that

Bedeutungen von dem Begriff "that" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 34 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	that adj.	şuradaki
He wants to meet that good-looking girl. Şuradaki güzel kızla tanışmak istiyor. More Sentences
2	General	that adj.	öbür
I think that this one's better than that one. Bence bu öbüründen daha iyi. More Sentences
3	General	that adj.	o derece
Because I do believe artists are that powerful. Çünkü sanatçıların o derece güçlü olduğuna inanıyorum. More Sentences
4	General	that adj.	diğer
I like this book better than that one. Bu kitabı diğerinden daha çok seviyorum. More Sentences
5	General	that adv.	o kadar
Well then, I do not feel that the situation is so bad. O zaman durumun o kadar da kötü olduğunu düşünmüyorum. More Sentences
6	General	that adv.	bu kadar
But, unfortunately, the legal framework does not allow us to go that far. Ancak ne yazık ki yasal çerçeve bu kadar ileri gitmemize izin vermiyor. More Sentences
7	General	that conj.	diye
I'm praying to help me find comfort with that decision. Bu kararla teselli bulabileyim diye dua ediyorum. More Sentences
8	General	that conj.	ki
This clause is so important that it should be read and kept in mind. Bu madde o kadar önemlidir ki okunmalı ve akılda tutulmalıdır. More Sentences
Common Usage
9	Common Usage	that pron.	şu
10	Common Usage	that pron.	o
General
11	General	that adj.	şu
12	General	that adj.	o
13	General	that adj.	oradaki
14	General	that adj.	malum
15	General	that adj.	adı geçen
16	General	that adj.	öyle
17	General	that adj.	başka bir
18	General	that pron.	öteki
19	General	that pron.	… olan şey
20	General	that pron.	o şey
21	General	that pron.	belirtilen zaman
22	General	that pron.	karara varılan şey
23	General	that pron.	adı geçen şey
24	General	that conj.	-en
25	General	that conj.	-an
26	General	that conj.	-diği
27	General	that conj.	-diğini
28	General	that conj.	-dığı
29	General	that conj.	(eksiltili) keşke
Speaking
30	Speaking	that interj.	öyle
31	Speaking	that expr.	ki ona
32	Speaking	that expr.	ki o
33	Speaking	that expr.	ki onu
Archaic
34	Archaic	that conj.	… ki o zaman

Bedeutungen, die der Begriff "that" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	that place n.	ora
Your family is from that place. Ailen oralı. More Sentences
2	General	that place n.	orası
That place is always packed. Orası her zaman dolu. More Sentences
3	General	inform that v.	bildirmek
Turkey has been informed that pre-accession advisors can be made available under the Twinning Programme. Eşleştirme Programı çerçevesinde katılım öncesi danışmanlar temin edilebileceği Türkiye’ye bildirilmiştir. More Sentences
4	General	argue that v.	iddia etmek
I would argue that these facts very clearly speak for themselves. Bu gerçeklerin çok açık bir şekilde kendi adlarına konuştuklarını iddia ediyorum. More Sentences
5	General	argue that v.	savunmak
Secondly, we argue that there should be competition between the various operators. İkinci olarak çeşitli operatörler arasında rekabet olması gerektiğini savunuyoruz. More Sentences
6	General	such that adj.	öylesine ki
The international mood today is such that there is now a possibility of having these things destroyed. Bugünkü uluslararası hava öyle ki artık bu şeylerin yok edilmesi ihtimali var. More Sentences
7	General	in that case adv.	o halde
In that case, I think you should come in today. O halde, ben sizin bugün gelmeniz gerektiğini düşünüyorum. More Sentences
8	General	like that adv.	bunun gibi
Any device like that would produce high levels of triolic waves. Bunun gibi herhangi bir cihaz yüksek seviyede triyolik dalgalar üretecektir. More Sentences
9	General	in that case adv.	o takdirde
In that case, so be it. O takdirde, öyle olsun. More Sentences
10	General	at that point adv.	o noktada
At that point we were all united, and I hope we are in this case as well. O noktada hepimiz birlik içindeydik ve umarım bu davada da birlik içinde oluruz. More Sentences
11	General	to that end adv.	bu amaçla
Mr Kinnock is working very hard to that end, but it is a different issue, quite separate from good governance. Sayın Kinnock bu amaçla çok sıkı çalışıyor ancak bu farklı bir konu, iyi yönetişimden tamamen ayrı. More Sentences
12	General	for all that adv.	her şeye rağmen
His story may sound false, but it is true for all that. Onun hikayesi düzmece görünebilir fakat her şeye rağmen gerçektir. More Sentences
