welfare - Türkisch Englisch Wörterbuch

welfare

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "welfare" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 21 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
welfare n. refah
The service component of agriculture encompasses food security, the environment and welfare.
Tarımın hizmet bileşeni gıda güvenliği, çevre ve refahı kapsamaktadır.

More Sentences
General
welfare n. yardım
She is a single mother living on welfare.
Kendisi yardımlarla yaşayan bekar bir anne.

More Sentences
welfare n. iyilik
Let us students contribute to the welfare of the victims of the earthquake; even loose change will go a long way.
Haydi öğrenciler deprem mağdurlarının iyiliği için katkıda bulunalım; bozuk para bile çok yararlı olacaktır.

More Sentences
welfare n. mutluluk
My parents are always concerned about my welfare.
Ailem her zaman benim mutluluğumu düşünür.

More Sentences
welfare n. refah
I know that you have concerns about the welfare of and benefits to developing countries also.
Gelişmekte olan ülkelerin refahı ve bu ülkelere sağlanan faydalar konusunda da endişeleriniz olduğunu biliyorum.

More Sentences
welfare n. sosyal yardım
The government is developing new health and welfare services.
Hükümet yeni sağlık ve sosyal yardım hizmetleri geliştiriyor.

More Sentences
Trade/Economic
welfare n. refah
Plugging the welfare gap is crucial for attaining stability and peace in the world.
Refah açığının kapatılması, dünyada istikrar ve barışın sağlanması açısından hayati önem taşımaktadır.

More Sentences
Politics
welfare n. refah
Only peaceful cooperation can ensure the existence and welfare of both countries.
Sadece barışçıl iş birliği her iki ülkenin de varlığını ve refahını sağlayabilir.

More Sentences
Common Usage
welfare n. gönenç
General
welfare n. sosyal yardımlaşma
welfare n. yoksullara yardım
welfare n. mutluluk ve sağlık içinde yaşama
welfare n. sıhhat
welfare n. afiyet
welfare n. sağlık
welfare n. rahat
welfare n. esenlik
Politics
welfare n. iyilik
welfare n. saadet
welfare n. sağlık
welfare n. selamet

Bedeutungen, die der Begriff "welfare" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 172 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
animal welfare n. hayvan refahı
These figures have been echoed by many European animal welfare groups.
Bu rakamlar birçok Avrupalı hayvan refahı grubu tarafından da yinelenmiştir.

More Sentences
social welfare n. sosyal yardım
Social welfare and healthcare costs will then come down, so allowing us to cut other forms of taxation.
Böylece sosyal yardım ve sağlık hizmetleri maliyetleri düşecek ve diğer vergi türlerinde kesintiye gidilebilecektir.

More Sentences
social welfare n. sosyal refah
Different countries have different public services and operate on different principles regarding social welfare.
Farklı ülkeler farklı kamu hizmetlerine sahiptir ve sosyal refah konusunda farklı ilkelerle çalışırlar.

More Sentences
public welfare n. kamu refahı
I work for public welfare.
Ben kamu refahı için çalışıyorum.

More Sentences
welfare policy n. refah politikası
Joint funding via income tax is required for funding our common welfare policy.
Ortak refah politikamızın finansmanı için gelir vergisi yoluyla ortak finansman gereklidir.

More Sentences
social welfare state n. sosyal refah devleti
Germans value a strong social welfare state.
Almanlar güçlü bir sosyal refah devletine değer verirler.

More Sentences
welfare state n. refah devleti
The European Union is and will remain a very important factor in building Lithuania as a welfare state.
Avrupa Birliği, Litvanya'nın bir refah devleti olarak inşasında çok önemli bir faktördür ve öyle kalacaktır.

More Sentences
Phrases
on welfare adj. sosyal yardım alan
Tom lives on welfare.
Tom sosyal yardım alarak yaşıyor.

More Sentences
Trade/Economic
public welfare n. kamu yararı
I work for public welfare.
Kamu yararı için çalışıyorum.

More Sentences
level of welfare n. refah düzeyi
This is expressed in the level of welfare experienced by them.
Bu durum, yaşadıkları refah düzeyiyle de ifade edilmektedir.

More Sentences
social welfare n. sosyal refah
President Berlusconi has just invited us to reflect upon the durability of European social welfare.
Başkan Berlusconi az önce bizi Avrupa sosyal refahının dayanıklılığı üzerine düşünmeye davet etti.

More Sentences
Politics
welfare benefits n. sosyal yardım
Sami was receiving welfare benefits.
Sami sosyal yardım alıyordu.

More Sentences
social welfare n. sosyal refah
She attended the lecture on social welfare.
Sosyal refahla ilgili konferansa katıldı.

