succeed - Türkisch Englisch Wörterbuch

succeed

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "succeed" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 36 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
succeed v. başarılı olmak
We were told, 'Help us now, we are listening, we are working together', and the cooperation succeeded.
Bize 'Şimdi bize yardım edin, dinliyoruz, birlikte çalışıyoruz' dendi ve işbirliği başarılı oldu.

More Sentences
succeed v. başarmak
It was a hard struggle, but at the end of the day we succeeded.
Zorlu bir mücadeleydi ama günün sonunda başardık.

More Sentences
General
succeed v. başarıya ulaşmak
The Cypriot accession will only have truly succeeded once we have seen a profound reconciliation of Greeks and Turks.
Kıbrıs'ın üyeliği ancak Rumlar ve Türkler arasında derin bir uzlaşma sağlandığında gerçekten başarıya ulaşmış olacaktır.

More Sentences
succeed v. başarılı olmak
They learn about things through television, and we have to see that Euronews manages to succeed.
Her şeyi televizyon aracılığıyla öğreniyorlar ve Euronews'in başarılı olduğunu görmemiz gerekiyor.

More Sentences
succeed v. varisi olmak
The eldest son succeeded to all the property.
En büyük oğlan bütün mülkiyetin varisi oldu.

More Sentences
succeed v. yerine geçmek
John is sure to succeed his father in the company.
John'un şirkette babasının yerine geçeceği kesin.

More Sentences
succeed v. başarmak
The internal market has enormous potential and we can overcome any difficulty if we have to will to succeed.
İç pazar muazzam bir potansiyele sahiptir ve eğer başarma isteğimiz varsa her türlü zorluğun üstesinden gelebiliriz.

More Sentences
succeed v. varisi olmak
He succeeded to his father's large property.
O, babasının büyük mal varlığının varisi oldu.

More Sentences
Technical
succeed v. başarmak
We will have succeeded when people throughout Europe have an appropriate social security network available to them.
Avrupa genelinde insanlar uygun bir sosyal güvenlik ağına sahip olduklarında bunu başarmış olacağız.

More Sentences
General
succeed v. takip etmek
succeed v. muvaffak olmak
succeed v. halefi olmak
succeed v. becermek
succeed v. rast gitmek
succeed v. başarı elde etmek
succeed v. başarıya imza atmak
succeed v. amaca ulaşmak
succeed v. başarı kazanmak
succeed v. başarı sağlamak
succeed v. -den sonra gelmek
succeed v. izlemek
succeed v. varis olmak
succeed v. başarı yakalamak
succeed v. sonuçlanmak
succeed v. vuku bulmak
succeed v. neticelenmek
succeed v. yaklaşmak
succeed v. miras almak
succeed v. miras olarak almak
succeed v. taklit etmek
succeed v. kopyalamak
succeed v. gördüğünü yapmak
Law
succeed v. halef olmak
succeed v. muvaffak olmak
Technical
succeed v. arkasından gelmek
succeed v. izlemek

Bedeutungen, die der Begriff "succeed" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 52 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
succeed in v. başarmak
I think we have succeeded in securing a broad majority in tomorrow's plenary for this most important report.
Bu çok önemli rapor için yarınki genel kurulda geniş bir çoğunluk sağlamayı başardığımızı düşünüyorum.

More Sentences
succeed to v. başarmak
No one succeeded to survive.
Kimse hayatta kalmayı başaramadı.

More Sentences
Phrasals
succeed as (something) v. olarak başarılı olmak
I think she will succeed as a lawyer.
Onun bir avukat olarak başarılı olacağını düşünüyorum.

More Sentences
succeed at (something) v. (bir şeyde) başarılı olmak
If he wants to succeed at all, he must work harder.
Eğer başarılı olmak istiyorsa, daha çok çalışmalı.

More Sentences
succeed in (something) v. (bir şeyde) başarılı olmak
If we succeed in this we will also be more likely to realise the programme’s aims.
Bu konuda başarılı olursak programın amaçlarını gerçekleştirme ihtimalimiz de artacaktır.

More Sentences
General
will to succeed n. başarma arzusu
allow to succeed v. rast getirmek
succeed in meeting v. rast getirmek
succeed at v. bir konuda başarılı olmak
succeed in v. başarmak (bir şeyi yapmayı)
succeed to v. varis olarak sahip olmak
succeed in v. becermek
succeed to v. halef olarak sahip olmak
succeed in an action v. davayı kazanmak
allow to succeed v. rast getirmek (Allah)
succeed to the crown v. tahta çıkmak
succeed in v. kıvırmak
succeed to v. muvaffak olmak
succeed in v. muvaffak olmak
succeed to v. (birşeyi yapmayı) başarmak
succeed to the throne v. tahta çıkmak
succeed to the throne v. tahta gelmek
succeed to the throne v. tahta geçmek
try to succeed v. başarmaya çalışmak
succeed in the objectives v. hedeflere ulaşmak
be hungry to succeed v. başarıya aç olmak
succeed in v. (bir şeyi yapmayı) başarmak
impossible to succeed adj. başarması imkansız
impossible to succeed adj. başarılması imkansız
Phrasals
succeed as (something) v. kendisinden bekleneni yapmak/başarmak/yerine getirmek
succeed as (something) v. olarak yerine geçmek
succeed as (something) v. beklenildiği kadar başarılı olmak
succeed as (something) v. olarak yerini almak
succeed as (something) v. birinin görevini/makamını devralmak
succeed as (something) v. görevini/işini başarıyla yapmak
succeed at (something) v. (bir şeyi) başarmak
succeed in (something) v. (bir şeyi) başarmak
succeed in (something) v. (bir şeyde) başarı elde etmek
succeed to (something) v. (bir şeye) varis olarak sahip olmak
succeed to (something) v. (bir şeye) halef olarak sahip olmak
succeed to (something) v. (bir şeyi) devralmak
Proverb
If at first you don't succeed try try and try again (ilkinde başaramazsan) denemekten vazgeçme
If at first you don't succeed try try and try again pes etme
if at first you don't succeed, try, try again pes etme
if at first you don't succeed, try, try again (ilkinde başaramazsan) denemekten vazgeçme
if at first you don't succeed, try, try again (ilkinde başaramazsan) tekrar, tekrar/bir daha, bir daha dene
if at first you don't succeed, try, try again tekrar tekrar denemeye devam et
Colloquial
determination to succeed n. başarma azmi
Speaking
if I want to succeed expr. başarmak istersem
I believe I will succeed expr. başaracağıma inanıyorum
If at first you don't succeed expr. pes etme
If at first you don't succeed expr. (ilkinde başaramazsan) denemekten vazgeçme