|
- It provides that the advice given by an intermediary has to be based on the best possible advice principle.
- Bir aracı tarafından verilen tavsiyenin mümkün olan en iyi tavsiye ilkesine dayanması gerektiğini öngörmektedir.
- The Commission cannot accept Amendment No 13, which introduces the principle of best possible advice.
- Komisyon, mümkün olan en iyi tavsiye ilkesini getiren 13 No'lu Değişikliği kabul edemez.
- The preamble bears the traces of a well-considered advice by your Parliament which we took into account.
- Önsöz, Parlamentonuz tarafından iyi düşünülmüş ve bizim de dikkate aldığımız bir tavsiyenin izlerini taşımaktadır.
- On the advice of the rapporteur, this thus seems surplus to requirements in the light of earlier votes.
- Raportörün tavsiyesi üzerine daha önce yapılan oylamalar ışığında bu değişiklik ihtiyaç fazlası olarak görülmektedir.
- All the advice I receive is that these are old studies.
- Aldığım tüm tavsiyeler bunların eski çalışmalar olduğu yönünde.
- However, Israel does not appear to be listening to any outside advice.
- Ancak İsrail dışarıdan gelen hiçbir tavsiyeye kulak asmıyor gibi görünüyor.
- I am quite happy to follow your advice.
- Tavsiyenize uymaktan mutluluk duyarım.
- We must act as soon as we get scientific advice for the first time.
- İlk kez bilimsel tavsiye alır almaz harekete geçmeliyiz.
- They should not be forced to buy professional advice they neither need nor want.
- İhtiyaç duymadıkları ya da istemedikleri profesyonel tavsiyeleri satın almaya zorlanmamalıdırlar.
- On the advice of the rapporteur, this thus seems surplus to requirements in the light of earlier votes.
- Raportörün tavsiyesi üzerine, daha önce yapılan oylamalar ışığında bu değişiklik ihtiyaç fazlası olarak görülmektedir.
- That strikes me as better advice.
- Bu bana daha iyi bir tavsiye gibi geliyor.
- The European Parliament has exercised flexibility when giving advice, sometimes at very short notice.
- Avrupa Parlamentosu bazen çok kısa bir süre içerisinde tavsiyelerde bulunurken esnek davranmıştır.
- Scientific advice for many years has been stark.
- Uzun yıllardır bilimsel tavsiyeler çok nettir.
- Her advice that we should go for a European tax is premature and unnecessary.
- Avrupa vergisine gitmemiz gerektiği yönündeki tavsiyesi erken ve gereksizdir.
- Let us base our advice to the electorate on facts.
- Seçmenlere yönelik tavsiyelerimizi gerçeklere dayandıralım.
- Our committee therefore had its role to fulfil and has issued its advice.
- Bu nedenle komitemizin yerine getirmesi gereken bir görevi vardı ve tavsiyesini yayınladı.
- They say these products are safe and the Commission is right to accept that advice.
- Bu ürünlerin güvenli olduğunu söylüyorlar ve Komisyon bu tavsiyeyi kabul etmekte haklı.
- There should at least be some advice on that.
- Bu konuda en azından bazı tavsiyelerde bulunulmalıdır.
- He also gave me vital advice and support in the establishment of the Ombudsman institution in Greece.
- Yunanistan'da Ombudsmanlık kurumunun kurulmasında da bana hayati tavsiyelerde bulundu ve destek verdi.
- The Commission believes that the major problem of scientific advice is black landings.
- Komisyon, bilimsel tavsiyelerin en büyük sorununun karaya çıkışlar olduğuna inanıyor.
- Our Heads of State or Government have clearly failed to take this piece of friendly advice.
- Devlet ve Hükümet Başkanlarımızın bu dostane tavsiyeyi dikkate almadıkları açıktır.
- Travel advice has had an impact on air travel and tourism in Asia.
- Seyahat tavsiyeleri Asya'da hava yolculuğu ve turizm üzerinde etkili olmuştur.
- The Commission will make use of all the management tools available on the basis of scientific advice.
- Komisyon, bilimsel tavsiyeler temelinde mevcut tüm yönetim araçlarını kullanacaktır.
- I want to pay a particularly warm tribute to him for his courage and steadfastness and wise advice.
- Cesareti, kararlılığı ve akıllıca tavsiyeleri için ona özellikle içten bir saygı sunmak istiyorum.
- The report therefore stresses the importance of properly funded and precise scientific advice.
- Bu nedenle rapor, uygun şekilde finanse edilen ve kesin bilimsel tavsiyelerin önemini vurgulamaktadır.
- Unfortunately, excessive expectations in this field have been generated despite our advice.
- Ne yazık ki, tavsiyelerimize rağmen bu alanda aşırı beklentiler yaratıldı.
- That is why it is important for us to follow closely the advice that we are given.
- Bu nedenle bize verilen tavsiyeleri yakından takip etmemiz önemlidir.
- Does the rapporteur wish to maintain the advice she gave before she asked the question to the Commission?
- Raportör, Komisyon'a soru sormadan önce verdiği tavsiyeyi sürdürmek istiyor mu?
- In the meantime we have to work with the best advice we have, which is the ICES advice.
- Bu arada elimizdeki en iyi tavsiye olan ICES tavsiyesi ile çalışmak zorundayız.
- That advice is the advice of ICES.
- Bu tavsiye Uluslararası Deniz Keşfi Konseyi'nin tavsiyesidir.
- Follow the advice of the Commission.
- Komisyon'un tavsiyelerine uyun.
- TACs will be proposed at levels concordant with scientific advice.
- İzin verilen avlanma miktarları, bilimsel tavsiyelerle uyumlu seviyelerde önerilecektir.
- We need to take scientific advice, not the advice of fishermen only, who take a very short-term view.
- Çok kısa vadeli bir bakış açısına sahip olan balıkçıların tavsiyelerini değil, bilimsel tavsiyeleri dikkate almalıyız.
- Amendment No 28 conflicts with the medical advice the Commission has received.
- Değişiklik No 28, Komisyon'un aldığı tıbbi tavsiye ile çelişmektedir.
- On such issues, our actions must be guided by good scientific advice on animal transport conditions.
- Bu tür konularda eylemlerimize hayvan nakil koşullarına ilişkin iyi bilimsel tavsiyeler rehberlik etmelidir.
- We must also have joint travel advice because there certainly is something the matter.
- Ortak seyahat tavsiyelerinde de bulunmalıyız çünkü kesinlikle bir sorun var.
- ENISA will be a centre of excellence that coordinates, analyses and gives advice.
- ENISA, koordinasyon, analiz ve tavsiyeleri ile mükemmelliğin merkezi konumunda olacaktır.
- Unfortunately, she has not listened to that advice.
- Ne yazık ki bu tavsiyeye kulak asmadı.
- Therefore some people want to accept the advice of ICES only when it suits.
- Bu nedenle bazı insanlar ICES'in tavsiyelerini sadece uygun olduğunda kabul etmek istiyor.
- That is the advice I have been given in relation to cats.
- Kedilerle ilgili olarak bana verilen tavsiye de bu yönde.
- But I am happy to take the advice of the rapporteur on this point.
- Ancak raportörün bu konudaki tavsiyesini memnuniyetle kabul ediyorum.
- The advice given by the Committee on Constitutional Affairs meets these criteria, in my opinion.
- Anayasal İşler Komitesi tarafından verilen tavsiye de bence bu kriterleri karşılamaktadır.
- Unfortunately, excessive expectations in this field have been generated despite our advice.
- Ne yazık ki tavsiyelerimize rağmen bu alanda aşırı beklentiler oluşmuştur.
- Unfortunately the Council did not follow our advice.
- Ne yazık ki Konsey tavsiyemize uymadı.
- Despite its shortcomings, which nobody denies, the ICES advice is by far the best available.
- Kimsenin inkar etmediği eksikliklerine rağmen, ICES tavsiyesi açık ara mevcut en iyi tavsiyedir.
- That is naturally a little different from the advice from the WHO.
- Bu doğal olarak DSÖ'nün tavsiyesinden biraz farklı.
- Are we listening to their advice and suggestions?
- Onların tavsiye ve önerilerini dinliyor muyuz?
- Our Heads of State or Government have clearly failed to take this piece of friendly advice.
