wheel - Türkisch Englisch Wörterbuch

wheel

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "wheel" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 75 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
wheel n. çark
Surely humanity cannot be reduced to the level of political wheeling and dealing.
Şüphesiz insanlık, siyasi çark ve pazarlık düzeyine indirgenemez.

More Sentences
wheel n. tekerlek
We are all aware of these problems; they are not new, and we do not need to reinvent the wheel.
Hepimiz bu sorunların farkındayız; bunlar yeni değil ve tekerleği yeniden icat etmemize gerek yok.

More Sentences
General
wheel n. direksiyon
The seat behind the wheel in buses and lorries is a back-breaking place of work.
Otobüs ve kamyonlarda direksiyonun arkasındaki koltuk yıpratıcı bir iş yeridir.

More Sentences
wheel n. dümen
Take the wheel, Tom.
Dümene sen geç Tom.

More Sentences
wheel n. tekerlek
There is no need for us to keep reinventing the wheel.
Tekerleği yeniden keşfetmeye devam etmemize gerek yok.

More Sentences
Technical
wheel n. teker
What is necessary is to throw some sand into the wheels of the currency speculators, stockbrokers and option traders.
Yapılması gereken, döviz spekülatörlerinin, borsacıların ve opsiyon tüccarlarının tekerine çomak sokmaktır.

More Sentences
wheel n. tekerlek
So then, we do not have to re-invent the wheel.
Böylece tekerleği yeniden icat etmek zorunda kalmayız.

More Sentences
Automotive
wheel n. jant
Tom gave me a nice set of aluminum wheels, but he kept the tires.
Tom bana güzel bir alüminyum jant seti verdi ama lastikleri sakladı.

More Sentences
wheel n. tekerlek
If people had opposed the wheel when it was invented, we would still be going everywhere on foot.
Tekerlek icat edildiğinde insanlar buna karşı çıksaydı, hala her yere yürüyerek gidiyor olurduk.

More Sentences
General
wheel n. dönme
wheel n. dolap
wheel n. çarkıfelek
wheel n. araba
wheel n. deveran
wheel n. direksiyon simidi
wheel n. bisiklet
wheel n. direksiyon volanı
wheel n. işkence çarkı
wheel n. dişli
wheel v. sürmek
wheel v. sürülmek
wheel v. ilerlemek
wheel v. daireler çizerek dönmek
wheel v. döndürmek
wheel v. sürmek (tekerlekli bir aracı)
wheel v. yuvarlanmak
wheel v. araba ile götürmek
wheel v. gitmek (tekerlekli bir araçla)
wheel v. dönmek
wheel v. gitmek (tekerlekli bir araç)
wheel v. el arabasıyla götürmek
wheel v. çark ettirmek
wheel v. tekerlekli bir şeyi itmek
wheel v. tekerlekler üstünde yürütmek
wheel v. tekerlek takmak
wheel v. tekerleğin dış kaplamasını temizlemek
wheel v. tekerlekler üzerinde hareket etmek
wheel v. (tekerlekli bir araçla) götürmek
Technical
wheel n. disk
wheel n. dönme dolap
wheel n. hareket aksamı
wheel n. pervane
wheel n. su çarkı
wheel n. çıkrık
wheel n. tekne pervanesi
wheel n. tekne uskuru
wheel n. şekli veya hareketi tekerleği andıran şey
wheel n. fırıldak
wheel n. çarkıfelek
wheel v. çark etmek
wheel v. eksen etrafında dönmek
wheel v. kavisli veya dairesel bir rotada uçmak
wheel v. girintili çıkıntılı bir tekerlekle (ayakkabı topuğunun üst kenarını) işlemek
Electric
wheel v. (elektrik enerjisini) enerji iletim hatları aracılığıyla veya üzerinden iletmek veya aktarmak
Automotive
wheel n. direksiyon simidi
wheel n. motorlu araç
wheel n. motorlu araca erişim
wheel n. tekerlek jantı
wheel n. jant çemberi
Marine
wheel n. dümen köşkü
wheel n. dümen kamarası
wheel n. dümen dolabı
wheel n. vapur çarkı
Gastronomy
wheel n. peynir tekeri
wheel n. büyük yuvarlak peynir bloğu
Physics
wheel n. ateşlendiğinde havada dönen bir tür havai fişek
Literature
wheel n. (şiirde) bir kıtanın son kısmını oluşturan kısa kafiyeli dizeler
History
wheel n. ortaçağ avrupası'nda işkence için kullanılan çark
Archaeology
wheel n. antik çağ sanatında tekerleği andıran yarıçaplara sahip sembolik dairesel tasarım
Military
wheel n. birliklerin, gemilerin dönme hareketi
Sport
wheel n. spor ligi
Music
wheel n. nakarat
Slang
wheel n. nüfuzlu kişi
wheel n. çok fazla güce veya etkiye sahip kimse
wheel n. (pokerde) en düşük el