13	General	at that point adv.	o sırada
Fadil was unconscious at that point. O sırada Fadıl'ın bilinci yerinde değildi. More Sentences
14	General	in that place adv.	orada
For in that place, all of Israel had gathered to appoint him as king. Çünkü bütün İsrailliler onu kral ilan etmek için orada toplanmışlardı. More Sentences
15	General	in the way (that) adv.	gibi
We want unrestricted participation, no longer to be cared for outside society in the way we once were. Sınırsız katılım istiyoruz, artık bir zamanlar olduğu gibi toplumun dışında bakılmak istemiyoruz. More Sentences
16	General	for that purpose adv.	bu amaçla
For that purpose, a formula will need to be established on the basis of which maps can then be drafted. Bu amaçla daha sonra haritaların hazırlanabileceği bir formül oluşturulması gerekecektir. More Sentences
17	General	like that adv.	şöyle
Oh, like that! Ha şöyle! More Sentences
18	General	at that moment adv.	o anda
The electronic system accurately reflected the reality of the House at that moment. Elektronik sistem o anda Meclis'in gerçekliğini doğru bir şekilde yansıtıyordu. More Sentences
19	General	by that time adv.	o zamana kadar
Ideally, an adequacy decision should be well on track by that time. İdeal olarak, o zamana kadar bir yeterlilik kararı alınmalıdır. More Sentences
20	General	just like that adv.	işte böyle
And just like that, folks, the Panthers are down here in the third quarter, 17 to nothing. Ve işte böyle, millet, Panthers üçüncü çeyrekte 17 sayı geride. More Sentences
21	General	like that adv.	işte böyle
Oh, like that! Hah, işte böyle! More Sentences
22	General	having said that adv.	bununla birlikte
Having said that, a great deal still remains to be done. Bununla birlikte, hala yapılması gereken çok şey var. More Sentences
23	General	from that time adv.	o zamandan beri
From that time on, she always waited on him. O zamandan beri, hep ona eşlik etti. More Sentences
24	General	that year adv.	o sene
We had a rough season that year. O sene zor bir dönem geçirdik. More Sentences
25	General	that said adv.	bununla birlikte
That said, the rapporteurs have - virtually - achieved the impossible. Bununla birlikte, raportörler neredeyse imkansızı başarmışlardır. More Sentences
26	General	after that adv.	ondan sonra
After that, you ask why the world does not improve. Ondan sonra dünya neden düzelmiyor diye soruyorsunuz. More Sentences
27	General	at that time adv.	o sıralarda
At that time, Tom was in Boston. O sıralarda Tom Boston'daydı. More Sentences
28	General	since that day adv.	o günden beri
They have not spoken since that day. O günden beri konuşmadılar. More Sentences
29	General	that evening adv.	o akşam
Were you with Tom that evening? O akşam Tom'la birlikte miydin? More Sentences
30	General	not that adv.	aslında
The presidential system and the party-affiliated president are actually not that different. Başkanlık sistemi ile partili cumhurbaşkanı aslında çok da farklı değil. More Sentences
31	General	in that location adv.	orada
A bookstore in that location wouldn't make enough money to survive. Oradaki bir kitapçı, hayatta kalacak kadar para kazanamaz. More Sentences
32	General	on that adv.	bunun üzerine
This will build on that and also extend this cooperation to citizens and to businesses. Bu, bunun üzerine inşa edilecek ve aynı zamanda bu işbirliğini vatandaşlara ve işletmelere de genişletecektir. More Sentences
33	General	on that point adv.	o konuda
Tom doesn't agree with Mary on that point. Tom o konuda Mary ile aynı fikirde değildir. More Sentences
34	General	in that respect adv.	o konuda
It's possible that you are right in that respect. O konuda haklı olmanız olası. More Sentences
35	General	apart from that prep.	bunun dışında
Apart from that, we give our wholehearted approval to the joint outcome. Bunun dışında ortak sonuca tüm kalbimizle onay veriyoruz. More Sentences
36	General	that one pron.	şu
Give me that one. Ver şunu bana. More Sentences
37	General	so that conj.	o kadar ki
A great deal needs to be done there, so much so that I am not sure what the exact outcome will be. Burada yapılması gereken çok şey var, o kadar ki kesin sonucun ne olacağından emin değilim. More Sentences
38	General	provided that conj.	eğer
I will stay with you provided that you stay here. Eğer burada kalırsan ben de seninle kalırım. More Sentences
39	General	provided that conj.	koşuluyla