- Devlet ve Hükûmet Başkanlarımızın bu dostane tavsiyeyi dikkate almadıkları açıktır.
- Without verifiable, up-to-date independent scientific advice it is impossible to establish a TAC regime.
- Doğrulanabilir, güncel ve bağımsız bilimsel tavsiyeler olmadan bir TAC rejimi tesis etmek mümkün değildir.
- That is naturally a little different from the advice from the WHO.
- Bu doğal olarak WHO'nun tavsiyesinden biraz farklı.
- Unfortunately, she has not listened to that advice.
- Maalesef bu tavsiyeyi dinlemedi.
- I would like your advice about Rule 143 concerning inadmissibility.
- Kabul edilemezlikle ilgili 143. Kural hakkında tavsiyelerinizi rica ediyorum.
- My advice therefore would be to leave the Charter as it is, except for technical changes.
- Bu nedenle benim tavsiyem, teknik değişiklikler dışında Bildirge'yi olduğu gibi bırakmak olacaktır.
- TACs will be proposed at levels concordant with scientific advice.
- Balık avlama kısıtlamaları bilimsel tavsiyelerle uyumlu seviyelerde önerilecektir.
- Let us listen to sound scientific advice and trust in our own food safety system, which I believe is second to none.
- Sağlam bilimsel tavsiyelere kulak verelim ve rakipsiz olduğuna inandığım kendi gıda güvenliği sistemimize güvenelim.
- My advice is that we need to clear up this discrepancy.
- Benim tavsiyem, bu tutarsızlığı gidermemiz gerektiği yönünde.
- My country, for example, only issues negative travel advice on Beijing, Hong Kong and the Guangdong province.
- Örneğin benim ülkem sadece Pekin, Hong Kong ve Guangdong eyaleti için olumsuz seyahat tavsiyeleri yayınlıyor.
- In fact, my advice would be to publish those Minutes even earlier than is now the case.
- Aslında benim tavsiyem, bu Tutanakların şu anda olduğundan daha da önce yayınlanması olacaktır.
- How many off-the-shelf shops offer expert advice?
- Kaç tane hazır mağaza uzman tavsiyesi sunuyor?
- What advice did Parliament's President give the member of his own party in Denmark?
- Danimarka'da Meclis Başkanı kendi partisinin üyesine ne tavsiye etti?
- All assessments of quotas are based on scientific and biological advice.
- Kotalara ilişkin tüm değerlendirmeler bilimsel ve biyolojik tavsiyelere dayanmaktadır.
- I do not believe that encouraging Georgia to work towards membership would be good advice.
- Gürcistan'ı üyelik yolunda çalışmaya teşvik etmenin iyi bir tavsiye olacağına inanmıyorum.
- The reform of the common fisheries policy prioritises the improvement of scientific advice.
- Ortak balıkçılık politikası reformu bilimsel tavsiyelerin geliştirilmesine öncelik vermektedir.
- For people who do not like this, a European Commission spokesman had good advice.
- Bu durumdan hoşlanmayanlar için Avrupa Komisyonu sözcüsünün iyi bir tavsiyesi oldu.
- The advice given by the Committee on Constitutional Affairs meets these criteria, in my opinion.
- Anayasa İşleri Komitesi tarafından verilen tavsiye, bence bu kriterleri karşılamaktadır.
- The same advice can be applied to marketing your blog.
- Blogunuzu pazarlamak için de aynı tavsiye uygulanabilir.
- The same advice can be applied to marketing your blog.
- Aynı tavsiye blogunuzu pazarlamak için de uygulanabilir.
- On this opportunity, I would like to remind you a belief of mine and my advice.
- Bu vesileyle bir inancımı ve tavsiyemi de hatırlatmak isterim.
- My advice is to know one another well before you make plans for the future.
- Benim tavsiyem, gelecekle ilgili planlar yapmadan önce birbirinizi iyi tanımanızdır.
- Expert advice on selling, marketing, shipping, and navigating.
- Satış, pazarlama, nakliye ve navigasyon konusunda uzman tavsiyesi.
- Expert advice on selling, marketing, shipping, and navigating.
- Satış, pazarlama, nakliye ve gezinme konusunda uzman tavsiyesi.
- On this opportunity, I would like to remind you a belief of mine and my advice.
- Bu vesileyle sizlere bir inancımı ve tavsiyemi hatırlatmak istiyorum.
- Expert advice on selling, marketing, shipping, and navigating.
- Satış, pazarlama, nakliye ve navigasyon konularında uzman tavsiyesi.
- If you hadn't had my advice, you would have failed.
- Eğer benim tavsiyemi almasaydın, başarısız olurdun.
- Why don't we ask his advice?
- Niçin onun tavsiyesini sormuyoruz?
- I appreciate all your advice.
- Bütün tavsiyenizi takdir ediyorum.
- Sami was smart enough to listen to Layla's advice.
- Sami, Layla'nın tavsiyesini dinleyecek kadar akıllıydı.
- We do not always take his advice.
- Her zaman onun tavsiyesini dinlemeyiz.
- You must pay attention to his advice.
- Onun tavsiyesine kulak vermelisin.
- I require your advice.
- Tavsiyene ihtiyacım var.
- If it hadn't been for your advice, he would have been ruined.
- Tavsiyeniz olmasaydı, mahvolurdu.
- Tom suggested I ask you for advice.
- Tom senden tavsiye istememi önerdi.
- He ignored his father's advice.
- Babasının tavsiyesini görmezden geldi.
- In any case, no one listened to his advice.
- Her halükârda, hiç kimse onun tavsiyesini dinlemedi.
- Tom is likely going to follow your advice.
- Tom muhtemelen tavsiyene uyacak.
- Did Tom give any other advice?
- Tom başka bir tavsiyede bulundu mu?
- I'll keep your advice in mind.
- Tavsiyeni aklımda tutacağım.
- Even if you don't like Tom, you should listen to his advice.
- Tom'dan hoşlanmasanız bile tavsiyelerini dinlemelisiniz.
- Tom has some advice for us.
- Tom'un bizim için bazı tavsiyeleri var.
- Tom paid no attention to Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyesine dikkat etmedi.
- Even though Tom told Mary about his problem, he didn't want to listen to any advice she had on how to solve it.
- Tom, Mary'ye sorunundan bahsetmiş olsa da, Mary'nin sorunu nasıl çözeceğine dair tavsiyelerini dinlemek istemedi.
- I'd like some advice on something.
- Bir şey hakkında biraz tavsiye istiyorum.
- You never listen to our advice.
- Bizim tavsiyemizi hiç dinlemezsin.
- If he had gotten her advice, he would have succeeded.
- Eğer onun tavsiyesini alsaydı, başarılı olurdu.
- OK, what would you like advice on?
- Tamam, ne konuda tavsiye istiyorsunuz?
- Tom doesn't really want your advice.
- Tom senin tavsiyeni istemiyor.
- I'll always remember your advice.
- Tavsiyeni her zaman hatırlayacağım.
- Tom's advice has been helpful.
- Tom'un tavsiyeleri çok yardımcı oldu.
- If only I had taken your advice.
- Keşke tavsiyenizi dinleseydim.
- If we'd followed Tom's advice, we wouldn't be having this problem now.
- Tom'un tavsiyesine uysaydık, şimdi bu sorunu yaşıyor olmazdık.
- If he had taken my advice then, he would be a rich man now.
- Eğer o zaman benim tavsiyemi dinleseydi, şimdi zengin bir adam olurdu.
- I'll follow her advice.
- Onun tavsiyesine uyacağım.
- Thanks for your advice.
- Tavsiyeniz için teşekkürler.
- Tom has asked me for advice.
- Tom benden tavsiye istedi.
- I regret not having taken his advice.
- Tavsiyesini dinlemediğim için pişmanım.
- Tom asked his friend for advice.
- Tom, arkadaşından tavsiye istedi.
- Tom should ask Mary for advice.
- Tom, Mary'den tavsiye istemeli.
- Because of your advice, I was able to succeed.
- Tavsiyeniz sayesinde başarılı olabildim.
- Tom was looking for advice.
- Tom tavsiye istiyordu.
- I succeeded because of his advice.
- Onun tavsiyesi sayesinde başardım.