Bedeutungen, die der Begriff "wheel" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
steering wheel n. direksiyon
Paramedics said she hit the steering wheel pretty hard.
İlkyardım görevlisi direksiyona çok kötü çarptığını söyledi.

More Sentences
General
potter's wheel n. çömlekçi çarkı
Mary uses a potter's wheel.
Mary çömlekçi çarkı kullanıyor.

More Sentences
ferris wheel n. dönme dolap
What I like best is going on Ferris wheels.
Dönme dolaba binmek benim en sevdiğim şeydir.

More Sentences
wheel of time n. zamanın çarkı
You cannot turn back the wheel of time.
Zaman çarkını geri döndüremezsiniz.

More Sentences
invent the wheel v. tekerleği icat etmek
The Council is actually inventing the wheel.
Konsey aslında tekerleği icat ediyor.

More Sentences
take the wheel v. direksiyona geçmek
I'll take the wheel.
Ben direksiyona geçeceğim.

More Sentences
Idioms
behind the wheel expr. direksiyonda
Tom got out of the car, but Mary remained behind the wheel.
Tom arabadan indi ama Mary direksiyonda kaldı.

More Sentences
behind the wheel expr. direksiyon başında
A driver's working time might currently reach 60 or 70 hours, of which at least 50 might be spent behind the wheel.
Bir sürücünün çalışma süresi şu anda 60 veya 70 saate ulaşabilir ve bunun en az 50 saati direksiyon başında geçebilir.

More Sentences
Technical
fifth wheel n. beşinci tekerlek
I don't want to be a fifth wheel.
Beşinci tekerlek olmak istemiyorum.

More Sentences
spinning wheel n. çıkrık
I don't know how to operate a spinning wheel.
Çıkrığı nasıl kullanacağımı bilmiyorum.

