underlying - Türkisch Englisch Wörterbuch

underlying

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "underlying" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 23 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
underlying adj. altında yatan
The situation underlying this number of reports is a matter of gravest concern.
Bu sayıdaki raporun altında yatan durum ciddi bir endişe konusudur.

More Sentences
General
underlying adj. altındaki
Underlying this vote, however, is something a little more complex.
Ancak bu oylamanın altında biraz daha karmaşık bir şey yatıyor.

More Sentences
underlying adj. temelindeki (neden vb)
While it agrees with the underlying concept, the Commission therefore cannot accept Amendment No 2.
Temel konsepte katılmakla birlikte, Komisyon bu nedenle 2 No'lu Değişikliği kabul edemez.

More Sentences
underlying adj. temel
It is these factors that underlie the Commission's proposals for reform, which are being debated here today.
Bugün burada tartışılmakta olan Komisyon'un reform önerilerinin temelinde bu faktörler yatmaktadır.

More Sentences
underlying adj. temelinde yatan
I would like briefly to outline the underlying issues and the main points of my report.
Raporumun temelinde yatan konuları ve ana noktaları kısaca özetlemek istiyorum.

More Sentences
underlying adj. temelini oluşturan
The Rome Statute underlying the criminal court should not be undermined, weakened or watered down.
Ceza mahkemesinin temelini oluşturan Roma Statüsü'nün altı oyulmamalı, zayıflatılmamalı veya etkisizleştirilmemelidir.

More Sentences
underlying adj. altta yatan
I fear that there is an underlying trend, and I think that our institution will have to be vigilant.
Altta yatan bir eğilim olduğundan korkuyorum ve kurumumuzun uyanık olması gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
underlying n. vurgulama
underlying n. altını çizme
underlying adj. temelde olan
underlying adj. belli başlı
underlying adj. altında
underlying adj. esas
underlying adj. öncelikli
underlying adj. önde gelen
underlying adj. geri planda (sıfat olarak)
underlying adj. gizli
underlying adj. zor göze çarpan
underlying adj. dikkatli bakıldığında fark edilen
underlying adj. önceliği olan
Politics
underlying adj. temel teşkil eden
Geology
underlying adj. alta gelen
underlying adj. altlayan

Bedeutungen, die der Begriff "underlying" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 55 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
underlying cause n. altta yatan neden
We should look at the situation fairly and consider the underlying causes.
Duruma adil bir şekilde bakmalı ve altta yatan nedenleri göz önünde bulundurmalıyız.

More Sentences
Politics
underlying problem n. altta yatan sorun
We still have to solve the underlying problem.
Hala altta yatan sorunu çözmemiz gerekiyor.

More Sentences
General
underlying results n. (bir durumun vb) altında yatan sonuçlar
underlying results n. (bir durumun vb) altında yatan nedenler
underlying reason n. altında yatan sebep
underlying soil n. alttaki zemin
underlying secret n. altında yatan sır
underlying meaning n. ardında yatan anlam
the underlying reason n. altında yatan neden
the underlying cause n. altında yatan neden
the underlying reason (for the problem) n. problemin altında yatan sebep
the underlying reason n. altında yatan sebep
the underlying cause n. altında yatan sebep
underlying reason n. altta yatan neden
underlying reason n. altta yatan sebep
underlying logic n. altında yatan/temelindeki mantık
be underlying v. altında olmak
be underlying v. altında yatıyor olmak
Trade/Economic
underlying securities n. ana şirket ya da holding garantisi ile ihraç edilen menkul kıymet
underlying company n. bağlı şirket
underlying bond n. belli bir teminatın üzerinde öncelik hakkı veren tahvil
underlying bond n. belli bir teminatın üzerinde rüçhan hakkı veren tahvil
underlying mortgage n. birinci dereceden ipotek
underlying company n. bir holdinge bağlı şirket
underlying asset n. dayanak varlık
underlying mortgage n. öncelikli ipotek
underlying bond n. tercihli tahvil
underlying stock n. tercihli hisse senedi
underlying shares n. tercihli hisse senedi
underlying company n. tali şirket
Law
collapse of the underlying basis of the transaction (geschäftsgrundlage/frustration of contract doctrine) n. işlem temelinin çökmesi
Politics
underlying causes n. ardındaki sebep
underlying inflation n. altta yatan enflasyon
underlying security n. dayanak varlık
Insurance
underlying premium n. baz prim
underlying insurance n. hasar fazlası reasüransında teminat dilimi altındaki sigorta
underlying insurance n. hasar fazlası reasüransından ayrılan asli sigorta
Technical
underlying soil n. alttaki zemin
underlying soil n. gömülü zemin
Medical
evaluation of the associated underlying medical condition n. altta yatan tıbbi rahatsızlığın değerlendirilmesi
underlying etiological factor n. altta yatan etyolojik faktör
underlying disease n. altta yatan hastalık
underlying chronic lung disease n. altta yatan kronik akciğer hastalığı
underlying neuromuscular transport disorder n. altta yatan nöromüsküler geçiş bozukluğu
common underlying pathologies n. altta yatan olağan patolojiler
manifestation of significant underlying disease n. altta yatan önemli bir hastalığın belirtisi
underlying pathology n. altta yatan patoloji
underlying central nervous system disorder n. altta yatan santral sinir sistemi bozukluğu
treatment of underlying cause n. altta yatan sebebin tedavisi
underlying host characteristics n. hastanın altta yatan karakteristik özellikleri
Education
common underlying proficiency n. ortak temel yeterlilik
Linguistics
underlying structure n. derin yapı
underlying structure n. temeldeki yapı
underlying structure n. temel yapı
Geology
underlying formation n. altlayan formasyon