reveal - Türkisch Englisch Wörterbuch

reveal

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "reveal" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 43 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
reveal v. meydana çıkarmak
This very interesting test reveals your professional personality.
Bu çok ilginç deney senin mesleki kişiliğini meydana çıkarmaktadır.

More Sentences
reveal v. ortaya çıkarmak
The budget contains a perversion of solidarity, which in turn reveals a fourth deficit; a deficit of coherence.
Bütçe dayanışmanın saptırılmasını içeriyor ve bu da dördüncü bir açığı ortaya çıkarıyor; tutarlılık açığı.

More Sentences
reveal v. açığa vurmak
You revealed your feelings.
Duygularını açığa vurdun.

More Sentences
General
reveal n. çözülme
We can't wait for the big reveal in the final episode of Game of Thrones.
Game of Thrones'un final bölümündeki büyük çözülme için sabırsızlanıyoruz.

More Sentences
reveal v. ortaya çıkarmak
The budget contains a perversion of solidarity, which in turn reveals a fourth deficit; a deficit of coherence.
Bütçe dayanışmanın saptırılmasını içeriyor ve bu da dördüncü bir açığı ortaya çıkarıyor; tutarlılık açığı.

More Sentences
reveal v. belli etmek
I don't want to reveal my birthday to you.
Doğum günümü sana belli etmek istemiyorum.

More Sentences
reveal v. ortaya koymak
The recent conflict in Bolivia therefore reveals all the aspects characterising this situation.
Bu nedenle Bolivya'daki son çatışma, bu durumu karakterize eden tüm yönleri ortaya koymaktadır.

More Sentences
reveal v. açığa çıkarmak
She revealed her secret.
O, sırrını açığa çıkardı.

More Sentences
reveal v. ifşa etmek
The UK Government says it is an informal communication and that it does not reveal informal communications.
Birleşik Krallık Hükümeti bunun gayri resmi bir iletişim olduğunu ve gayri resmi iletişimleri ifşa etmediğini söylüyor.

More Sentences
reveal v. gözler önüne sermek
Layla's letters revealed the extent of her racism.
Layla'nın mektupları ırkçılığının boyutunu gözler önüne seriyordu.

More Sentences
reveal v. açığa vurmak
You revealed your feelings.
Duygularını açığa vurdun.

More Sentences
reveal v. göstermek
Reveal your true self, the protesters shouted.
Gerçek yüzünüzü gösterin, diye bağırdı protestocular.

More Sentences
reveal v. ortaya çıkmak
The curtains opened to reveal the cast.
Perdeler açılarak oyuncular ortaya çıktı.

More Sentences
Trade/Economic
reveal v. açığa vurmak
You revealed your feelings.
Duygularını açığa vurdun.

More Sentences
reveal v. açıklamak
The Commission made the decision yesterday without appearing before Parliament, yet revealed all to the press.
Komisyon dün Parlamento'nun önüne çıkmadan kararını verdi, ancak her şeyi basına açıkladı.

More Sentences
Law
reveal v. ifşa etmek
The UK Government says it is an informal communication and that it does not reveal informal communications.
Birleşik Krallık Hükümeti bunun gayri resmi bir iletişim olduğunu ve gayri resmi iletişimleri ifşa etmediğini söylüyor.

More Sentences
Common Usage
reveal v. su yüzüne çıkarmak
General
reveal n. pervaz
reveal n. kapı dikmesi
reveal v. ele vermek
reveal v. ilham vermek
reveal v. afişe etmek
reveal v. esin vermek
reveal v. ilham yoluyla bildirmek
reveal v. açığa çıkartmak (bir görüntüyü vb)
reveal v. tanrısal bir esinle bildirmek
reveal v. ortaya çıkmasını sağlamak
reveal v. esinlemek
reveal v. meydana dökmek
reveal v. meydana koymak
reveal v. sır vermek
reveal v. tecelli ettirmek
reveal v. vahiyle haber vermek
reveal v. vahiyle bildirmek
reveal v. teşhir etmek
reveal v. vahyetmek
Architecture
reveal n. açıt yanağı
reveal n. pencere veya kapı kenarından duvara doğru inen dikey açıklık düzlemi
Construction
reveal n. kapı dikmesi
reveal n. pervaz
Automotive
reveal n. araç pencere çerçevesi
Cinema
reveal n. olay örgüsünün çözülmesi
reveal n. saklı olanın ortaya çıkması

Bedeutungen, die der Begriff "reveal" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 79 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
reveal the truths v. gerçekleri ortaya çıkarmak
The police will reveal the truth of the case.
Polis, dava ile ilgili gerçeği ortaya çıkaracak.

More Sentences
reveal the truth v. gerçeği ortaya çıkarmak
And in this case, revealing the truth can only lead to condemnation.
Ve bu durumda, gerçeği ortaya çıkarmak sadece kınanmaya yol açabilir.