More Sentences
welfare system n. sosyal yardım sistemi
The second priority is discussion of the sustainability of the European pension and welfare systems.
İkinci öncelik ise Avrupa emeklilik ve sosyal yardım sistemlerinin sürdürülebilirliğinin tartışılmasıdır.

More Sentences
social welfare n. sosyal yardım
Secondly, providing economic support to families at risk and appropriate social welfare.
İkinci olarak, risk altındaki ailelere ekonomik destek ve uygun sosyal yardım sağlanmalıdır.

More Sentences
Veterinary
animal welfare n. hayvan refahı
If we wish to retain their support for improved animal welfare then we must also respect their interests.
Hayvan refahının iyileştirilmesi için desteklerini korumak istiyorsak onların çıkarlarına da saygı göstermeliyiz.

More Sentences
Food Engineering
animal welfare n. hayvan refahı
Export interests have replaced animal welfare and human ingenuity.
Hayvan refahı ve insan yaratıcılığının yerini ihracat çıkarları almıştır.

More Sentences
Breeding
animal welfare n. hayvan refahı
In the EU, there is otherwise a lot about the need to improve animal welfare.
AB'de hayvan refahını iyileştirme ihtiyacı konusunda aksi yönde çok şey var.

More Sentences
General
welfare worker n. sosyal yardım görevlisi
welfare policy n. sosyal politika
welfare policy n. toplumsal politika
welfare policy n. sosyal siyaset
animal welfare policies n. hayvan hakları politikası
social welfare centre n. sosyal kurum
animal welfare n. hayvanları koruma
state youth welfare n. kamusal gençlik hizmetleri
welfare policy n. içtimai siyaset
social welfare centre n. sosyal yardım kurumu
welfare criteria n. refah ölçütleri
social welfare services n. sosyal refah hizmetleri
maternity welfare service n. ana sağlığı hizmeti
residual welfare model n. arta kalan refah modeli
animal welfare n. hayvan sağlığı
welfare economics n. ekonomisi iktisadı
industrial welfare n. endüstriyel refah
welfare society n. refah toplumu
welfare economics n. refah iktisadı
welfare service n. sosyal hizmet
welfare fund n. sosyal yardım fonu
welfare work n. sosyal yardım
welfare association n. sosyal yardım derneği
child welfare n. çocuk koruma
child welfare n. çocuk bakımı
child welfare n. çocuk esirgeme
welfare economics n. refah ekonomisi
welfare level n. refah seviyesi
welfare region n. darü’s-selam
welfare criteria n. sosyal refah ölçütleri-kriterleri
welfare work n. sağlık işi
welfare work n. kamu görevi
health and welfare department n. sosyal işler müdürlüğü
welfare of the inhabitants of the city n. şehir sakinlerinin refahı
welfare worker n. sosyal görevli
physical welfare n. fiziksel refah
human welfare n. insan refahı
prolonged welfare n. uzun süreli refah
welfare check n. iyi olup olmadığını polis aracılığı ile öğrenme
on welfare adj. ihtiyaç dolayısıyla resmi kuruluştan yardım alan
welfare enhancing adj. refahı artırıcı
for the welfare of prep. çıkarına
for the welfare of prep. menfaatine
for the welfare of prep. yararına
ewo (educational welfare officer) abrev. eğitim hizmetleri memuru
Colloquial
corporate welfare bum n. işini bilen şirket/yönetici
corporate welfare bum n. vergi indirimi veya yasalardaki açıkları kullanarak kazanç sağlayan şirket/yönetici
Idioms
welfare cadillac n. yanlış beyanlarla sosyal yardım veya destek fonlarından yararlanıp parayı lüks şeylere harcayan kişi
welfare cadillac n. devletten destek alıp altına lüks araba çeken kişi
corporate welfare bum n. vergi kesintileri ve yasal boşlukları kullanarak para kazanan şirket ya da yönetici
go on welfare v. (mali) yardım almak
go on welfare v. bir kurumdan ihtiyaç yardımı almak
go on welfare v. bir kurumdan yoksulluk yardımı almak
be on welfare v. sosyal yardım almak
be on welfare v. ihtiyaç dolayısıyla resmi kuruluştan yardım almak
be on welfare v. mali yardım almak
be on welfare v. bir kurumdan ihtiyaç yardımı almak
be on welfare v. bir kurumdan yoksulluk yardımı almak
Formal
hew (department of health, education, and welfare) abrev. sağlık, eğitim ve sosyal yardım dairesi
Trade/Economic
corporate welfare n. devlet tarafından kurumlara sağlanan vergi indirimi, düşük faizli destek kredisi gibi yardımlar bütünü
best level of welfare n. en iyi refah düzeyi
economic welfare n. ekonomik refah
(economic) welfare n. ekonomik rahatlık
welfare economics n. ekonominin refah kuramlannı inceleyen dalı
general public welfare n. genel kamu yararı
general welfare n. genel refah