- My advice is to go home.
- Benim tavsiyem eve gitmeniz.
- What advice can you give me?
- Sen bana ne tavsiye edebilirsin?
- He reiterated this advice several more times during the meeting.
- Bu tavsiyeyi toplantı sırasında birkaç kez daha tekrarladı.
- He asked her advice about the problem.
- Sorunla ilgili tavsiyesini sordu.
- He needs to follow my advice.
- O, benim tavsiyemi dinlemeli.
- If it hadn't been for his advice, I couldn't have succeeded.
- Eğer onun tavsiyesi olmasaydı, başaramazdım.
- May I give you some advice?
- Size bir tavsiyede bulunabilir miyim?
- I'm glad that you asked Tom for advice.
- Tom'dan tavsiye istemene memnun oldum.
- The coach's advice saved us.
- Koçun tavsiyesi bizi kurtardı.
- My advice would be to ignore Tom's advice.
- Benim tavsiyem Tom'un tavsiyesini dikkate almaman.
- Her advice to me was to work harder.
- Onun bana tavsiyesi daha çok çalışmaktı.
- Tom asked his teacher for advice.
- Tom öğretmeninden tavsiye istedi.
- My advice is to tell Tom how you feel.
- Benim tavsiyem nasıl hissettiğini Tom'a söylemek.
- If he had taken his doctor's advice, he might still be alive.
- Doktorunun tavsiyesine uymuş olsaydı, hâlâ hayatta olabilirdi.
- It is sensible of you to follow her advice.
- Onun tavsiyesine uyman çok mantıklı.
- All you should do is follow his advice.
- Tek yapman gereken onun tavsiyesine uymak.
- I hope this advice is helpful.
- Umarım bu tavsiye yardımcı olur.
- Outside advice may be necessary.
- Dışarıdan tavsiye almak gerekli olabilir.
- Tom never follows my advice.
- Tom asla tavsiyelerime uymaz.
- I didn't follow Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uymadım.
- He asked her advice about the problem.
- Sorun hakkında onun tavsiyesini istedi.
- They asked for our advice.
- Onlar bizim tavsiyemizi istedi.
- My advice is for you to go home.
- Tavsiyem eve gitmendir.
- I ignored their advice.
- Tavsiyelerini dikkate almadım.
- Can you give us any advice?
- Bize bir tavsiyede bulunabilir misin?
- Is Tom taking his own advice?
- Tom kendi tavsiyesini mi dinliyor?
- What would be your advice?
- Tavsiyeniz ne olurdu?
- I think it's time for me to ask for his advice.
- Sanırım ondan tavsiye isteme zamanım geldi.
- I have no one to go to for advice.
- Tavsiye almak için gidebileceğim kimse yok.
- I should have followed Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini dinlemem gerekirdi.
- I'd like to ask you for some advice.
- Sizden bazı tavsiyeler almak istiyorum.
- I did that without asking for anyone's advice.
- Kimsenin tavsiyesini almadan yaptım.
- What advice can you give me?
- Bana ne tavsiye edebilirsiniz?
- Do you have any advice on what to do?
- Ne yapılması gerektiği konusunda bir tavsiyen var mı?
- What is your advice?
- Tavsiyen nedir?
- You should have followed Mary's advice.
- Mary'nin tavsiyesine uymalıydın.
- Advice comes.
- Tavsiye gelir.
- His advice is of no use.
- Onun tavsiyeleri işe yaramaz.
- I'm glad that you asked Tom for advice.
- Tom'dan tavsiye istemene sevindim.
- If it had not been for your advice, I would have failed.
- Tavsiyeniz olmasa, başarısız olurdum.
- You should ask Tom for advice.
- Tom'dan tavsiye istemelisin.
- That was some pretty good advice.
- Bu oldukça iyi bir tavsiyeydi.
- I will follow your advice.
- Tavsiyene uyacağım.
- I want your legal advice.
- Yasal tavsiyeni istiyorum.
- My advice is to tell Tom what he wants to know.
- Benim tavsiyem Tom'a bilmek istediği şeyi söylemeniz.
- Tom's advice has always been very helpful.
- Tom'un tavsiyesi her zaman çok faydalı olmuştur.
- You should ask your father for his advice and follow it.
- Babandan tavsiyesini istemeli ve ona uymalısın.
- I'm very grateful to you for your advice.
- Tavsiyen için sana minnettarım.
- Your advice is critical.
- Tavsiyen çok önemli.
- My advice wasn't followed.
- Tavsiyem takip edilmedi.
- Ask for his advice.
- Onun tavsiyesini iste.
- Okay, I will keep your advice in mind.
- Tamam, tavsiyenizi aklımda tutacağım.
- Everyone comes to her for advice.
- Herkes ona tavsiye için gelir.
- Tom has some advice.
- Tom'un bir tavsiyesi var.
- We need your advice.
- Tavsiyene ihtiyacımız var.
- If you had taken my advice, you wouldn't be in such trouble.
- Tavsiyemi dinleseydin, böyle bir sorunun içinde olmazdın.
- I never asked your advice.
- Senden hiç tavsiye istemedim.
- Do you have any advice for us?
- Bizim için hiç tavsiyen var mı?
- If it had not been for your advice, I could not have succeeded.
- Tavsiyen olmasaydı, başaramazdım.
- Tom's advice has been helpful.
- Tom'un tavsiyesi yararlıydı.
- His advice didn't help much.
- Onun tavsiyesi çok yardımcı olmadı.
- He should follow my advice.
- Tavsiyeme uymalı.
- Ask for her advice.
- Onun tavsiyesini isteyin.
- I need your advice.
- Tavsiyene ihtiyacım var.
- Would you like some advice?
- Tavsiye ister misin?
- If I were you, I'd follow his advice.
- Yerinizde olsam tavsiyesine uyardım.
- Perhaps you should take your own advice.
- Belki de kendi tavsiyene uymalısın.
- He dared ignore my advice.
- O benim tavsiyemi görmezden gelmeye cesaret etti.
- Perhaps the advice you gave was convincing and thorough.
- Belki de verdiğiniz tavsiye ikna edici ve eksiksizdi.
- Tom almost always ignores my advice.
- Tom neredeyse her zaman tavsiyelerimi görmezden gelir.
- My advice wasn't followed.
- Tavsiyeme uyulmadı.
- Your advice is critical.
- Tavsiyeniz kritik önem taşıyor.
- Why didn't you follow my advice?
- Neden tavsiyeme uymadın?
- You should ask him for advice.
- Sen ondan tavsiye istemelisin.
- Tom didn't follow my advice.
- Tom tavsiyemi dinlemedi.
- Do you want some free advice?
- Bedava tavsiye ister misin?
- You should follow my advice and marry her.
- Tavsiyeme uyup onunla evlenmelisin.
- My advice would be to leave as soon as you can.
- Benim tavsiyem mümkün olduğunca çabuk gitmeniz.
- Everyone comes to him for advice.
- Herkes tavsiye için ona gelir.
- He gave me not just advice, but money as well.
- Bana sadece tavsiye değil, para da verdi.
- My advice would be to stop doing that.
- Benim tavsiyem bunu yapmayı bırakman.
- Tom appreciated Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyelerini takdir etti.
- Thank you very much for the useful advice.
- Faydalı tavsiyeler için çok teşekkür ederim.
- I'd like to ask you for some advice.
- Senden biraz tavsiye almak istiyorum.
- Many are convinced that he is resistant to advice.
- Birçok kişi onun tavsiyelere karşı dirençli olduğuna inanıyor.
- My advice to you is to forget about what happened.
- Size tavsiyem olanları unutmanız.
- You ought to take your father's advice.
- Babanın tavsiyesini dinlemelisin.
- Tom doesn't heed any advice from Mary.
- Tom Mary'den gelen bir tavsiyeye kulak asmaz.
- Do you think Tom followed Mary's advice?
- Sence Tom Mary'nin tavsiyesine uydu mu?
- Fadil followed his friend's advice.
- Fadıl arkadaşının tavsiyesine uydu.
- I should have followed Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uymalıydım.
- The more information you give me, the better the advice I can provide you.
- Bana ne kadar çok bilgi verirseniz, size o kadar iyi tavsiyelerde bulunabilirim.
- I will try to follow your advice.