I can agree with many of the proposed amendments, provided that we find the right wording. Doğru ifadeleri bulmamız koşuluyla önerilen değişikliklerin çoğuna katılabilirim. More Sentences
40	General	in that conj.	çünkü
That is good news, as in that way the EU countries' increased demand for the use of energy is satisfied. Bu iyi bir haber, çünkü bu şekilde AB ülkelerinin artan enerji kullanım talebi karşılanmış oluyor. More Sentences
41	General	now that conj.	için
There are new opportunities now that Kabul has been opened up. Kabil'in önü açıldığı için artık yeni fırsatlar var. More Sentences
42	General	so that conj.	böylece
Perhaps you will invite us into your group one day so that we can share in your joy. Belki bir gün bizi de grubunuza davet edersiniz, böylece sevincinizi paylaşabiliriz. More Sentences
43	General	so that conj.	diye
We must not have agencies just so that all the Member States can have their 'baby'. Sırf tüm Üye Devletler kendi 'bebeklerine' sahip olabilsin diye ajanslara sahip olmamalıyız. More Sentences
44	General	seeing that conj.	için
Seeing that he is still sick, he is unlikely to come today. Hâlâ hasta olduğu için, bugün gelmesi pek olası değil. More Sentences
45	General	seeing that conj.	mademki
Seeing that she is tired, we had better stop for a while. Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur. More Sentences
46	General	in order that conj.	için
We must defend the values that we, men and women, espouse in order that we may live together in freedom. Özgürlük içinde birlikte yaşayabilmemiz için kadın ve erkek olarak benimsediğimiz değerleri savunmalıyız. More Sentences
47	General	now that conj.	mademki
Now that we've finished eating, let's go. Mademki yemek yemeyi bitirdik, gidelim. More Sentences
48	General	providing that conj.	koşuluyla
Which mandate can be given to them, providing that a mandate is possible in this situation? Bu durumda bir yetkinin mümkün olması koşuluyla, onlara hangi yetki verilebilir? More Sentences
49	General	on condition that conj.	koşuluyla
On condition that these amendments are adopted, we shall vote in favour of the report. Bu değişikliklerin kabul edilmesi koşuluyla, raporun lehinde oy kullanacağız. More Sentences
50	General	except that conj.	dışında
Everyone was allowed to cross the border, except those carrying objects with the aim of causing destruction. Yıkıma neden olacak nesneler taşıyanlar dışında herkesin sınırı geçmesine izin verildi. More Sentences
51	General	seeing that conj.	madem
Seeing that it is raining, you had better stay home. Madem yağmur yağıyor, evde kalsanız iyi olur. More Sentences
52	General	now that conj.	madem
I wasn't planning on doing that, but now that you suggest it, I may give it a try. Bunu yapmayı planlamıyordum ama madem siz öneriyorsunuz, o halde deneyebilirim. More Sentences
53	General	in that conj.	bakımından
It is unusual in that it is a report on the fate of a single individual within the European Union. Avrupa Birliği içindeki tek bir bireyin kaderine ilişkin bir rapor olması bakımından alışılmadık bir durumdur. More Sentences
54	General	on condition that conj.	şartıyla
I would agree with this, but only on condition that these relations are totally remodelled. Buna katılıyorum ama sadece bu ilişkilerin tamamen yeniden şekillendirilmesi şartıyla. More Sentences
55	General	provided that conj.	şartıyla
Provided that the holding number is on the tag, that is all that is needed. Holding numarasının etiket üzerinde olması şartıyla, gereken tek şey budur. More Sentences
56	General	so that conj.	için
I collected 200 signatures with a view to reversing the procedure so that it might begin with openness. Prosedürün açıklıkla başlatılabilmesi için tersine çevrilmesi amacıyla 200 imza topladım. More Sentences
57	General	following that conj.	bunu takiben
Following that, Iraq must be reconstructed. Bunu takiben Irak yeniden inşa edilmelidir. More Sentences
Common Usage
58	Common Usage	except that conj.	haricinde
General
59	General	the powers that be n.	kodamanlar
60	General	that place n.	şura
61	General	the powers that be n.	baştakiler
62	General	knot that can't be untied n.	kördüğüm
63	General	that place n.	şurası
64	General	that has to be paid for n.	ücretli
65	General	the powers that be n.	büyükler
66	General	in that case n.	bu vakada
67	General	someone who believes that he is very intellectual n.	entel
68	General	a messy problem that has no easy solution n.	yılan hikayesi
