar peşinde koşmayacaklarını biliyorum.

More Sentences
pursue v. kovalamak
Instead, always pursue good for one another, and everyone.
Tersine, birbiriniz ve herkes için her zaman iyiliği kovalayın.

More Sentences
General
pursue v. peşine düşmek
Perhaps the drivers should be pursued, but certainly not the victims of the accidents.
Belki sürücülerin peşine düşülmeli ama kesinlikle kazaların mağdurlarının değil.

More Sentences
pursue v. kovalamak
The dog pursued a rabbit into the forest.
Köpek, bir tavşanı ormana kadar kovaladı.

More Sentences
pursue v. aramak
He hoped to pursue a career in international relations.
Uluslararası ilişkilerde bir kariyer aramayı umuyordu.

More Sentences
pursue v. peşinde olmak
Instead, always pursue good for one another, and everyone.
Bunun yerine, birbiriniz ve herkes için daima iyinin peşinde olun.

More Sentences
pursue v. yürütmek
During the Spanish Presidency, the Union has also pursued intense external activity.
İspanya Dönem Başkanlığı sırasında Birlik yoğun bir dış faaliyet yürütmüştür.

More Sentences
pursue v. devam etmek
Will they pursue battles with other rogue states?
Diğer haydut devletlerle de savaşmaya devam edecekler mi?

More Sentences
pursue v. gözetmek
We can continue to pursue that balance between flexibility and security.
Esneklik ve güvenlik arasındaki dengeyi gözetmeye devam edebiliriz.

More Sentences
pursue v. peşini bırakmamak
I won't stop pursuing this matter.
Bu meselenin peşini bırakmayacağım.

More Sentences
pursue v. peşinden gitmek
Why pursue this extreme notion of multi-branding?
Bu aşırı çoklu markalaşma kavramının peşinden gitmek niye?

More Sentences
pursue v. peşinden koşmak
He ardently pursued her for years, but she just wasn't interested.
Adam, yıllarca tutkuyla kadının peşinden koşmuştu ama kadın onunla ilgilenmiyordu.

More Sentences
Law
pursue v. izlemek
However, I believe that we must respond by pursuing a pragmatic policy.
Bununla birlikte pragmatik bir politika izleyerek yanıt vermemiz gerektiğine inanıyorum.

More Sentences
pursue v. takip etmek
The Commission is pursuing this goal in the Council's working group.
Komisyon, Konsey'in çalışma grubunda bu hedefi takip etmektedir.

More Sentences
General
pursue v. gerçekleştirmeye çalışmak
pursue v. ardına düşmek
Archaic
pursue v. haydamak

Bedeutungen, die der Begriff "pursue" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 21 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
pursue a policy v. politika izlemek
What now matters is that we pursue a policy of stability, for things are changing.
Şu anda önemli olan istikrar politikası izlememizdir, çünkü her şey değişiyor.

More Sentences
pursue policy v. politika izlemek
Europe's society cannot continue to tolerate that and to pursue policies that are clearly failing.
Avrupa toplumu buna müsamaha göstermeye ve açıkça başarısız olan politikalar izlemeye devam edemez.

More Sentences
pursue your dreams v. hayallerinin peşinden gitmek
Keep pursuing your dreams.
Hayallerinin peşinden gitmeye devam et.

More Sentences
pursue a goal v. amaç gütmek
pursue a strategy v. strateji izlemek
pursue a policy v. siyaset gütmek
pursue a policy v. politika gütmek
pursue a policy v. politika yürütmek
pursue one's art v. sanatını icra etmek
pursue a career in newspaper journalism v. gazete haberciliğinde kariyerine (mesleğine) devam etmek
protect/pursue the balance between v. arasındaki dengeyi gözetmek
Colloquial
don't ask, don't tell, don't harass, don't pursue expr. sorma, söyleme, rahatsız etme, izleme
don't ask, don't tell, don't harass, don't pursue expr. 1994-2011 arasında abd'de yürürlükte olan ve eşcinsellerin orduda görev almalarını yasaklayan fakat cinsel yönelimini gizli tutanlara karşı da ayrımcılığı önleyen bir kanun
Speaking
pursue your dreams expr. hayallerini takip et
Law
inheritors' right to pursue n. mirasçıların takip hakkı
pursue a lawsuit (against) v. dava takip etmek
pursue legal proceedings v. yasal yollara başvurmak
pursue legal proceedings against v. yasal takibe almak
Politics
pursue a timid policy v. çekingen politika izlemek
pursue a timid policy v. çekingen bir politika izlemek
Star Wars
expose, pursue, destroy n. ifşa et, takip et, yok et