More Sentences
Common Usage
wheel of fortune n. çarkıfelek
General
wheel jack n. tekerlek krikosu
bull wheel n. sondaj çarkı
mill wheel n. değirmen çarkı
roulette wheel n. rulet tekerleği
gear wheel n. çark
gear wheel n. dişli çark
locking wheel n. kilit çarkı
disc wheel n. diskli tekerlek
rim wheel n. çemberli kasnak
grinding wheel n. döner bileğitaşı
wheel alignment n. motorlu taşıta ait tekerleklerin ayarlanması
wheel balance n. balans ayarı
cart wheel n. araba tekerleği
water wheel n. su çarkı
grinding wheel n. zımpara taşı
wheel chain n. dümen zinciri
nose wheel n. burun tekerleği
emery wheel n. zımpara çarkı
paddle wheel n. vapur çarkı
leading wheel n. ön tekerlek
catherine wheel firework n. çarkıfelek
rim of a wheel n. jant
wheel horse n. araba atı
ratchet wheel n. cırcırlı makara
ratchet wheel n. mandallı çark
water wheel n. dolap
wheel lock n. emniyet kilidi
winding wheel n. çıkrık
a big wheel n. nüfuzlu kimse
hour wheel n. saat çarkı
wagon wheel n. vagon tekeri
control wheel n. levye
wheel chair n. tekerlekli sandalye
castering wheel n. hareketli tekerlek
road trailer wheel n. karayolu tekeri
front housing wheel n. ön yardımcı tekerlek
all-wheel bulldozer n. lastik tekerlekli dozer
front-wheel drive n. önden çekişli
gear for four-wheel drive n. arazi vitesi
rear-wheel drive n. arkadan çekişli
water-wheel n. dolap
prayer wheel n. dua çarkı
rubber wheel n. lastik tekerlek
hamster wheel n. hamster tekerleği
hamster wheel n. hamsterlerin kafes içerisinde üzerilerinde döndükleri tekerlek
dish wheel n. tabak çarkı
wheel of life n. yaşam çarkı
hind wheel n. arka tekerlek
wheel path n. tekerlek yolu
use of the wheel n. tekerleğin kullanılması
big wheel n. dönme dolap
observation wheel n. dönme dolap
car steering wheel n. araba direksiyonu
wheel-spinning n. patinaj
invention of the wheel n. tekerleğin icadı
wooden water wheel n. ahşap su çarkı
suitcase wheel n. bavul tekeri
luggage wheel n. bavul tekeri
medicine wheel n. şifa çemberi
catharine wheel n. şişleri kenardan dışarı çıkan tekerlek
catharine wheel n. spiral tüp biçiminde hazırlanmış bir tür havai fişek
catherine wheel n. spiral tüp biçiminde hazırlanmış bir tür havai fişek
wheel arch n. çamurluk davlumbazı
word wheel n. kelime çarkı
word wheel n. sözcük çarkı
wheel of fortune n. feleğin çarkı
wheel horse n. (siyasi kuruluşta) çalışkan ve güvenilir işçi
wheel horse [us/canada] n. istikrarlı veya çok çalışan kimse
wheel horse n. güçlü ve çalışmaya rıza gösteren at
medicine-wheel n. şifa çemberi ile ilişkili olarak taşları dört yöne doğru özel bir desen oluşturacak şekilde dizerek inşa edilen taş anıt
heart wheel n. sabit rotatif hareketi sabit karşılıklı harekete çevirmek için kullanılan kalp şeklindeki kam
current wheel n. akıntı çarkı
ferris wheel n. bir lunapark aleti
pendulum wheel n. saat balansı
pot wheel n. su çarkı
fifth wheel n. fazladan kişi
fifth wheel n. fazla şey
fire wheel n. çarkıfelek havai fişek
fire-wheel n. çarkıfelek havai fişek
snail wheel n. (saatlerde) spiral biçimli bir kam çeşidi
wheel of time n. zaman çarkı
stream wheel n. su çarkı
stream wheel n. suyun akış hızını ölçen çark
wheel around v. birdenbire dönmek
wheel round v. birdenbire dönmek
wheel in v. çark etmek
wheel around v. dönüvermek
wheel about v. dönüvermek
wheel about v. birdenbire dönmek
put one's shoulder to the wheel v. gayretle çalışmaya başlamak
invent the wheel v. tekerleği bulmak
wheel around v. dönmek
wheel round v. dönüvermek
wheel around v. etrafında döndürmek
turn the wheel hard v. direksiyonu kırmak
wheel about v. dönmek
put a spoke in somebody's wheel v. engel olmak
wheel out v. dışarı çıkarmak
wheel out v. ileri sürmek
wheel out v. ortaya çıkarmak
wheel out v. daha önceden yapılan birşeyi temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne sürmek
fall asleep at the wheel v. direksiyonda uyumak
fall asleep at the wheel v. direksiyon başında uyuyakalmak
fall asleep at the wheel v. direksiyonda uyuyakalmak
fall asleep at the wheel v. direksiyon başında uyumak
take the wheel v. direksiyonun başına geçmek
get behind the wheel v. direksiyon başına geçmek