- Tavsiyene uymaya çalışacağım.
- He ignored his mother's advice.
- Annesinin tavsiyesini dinlemedi.
- If Bob had listened to and followed my advice, everything would have gone better.
- Bob tavsiyelerimi dinleyip uygulasaydı, her şey daha iyi giderdi.
- None of this would have been necessary if we had followed Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uysaydık bunların hiçbirine gerek kalmazdı.
- My advice would be to do that today.
- Benim tavsiyem bunu bugün yapman.
- You should take my advice.
- Tavsiyemi dinlemelisin.
- I went to her for advice.
- Tavsiye için ona gittim.
- Ask him for advice.
- Ondan tavsiye iste.
- Is Tom taking his own advice?
- Tom kendi tavsiyelerini mi alıyor?
- He got very angry, for she refused to follow his advice.
- O, tavsiyelerine uymayı kabul etmediği için çok sinirlendi.
- Do you have any last-minute advice?
- Hiç son dakika tavsiyen var mı?
- He got very angry, for she refused to follow his advice.
- Tavsiyesine uymayı reddettiği için çok sinirlendi.
- Follow my advice.
- Tavsiyeme uy.
- My advice is to be patient.
- Benim tavsiyem sabırlı olman.
- I have some advice for you.
- Senin için bir tavsiyem var.
- I need some expert advice.
- Biraz uzman tavsiyesine ihtiyacım var.
- Tom ignored my advice.
- Tom tavsiyemi görmezden geldi.
- Tom followed Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesini izledi.
- Tom needs to follow my advice.
- Tom tavsiyeme uymalı.
- My advice is not to tell Tom.
- Benim tavsiyem Tom'a anlatmaman.
- Remember Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini hatırlayın.
- You should follow the advice of your mother.
- Sen de annenin tavsiyesine uymalısın.
- His advice didn't help at all.
- Tavsiyesi hiç yardımcı olmadı.
- Tom didn't like Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyelerinden hoşlanmadı.
- You ought to have taken your father's advice.
- Babanın tavsiyesini almalıydın.
- Where can I go to get some good advice?
- İyi bir tavsiye almak için nereye gidebilirim?
- Thanks for the advice.
- Tavsiye için teşekkürler.
- Tom followed Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyesine uydu.
- We want some advice.
- Tavsiye istiyoruz.
- Tom asked for Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesini istedi.
- Have you gotten any advice from Tom?
- Tom'dan hiç tavsiye aldın mı?
- If it were not for your advice, I would be at a loss.
- Tavsiyeniz olmasaydı, ne yapacağımı bilemezdim.
- John ignored my advice.
- John tavsiyelerimi dikkate almadı.
- You should follow my advice and marry her.
- Tavsiyeme uymalısın ve onunla evlenmelisin.
- We should've taken Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini dinlemeliydik.
- I don't want your legal advice.
- Yasal tavsiyeni istemiyorum.
- She gave me some practical advice.
- Bana bazı pratik tavsiyelerde bulundu.
- Her advice didn't help at all.
- Tavsiyesinin hiç faydası olmadı.
- I wish I had followed the doctor's advice.
- Keşke doktorun tavsiyesini dinleseydim.
- Tom sought advice from a native speaker before putting the sentence on Tatoeba.
- Tom, cümleyi Tatoeba'ya koymadan önce ana dili İngilizce olan birinden tavsiye aldı.
- Many clients come to that lawyer for advice.
- Birçok müşteri o avukata tavsiye için gelir.
- Good advice can't be followed if it isn't understood.
- İyi bir tavsiye anlaşılmazsa uygulanamaz.
- You may as well follow his advice.
- Siz de onun tavsiyesine uyabilirsiniz.
- Tom doesn't like unsolicited advice.
- Tom istenmemiş tavsiyeden hoşlanmaz.
- Tom ignored Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyesini görmezden geldi.
- Thank you for your advice.
- Tavsiyen için teşekkür ederim.
- There is no need to take his advice if you don't want to.
- İstemiyorsan onun tavsiyesini dinlemene gerek yok.
- Tom offered some advice.
- Tom bazı tavsiyelerde bulundu.
- They neglected his advice, with the result the their company went bankrupt.
- Tavsiyesini dikkate almadılar ve bunun sonucunda şirketleri iflas etti.
- I wish I had asked Tom for advice before I started.
- Keşke başlamadan önce Tom'dan tavsiye isteseydim.
- Jackson accepted their advice.
- Jackson onların tavsiyelerini kabul etti.
- Tom is looking for advice.
- Tom tavsiye arıyor.
- Why wouldn't you listen to his advice?
- Neden onun tavsiyesini dinlemedin?
- Why don't we ask for his advice?
- Neden onun tavsiyesini istemiyoruz?
- Against my advice, he fed his dog some raw pork.
- Benim tavsiyeme karşın, o köpeğini biraz çiğ domuz etiyle besledi.
- If we'd followed Tom's advice, we wouldn't be having this problem now.
- Eğer Tom'un tavsiyesine uysaydık, şimdi bu sorunu yaşıyor olmazdık.
- My advice is not to tell them.
- Tavsiyem onlara söylememeniz.
- It is not necessary for you to take his advice if you don't want to.
- Siz istemiyorsanız onun tavsiyesini almanıza gerek yok.
- That was great advice.
- Harika bir tavsiyeydi.
- He dared ignore my advice.
- Tavsiyemi görmezden gelmeye cüret etti.
- I don't need your advice.
- Tavsiyene ihtiyacım yok.
- She gave me advice as well as information.
- Bana bilginin yanı sıra tavsiye de verdi.
- You should take your own advice.
- Kendi tavsiyene uymalısın.
- You should have accepted his advice.
- Sen onun tavsiyesini kabul etmeliydin.
- She is seeking my advice.
- Benden tavsiye bekliyor.
- My advice is for you to go home.
- Size tavsiyem eve gitmeniz.
- You should act on the doctor's advice at once.
- Hemen doktorun tavsiyesine uymaya başlamalısın.
- You should've followed Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uymalıydın.
- I am very thankful to you for your advice.
- Tavsiyeniz için size çok minnettarım.
- Take my advice and talk to her.
- Tavsiyemi dinle ve onunla konuş.
- It's important not to change or discontinue medication without seeking medical advice.
- Tıbbi tavsiye almadan ilaçları değiştirmemek ya da kesmemek önemlidir.
- Without advice, you would have failed.
- Tavsiyesiz, başarısız olurdun.
- He will follow my advice.
- Tavsiyeme uyacaktır.
- Tom should ask Mary for advice.
- Tom Mary'den tavsiye istemeli.
- If you get into difficulties, don't hesitate to ask for advice.
- Zorluklarla karşılaşırsan tavsiye istemekten çekinme.
- Thanks to his advice, I have saved a lot of money.
- Onun tavsiyesi sayesinde, çok para biriktirdim.
- I asked my friend for advice.
- Arkadaşımdan tavsiye istedim.
- I followed Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini dinledim.
- If I had followed Tom's advice, I wouldn't be having this problem.
- Tom'un tavsiyesine uysaydım, bu sorunu yaşıyor olmazdım.
- You must take your parents advice seriously.
- Anne ve babanın tavsiyesini ciddiye almalısın.
- I need some good advice.
- İyi bir tavsiyeye ihtiyacım var.
- We should've taken Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine kulak vermeliydik.
- Why don't we ask Tom's advice?
- Neden Tom'un tavsiyesini sormuyoruz?
- I'm getting advice from her.
- Ondan tavsiye alıyorum.
- You should ask them for advice.
- Onlardan tavsiye istemelisiniz.
- I ignored Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini görmezden geldim.
- They asked for our advice.
- Tavsiyemizi istediler.
- I thanked Tom for his advice.
- Tom'a tavsiyesi için teşekkür ettim.
- My advice is not to tell her.
- Benim tavsiyem ona söylememek.
- Do you have any last-minute advice?
- Son dakika tavsiyen var mı?
- He ignored my advice.
- Tavsiyemi kale almadı.
- Tom asked Mary's advice about the problem.
- Tom sorun hakkında Mary'nin tavsiyesi istedi.
- I want your legal advice.
- Senin yasal tavsiyeni istiyorum.
- Tom gave Mary some advice on how to pass multiple-choice tests.
