puzzle - Türkisch Englisch Wörterbuch

puzzle

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "puzzle" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 28 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
puzzle n. bulmaca
Lebanon forms part of the whole puzzle of the Middle East and part of European policy on Mediterranean countries.
Lübnan, tüm Orta Doğu bulmacasının ve Avrupa'nın Akdeniz ülkelerine yönelik politikasının bir parçasını oluşturmaktadır.

More Sentences
puzzle n. bilmece
Tom solved the puzzle after Mary gave him a few hints.
Mary ona birkaç ipucu verdikten sonra Tom bilmeceyi çözdü.

More Sentences
General
puzzle n. şaşkınlık
Tom and Mary exchanged puzzled looks, wondering what the smell was.
Tom ve Mary kokunun ne olduğunu merak ederek şaşkınlıkla bakıştılar.

More Sentences
puzzle n. bilmece
I solved the puzzle.
Bilmeceyi çözdüm.

More Sentences
puzzle v. kafasını karıştırmak
In any case, the public are puzzled by the way powers are apportioned.
Her halükarda, yetkilerin paylaştırılma şekli kamuoyunun kafasını karıştırmaktadır.

More Sentences
puzzle v. şaşırtmak
These questions have puzzled life scientists since ancient times.
Bu sorular eski çağlardan beri yaşam bilimcilerini şaşırtmıştır.

More Sentences
puzzle n. hayret
puzzle n. anlaşılmaz kimse
puzzle n. tereddüt
puzzle n. kafası karışma
puzzle n. mesele
puzzle n. sorun
puzzle n. muamma
puzzle n. çözmece
puzzle n. merak konusu
puzzle v. karışıklaştırmak
puzzle v. şaşırmak
puzzle v. kafa patlatmak
puzzle v. kafası karışmak
puzzle v. hayrete düşürmek
puzzle v. düşündürmek
puzzle v. hayrete düşmek
puzzle v. şaşkınlık uyandırmak
puzzle v. hayret ettirmek
puzzle v. hayret uyandırmak
puzzle v. el yordamıyla aramak
puzzle v. elle kolaçan etmek
puzzle v. muhakeme yoluyla çözmek

Bedeutungen von dem Begriff "puzzle" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
puzzle casse-tete n.

Bedeutungen, die der Begriff "puzzle" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 71 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
crossword puzzle n. çapraz bulmaca
I'm sick of your crossword puzzles.
Ben senin çapraz bulmacalarından bıktım.

More Sentences
crossword puzzle n. bulmaca
Tom likes to solve crossword puzzles on his commute.
Tom işe gidip gelirken yolda bulmaca çözmeyi seviyor.

More Sentences
jigsaw puzzle n. yapboz
Tom and Mary spent the weekend working on a jigsaw puzzle.
Tom ve Mary hafta sonunu bir yapboz üzerinde çalışarak geçirdiler.

More Sentences
crossword (puzzle) n. çapraz bulmaca
He did the crossword with ease.
O çapraz bulmacayı kolaylıkla çözdü.

More Sentences
puzzle out v. çözmek
Have you worked the puzzle out?
Bulmacayı çözdün mü?

More Sentences
solve puzzle v. bulmaca çözmek
I love solving puzzles.
Bulmaca çözmeyi seviyorum.

More Sentences
Common Usage
jigsaw puzzle n. yap-boz
General
jigsaw puzzle n. içinden çıkılmaz iş
jigsaw puzzle n. bozyap
smart puzzle n. akıllı bulmaca
something of a puzzle n. bilinmez bir sır
jigsaw puzzle n. bozyap (oyunu)
a chinese puzzle n. çin bilmecesi
puzzle answers n. bulmaca cevapları
puzzle books n. bulmaca kitapları
puzzle book n. bulmaca kitabı
jigsaw puzzle n. yerleştirmeli bilmece
mechanical puzzle n. mekanik bulmaca
prize puzzle n. ödüllü bulmaca
all the pieces of the puzzle n. bulmacanın tüm parçaları
puzzle solving skill n. bulmaca çözme becerisi
puzzle solving skill n. bilmece çözme becerisi
chinese puzzle n. çin bulmacası
crossword (puzzle) n. çengel bulmaca
picture puzzle n. resimli bulmaca
puzzle with pictures n. resimli bulmaca
chinese puzzle n. çok zor şey
chinese puzzle n. çok karmaşık şey
puzzle over v. çözmeye çalışmak
puzzle over v. kafa patlatmak
puzzle something out v. bir şeyi çözmek
puzzle one's head v. kafa yormak
puzzle something out v. bir şeyin anlamını bulmaya çalışmak
puzzle one's brains v. kafa patlatmak
puzzle something out v. bir şeyin anlamını bulmak
puzzle over v. çok düşünmek
puzzle one's brains v. kafa yormak
puzzle something out v. bir şeyi çözmeye çalışmak
puzzle one's head v. kafa patlatmak
remain puzzle v. esrarını korumak
remain puzzle v. sır olarak kalmak
puzzle over v. -i çok düşünmek
do puzzle v. puzzle yapmak
remain a puzzle v. gizemini korumak
remain a puzzle v. esrarını korumak
do a crossword puzzle v. çapraz bulmaca çözmek
puzzle about v. çözmeye çalışmak
puzzle about v. kafa patlatmak
do puzzle v. yapboz yapmak
do puzzle v. yapboz yapmak
puzzle-headed adj. kafası karışmış
Phrasals
puzzle out (something) v. (bir şeyi) çözmek
puzzle out (something) v. (bir şeyi) çözmeye çalışmak
puzzle out (something) v. (bir şeyin) anlamını bulmak
puzzle over (someone or something) v. (birini/bir şeyi) çözmeye çalışmak
puzzle over (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerine düşünmek
puzzle over (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerine kafa patlatmak
Colloquial
now, all the pieces of the puzzle are falling into place expr. (hah şimdi) taşlar yerine oturdu işte
now the puzzle is completed expr. (hah şimdi) taşlar yerine oturdu işte
Technical
puzzle tree n. bulmaca ağacı
jigsaw puzzle n. oymalı bilmece
Computer
puzzle tree n. bulmaca ağacı
Psychology
puzzle box n. bulmaca kutusu
Botanic
monkey puzzle n. şili arokaryası
monkey puzzle (araucaria araucana) n. maymun çıkmaz ağacı
monkey puzzle (araucaria araucana) n. şili'de yetişen, iç içe dalları ve yenebilir fındıkları olan kozalaklı bir ağaç
monkey puzzle tree n. maymun çıkmaz ağacı
monkey puzzle tree n. şili'de yetişen, iç içe dalları ve yenebilir fındıkları olan kozalaklı bir ağaç
monkey-puzzle (araucaria araucana) n. şili ve arjantin'e özgü üst üste binen sivri uçlu yapraklara sahip iğne yapraklı ve herdem yeşil bir ağaç
monkey's puzzle (araucaria araucana) n. şili'ye özgü çok dallı, iğne yapraklı bir ağaç
Slang
puzzle house n. akıl hastanesi/tımarhane