get behind the wheel v. direksiyona geçmek
get behind the wheel v. direksiyonun başına geçmek
take the wheel v. direksiyon başına geçmek
go behind the steering wheel v. direksiyon sallamak
spin the wheel v. çarkı döndürmek
break upon a wheel v. tekerleğe bağlayıp çekerek idam etmek
break upon a wheel v. tekerleğe bağlayıp çekerek işkence etmek
heart wheel adj. kalp şeklinde kam
wheel-like adj. tekerlek gibi yuvarlak olan
wheel-shaped adj. şekli tekerleğe benzeyen
wheel-worn adj. tekerlek sürtünmesi ile aşınan
at the wheel adv. idare etmekte
at the wheel adv. yönetimde
at the wheel adv. direksiyonda
at the wheel adv. dümende
Phrasals
wheel someone or something away v. birini veya bir şeyi tekerlekli bir araçla götürmek
wheel someone or something away v. birini veya bir şeyi tekerlekli bir araçla taşımak
wheel someone or something away v. birini veya bir şeyi tekerlekli bir araçla alıp götürmek
wheel around v. birini tekerlekli bir şeyle itmek
wheel around v. birini tekerlekli bir araçla iterek taşımak/götürmek
wheel around v. tekerlekli bir aracı bir yerde iterek yürütmek
wheel around v. tekerlekli bir aracı bir yerde iterek gezdirmek
wheel around v. hızlı hızlı dönmek
wheel around v. daireler çizmek
wheel around v. fırıl fırıl dönmek
wheel around v. dönüp durmak
wheel around v. hemen geriye dönmek
wheel around v. aniden arkasını dönmek
wheel around v. hemen geriye döndürmek
wheel around v. hızlıca ters yöne döndürmek
wheel out v. tekerlekli bir araçla ayrılmak
wheel out v. tekerlekli bir araçla taşınmak
wheel out v. tekerlekli bir araçla terk etmek/gitmek
wheel out v. tekerlekli sandalyeyle çıkarmak
wheel out v. tekerlekli bir şey üzerinde getirmek
wheel out v. tekerlekli bir araçla dışarı çıkarmak
wheel out v. tekerlekli bir araçla iterek bir yerin dışına çıkarmak
wheel into (something or some place) v. (bir şeye/yere) tekerlekli bir araçla gitmek
wheel into (something or some place) v. (bir yere/şeye) bir aracı sürerek gitmek
wheel into (something or some place) v. tekerlekli bir aracı (bir yere/şeye) sürmek
wheel into (something or some place) v. araçla (bir şeye/yere) götürmek
wheel into (something or some place) v. tekerlekli bir araçla (bir şeye/yere) taşımak
wheel into (something or some place) v. tekerlekli bir araçla (bir şeye/yere) nakletmek
wheel someone or something into something v. birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla bir şeye/yere getirmek
wheel someone or something into something v. birini/bir şeyi (tekerlekli bir araçla) bir şeye/yere sürmek
wheel someone or something in v. birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla bir şeye/yere getirmek
wheel someone or something in v. birini/bir şeyi (tekerlekli bir araçla) bir şeye/yere sürmek
wheel out of (something or some place) v. tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) ayrılmak
wheel out of (something or some place) v. tekerlekli bir araçla (bir şeyi/yeri) terk etmek
wheel out of (something or some place) v. tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) taşınmak
wheel out of (something or some place) v. tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) çıkarmak
wheel out of (something or some place) v. tekerlekli bir şeyin üzerinde (bir şeyden/yerden) çıkarmak
wheel out of (something or some place) v. tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) dışarı çıkarmak
wheel out of (something or some place) v. tekerlekli bir araçla iterek (bir şeyin/yerin) dışına çıkarmak
wheel out of (something or some place) v. tekerlekli sandalyeyle (bir şeyden/yerden) çıkarmak
wheel someone or something out of something v. birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla bir şeyden çıkarmak
wheel someone or something out of something v. birini/bir şeyi tekerlekli bir şeyin üzerinde bir şeyden çıkarmak
wheel someone or something out of something v. birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla bir şeyden dışarı çıkarmak
wheel someone or something out of something v. birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla iterek bir şeyin dışına çıkarmak