- Tom, Mary'ye çoktan seçmeli testleri nasıl geçeceği konusunda bazı tavsiyelerde bulundu.
- He followed my advice.
- Tavsiyeme uydu.
- Her advice amounts to an order.
- Onun tavsiyesi bir emir niteliğinde.
- My advice would be to get some sleep now and finish this tomorrow.
- Tavsiyem şimdi biraz uyuyup bunu yarın bitirmen.
- I deeply appreciate your advice and kindness.
- Tavsiyen ve nezaketin için içten minnettarım.
- I require advice.
- Tavsiyeye ihtiyacım var.
- My advice is not to tell him.
- Tavsiyem onlara söylememen.
- You must not look down upon parents' advice.
- Ebeveynlerin tavsiyelerini hafife almamalısınız.
- Tom won't listen to Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyesini dinlemeyecek.
- I thanked Tom for his advice.
- Tavsiyesi için Tom'a teşekkür ettim.
- My advice is to not tell Tom.
- Tavsiyem Tom'a söylememektir.
- If I were you, I'd follow Tom's advice.
- Yerinde olsam, Tom'un tavsiyesine uyardım.
- She needs someone to turn to for advice.
- Tavsiye almak için birine ihtiyacı var.
- Tom asked Mary's advice about the problem.
- Tom, Mary'den sorun hakkında tavsiye istedi.
- I don't think you should follow Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uyman gerektiğini sanmıyorum.
- Tom asked Mary for her advice.
- Tom Mary'den tavsiye istedi.
- Do you want my advice?
- Tavsiyemi ister misin?
- My advice is to be patient.
- Benim tavsiyem sabırlı olmaktır.
- I could use some advice.
- Biraz tavsiye alabilirim.
- I gave Tom the same advice that I'd already given Mary.
- Tom'a Mary'ye verdiğim tavsiyelerin aynısını verdim.
- Because I didn't know what to do, I asked him for advice.
- Ne yapacağımı bilmediğim için ondan tavsiye istedim.
- Please take my advice.
- Lütfen tavsiyemi dinle.
- If he'd taken his doctor's advice, he might not have died.
- Eğer doktorunun tavsiyesine uysaydı, ölmeyebilirdi.
- Maybe I gave Tom the wrong advice.
- Belki de Tom'a yanlış tavsiyede bulundum.
- Your advice is always helpful to me.
- Tavsiyelerin bana her zaman yardımcı oluyor.
- I have some advice for you to think about.
- Düşünmen için bazı tavsiyelerim var.
- John ignored my advice.
- John, benim tavsiyemi göz ardı etti.
- It's worthwhile to take his advice.
- Onun tavsiyesini dinlemekte fayda var.
- Tell me whose advice to follow.
- Bana kimin tavsiyesini izleyeceğimi söyle.
- You asked for my advice, so I'm giving it to you.
- Benden tavsiye istedin, ben de sana veriyorum.
- If it were not for your advice I would fail.
- Tavsiyen olmasaydı başarısız olurdum.
- If not for my advice, you would have failed.
- Benim tavsiyem olmasaydı, başarısız olurdun.
- You should follow your doctor's advice.
- Doktorunuzun tavsiyesini dinlemelisiniz.
- I'm great at advice.
- Tavsiyede harikayımdır.
- I didn't ask for your advice.
- Ben senin tavsiyeni istemedim.
- Take my advice!
- Tavsiyemi dinleyin!
- He flouted his mother's advice.
- Annesinin tavsiyesini küçümsedi.
- Everyone comes to Tom for advice.
- Herkes tavsiye için Tom'a geliyor.
- I appreciate the advice.
- Tavsiyeyi takdir ediyorum.
- OK, what would you like advice on?
- Tamam. Bunun üzerine ne tavsiye etmek istersin?
- I asked Tom for advice.
- Tom'dan tavsiye istedim.
- All you have to do is follow his advice.
- Tek yapman gereken onun tavsiyesine uymak.
- It was sensible of you to follow her advice.
- Onun tavsiyesine uyman çok mantıklıydı.
- If I'd only taken your advice!
- Keşke senin tavsiyeni dinleseydim!
- Have you gotten any advice from Tom?
- Hiç Tom'dan tavsiye aldın mı?
- He needs not only money but also advice.
- Sadece paraya değil, tavsiyeye de ihtiyacı var.
- I wish I had followed the doctor's advice.
- Keşke doktorun tavsiyesine uysaydım.
- Tom's advice has always been very helpful.
- Tom'un tavsiyeleri her zaman çok yardımcı olmuştur.
- I'm mad at myself for following Tom's stupid advice.
- Tom'un aptalca tavsiyesine uyduğum için kendine kızgınım.
- She should follow the advice of her mother.
- Annesinin tavsiyesine uymalı.
- If you get into difficulties, don't hesitate to ask for advice.
- Zor durumda kalırsanız, tavsiye istemekten çekinmeyin.
- Tom needs our advice.
- Tom'un bizim tavsiyemize ihtiyacı var.
- You never listen to our advice.
- Tavsiyelerimizi hiç dinlemiyorsun.
- Tom didn't follow Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyelerine uymadı.
- I succeeded thanks to his advice.
- Onun tavsiyesi sayesinde başarılı oldum.
- Tom paid no attention to Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesine hiç aldırış etmedi.
- He ignored my advice.
- Tavsiyeme kulak asmadı.
- His advice is of no use.
- Onun tavsiyesi faydasız.
- I ignored their advice.
- Onların tavsiyesini görmezden geldim.
- Your advice is important for me.
- Tavsiyen benim için önemli.
- I wish I had listened to your advice.
- Keşke tavsiyeni dinleseydim.
- His advice encouraged me to try it again.
- Tavsiyesi beni tekrar denemem için cesaretlendirdi.
- He would not follow my advice.
- Tavsiyelerime uymadı.
- I have a problem and I need your advice.
- Bir sorunum var ve tavsiyene ihtiyacım var.
- Jackson accepted their advice.
- Jackson tavsiyelerini kabul etti.
- Maybe you should take your own advice.
- Belki de kendi tavsiyene uymalısın.
- I took Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uydum.
- I'll act on your advice.
- Tavsiyeniz üzerine hareket edeceğim.
- Tom has given me a lot of advice.
- Tom bana birçok tavsiyede bulundu.
- Tom asked me for advice.
- Tom benden tavsiye istedi.
- Thanks for the good advice!
- Bu güzel tavsiye için teşekkürler.
- We appreciate the advice.
- Tavsiye için minnettarız.
- Tom asked Mary for some advice.
- Tom Mary'den biraz tavsiye istedi.
- If I were you, I would follow his advice.
- Yerinde olsaydım, onun tavsiyesine uyardım.
- He wouldn't listen to my advice.
- O, tavsiyemi dinlemezdi.
- Do you want some advice?
- Biraz tavsiye istiyor musun?
- He should follow my advice.
- Benim tavsiyeme uymalı.
- If I were you, I'd listen to Tom's advice.
- Senin yerinde olsaydım, Tom'un tavsiyesini dinlerdim.
- Tom's advice was very helpful.
- Tom'un tavsiyesi çok yardımcı oldu.
- Tom needed Mary's advice, but he couldn't find her.
- Tom'un Mary'nin tavsiyesine ihtiyacı vardı ama onu bulamadı.
- We want some advice.
- Biraz tavsiye istiyoruz.
- You should take into consideration the advice of your mother.
- Annenin tavsiyesini dikkate almalısın.
- I need some financial advice.
- Biraz mali tavsiyeye ihtiyacım var.
- You must not look down upon parents' advice.
- Anne babanın tavsiyesini küçümsememelisin.
- I'm getting advice from them.
- Ben onlardan tavsiye alıyorum.
- You asked for my advice.
- Benden tavsiye istediniz.
- Tom didn't take Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyesini almadı.
- I asked Tom for advice because I wasn't sure what I should do.
- Ne yapmam gerektiğinden emin olmadığım için Tom'dan tavsiye istedim.
- Not only did he give me advice, but also money.
- Bana sadece tavsiye değil, para da verdi.
- He ignored my advice.
- Tavsiyemi dinlemedi.
- Tom didn't follow my advice.
- Tom tavsiyeme uymadı.