69	General	one that become evident n.	belirginleşen
70	General	one that become clear n.	belirginleşen
71	General	the population that is becoming older the population that is aging n.	yaşlanmakta olan nüfus
72	General	the population that is getting older n.	yaşlanmakta olan nüfus
73	General	parties that have signed the contract n.	sözleşmeyi imzalayan taraflar
74	General	decisions that were made n.	alınan kararlar
75	General	an agreement that has yet to be notarized n.	noterden geçmemiş sözleşme
76	General	an agreement that has yet to be notarised n.	noterden geçmemiş sözleşme
77	General	a bill that is due n.	vadesi geçmiş fatura
78	General	keep in mind that n.	unutmamamız gerekir ki
79	General	measures that must be taken n.	alınması zorunlu önlemler
80	General	features that make life easier n.	yaşamı kolaylaştıran özellikler
81	General	the murder that got snagged in phone tapping n.	telefon dinlemesine takılan cinayet
82	General	leadership that motivates n.	teşvik edici liderlik
83	General	other side of that wall n.	duvarın diğer tarafı
84	General	the inference is that n.	kıssadan hisse
85	General	substances that are harmful to nature n.	doğaya zarar veren maddeler
86	General	substances that are hazardous to nature n.	doğaya zarar veren maddeler
87	General	that's the sperm that won n.	kazanan sperm
88	General	place that never sleeps n.	hiç uyumayan yer
89	General	factors that threaten n.	tehdit eden unsurlar
90	General	prime minister at the time/during that time n.	zamanın başbakanı
91	General	all that remains n.	geriye kalan tek şey
92	General	something or someone that has suffered ruin or calamity n.	musibete uğramış şey/kimse
93	General	note that v.	dikkate almak
94	General	be of the opinion that v.	kanısında olmak
95	General	undo the harm that has been done v.	yapılan zararı telafi etmek
96	General	maintain that it is so v.	böyledir diye iddia etmek
97	General	get it into one's head that ... v.	kafasına koymak
98	General	be of opinion that v.	kanısında olmak
99	General	get odd jobs that pay v.	ufak tefek ayak işlerine girmek
100	General	inform that v.	hakkında bilgi vermek
101	General	talk of this and that v.	şundan bundan konuşmak
102	General	make sure that v.	sağlama almak
103	General	of the opinion that v.	kanısında olmak
104	General	be persuaded that v.	inanmak
105	General	have a suspicion that v.	şüphe etmek
106	General	come to recognize that one is wrong v.	yanıldığının farkına varmak
107	General	inform that v.	haberdar etmek
108	General	give the impression that v.	hissini vermek
109	General	believe that something is possible v.	aklı kesmek
110	General	kill the goose that lays the golden eggs v.	altın yumurtlayan kazı kesmek
111	General	kill the goose that lays the golden eggs v.	işini kendi eliyle bozmak
112	General	assure somebody that v.	inandırmak
113	General	get the mistaken impression (that) v.	zehabına kapılmak
114	General	speak the language that he understands v.	anladığı dilde konuşmak
115	General	speak the language that he understands v.	anlayacağı dilde konuşmak
116	General	be so affected by something that one can't think of anything else v.	dünyayı gözü görmemek
117	General	be of the opinion that v.	kanısına varmak
118	General	leave that place v.	oradan ayrılmak
119	General	pretend that you didn't hear v.	duymamazlıktan gelmek
120	General	take the chance that comes one's way v.	fırsat ayağına gelmek
121	General	believe mistakenly that v.	yanılgıya düşmek
122	General	be under the illusion that v.	yanılgıya düşmek
123	General	be pleased that v.	memnuniyet duymak
124	General	ensure that it gets done v.	yapılmasını sağlamak
125	General	be suspicious that one's spouse is cheating on someone v.	(eşinin) aldattığından şüphelenmek
126	General	suspect that the spouse is unfaithful v.	(eşinin) aldattığından şüphelenmek
127	General	come to the inference that v.	görüşüne varmak
128	General	establish an environment that is based on mutual respect and trust v.	karşılıklı saygı ve güvene dayalı bir ortam yaratmak
129	General	get the feeling that v.	hissine kapılmak
130	General	ensure that globalization takes a humane course v.	küreselleşmenin insancıl bir mecraya girmesini sağlamak
131	General	have a feeling that v.	hissine kapılmak
132	General	establish an environment that is based on mutual respect and trust v.	karşılıklı saygı ve güvene dayalı bir ortam oluşturmak
133	General	ensure that globalization takes a humane course v.	küreselleşmenin insancıl bir seyir izlemesini sağlamak