workers' welfare association n. işçi refahı derneği
welfare funds n. işçiler için sağlık sosyal faaliyetler vb finansmanında kullanılacak para
welfare worker n. kamu görevlisi
public welfare n. kamu menfaati
public welfare administration n. kamu refahı yönetimi
public welfare n. kamu refahı
public welfare in mass media n. kitle iletişim araçlarında kamu refahı
net economic welfare n. net ekonomik refah
welfare of the handicapped n. özürlülerin refahı
staff welfare expenses n. personel sosyal yardımları
the pakistan welfare association n. pakistan esenlik derneği
market welfare n. piyasa refahı
staff welfare n. personel sağlığı
welfare economics n. refah ekonomisi
welfare state n. refah devleti
welfare cost n. refah maliyeti
welfare services n. refah hizmetleri
welfare state n. refah devleti
welfare economics n. refah ekonomisi
welfare economy n. refah ekonomisi
welfare plan n. refah planı
welfare loss n. refah kaybı
welfare fund n. refah fonu
welfare theory n. refah teorisi
minister of health and social welfare n. sıhhiye ve muaveneti içtimaiye vekili
social welfare expenditures n. sosyal refah harcamaları
welfare payments n. sosyal güvenlik ödenekleri
social welfare function n. sosyal refah fonksiyonu
social welfare schemes n. sosyal refah planları
welfare check n. sosyal yardım çeki
welfare cheque n. sosyal yardım çeki
welfare fund n. sosyal yardım fonu
welfare cost of monopoly n. tekelin toplumsal refah maliyeti
social welfare n. toplumsal refah
national welfare n. ulusal refah
welfare plan n. yardım planı
gross national welfare n. gayri safi milli refah
poverty-welfare curve yoksulluk-refah eğrisi
Law
family and child welfare n. aile ve çocuğun refahı
felony against public welfare n. ammenin selameti aleyhinde suç
inmate welfare fund n. tutuklu refah fonu
Politics
the european welfare states n. avrupa refah devletleri
child welfare systems n. çocuk esirgeme/koruma sistemleri
public welfare n. kamu refahı
welfare officer n. refah memuru
welfare state n. refah devleti
welfare deduction n. refah kesintisi
health and welfare planning n. sağlık ve sosyal yardım planlaması
economic welfare comparison n. refah seviyesi karşılaştırması
ministry of public health and welfare n. sağlık ve sosyal yardım bakanlığı
welfare capitalism n. refah kapitalizmi
welfare party n. refah partisi
ministry of public health and welfare n. sıhhat ve içtimai muavenet vekaleti
social welfare centre n. sosyal yardım merkezi
social welfare state n. sosyal refah devleti
welfare worker n. sosyal hizmet görevlisi
welfare officer n. sosyal hizmetler memuru
welfare activity n. sosyal yardım faaliyeti
welfare agency n. sosyal yardım ajansı
welfare service n. sosyal hizmet
welfare work n. sosyal hizmet
public welfare n. toplum refahı
welfare dependency n. yardıma muhtaçlık
welfare dependency n. yardım bağımlılığı
secretary of health education and welfare n. (eskiden abd'de) sağlık, eğitim ve sosyal yardım biriminin başındaki kimse
welfare allowance yoksulluk nafakası
supplementary welfare allowance yoksulluk nafakası
welfare benefit yoksullara yardım
welfare benefit yoksul/düşük gelirli insanlara ve hasta olanlara verilen yardım
Institutes
ministry of public health and welfare n. sağlık ve sosyal yardım bakanlığı
ministry of health and social welfare n. sıhhiye ve muaveneti içtimaiye vekaleti
international fund for animal welfare n. uluslararası hayvan koruma vakfı
child welfare agency n. çocuk esirgeme kurumu
child welfare service n. çocuk esirgeme kurumu
Medical
maternity welfare n. ana sağlığı
infant welfare center n. bebek bakım merkezi
child welfare n. çocuk sağlığı
Veterinary
welfare of animals n. hayvan refahı
animal welfare n. hayvan sağlığı
Social Sciences
welfare mother n. çocukları için devletten destek alan anne
animal welfare policies n. hayvan refahı politikası
Education
educational welfare officer [brit] n. eğitim hizmetleri memuru
educational welfare officer [brit] n. devamsızlık yapan öğrencileri araştıran memur
school welfare officer n. eğitim hizmetleri memuru
msw (master of social welfare) abrev. sosyal refah yüksek lisans derecesi
Military
army and air force central welfare fund n. kara ve hava kuvvetleri merkezi sosyal yardım fonu
Slang
welfare queen n. çocuklarını manipüle ederek devletten destek alan anne
Modern Slang
academic welfare n. küçük üniversitelerde seviyesi düşük öğrencilerin dersleri geçip mezun olabilmesi için standardın düşürülmesi