- Tom will follow my advice.
- Tom tavsiyeme uyacak.
- Tom had no one to turn to for advice.
- Tom'un tavsiye almak için başvuracağı kimse yoktu.
- I really appreciate your advice.
- Tavsiyeni gerçekten takdir ediyorum.
- He will not change his mind in spite of my advice.
- Tavsiyeme rağmen o, fikrini değiştirmeyecek.
- I suggest we take Tom's advice and go home.
- Tom'un tavsiyesine uyup eve gitmeyi öneriyorum.
- If you need advice, don't hesitate to ask for it.
- Tavsiyeye ihtiyacınız olursa bunu istemeye çekinmeyin.
- Your advice has been of great help.
- Tavsiyenizin büyük yardımı oldu.
- He had the boldness to ignore the teacher's advice.
- Öğretmenin tavsiyesini görmezden gelme cesaretini gösterdi.
- Tom paid no attention to Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyelerine kulak asmadı.
- My advice would be to ignore Tom's advice.
- Benim tavsiyem Tom'un tavsiyesini görmezden gelmek olurdu.
- My advice would be to go home.
- Tavsiyem eve gitmen.
- His advice didn't help much.
- Tavsiyesi pek işe yaramadı.
- He was wise enough to take her advice.
- Onun tavsiyesine uyacak kadar bilgeydi.
- Do you have any advice for me?
- Bana bir tavsiyeniz var mı?
- If you need my advice, I'd be glad to give it to you.
- Tavsiyeme ihtiyacın olursa, seve seve veririm.
- You should've taken his advice.
- Onun tavsiyesini dinlemeliydin.
- Thanks for the advice, Tom.
- Tavsiye için teşekkürler, Tom.
- Her advice amounts to an order.
- Onun tavsiyesi bir emir anlamına gelir.
- I think it was a mistake that he didn't take my advice.
- Bence tavsiyemi dinlememesi bir hataydı.
- She wants someone she can turn to for advice.
- Tavsiye alabileceği birini istiyor.
- Tom should've followed Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesine uymalıydı.
- Tom doesn't know who he should ask for advice.
- Tom tavsiye için kime sorması gerektiğini bilmiyor.
- I'd like to hear your advice.
- Tavsiyeni duymak isterim.
- I cannot do without your advice.
- Tavsiyen olmadan yapamam.
- I went to him for advice.
- Tavsiye için ona gittim.
- I'm getting advice from her.
- Ben ondan tavsiye alıyorum.
- I appreciate all your advice.
- Tüm tavsiyeleriniz için minnettarım.
- I not only gave him some advice, I gave him some money.
- Ona sadece tavsiye vermekle kalmadım, biraz da para verdim.
- Tom had no one to turn to for advice.
- Tom'un tavsiye için yardım isteyecek kimsesi yoktu.
- Tom should have followed Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesine uymalıydı.
- We should have taken his advice.
- Onun tavsiyesine uymalıydık.
- I want you to listen to Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini dinlemeni istiyorum.
- We need your advice.
- Sizin tavsiyenize ihtiyacımız var.
- She is likely to refuse to follow his advice, because she does not like him.
- Ondan hoşlanmadığı için muhtemelen onun tavsiyesine uymayı kabul etmeyecek.
- You asked for my advice, so I'm giving it to you.
- Sen benim tavsiyemi istedin, bu yüzden onu sana veriyorum.
- It was wise for you not to follow his advice.
- Onun tavsiyesine uymamanız akıllıcaydı.
- I think I'll ask Tom for some advice.
- Sanırım Tom'dan biraz tavsiye isteyeceğim.
- Mary won't listen to her friend's advice.
- Mary, arkadaşının tavsiyesini dinlemez.
- His advice would be very useful to you.
- Onun tavsiyesi sizin için çok faydalı olacaktır.
- We value your advice.
- Biz senin tavsiyene değer veriyoruz.
- My advice is not to tell them.
- Benim tavsiyem onlara söylememen.
- He paid no attention to my advice.
- Tavsiyelerimi dikkate almadı.
- Tom offered Mary some friendly advice.
- Tom, Mary'ye dostça tavsiyeler sundu.
- We value your advice.
- Tavsiyene değer veriyoruz.
- I wanted to get your advice, but it's too late now.
- Tavsiyeni almak istemiştim ama artık çok geç.
- Tom needs our advice.
- Tom'un tavsiyemize ihtiyacı var.
- Tom gave me some advice.
- Tom bana bazı tavsiyelerde bulundu.
- Tom said he regretted not following Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyesine uymadığına pişman olduğunu söyledi.
- Tom has some advice for us.
- Tom'un bize bazı tavsiyeleri var.
- He flouted his mother's advice.
- Annesinin tavsiyelerini dinlemedi.
- Tom turned to Mary for advice.
- Tom tavsiye almak için Mary'ye döndü.
- Tom said he regretted not following Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesine uymadığı için pişman olduğunu söyledi.
- I don't need your advice.
- Senin tavsiyene ihtiyacım yok.
- I am very grateful to you for your advice.
- Tavsiyen için sana çok müteşekkirim.
- Tom didn't take Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesine uymadı.
- Remember Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini hatırla.
- I don't recall asking for your advice.
- Ben tavsiyeni istediğimi hatırlamıyorum.
- She should take into consideration the advice of her mother.
- Annesinin tavsiyesini dikkate almalı.
- Your advice led me to success.
- Tavsiyen beni başarıya götürdü.
- He asked for my advice.
- Benim tavsiyemi istedi.
- Things like this wouldn't happen to you if you'd follow my advice.
- Eğer tavsiyemi izlersen sana böyle şeyler olmaz.
- Why don't you listen to his advice?
- Neden onun tavsiyelerini dinlemiyorsunuz?
- This is my advice.
- Bu benim tavsiyem.
- Tom has a reputation of never listening to anybody's advice.
- Tom'un kimsenin tavsiyesini dinlememek gibi bir ünü var.
- I have no one to go to for advice.
- Tavsiye için gidecek kimsem yok.
- Tom didn't like Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyesinden hoşlanmıyordu.
- Tom is going to follow my advice, I think.
- Tom tavsiyeme uyacak, sanırım.
- He disregarded my advice.
- O benim tavsiyemi görmezden geldi.
- We do need your advice.
- Tavsiyenize ihtiyacımız var.
- Give me some advice.
- Bana biraz tavsiye ver.
- If he had received her advice, he would have succeeded.
- O onun tavsiyesini alsaydı başarılı olurdu.
- I'd like some advice on something.
- Bir konuda tavsiye istiyorum.
- I didn't follow my own advice.
- Kendi tavsiyeme uymadım.
- Many people followed Tom's advice.
- Birçok insan Tom'un tavsiyesine uydu.
- Your advice is always helpful to me.
- Tavsiyeleriniz bana her zaman yardımcı oluyor.
- Tom almost always ignores my advice.
- Tom neredeyse her zaman tavsiyemi görmezden gelir.
- What's your advice?
- Tavsiyen nedir?
- He could not comprehend the value of her advice.
- Onun tavsiyesinin değerini anlayamadı.
- I came to you for advice, nothing more.
- Sana tavsiye için geldim, başka bir şey için değil.
- You ought to have taken your father's advice.
- Babanın tavsiyesini dinlemeliydin.
- If I were you, I'd listen to Tom's advice.
- Yerinde olsam Tom'un tavsiyesini dinlerim.
- None of his advice was very useful.
- Tavsiyelerinin hiçbiri işe yaramadı.
- You should've taken his advice.
- Onun tavsiyesine uymalıydın.
- My uncle kept on drinking in spite of his doctor's advice.
- Amcam doktorunun tavsiyesine rağmen içmeye devam etti.
- If it had not been for her advice, he would have failed.
- Eğer onun tavsiyesi olmasaydı, başarısız olacaktı.
- Many clients come to that lawyer for advice.
- Birçok müvekkil tavsiye almak için bu avukata gelir.
- Tom doesn't need your advice.
- Tom'un tavsiyenize ihtiyacı yok.
- Do you have any advice for me?
- Benim için bir tavsiyeniz var mı?
- I asked Tom for advice because I wasn't sure what I should do.
- Tom'dan tavsiye istedim çünkü ne yapmam gerektiğinden emin değildim.