134	General	get the feeling that v.	hisse kapılmak
135	General	have a feeling that v.	hisse kapılmak
136	General	reach the conclusion that v.	kanaatine varmak
137	General	come to a conclusion that v.	kanaatine varmak
138	General	have a feeling that v.	duyguya kapılmak
139	General	regretfully inform that v.	üzülerek bildirmek
140	General	regret to inform that v.	üzülerek bildirmek
141	General	be sorry to inform that v.	üzülerek bildirmek
142	General	be of the opinion that v.	düşüncesinde olmak
143	General	think that v.	görüşünde olmak
144	General	have the opinion that v.	görüşünde olmak
145	General	get the idea that v.	zannına kapılmak
146	General	have the idea that v.	zannına kapılmak
147	General	mean more than (that) v.	daha öte anlam taşımak
148	General	mean more than (that) v.	daha öte bir anlam taşımak
149	General	be a sign that v.	haber vermek
150	General	show that v.	haber vermek
151	General	indicate that v.	haber vermek
152	General	give an impression that it is an act of terror/terrorism v.	terör süsü vermek
153	General	accept/acknowledge that one is responsible for v.	sorumluluğun kendisinde olduğunu kabul etmek
154	General	go through life knowing that people hate him v.	insanların ondan (kendisinden) nefret ettiğini bilerek yaşayabilmek
155	General	make someone believe that something is true v.	(bir şeyin) doğruluğuna inandırmaya çalışmak
156	General	not get the attention that one deserves v.	hak ettiği ilgiyi görmemek
157	General	go on to claim that v.	...diyecek/iddia edecek kadar ileriye gitmek
158	General	take account of the fact that... v.	...olgusunu/unsurunu/gerçeğini dikkate almak
159	General	feel that you belong in a place v.	kendini bir yere ait hissetmek
160	General	(i) would like to indicate (that...) v.	belirtmek istemek
161	General	be so affected by something that one can't think of anything else v.	gözü başka hiçbir şeyi göremeyecek kadar bir şeyden etkilenmek
162	General	be of the opinion that v.	kanaatinde olmak
163	General	get the idea that v.	fikrine kapılmak
164	General	have the wedding that she/he wants v.	istediği düğüne kavuşmak
165	General	do everything that needs to be done v.	ne gerekiyorsa yapmak
166	General	do everything that needs to be done v.	gereken neyse yapmak
167	General	ensure that globalization takes a humane course v.	küreselleşmenin insanca ilerlemesini garanti etmek
168	General	that kind of adj.	şöyle
169	General	of that place adj.	oralı
170	General	that kind of adj.	sözkonusu
171	General	stating that adj.	şunu belirten
172	General	stating that adj.	belirten
173	General	that which is intended adj.	kastedilen
174	General	that which is indicated adj.	kastedilen
175	General	under that adj.	sonra
176	General	under that adj.	aşağısında
177	General	for all that adv.	söylenen herşeye karşın
178	General	by doing that adv.	bunu yapmak suretiyle
179	General	not only that adv.	bununla kalmayıp
180	General	up to that time adv.	o zamana kadar
181	General	in that sense adv.	o manada
182	General	at that time adv.	o zamanda
183	General	other than that adv.	kaldı ki
184	General	at that adv.	haliyle
185	General	from that day forth adv.	bundan böyle
186	General	for that matter adv.	hatta
187	General	on that score adv.	o nedenle
188	General	by the time that adv.	zamana kadar
189	General	the minute (that) adv.	dığı an
190	General	at that adv.	bu durumda, aynı zamanda
191	General	at that adv.	bundan başka
192	General	for that reason adv.	o sebepten dolayı
193	General	from that day to this adv.	o gün bu gündür
194	General	up to that point adv.	o noktaya kadar
195	General	save that adv.	ancak
196	General	that is to say adv.	demek ki
197	General	for that matter adv.	ona gelince
198	General	with that adv.	bunun üzerine
199	General	since that time adv.	o zamandan bu yana
200	General	in that case adv.	şu halde
201	General	to that effect adv.	o anlamda
202	General	to that effect adv.	o etkiye
203	General	just at that moment adv.	derken
204	General	to that extent adv.	o uzunluğa
205	General	that is to say adv.	yani
206	General	from that day on adv.	o günden beri
207	General	within that period adv.	bu süreçte
208	General	at that point adv.	tam o zaman
209	General	at that adv.	bile artık
210	General	regardless of the fact that adv.	karşın
211	General	at that adv.	artık
212	General	in that sense adv.	o anlamda
213	General	for that matter adv.	o hususta
214	General	as well as that adv.	diği kadar
