| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | sentiment n. | düşünce | ||
|
Firstly, I find the whole anti-road sentiment of this report baffling in the extreme. Öncelikle, bu raporda yer alan karayolu karşıtı düşünceleri son derece şaşırtıcı buluyorum. More Sentences |
||||
| General | sentiment n. | duygu | ||
|
This triggers anti-European sentiments because the debate is over-simplified. Bu da Avrupa karşıtı duyguları tetikliyor çünkü tartışma aşırı basitleştiriliyor. More Sentences |
||||
| General | sentiment n. | duyarlılık | ||
|
I appreciate the sentiment. Duyarlılığın için minnettarım. More Sentences |
||||
| General | sentiment n. | his | ||
|
We should take care that this sentiment does not arise in the first place, and that, if it does, it can be rooted out. Bu hissin ilk etapta ortaya çıkmamasına ve ortaya çıkması halinde de kökünün kazınmasına özen göstermeliyiz. More Sentences |
||||
| General | sentiment n. | hassaslık | ||
| General | sentiment n. | seziş | ||
| General | sentiment n. | fikir | ||
| General | sentiment n. | duygusallık | ||
| General | sentiment n. | aşırı duyarlık | ||
| General | sentiment n. | sezgi | ||
| General | sentiment n. | duygunun sebep olduğu tutum, düşünce veya yargı | ||
| General | sentiment n. | yeğ tutma | ||
| General | sentiment n. | yeğleme | ||
| General | sentiment n. | duygusal idealizm | ||
| General | sentiment n. | edebiyatta veya sanatta ortaya konan duygusal fikir | ||
| General | sentiment n. | pasaj veya ifadenin duygusal önemi | ||
| General | sentiment n. | vecize, önerme veya nükte olarak ifade edilen duygusal fikir veya dilek | ||
| General | sentiment n. | vicdan | ||
| Psychology | ||||
| Psychology | sentiment n. | duyar | ||