- Any advice would help.
- Herhangi bir tavsiye yardımcı olurdu.
- He needs to follow my advice.
- Tavsiyeme uyması gerekiyor.
- What's the best advice you've received?
- Aldığın en iyi tavsiye nedir?
- I'm going to take your advice.
- Tavsiyene uyacağım.
- You need to follow your mother's advice.
- Annenin tavsiyesine uymalısın.
- Tom has nobody to turn to for advice.
- Tom'un tavsiye almak için başvuracağı kimse yok.
- It is necessary for you to follow your mother's advice.
- Annenin tavsiyesine uyman lazım.
- If it hadn't been for your advice, he would have been ruined.
- Sizin tavsiyeniz olmasaydı o mahvolurdu.
- I'm getting advice from him.
- Ondan tavsiye alıyorum.
- I trust your advice.
- Senin tavsiyene güveniyorum.
- He took no notice of his friend's advice.
- Arkadaşının tavsiyelerini dikkate almadı.
- Tom did that against my advice.
- Tom bunu benim tavsiyeme rağmen yaptı.
- Your advice has been helpful.
- Tavsiyeniz yararlıydı.
- My advice to you is to forget about what happened.
- Size tavsiyem olanları unutmak.
- Tom doesn't need your advice.
- Tom'un tavsiyene ihtiyacı yok.
- I need a little advice.
- Biraz tavsiyeye ihtiyacım var.
- Take my advice!
- Tavsiyeme kulak ver!
- His advice fell on deaf ears.
- Onun tavsiyesi sağır kulaklara düştü.
- If I'd wanted your advice, I would've asked for it.
- Tavsiyeni isteseydim, isterdim.
- He doesn't heed any advice.
- Hiçbir tavsiyeye kulak asmıyor.
- I didn't follow Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini izlemedim.
- Tom ignored Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesini görmezden geldi.
- I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
- Ailemin tavsiyelerine kulak vermeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
- My advice is to wait and see what Tom does.
- Benim tavsiyem bekleyip Tom'un ne yapacağını görmek.
- He asked his cabinet for advice.
- Kabinesinden tavsiye istedi.
- Your advice has been of great help.
- Tavsiyeniz çok yardımcı oldu.
- He took no notice of my advice.
- Tavsiyelerimi dikkate almadı.
- I'll follow your advice.
- Tavsiyene uyacağım.
- I'd like to ask you for some legal advice.
- Sizden yasal bir tavsiye isteyecektim.
- You should take into consideration the advice of your mother.
- Annenin tavsiyelerini dikkate almalısın.
- Take heed of her advice.
- Tavsiyesini dikkate alın.
- The coach gave me some advice.
- Koç bana bazı tavsiyelerde bulundu.
- You should listen to his advice.
- Onun tavsiyesini dinlemelisin.
- I should've followed Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uymalıydım.
- That's very good advice.
- Bu çok iyi bir tavsiye.
- Without her advice, he would have failed.
- Onun tavsiyesi olmasaydı, başarısız olurdu.
- He ignored his mother's advice.
- O, annesinin tavsiyesini görmezden geldi.
- I don't recall asking for your advice.
- Senden tavsiye istediğimi hatırlamıyorum.
- I think Tom will follow your advice.
- Sanırım Tom tavsiyene uyacak.
- Tom wanted advice from Mary.
- Tom, Mary'den tavsiye istedi.
- His advice encouraged me to try it again.
- Tavsiyesi tekrar denemem için beni yüreklendirdi.
- You should've taken his advice.
- Tavsiyesine uymalıydın.
- You should take her advice.
- Onun tavsiyesine uymalısın.
- I took your advice.
- Tavsiyene uydum.
- If Bob had taken my advice, everything would be all right now.
- Eğer Bob tavsiyemi dinleseydi, şimdi her şey yolunda olurdu.
- Sami offered Layla advice and support.
- Sami, Layla'ya tavsiye ve destek verdi.
- Tom should have some good advice.
- Tom'un iyi bir tavsiyesi olmalı.
- Tom didn't bother to listen to Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesini dinlemeye zahmet etmedi.
- Ask for his advice.
- Onun tavsiyesini isteyin.
- You must take your parents advice seriously.
- Ailenin tavsiyelerini ciddiye almalısın.
- If it had not been for his advice, I might have failed.
- Onun tavsiyesi olmasaydı, başarısız olabilirdim.
- He disregarded my advice.
- Tavsiyelerimi dikkate almadı.
- In any case, no one listened to his advice.
- Her halükarda, kimse onun tavsiyesini dinlemedi.
- I can't do without your advice.
- Senin tavsiyen olmadan yapamam.
- Can I give you a bit of advice?
- Size bir tavsiyede bulunabilir miyim?
- I have some advice for you.
- Sana bir tavsiyem var.
- Tell me whose advice to follow.
- Kimin tavsiyesine uyacağımı söyle.
- I should've followed your advice.
- Tavsiyene uymalıydım.
- I'd been glad to receive some advice.
- Biraz tavsiye aldığıma memnun olmuştum.
- He acted on my advice.
- Benim tavsiyemle hareket etti.
- He acts according to my advice.
- Tavsiyeme göre hareket eder.
- Can I offer you some advice?
- Size bazı tavsiyelerde bulunabilir miyim?
- Without Tom's advice, Mary would have failed.
- Tom'un tavsiyesi olmasaydı, Mary başarısız olurdu.
- You asked for my advice.
- Sen benim tavsiyemi istedin.
- Remember Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini unutma.
- Any advice would help.
- Herhangi bir tavsiyenin yardımı olacaktır.
- Advice is like salt.
- Tavsiye tuz gibidir.
- I'd like to hear your advice.
- Tavsiyeni duymak istiyorum.
- What I need is not money, but your advice.
- İhtiyacım olan şey para değil, senin tavsiyen.
- What advice do you have?
- Ne gibi tavsiyeleriniz var?
- Thanks a lot for the advice.
- Tavsiyen için çok teşekkürler.
- She seldom pays regard to my advice.
- O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.
- I won't follow Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uymayacağım.
- I need a little advice.
- Küçük bir tavsiyeye ihtiyacım var.
- I appreciate the advice.
- Tavsiyen için minnettarım.
- You should follow his advice.
- Onun tavsiyelerine uymalısın.
- He took no notice of my advice.
- O, benim tavsiyemi dikkate almadı.
- We appreciate your kind advice.
- Nazik tavsiyeniz için teşekkür ederiz.
- Good medicine tastes bitter, good advice is hard to listen to.
- İyi ilacın tadı acıdır, iyi bir tavsiyeyi dinlemek zordur.
- I'm glad you asked me for advice.
- Benden tavsiye istemene sevindim.
- What's the best advice you've received?
- Aldığın en iyi tavsiye neydi?
- I just wanted some advice from someone who's already been to Boston.
- Ben sadece daha önce Boston'da bulunmuş birinden biraz tavsiye istedim.
- For advice, he depended on close friends.
- Tavsiye için, yakın arkadaşlarına güvenirdi.
- An expert was called for advice.
- Bir uzman tavsiye için çağrıldı.
- My advice would be to do that today.
- Benim tavsiyem bugün bunu yapmak olurdu.
- I deeply appreciate your advice and kindness.
- Tavsiyenize ve nezaketinize derin minnet duyuyorum.
- I should've listened to Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini dinlemeliydim.
- Let's follow his advice.
- Tavsiyesine uyalım.
- I don't need more advice.
- Daha fazla tavsiyeye ihtiyacım yok.
- Tom wants advice.
- Tom tavsiye istiyor.
- She is seeking my advice.
- Benim tavsiyemi istiyor.
- She continued to see him in disregard of my advice.
- Tavsiyemi dikkate almadan onu görmeye devam etti.
- Tom never follows my advice.
- Tom asla tavsiyeme uymaz.
- Take Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini al.
- Tom decided to follow the advice he'd received.
- Tom aldığı tavsiyeye uymaya karar verdi.
- Why don't we ask his advice?
- Neden onun tavsiyesini almıyoruz?
- He would not follow my advice.
- O, tavsiyemi dinlemedi.
- What advice did Tom give you?
- Tom sana ne tavsiye etti?
- I asked him for some advice.
- Ondan tavsiye istedim.