wheel someone or something out of something v. birini/bir şeyi tekerlekli sandalyeyle bir şeyden çıkarmak
wheel someone or something out v. birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla bir şeyden çıkarmak
wheel someone or something out v. birini/bir şeyi tekerlekli bir şeyin üzerinde bir şeyden çıkarmak
wheel someone or something out v. birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla bir şeyden dışarı çıkarmak
wheel someone or something out v. birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla iterek bir şeyin dışına çıkarmak
wheel someone or something out v. birini/bir şeyi tekerlekli sandalyeyle bir şeyden çıkarmak
wheel off v. tekerlekli bir araçla yola çıkmak
wheel off v. tekerlekli bir araçla yolculuğa çıkmak
wheel off v. kara yoluyla yola çıkmak
wheel off v. tekerlekli bir araçla basıp gitmek
wheel off v. tekerlekli bir araçla gazlamak
wheel off v. tekerlekli bir aracı sürmek
wheel off v. tekerlekli bir aracı itmek
wheel off v. tekerlekli bir aracı ilerletmek
wheel off v. tekerlekli bir araçla taşımak
wheel off v. tekerlekli bir araçla nakletmek
wheel off v. tekerlekli bir araçla götürmek
wheel off v. tekerlekli bir araç bir yerden aşağı yuvarlanmak/yürümek
wheel off v. tekerlekli bir araç ilerleyip bir yerden aşağı düşmek
wheel off v. tekerlekli bir araç ilerleyip bir şeyin dışına çıkmak
wheel off v. tekerlekli bir aracı bir yerin dışına sürmek
wheel off v. tekerlekli bir aracı bir şeyin dışına itmek
wheel someone or something off v. birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla itmek
wheel someone or something off v. birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla götürmek
wheel away v. tekerlekli bir araçla gitmek
wheel away v. tekerlekli bir araçla uzaklaşmak
wheel away v. (tekerlekli bir araç) gitmek/uzaklaşmak
wheel away v. tekerlekli bir aracı sürmek
wheel away v. tekerlekli bir aracı sürerek uzaklaştırmak
wheel away v. tekerlekli bir araçla götürmek
wheel away v. tekerlekli bir araçla taşımak
wheel away v. döne döne gitmek/uzaklaşmak
Phrases
who breaks a butterfly upon a wheel? expr. pire için/pireye kızıp yorgan yakılır mı hiç
wheel weaves as the wheel wills expr. çark dilediği gibi dokur
Proverb
squeaky wheel gets the oil ağlamayana meme yok
squeaky wheel gets the oil ağlamayan çocuğa meme vermezler
squeaky wheel gets the oil ağlamayan bebeğe meme vermezler
squeaking wheel gets the oil ağlamayana meme yok
squeaking wheel gets the oil ağlamayan bebeğe meme vermezler
squeaking wheel gets the oil ağlamayan çocuğa meme vermezler
the squeaky wheel gets the grease ağlamayana meme yok
the squeaky wheel gets the grease ağlamayana meme vermezler
the squeaky wheel gets the grease hakkını aramayı bilmeyen kişinin işi görülmez
squeaky wheel gets the grease ağlamayana meme yok
squeaky wheel gets the grease ağlamayana meme vermezler
squeaky wheel gets the grease hakkını aramayı bilmeyen kişinin işi görülmez
Colloquial
wheel estate n. mobil gayrimenkul
wheel estate n. tekerlekli ev
wheel estate n. taşınabilir mülk/ev
wheel estate n. mobil yaşam alanı
wheel estate n. seyyar ev
wheel estate n. karavan
wheel estate n. kamp aracı
wheel estate n. mobil ev
wheel estate n. karavan
wheel estate n. tekerlekli mülk
wheel man n. bir suç planında/soygunda kaçmak için kullanılan arabayı kullanan kişi
wheel man n. suç/soygun planında kaçış arabasının sürücüsü
wheel man n. suçluları araçla kaçıran şoför
wheel man n. suç planının şoförü
wheel man n. suç planında şoför olan kişi
wheel man n. suçluları araçla kaçıran şoför
wheel man n. suç planının şoförü
wheel man n. suç planında şoför olan kişi
keep your hands on the wheel expr. ellerin direksiyonda olsun
keep your hands on the wheel expr. ellerini direksiyondan ayırma
Idioms
wheel and deal n. alavere dalavere
the squeaking wheel gets the grease n. ağlamayan çocuğa meme vermezler
a cog in the wheel n. çalışmada çok küçük bir payı olan kimse
a cog in the wheel n. çarkın dişlisi
a fifth/third wheel n. dış kapının mandalı
a wheel within a wheel n. çözümü zor şey
a fifth/third wheel n. fazlalık
a big wheel n. güçlü ve etkin insan