215	General	to that effect adv.	bu mealde
216	General	not only that adv.	bu bir tarafa
217	General	at that rate adv.	bu gidişle
218	General	on top of that adv.	her şeyin ötesinde
219	General	to that effect adv.	bu hususta
220	General	at that point adv.	o noktaya gelince
221	General	at that adv.	aynı zamanda
222	General	to that end adv.	bu niyetle
223	General	towards that place adv.	oraya doğru
224	General	on top of that adv.	bununla kalmayıp
225	General	at that rate adv.	o halde
226	General	further to that adv.	bunun ötesinde
227	General	at that adv.	bile
228	General	without wishing to boast i'd like to say that adv.	ayıptır söylemesi
229	General	but for that adv.	olmasa
230	General	ever at that adv.	öyle olduğu halde, bile
231	General	from that day to this adv.	o günden bu güne
232	General	at that point adv.	o aşamaya gelince
233	General	for that reason adv.	onun için
234	General	in that way adv.	o şekilde
235	General	in that way adv.	şöylelikle
236	General	at that adv.	onun üzerine
237	General	to that degree adv.	o dereceye
238	General	for that reason adv.	ondan
239	General	for that reason adv.	ondan dolayı
240	General	on the pretext that adv.	bahane ederek
241	General	with that adv.	onu söyledikten sonra
242	General	on top of that adv.	üstelik
243	General	on the excuse that adv.	bahane ederek
244	General	in that way adv.	o tarzda
245	General	at that adv.	bu durumda
246	General	to that place adv.	o yere
247	General	beneath that veneer of politeness adv.	kibar görünüm altında
248	General	at that adv.	haliyle hatta
249	General	at that adv.	olduğu gibi
250	General	in spite of that adv.	buna karşın
251	General	for that reason adv.	bu sebepten
252	General	not only that adv.	üstelik
253	General	for that reason adv.	ona sebep
254	General	at that place adv.	orada
255	General	with that adv.	onu yaptıktan sonra
256	General	at that rate adv.	o hesapla
257	General	ever at that adv.	öyle olduğu halde bile
258	General	to that end adv.	bu maksatla
259	General	in that case adv.	öyleyse
260	General	on that score adv.	o konuda
261	General	with that meaning adv.	o anlamla
262	General	but for that adv.	bu olmasa
263	General	at that adv.	hatta
264	General	not all that adv.	pek de
265	General	not all that adv.	çok da
266	General	as a consequence of that adv.	bu durum üzerine
267	General	that much adv.	bu miktarda
268	General	that much adv.	bu kadar
269	General	that much adv.	bu oranda
270	General	from that day forward adv.	o tarihten itibaren
271	General	that day adv.	o gün
272	General	in addition to that adv.	buna ek olarak
273	General	for all that adv.	bütün bunlara rağmen
274	General	starting from the fact that adv.	gerçeğinden hareket ederek
275	General	in that period of time adv.	o dönemlerde
276	General	having said that adv.	unutmamamız gerekir ki
277	General	having said that adv.	bunların ışığında
278	General	having said that adv.	bununla beraber
279	General	at that very moment adv.	tam şu anda
280	General	as for that adv.	-e göre
281	General	as well as that adv.	-diği kadar
282	General	for all that adv.	-e rağmen
283	General	from that time adv.	o tarihten beri
284	General	in that vein adv.	aynı şekilde
285	General	in that vein adv.	aynı doğrultuda
286	General	until that moment adv.	o ana kadar
287	General	on that very date adv.	tam o tarihte
288	General	exactly on that date adv.	tam o tarihte
289	General	only at that time adv.	ancak o vakit
290	General	only at that time adv.	ancak o zaman
291	General	undoubtedly that adv.	şüphesiz ki
292	General	undoubtedly that adv.	kuşkusuz ki
293	General	from that day on adv.	o günden itibaren
294	General	in that regard adv.	o bağlamda
295	General	in that regard adv.	o bakımdan
296	General	that year adv.	o yıl
297	General	since that day adv.	o gün bugündür
298	General	with the thought that adv.	düşüncesiyle
299	General	that said adv.	bununla beraber
300	General	to that end adv.	bu amaçla/maksatla/düşünceyle
301	General	at that rate adv.	bu hızla
302	General	at that speed adv.	bu hızda
303	General	at that speed adv.	bu hızla
304	General	at that adv.	mademki
305	General	at that rate adv.	bu şartlar altında
306	General	at that time adv.	o zaman
307	General	at that rate adv.	bu durumda
308	General	in that case adv.	o zaman
309	General	to the degree that adv.	-dığı ölçüde
310	General	besides that adv.	bunun yanında
311	General	in ways that adv.	-ecek şekilde
312	General	until this/that date adv.	bu tarihe kadar