More Sentences
Phrasals
reveal to (someone or something) v. (birine/bir gruba) açıklamak
Dan revealed to Linda his plans for the future.
Dan, Linda'ya gelecekle ilgili planlarını açıkladı.

More Sentences
General
gender reveal party n. doğacak bebeğin cinsiyetinin açıklandığı parti
face reveal n. bir internet fenomeninin ilk kez yüzünü göstermesi
reveal oneself v. kendini göstermek
reveal one's secret v. sırrını açmak
reveal weakness v. zaafiyet göstermek
reveal weakness v. zayıflık göstermek
reveal something clearly v. meydana vurmak
reveal a secret v. sır açıklamak
reveal teeth v. diş göstermek
reveal determination v. kararlılık göstermek
reveal the scandal v. rezaleti açığa çıkarmak
reveal the scandal v. skandalı açığa çıkarmak
reveal a lie v. bir yalanı ortaya çıkarmak
reveal excellent performance v. iyi performans çıkarmak
reveal excellent performance v. iyi performans göstermek
reveal in private v. içini dökmek
reveal oneself v. kendini ele vermek
reveal one's true identity v. gerçek kimliğini söylemek
reveal one's true identity v. gerçek kimliğini açıklamak
Phrasals
reveal to (someone or something) v. (birine/bir gruba) açmak/söylemek
reveal to (someone or something) v. (birine/bir gruba) ifşa etmek
reveal to (someone or something) v. (birine/bir gruba) açık etmek
reveal to (someone or something) v. (birine/bir gruba) göstermek
reveal to (someone or something) v. (birine/bir gruba) sunmak
reveal someone or something to someone v. birini/bir şeyi birine göstermek
reveal someone or something to someone v. birini/bir şeyi birine açmak
reveal someone or something to someone v. birini/bir şeyi birine açık etmek
reveal someone or something to someone v. birini/bir şeyi birine sunmak
reveal someone or something to someone v. birini/bir şeyi birine ifşa etmek
reveal someone or something to someone v. birini/bir şeyi birine açıklamak
reveal someone or something to someone v. birini/bir şeyi birine ele vermek
reveal to v. -e açmak/söylemek
reveal to v. -e açıklamak
reveal to v. -e ifşa etmek
reveal to v. -e açık etmek
reveal to v. -e göstermek
reveal to v. -e sunmak
Idioms
reveal (one's) (true) colors v. gerçek yüzünü göstermek
reveal (one's) (true) colors v. rengini belli etmek
reveal (one's) (true) colors v. esas niyetini göstermek
reveal (one's) (true) colors v. maskesi düşmek
reveal (one's) cards v. elindeki kartları açık etmek
reveal (one's) cards v. kartlarını açmak
reveal (one's) cards v. gizli tuttuğu bilgileri ortaya dökmek
reveal (one's) hand v. elini açık etmek
reveal (one's) hand v. kartları açık oynamak
reveal (one's) hand v. planlarını, niyetini, fikirlerini, kaynaklarını diğerlerine açıkça bildirmek
reveal (one's) hand v. her şeyi ortaya dökmek
reveal (one's) (true) stripes v. (gerçek) çizgisini açığa vurmak/belli etmek
reveal (one's) (true) stripes v. (gerçekte) neye inandığını, ne düşündüğünü, istediğini açığa vurmak
reveal (one's) (true) stripes v. (gerçek) kişiliğini, karakterini, tavrını belli etmek
reveal (one's) (true) stripes v. (gerçekte) olduğu kişiyi açığa vurmak
reveal (one's) (true) stripes v. (gerçekte) ne olduğunu belli etmek
reveal (one's) (true) stripes v. (gerçek) yüzünü göstermek
reveal (one's) (true) stripes v. (esas) niyetini göstermek
reveal (one's) (true) stripes v. maskesi düşmek
reveal (one's) (true) stripes v. (asıl) karakterini açığa vurmak
reveal your hand [uk] v. elini göstermek
reveal your hand [uk] v. kartlarını açık oynamak
reveal your hand [uk] v. niyetini açığa vurmak
reveal your hand [uk] v. niyetini açıklamak
reveal your hand [uk] v. niyetini açık etmek
reveal your hand [uk] v. kozunu oynamak
reveal your hand [uk] v. niyetini göstermek
reveal your hand [uk] v. rengini belli etmek
reveal your hand [uk] v. renk vermek
Computer
reveal codes n. açıklama kodları
reveal tags expr. etiketleri göster
Architecture
reveal-side n. çatı penceresi yanağı
Construction
door reveal n. kapı dikmesi
Automotive
reveal molding n. cam çıtası
reveal molding clip n. cam çıtası tespit klipsi
reveal molding n. cam fitili
reveal file n. küçük eğe
Social Sciences
gender reveal party n. cinsiyet açıklama partisi
Ottoman Turkish
reveal the meaning v. istinbat etmek