reluctant

Bedeutungen von dem Begriff "reluctant" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 12 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Common Usage
1	Common Usage	reluctant adj.	gönülsüz
Tom looked reluctant. Tom gönülsüz görünüyordu. More Sentences
2	Common Usage	reluctant adj.	isteksiz
He was reluctant to accept the offer. Adam, teklifi kabul etme konusunda isteksizdi. More Sentences
General
3	General	reluctant adj.	isteksiz
I was reluctant at first, but I ended up liking the movie. Başta isteksizdim ama sonunda filmi sevdim. More Sentences
Archaic
4	Archaic	reluctant adj.	kabul etmeyen
Tom was reluctant, but he agreed. Tom isteksizdi ama kabul etti. More Sentences
General
5	General	reluctant adj.	tereddütlü
6	General	reluctant adj.	isteği olmayan
7	General	reluctant adj.	zoraki
Archaic
8	Archaic	reluctant adj.	ayak direyen
9	Archaic	reluctant adj.	reddeden
10	Archaic	reluctant adj.	karşı olan
11	Archaic	reluctant adj.	direnen
12	Archaic	reluctant adj.	karşı koyan

Bedeutungen, die der Begriff "reluctant" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 15 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	be reluctant to v.	isteksiz olmak
I suspect that Tom and Mary would be reluctant to do that. Tom ve Mary'nin bunu yapmaya isteksiz olacağından şüpheleniyorum. More Sentences
Idioms
2	Idioms	reluctant to (do something) adj.	(bir şey yapmaya) isteksiz
People are reluctant to look closely at these. İnsanlar bunlara yakından bakmak konusunda isteksiz. More Sentences
3	Idioms	reluctant to (do something) adj.	(bir şey yapmaya) gönülsüz
Tom seems reluctant to say anything. Tom bir şey söylemeye gönülsüz gibi duruyor. More Sentences
4	Idioms	reluctant to do adj.	yapmaya isteksiz
Member States who are reluctant to do this do not want to face up to the fact that our coasts have to be protected. Bunu yapmakta isteksiz olan Üye Devletler, kıyılarımızın korunması gerektiği gerçeğiyle yüzleşmek istememektedir. More Sentences
5	Idioms	reluctant to do adj.	yapmaya gönülsüz
Tom seems reluctant to do that. Tom bunu yapmaya gönülsüz gibi duruyor. More Sentences
General
6	General	not to be reluctant to do v.	çekinmemek
Idioms
7	Idioms	reluctant seller n.	tok satıcı
8	Idioms	reluctant to (do something) adj.	(bir şey yapmak) konusunda kararsız
9	Idioms	reluctant to (do something) adj.	(bir şey yapmak) konusunda tereddütlü
10	Idioms	reluctant to do adj.	yapmak konusunda kararsız
11	Idioms	reluctant to do adj.	yapmak konusunda tereddütlü
Automotive
12	Automotive	selective catalyst reduction reluctant thawing n.	selektif katalizör düşürme indirgeyici çözülmesi
13	Automotive	selective catalyst reduction reluctant controls n.	selektif katalizör düşürme indirgeyici kontrolleri
14	Automotive	selective catalyst reduction reluctant storage & supply n.	selektif katalizör düşürme indirgeyici depolama ve ikmal
15	Automotive	selective catalyst reduction reluctant air assist n.	selektif katalizör düşürme indirgeyici hava yardımı