313	General	soon after that adv.	(bundan) kısa bir süre sonra
314	General	after that adv.	daha sonra
315	General	not that adv.	…şöyle dursun
316	General	not that adv.	…değil ama
317	General	not that adv.	…bir yana
318	General	to that adv.	ilaveten
319	General	to that extent adv.	o denli
320	General	to that extent adv.	o derece
321	General	ere that adv.	önce
322	General	ere that adv.	evvel
323	General	on that adv.	bundan hemen sonra
324	General	for all that adv.	her şeye karşın
325	General	at that point adv.	o anda
326	General	to the end that prep.	amacıyla
327	General	to the end that prep.	gayesiyle
328	General	to the end that prep.	gayesi ile
329	General	so... that prep.	denli
330	General	in addition that prep.	bundan başka
331	General	but that prep.	-nın dışında
332	General	right after (that) prep.	hemen sonrasında
333	General	just after (that) prep.	hemen akabinde
334	General	just after (that) prep.	hemen sonrasında
335	General	right after (that) prep.	hemen akabinde
336	General	that [scottish] pron.	aşağıdaki(ler)
337	General	that [scottish] pron.	birazdan bahsedilecek olan şey
338	General	discounting the fact that conj.	saymazsak
339	General	on the assumption that conj.	varsayarsak
340	General	in view of the fact that conj.	göz önünde bulundurarak
341	General	in that conj.	mademki
342	General	in order that conj.	diye
343	General	the way (that) conj.	gibi
344	General	the fact is that conj.	gerçek şudur ki
345	General	dismissing the fact that conj.	saymazsak
346	General	in case that conj.	ettiği halde
347	General	supposing (that) conj.	faraza
348	General	due to the fact that conj.	-den dolayı
349	General	except that conj.	fakat
350	General	discounting the fact that conj.	bir tarafa bırakırsak
351	General	so much so that conj.	öyle ki
352	General	in case that conj.	olduğu takdirde
353	General	save that conj.	yalnız
354	General	in dread that conj.	diye
355	General	the way that conj.	gibi
356	General	provided that conj.	koşuluyla se
357	General	in the way that conj.	gibi
358	General	for the reason that conj.	sebebiyle
359	General	in dread that conj.	korkusuyla
360	General	on the excuse that conj.	bahanesiyle
361	General	given that conj.	tahminlerimizce
362	General	as for that conj.	ise
363	General	in order that conj.	ta ki
364	General	one thing is certain that conj.	şurası gerçektir ki
365	General	ignoring the fact that conj.	bir tarafa atarsak
366	General	on condition that conj.	eğer
367	General	such that conj.	kadar ki
368	General	in the belief that conj.	inancıyla
369	General	one would think that conj.	güya
370	General	now that conj.	şimdi
371	General	the truth of the matter is that conj.	işin aslı
372	General	except for the fact that conj.	… bir yana
373	General	in the belief that conj.	diye
374	General	rumour has it that conj.	şayialara göre
375	General	in the event that conj.	takdirde
376	General	insomuch that conj.	hatta
377	General	in the case that conj.	olması halinde
378	General	in that conj.	madem
379	General	in the manner that conj.	gibi
380	General	the way that conj.	şekilde
381	General	in the manner that conj.	şekilde
382	General	the point is that conj.	mesele şöyle
383	General	in addition that conj.	üstelik
384	General	seeing that conj.	hazır…
385	General	rumour has it that conj.	söylentiye göre
386	General	on the pretext that conj.	bahanesiyle
387	General	despite the fact that conj.	her ne kadar
388	General	in such a manner that conj.	şekilde
389	General	in such a manner that conj.	gibi
390	General	supposing that conj.	takdirde
391	General	given that conj.	farz edersek
392	General	in the expectation that conj.	beklentisiyle
393	General	in fear that conj.	diye
394	General	failing that conj.	aksi takdirde
395	General	in such a way that conj.	şöyle ki
396	General	in the expectation that conj.	ümidiyle
397	General	rest assured that conj.	inanınız ki
398	General	would that... conj.	keşke
399	General	in such a way that conj.	şekilde
400	General	in spite of the fact that conj.	karşı
401	General	so much so that conj.	zaten
402	General	for fear that conj.	korkusu ile
403	General	in that conj.	şu bakımdan ki
404	General	heaven forbid (that) conj.	allah saklasın
405	General	ignoring the fact that conj.	bir tarafa bırakırsak
406	General	in such a way that conj.	gibi
407	General	such that conj.	öyle ki
408	General	on the chance that conj.	ümidiyle
409	General	given that conj.	tahminen
410	General	on condition that conj.	koşullu olarak