a fifth/third wheel n. gereksiz kimse
asleep at the wheel n. görevi başında uyuyan
a fifth/third wheel n. hiçbir işe yaramayan
a fifth/third wheel n. hiçbir boka yaramayan
a wheel within a wheel n. içinden çıkması güç olan durum
a big wheel n. kişilikli insan
big wheel n. kodaman
a fifth/third wheel n. lüzumsuz kimse
a wheel within a wheel n. oyun içinde oyun
big wheel n. önemli kimse
a fifth/third wheel n. zurnanın son deliği
a cog in the machine/wheel n. büyük bir organizasyonun/sistemin küçük bir parçası olan kimse
a cog in the machine/wheel n. çarkın dişlisi
a fifth wheel [us] n. dış kapının mandalı
a fifth wheel [us] n. fazlalık
a fifth wheel [us] n. gereksiz kimse
a fifth wheel [us] n. lüzumsuz kimse
a fifth wheel [us] n. zurnanın son deliği
a fifth wheel [us] n. yancı
a third wheel [us] n. dış kapının mandalı
a third wheel [us] n. fazlalık
a third wheel [us] n. gereksiz kimse
a third wheel [us] n. lüzumsuz kimse
a third wheel [us] n. zurnanın son deliği
a third wheel [us] n. yancı
a fly on the wheel n. kendini olduğundan daha güçlü/önemli gören kimse
a fly on the wheel n. her şeyin kendi sayesinde olduğunu düşünen kimse
a fly on the wheel n. kendini olmazsa olmaz/vazgeçilmez gören kimse
a fly on the wheel n. kendini olduğundan daha değerli gören kimse
cog in the wheel n. çarkın dişlisi
cog in the wheel n. çalışmada çok küçük bir payı olan kimse
cog in the wheel n. sistemin işlemesini sağlayan küçük bir parça
put a spoke in one's wheel v. tekerine çomak sokmak
put a spoke in one's wheel v. birinin işini zora sokmak
reinvent the wheel v. amerika'yı yeniden keşfetmek
put a spoke in someone's wheel v. birinin işini zora sokmak
asleep at the wheel v. doğru zamanda görevini yapamamak
put a spoke in someone's wheel v. çanına ot tıkamak
be at the wheel v. direksiyonda olmak
put one's shoulder to the wheel v. canını dişine takmak
die behind the wheel v. direksiyonda ölmek
die behind the wheel v. direksiyon başında ölmek
keep one's shoulder to the wheel v. dur durak bilmeden çalışmak
be behind the wheel v. direksiyonda olmak
get behind the wheel v. direksiyona geçmek
keep one's shoulder to the wheel v. durmadan çalışmak
keep one's shoulder to the wheel v. gözünü kırpmadan çalışmak
keep one's shoulder to the wheel v. gece gündüz demeden çalışmak
break a butterfly on a wheel v. ezmek
break a butterfly on a wheel v. gereğinden daha sert davranmak
have one's shoulder to the wheel v. işine sıkı sıkı sarılmak
keep one's shoulder to the wheel v. işine dört elle sarılmak
put one's shoulder to the wheel v. işe dört elle sarılmak
keep one's shoulder to the wheel v. işine sıkı sıkı sarılmak
put one's shoulder to the wheel v. işe sıkı sıkı sarılmak
put shoulder to the wheel v. işe dört elle sarılmak
pit one's shoulder to the wheel v. işine sıkı sıkı sarılmak
pit one's shoulder to the wheel v. işine dört elle sarılmak
have one's shoulder to the wheel v. işine dört elle sarılmak
put shoulder to the wheel v. işe sıkı sıkı sarılmak
keep one's shoulder to the wheel v. kendini işe vermek
pit one's shoulder to the wheel v. kendini işine vermek
have one's shoulder to the wheel v. kendini işine vermek
turn the wheel v. kafadan sallamak
put one's shoulder to the wheel v. kendini işine vermek
turn the wheel v. kaba tahminde bulunmak
put shoulder to the wheel v. kendini işe vermek
keep one's shoulder to the wheel v. kendini işine vermek
put a spoke in somebody's wheel v. köstek olmak
have one's shoulder to the wheel v. kendini işe vermek
put one's shoulder to the wheel v. kendini işe vermek
pit one's shoulder to the wheel v. kendini işe vermek
put shoulder to the wheel v. kendini işine vermek
break a butterfly on a wheel v. sert önlemler almak
die behind the wheel v. şoför mahallinde ölmek
reinvent the wheel v. tekerleği yeniden icat etmek
put a spoke in someone's wheel v. tekerine çomak sokmak
spell someone at the wheel v. (birine) nefes aldırmak/ara verdirmek
reinvent the wheel v. var olan bir şeyi yeniden bulmak için zaman kaybetmek
set (one's) shoulder to the wheel v. gayretle çalışmak
set (one's) shoulder to the wheel v. canını dişine takmak
