tereddüt etmek

Bedeutungen von dem Begriff "tereddüt etmek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 53 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	tereddüt etmek	hesitate v.
After hesitating for a moment, she told me the secret ingredient. Bir an tereddüt etmesinin ardından bana tarifteki gizli malzemeyi söyledi. More Sentences
2	Common Usage	tereddüt etmek	waver v.
Such things could never have been achieved if they had wavered or doubted. Eğer tereddüt etselerdi ya da şüphe duysalardı, bu tür şeyler asla başarılamazdı. More Sentences
General
3	General	tereddüt etmek	falter v.
If the powerful dark elves falter, the world below is open for insurrection. Eğer kudretli kara elfler tereddüt edecek olursa, aşağıdaki dünya ayaklanmaya hazır demektir. More Sentences
4	General	tereddüt etmek	balk at v.
Certain dependent or associated territories balk at adopting the exchange of information. Bazı bağımlı veya ilişkili bölgeler bilgi değişimini kabul etmekte tereddüt etmektedir. More Sentences
5	General	tereddüt etmek	waver v.
It has wavered long, far too long, over adopting a final stance and abandoning the veto. Nihai bir tutum benimseme ve vetodan vazgeçme konusunda uzun süre, çok uzun süre tereddüt etmiştir. More Sentences
6	General	tereddüt etmek	hesitate v.
You must not hesitate in this area, gentlemen. Bu konuda tereddüt etmemelisiniz beyler. More Sentences
7	General	tereddüt etmek	stand v.
We stand at their side unhesitatingly and express our admiration and our gratitude to them. Hiç tereddüt etmeden onların yanındayız ve onlara hayranlığımızı ve minnettarlığımızı ifade ediyoruz. More Sentences
Idioms
8	Idioms	tereddüt etmek	miss a beat v.
Tom didn't miss a beat. Tom tereddüt etmedi. More Sentences
Technical
9	Technical	tereddüt etmek	hesitate v.
The United States does not wish to make the necessary concessions, and the EU is hesitating. ABD gerekli tavizleri vermek istemiyor ve AB tereddüt ediyor. More Sentences
General
10	General	tereddüt etmek	demur v.
11	General	tereddüt etmek	stagger v.
12	General	tereddüt etmek	hang back v.
13	General	tereddüt etmek	seesaw v.
14	General	tereddüt etmek	oscillate v.
15	General	tereddüt etmek	halt v.
16	General	tereddüt etmek	be vague about something v.
17	General	tereddüt etmek	vacillate v.
18	General	tereddüt etmek	vibrate v.
19	General	tereddüt etmek	wobble v.
20	General	tereddüt etmek	hover v.
21	General	tereddüt etmek	stickle v.
22	General	tereddüt etmek	pendulate v.
23	General	tereddüt etmek	pause v.
24	General	tereddüt etmek	scruple v.
25	General	tereddüt etmek	shilly-shally v.
26	General	tereddüt etmek	fluctuate v.
27	General	tereddüt etmek	dither v.
28	General	tereddüt etmek	tiddle v.
29	General	tereddüt etmek	hang in doubt v.
30	General	tereddüt etmek	make scruple v.
31	General	tereddüt etmek	totter [obsolete] v.
32	General	tereddüt etmek	balance v.
33	General	tereddüt etmek	balk v.
34	General	tereddüt etmek	mammer [dialect] v.
35	General	tereddüt etmek	waffle v.
36	General	tereddüt etmek	hanker [scotland] v.
37	General	tereddüt etmek	haver [uk] v.
38	General	tereddüt etmek	haver [uk] v.
39	General	tereddüt etmek	dacker [scotland/north england] v.
40	General	tereddüt etmek	daiker v.
41	General	tereddüt etmek	gib v.
42	General	tereddüt etmek	crane v.
43	General	tereddüt etmek	shrink v.
44	General	tereddüt etmek	fribble [obsolete] v.
45	General	tereddüt etmek	spook v.
46	General	tereddüt etmek	stick v.
Phrasals
47	Phrasals	tereddüt etmek	hold off v.
48	Phrasals	tereddüt etmek	blanch at v.
Idioms
49	Idioms	tereddüt etmek	um and ah v.
50	Idioms	tereddüt etmek	hem and haw v.
51	Idioms	tereddüt etmek	miss a beat v.
Military
52	Military	tereddüt etmek	hang fire v.
Archaic
53	Archaic	tereddüt etmek	doubt v.

Bedeutungen, die der Begriff "tereddüt etmek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 13 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	konuşurken tereddüt etmek	hacker [uk] [dialect] v.
2	General	karar verirken tereddüt etmek	haver v.
3	General	konuşurken tereddüt etmek	hem v.
Phrasals
4	Phrasals	tatsız bir durum karşısında tırsmak ya da tereddüt etmek	blanch at (something) v.
5	Phrasals	tatsız bir durum karşısında tırsmak ya da tereddüt etmek	blanch at something v.
6	Phrasals	(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek	hover between (something) and (something else) v.
7	Phrasals	(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek	hover between something (and something else) v.
8	Phrasals	bir konuda tereddüt etmek	hesitate over something v.
9	Phrasals	(biriyle başka biri) arasında tereddüt etmek	fluctuate between (someone and someone else) v.
10	Phrasals	(bir şeyle bir şey) arasında tereddüt etmek	fluctuate between (something) and (something) v.
11	Phrasals	hakkında/konusunda tereddüt etmek	hesitate over v.
12	Phrasals	'-de/-den tereddüt etmek	hesitate over v.
13	Phrasals	(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddüt etmek	hover between (something) and (something else) v.