411	General	despite the fact that conj.	karşın her ne kadar
412	General	dismissing the fact that conj.	bir tarafa bırakırsak
413	General	provided that conj.	şartı ile
414	General	given that conj.	farzedersek
415	General	in the hope that conj.	ümidiyle
416	General	so that conj.	ta ki
417	General	supposing that conj.	eğer
418	General	this much that conj.	şu kadar ki
419	General	the trouble is that conj.	işin kötüsü
420	General	now that conj.	hazır
421	General	rumour has it that conj.	rivayete göre
422	General	so much so that conj.	hatta o kadar ki
423	General	providing that conj.	şartı ile
424	General	in fear that conj.	korkusuyla
425	General	in that conj.	yönüyle
426	General	in the expectation that conj.	diye
427	General	despite the fact that conj.	karşın
428	General	provided that conj.	şayet
429	General	insomuch that conj.	o kadar ki
430	General	providing that conj.	eğer
431	General	in the way that conj.	şeklinde
432	General	the truth is that conj.	gerçek şu ki
433	General	except that conj.	… bir yana
434	General	supposing that conj.	sanki
435	General	in spite of the fact that conj.	her ne kadar
436	General	one would wish that conj.	gönül ister ki
437	General	rumour has it that conj.	söylentilere bakılırsa
438	General	on condition that conj.	şartı ile
439	General	on the assumption that conj.	varsayımıyla
440	General	providing that conj.	şayet
441	General	examining that conj.	ele alındığında
442	General	considering that conj.	ele alındığında
443	General	such that conj.	öyleki
444	General	on condition that conj.	dahil olmak üzere
445	General	the reason is that conj.	bunun nedeni
446	General	on condition that conj.	karşılığında
447	General	in order that conj.	olması için
448	General	so that conj.	bu durum üzerine
449	General	on the condition that conj.	... olmak kaydıyla
450	General	given the fact that conj.	göz önüne alınacak olursa
451	General	given the fact that conj.	göz önünde tutulursa
452	General	given the fact that conj.	eğer
453	General	considering the fact that conj.	gerçeğinden hareket ederek
454	General	notwithstanding that conj.	böyle olmakla birlikte
455	General	in order that conj.	-sin diye
456	General	despite the fact that conj.	-e rağmen
457	General	in that conj.	-diğinden
458	General	in that conj.	-diğinden dolayı
459	General	in that conj.	-diğine göre
460	General	in order that conj.	-mesi için
461	General	in order that conj.	-sın diye
462	General	no matter that conj.	-e rağmen
463	General	seeing that conj.	-eceğine göre
464	General	so that not conj.	-mesin diye
465	General	so that conj.	-mesi için
466	General	provided that conj.	-se
467	General	so that conj.	-sin diye
468	General	seeing that conj.	-e göre
469	General	seeing that conj.	-diği için
470	General	seeing that conj.	-diğine göre
471	General	so that not conj.	-memesi için
472	General	providing that conj.	-se
473	General	in that conj.	mademki
474	General	providing that conj.	şartıyla
475	General	in the event that conj.	ihtimaline karşı
476	General	people say that conj.	söylentilere göre
477	General	except for the fact that conj.	bir yana
478	General	except that conj.	bir yana
479	General	provided that conj.	şu şartla
480	General	the truth of the matter is that conj.	işin aslı şu ki
481	General	on the grounds that conj.	temeline dayandırılarak
482	General	on the grounds that conj.	olması nedeniyle
483	General	on the grounds that conj.	-e dayanarak
484	General	in the sense that conj.	-mesiyle
485	General	on condition that conj.	kaydıyla
486	General	provided that conj.	kaydıyla
487	General	in the sense that conj.	bakımından
488	General	for that reason that conj.	işte bu sebepten ötürü
489	General	for that reason that conj.	işte bu sebepten dolayı
490	General	provided that conj.	... olmak kaydıyla
491	General	considering that conj.	göz önünde bulundurursak
492	General	taking into consideration that conj.	göz önünde bulundurduğumuzda
493	General	taking into consideration that conj.	göz önünde bulundurursak
494	General	considering that conj.	göz önünde bulundurduğumuzda
495	General	in the event that conj.	durumunda
496	General	in spite of the fact that conj.	gerçeğine rağmen
497	General	considering the fact that conj.	gerçeğinden hareketle
498	General	taking account of the fact that... conj.	...olgusunu/unsurunu/gerçeğini dikkate alarak
499	General	in spite of the fact that conj.	karşın
500	General	that [obsolete] conj.	zarf niyetine kullanılarak yan cümleyi tanıtan bir işlev sözcüğü