set (one's) shoulder to the wheel v. işe dört elle sarılmak
set (one's) shoulder to the wheel v. çok çalışmak
set (one's) shoulder to the wheel v. sıkı çalışmak
set (one's) shoulder to the wheel v. özenle çalışmak
set (one's) shoulder to the wheel v. konsantre olarak çalışmak
put one's shoulder to the wheel v. gayretle çalışmaya başlamak
put one's shoulder to the wheel v. canını dişine takmak
put one's shoulder to the wheel v. işe dört elle sarılmak
put one's shoulder to the wheel v. işe sıkı sıkı sarılmak
put one's shoulder to the wheel v. kendini işine vermek
put one's shoulder to the wheel v. kendini işe vermek
set one's shoulder to the wheel v. gayretle çalışmaya başlamak
set one's shoulder to the wheel v. canını dişine takmak
set one's shoulder to the wheel v. işe dört elle sarılmak
set one's shoulder to the wheel v. işe sıkı sıkı sarılmak
set one's shoulder to the wheel v. kendini işine vermek
set one's shoulder to the wheel v. kendini işe vermek
be at the wheel v. sorumlusu olmak
be at the wheel v. başında olmak
be at the wheel v. lideri olmak
be at the wheel v. yönetiminde olmak
be sleeping at the wheel v. yeterince uyanık olmadığından fırsatı kaçırmak
be sleeping at the wheel v. uyanık olmamak
be sleeping at the wheel v. ayakta uyumak
be sleeping at the wheel v. dikkatsiz davranmak
be sleeping at the wheel v. görevini yerine getirmemek
be asleep at the wheel v. görev başında uyumak
be asleep at the wheel v. doğru zamanda görevini yapamamak
be asleep at the wheel v. sorumluluğunu/görevini yerine getirememek
be asleep at the wheel v. görev esnasında dikkatsiz davranmak
be breaking a butterfly on a wheel v. orantısız güç uygulamak
be breaking a butterfly on a wheel v. gereğinden daha sert davranmak
be breaking a butterfly on a wheel v. ezici güç uygulamak
break a butterfly on a wheel v. orantısız güç kullanmak/uygulamak
have shoulder to the wheel v. işe sıkı sıkı sarılmak
have shoulder to the wheel v. işe dört elle sarılmak
put your shoulder to the wheel v. gayretle çalışmaya başlamak
put your shoulder to the wheel v. canını dişine takmak
put your shoulder to the wheel v. işe sıkı sıkı sarılmak
put your shoulder to the wheel v. işe dört elle sarılmak
put your shoulder to the wheel v. kendini işe vermek
put your shoulder to the wheel v. kendini işine vermek
asleep at the wheel adj. sorumluluğunu/görevini yerine getirmeyen
asleep at the wheel adj. görevinin gereğini yapmayan
a small cog in a large wheel expr. büyük bir işin ya da örgütün olmazsa olmaz ama çok önemli olmayan bir parçası
a small cog in a large wheel expr. çalışmada çok küçük bir payı olan kimse
a small cog in a large wheel expr. sistemin işlemesini sağlayan önemsiz kişi
a small cog in a large wheel expr. büyük makinedeki küçük dişli
the wheel has come full circle expr. dönüp dolaşıp aynı yere gelme
the wheel has come full circle expr. dönüp dolaşıp aynı noktaya varma
the wheel has turned full circle expr. dönüp dolaşıp aynı yere gelme
the wheel has turned full circle expr. dönüp dolaşıp aynı noktaya varma
the wheel is gonna turn expr. devran dönecek
as silly as a wheel expr. çok salak
silly as a wheel expr. çok salak
asleep at the wheel expr. görev esnasında dikkatsiz davranan
at the wheel (of something) expr. (bir şeyin) başında
at the wheel (of something) expr. (bir şeyin) yönetiminde
at the wheel (of something) expr. (bir şeyin) dümeninde
at the wheel (of something) expr. (bir şeyin) direksiyonunda
at the wheel (of something) expr. (bir şeyin) idaresinde
behind the wheel (of something) expr. (bir şeyin) başında
behind the wheel (of something) expr. (bir şeyin) yönetiminde
behind the wheel (of something) expr. (bir şeyin) dümeninde
behind the wheel (of something) expr. (bir şeyin) direksiyonunda
behind the wheel (of something) expr. (bir şeyin) idaresinde
at/behind the wheel expr. başında
at/behind the wheel expr. yönetimde
at/behind the wheel expr. dümende
at/behind the wheel expr. direksiyonda
at/behind the wheel expr. idarede
behind the wheel expr. şoför mahallinde
behind the wheel expr. kontrolde
behind the wheel expr. yönetimde
