wander - Türkisch Englisch Wörterbuch

wander

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "wander" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 23 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
wander v. başıboş dolaşmak
Sami has just wandered off.
Sami başıboş dolaşıyordu.

More Sentences
wander v. dolaşmak
Yesterday, while I was wandering between borders, I went to Naples.
Dün sınırlar arasında dolaşırken Napoli'ye gittim.

More Sentences
wander v. amaçsızca dolaşmak
We wandered aimlessly around the shopping district.
Alışveriş bölgesinde amaçsızca dolaştık.

More Sentences
General
wander v. gezinmek
You are wandering.
Geziniyorsun.

More Sentences
wander v. uzaklaşmak
Don't wander too far.
Fazla uzaklaşma.

More Sentences
wander v. gezmek
I had some free time, so I wandered around town.
Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.

More Sentences
Technical
wander v. dolaşmak
Secure space, where people can't wander in.
İnsanların kafasına göre dolaşamayacağı güvenli alan.

More Sentences
Common Usage
wander n. amaçsızca gezinme
General
wander n. dolaşma
wander n. sayıklama
wander v. abuk sabuk konuşmak
wander v. sürtmek
wander v. sapmak
wander v. kaybolmak
wander v. kıvrıla kıvrıla gitmek
wander v. sayıklamak
wander v. yolunu şaşırmak
wander v. dalıp gitmek
wander v. çevreyi dolaşmak
wander v. dolanıp durmak
wander v. doğru yoldan ayrılmak
wander v. dağılıp gitmek
wander v. akıp gitmek

Bedeutungen, die der Begriff "wander" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 60 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
wander about v. gezinmek
The boy was wandering about the town.
Çocuk, kasabayı geziniyordu.

More Sentences
wander about v. başıboş dolaşmak
I wandered about the streets all day.
Bütün gün sokakları başıboş dolaştım.

More Sentences
wander away v. uzaklaşmak
The dogs finally gave up and wandered away from the raccoon.
Köpekler nihayet vazgeçti ve rakundan uzaklaştı.

More Sentences
wander around v. dolaşmak
We can't wander around the park at night.
Gece parkta dolaşamayız.

More Sentences
wander off v. konudan ayrılmak
Sami has just wandered off.
Sami şimdi konudan ayrıldı.

More Sentences
Phrasals
wander around v. gezinmek
He wandered around the lake.
O, gölün etrafında gezindi.

More Sentences
wander from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzaklaşmak
Don't wander from the subject.
Konudan uzaklaşma.

More Sentences
wander off (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzaklaşmak
Tom wandered off.
Tom uzaklaştı.

More Sentences
General
wander idly n. özgür yaşam
wander off v. başkalarından ayrılarak kendi başına dolaşmak
wander about v. boş boş dolaşmak
wander off v. konu dışına çıkmak
wander off v. ayrılmak (esas konudan)
wander around v. başıboş dolaşmak
wander off v. konudan konuya atlamak
wander around idly v. avare dolaşmak
wander idly v. sürtmek
wander from the subject at hand v. ele alınan konudan ayrılmak
wander from v. sapmak
wander from v. ayrılmak
wander around v. amaçsızca dolanmak
wander around v. dolanıp durmak
wander around v. amaçsızca dolaşmak
wander off v. karışmak
wander off v. farklı şeylere dalıp gitmek
wander off v. konudan sapmak
wander off v. sapmak
wander from the subject v. konudan ayrılmak
wander from the subject v. konudan sapmak
wander off the subject v. konudan sapmak
wander about v. boş boş takılmak
wander off the subject v. konuyu saptırmak
wander about v. dolanıp durmak
wander from v. -den sapmak
wander from v. -den ayrılmak
wander aimlessly v. başıboş dolaşmak
wander aimlessly v. aylak aylak dolanmak
wander away from the topic v. konudan sapmak
Phrasals
wander in v. başıboş dolaşmak
wander around v. aylaklık etmek
wander through v. gezinmek
wander into v. gezinmek
wander around v. oyalanmak
wander away (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzaklaşmak
wander away (from someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanından ayrılmak
wander from (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanından ayrılmak
wander from (someone or something) v. (bir öğretiden, ideolojiden, prensipten) uzaklaşmak/ayrılmak
wander into (some place) v. (bir yere) elini kolunu sallayarak girmek
wander into (some place) v. (bir yere) öylesine/rastgele girmek
wander off (from someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanından ayrılmak
Phrases
not all those who wander, are lost expr. başıboş dolanan herkes kaybolmuş değildir
Idioms
mind starts to wander expr. konuyla ilgili olmayan şeylerin düşünülmeye başlanması
Technical
real wander n. gerçek presesyon
baseline wander n. taban çizgisi sapması
Telecom
control of jitter and wander within synchronization networks n. senkronizasyon ağları içerisinde gezinme ve rasgele hareket denetimi
Automotive
wind wander n. rüzgara bağlı gezme
Geology
polar wander n. kutup kayması
polar wander n. yeryüzünün manyetik kutuplarının hareketi
Military
apparent wander n. görünen sapma
Star Wars
wander-class jump freighter n. gezici-sınıfı zıplayıcı yük gemisi