behind the wheel expr. sorumluluğunda
at the wheel (of something) expr. (bir şeyin) direksiyonunda
at the wheel (of something) expr. (bir şeyin) direksiyonunun başında
at the wheel (of something) expr. (bir şeyin) idaresinde
at the wheel (of something) expr. (bir şeyin) şoför mahallinde
behind the wheel (of something) expr. (bir şeyin) direksiyonunda
behind the wheel (of something) expr. (bir şeyin) direksiyonunun başında
behind the wheel (of something) expr. (bir şeyin) idaresinde
behind the wheel (of something) expr. (bir şeyin) şoför mahallinde
Speaking
take the wheel expr. direksiyona geç
get your hands off the wheel expr. çek ellerini direksiyondan
what's he doing behind the wheel? expr. direksiyonda ne işi var?
Trade/Economic
well-to-wheel analysis n. hayat boyu değerlendirme
stands for two-wheel motor vehicles n. iki tekerlekli motorlu araçların park ayarları
passenger hand-holds on two-wheel motor vehicles n. iki tekerlekli motorlu araçların yolcu el tutamakları
type-approval of two or three-wheel motor vehicles n. iki veya üç tekerlekli motorlu araçların hız ölçerleri
wheel guards of motor vehicles n. motorlu araçların çamurlukları
wheel of retailing n. perakendecilikte gelişme hipotezi
Industry
girdle wheel n. çıkrık
Technical
rag wheel n. zincir dişlisi
rag wheel n. dişli zincir çarkı
cam wheel n. dişli çark
tide wheel n. su çarkı
tide wheel n. su tekeri
tub wheel n. bir tür yatay su çarkı
reaction wheel n. tepki tekeri
twisted gear wheel n. sonsuz dişli
screw wheel n. sonsuz dişli
wheel and axle n. ağırlık kaldırma makarası
rear wheel anti-lock n. arka abs
idler wheel n. avara kasnağı
kick wheel n. ayaklı çark
rear wheel brake n. arka tekerlek freni
intermediate wheel n. ara tekerleği
rear housing wheel n. arka yardımcı makara
idle wheel n. avara kasnağı
wheel axle n. aks
rear wheel hub n. arka tekerlek göbeği
abrasive wheel wear test apparatus n. aşındırıcı diskli deney cihazı
aluminium alloy wheel n. alüminyum jant
lower fifth wheel plate n. alt özek levhası
buffing wheel n. açkılama çarkı
buff wheel n. açkılama çarkı
differential wheel n. aks dişlisi
coupled wheel n. akuple tekerlek
aluminium alloy wheel n. alüminyum tekerlek
intermediate wheel n. ara dişli
trailing wheel n. arka tekerlek
rear wheel n. arka tekerlek
back wheel n. arka tekerlek
rear wheel drive n. arka tekerleklerden tahrikli
rotating abrasive rubber wheel method n. aşındırıcı lastikten döner tekerlek metodu
abrasive wheel n. aşındırma çarkı
disk wheel n. aşındırma çarkı
idler wheel n. avara çarkı
balancing wheel n. avara kasnak
balance-wheel n. ayar dişlisi
crown wheel n. ayna dişlisi
feed wheel n. besleme çarkı
wheel with tyre n. bandajlı tekerlek
barlow’s wheel n. barlow tekeri
cup wheel n. bardaksı çark
shrouded wheel n. bandajlı çark
unshrouded wheel n. bandajsız çark
worklamp fifth wheel coupling n. basamak aydınlatma
wheel rim with tyre n. bandajlı ispit
fifth wheel spot lamp n. beşinci tekerlek spot lambası
wheel balancing n. balans ayarı
fifth wheel retainer n. beşinci tekerlek tutucusu
wheel ring n. bijon halkası
crown wheel n. büyük mahruti dişli
low-gear all wheel drive n. bütün çeker
nose wheel steering system n. burun tekerleği direksiyon sistemi
grinding wheel recessed on one side n. bir tarafı faturalı taşlama taşı
all wheel drive front n. bütün çeker tekerlekler
all wheel drive n. bütün tekerlekleri müteharrik
nose wheel n. burun tekerleği
water wheel n. bostan dolabı
ball wheel n. bilyeli teker
bicycle wheel n. bisiklet tekerleği
grinding wheel tapered on one side n. bir tarafı konik taşlama taşı
wheel nut n. bijon somunu
all wheel drive n. bütün çeker tekerlekler
wheel type trencher n. çarklı hendek kazar
wheel plate n. çark levhası
multiple wheel grinding machine n. çok taşlı taşlama tezgahı
wheel-belt continuous casting n. çarklı kayışlı sürekli döküm
paddle wheel n. çark
balance wheel n. cep saati sarkacı
curtis wheel n. curtis çarkı
wheel-belt continuous caster n. çarklı kayışlı sürekli döküm makinesi
rim wheel n. çemberli kasnak
all-wheel drive unit n. çeker tekerlekler
shaper wheel n. cırcır dişli