- I went to them for advice.
- Onlara tavsiye için gittim.
- If you hadn't had my advice, you would have failed.
- Tavsiyemi dinlemeseydin, başarısız olurdun.
- I am very thankful to you for your advice.
- Tavsiyeniz için size minnettarım.
- Without advice, you would have failed.
- Tavsiye olmasaydı, başarısız olurdun.
- We want your advice.
- Senin tavsiyeni istiyoruz.
- Why don't you ask your teacher for advice?
- Neden öğretmeninizden tavsiye istemiyorsunuz?
- I shouldn't have ignored Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini göz ardı etmemeliydim.
- Can I give you some unsolicited advice?
- Size talep etmediğiniz bir tavsiyede bulunabilir miyim?
- He asked for my advice.
- O benim tavsiyemi istedi.
- Do you have any advice on what to do?
- Senin ne yapılacağına dair bir tavsiyen var mı?
- It's time you took my advice.
- Benim tavsiyeme uyma zamanın geldi.
- You were wise not to follow his advice.
- Onun tavsiyesine uymamakla akıllılık ettin.
- An expert was called for advice.
- Tavsiye için bir uzman çağrıldı.
- My advice is to go home.
- Benim tavsiyem eve gitmektir.
- Tom ignored our advice.
- Tom tavsiyemizi dikkate almadı.
- That's very good advice.
- Çok iyi bir tavsiye.
- I went to Tom for advice.
- Tavsiye almak için Tom'a gittim.
- You should ask him for advice.
- Ondan tavsiye istemelisin.
- What is your advice?
- Tavsiyeniz nedir?
- Tom will get plenty of advice.
- Tom bolca tavsiye alacak.
- Tom should take Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesini dinlemeli.
- It would be a mistake to ignore Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini göz ardı etmek hata olur.
- They acted according to my advice.
- Benim tavsiyeme göre hareket ettiler.
- I wish Tom had asked us for advice.
- Keşke Tom bizden tavsiye isteseydi.
- I'm getting advice from him.
- Ben ondan tavsiye alıyorum.
- Her advice didn't help at all.
- Tavsiyesi hiç yardımcı olmadı.
- Tom used to get advice from Mary.
- Tom eskiden Mary'den tavsiye alırdı.
- I guess Tom took my advice.
- Sanırım Tom tavsiyemi dinledi.
- Did you take Tom's advice?
- Tom'un tavsiyesini aldın mı?
- I strongly suggest you follow her advice.
- Onun tavsiyesine uymanı şiddetle tavsiye ederim.
- He regretted not having taken my advice.
- Benim tavsiyemi dinlemediği için pişman oldu.
- If I were you, I would pay more attention to the teacher's advice.
- Yerinde olsaydım, öğretmenin tavsiyelerine daha çok dikkat ederdim.
- I think it's time for me to ask for his advice.
- Sanırım onun tavsiyesini istememin zamanıdır.
- We ought to take the teacher's advice.
- Öğretmenin tavsiyesini dinlemeliyiz.
- My advice is to leave as soon as you can.
- Benim tavsiyem mümkün olduğunca çabuk buradan gitmeniz.
- Get Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini al.
- I need your advice on how to proceed.
- Nasıl devam edileceği ile ilgili tavsiyene ihtiyacım var.
- I'm getting advice from them.
- Onlardan tavsiye alıyorum.
- Tom turned to Mary for advice.
- Tom, tavsiye için Mary'ye başvurdu.
- I need some advice.
- Biraz tavsiyeye ihtiyacım var.
- I didn't ask Tom for his advice.
- Tom'a tavsiyesini sormadım.
- I shouldn't have ignored Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini görmezlikten gelmemeliydim.
- It is sensible of you to follow her advice.
- Tavsiyesine uyman mantıklı.
- If Tom had asked for my advice, I would've advised him not to do that.
- Tom tavsiyemi isteseydi, bunu yapmamasını tavsiye ederdim.
- Thanks for your advice.
- Tavsiyen için teşekkürler.
- Take my advice and go to Ubatuba.
- Tavsiyeme kulak ver ve Ubatuba'ya git.
- I don't know who to ask for advice.
- Kimden tavsiye isteyeceğimi bilmiyorum.
- If it had not been for your advice, I could not have succeeded.
- Eğer tavsiyen olmasaydı başarılı olamazdım.
- It's time you took my advice.
- Tavsiyemi dinlemenin zamanı geldi.
- Tom has decided to ignore your advice.
- Tom tavsiyeni dikkate almamaya karar verdi.
- You ought to ask him for advice.
- Ondan tavsiye istemelisin.
- They neglected his advice, with the result the their company went bankrupt.
- Onun tavsiyesini uygulamadılar, sonuçta şirketleri iflas etti.
- Tom seems to be unwilling to accept advice from native speakers who try to help him with his translations.
- Tom, çevirilerinde kendisine yardımcı olmaya çalışan ana dili İngilizce olan kişilerin tavsiyelerini kabul etmek istemiyor gibi görünüyor.
- The girl had no one to turn to for advice.
- Kızın tavsiye almak için başvuracağı kimse yoktu.
- She will probably refuse to follow his advice, because she doesn't like him.
- Muhtemelen onun tavsiyelerine uymayı reddedecekti, çünkü ondan hoşlanmıyordu.
- It was great advice.
- Harika bir tavsiyeydi.
- My advice would be to go home.
- Benim tavsiyem eve gitmek olurdu.
- Mary needs some advice.
- Mary'nin tavsiyeye ihtiyacı var.
- I hope Tom will follow my advice.
- Umarım Tom tavsiyeme uyar.
- Tom doesn't know who he should ask for advice.
- Tom kimden tavsiye istemesi gerektiğini bilmiyor.
- I think you've been getting bad advice.
- Sanırım kötü tavsiyeler alıyorsun.
- He regretted not having taken my advice.
- Tavsiyemi dinlemediği için pişman oldu.
- He took no notice of his friend's advice.
- Arkadaşının tavsiyesini dinlemedi.
- Why don't you try asking Tom for advice?
- Neden Tom'dan tavsiye istemiyorsun?
- What would be your advice?
- Tavsiyen ne olurdu?
- It was thanks to his advice that I succeeded.
- Onun tavsiyesi sayesinde başarılı oldum.
- Take my advice.
- Tavsiyemi dinle.
- He valued the professor's advice.
- Profesörün tavsiyelerine değer veriyordu.
- Tom wanted advice from Mary.
- Tom Mary'den tavsiye istedi.
- I called Tom for advice.
- Tavsiye için Tom'u aradım.
- Why don't we ask Tom's advice?
- Niçin Tom'un tavsiyesini sormuyoruz?
- Tom gave Mary some good advice.
- Tom, Mary'ye iyi bir tavsiyede bulundu.
- Her advice was very helpful.
- Tavsiyesi çok yardımcı oldu.
- You should ask her for advice.
- Ondan tavsiye istemelisin.
- Please take my advice.
- Lütfen tavsiyemi dinleyin.
- I don't remember asking you for your advice.
- Senden tavsiye istediğimi hatırlamıyorum.
- That's good advice.
- Bu iyi bir tavsiye.
- I'll try to follow your advice.
- Tavsiyene uymaya çalışacağım.
- Take my advice!
- Tavsiyemi dinle!
- That was some pretty good advice.
- O oldukça iyi bir tavsiyeydi.
- She seldom pays regard to my advice.
- Tavsiyelerimi nadiren dikkate alır.
- Pay attention to his advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.
- Thank you for your advice.
- Tavsiyeniz için teşekkür ederim.
- If not for my advice, you would have failed.
- Eğer benim tavsiyem olmasaydı, başarısız olurdun.
- I strongly suggest you follow Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini takip etmenizi şiddetle tavsiye ederim.
- Your advice has been helpful.
- Tavsiyeniz çok yardımcı oldu.
- You should follow the advice of your mother.
- Annenin tavsiyesine uymalısın.
- She always turns a deaf ear to my advice.
- Her zaman tavsiyemi duymazdan gelir.
- None of his advice was very useful.
- Onun tavsiyelerinden hiçbiri faydalı değildi.
- I wish that Tom would follow my advice.
- Keşke Tom tavsiyemi izlese.
- I have some advice for you, Tom.
- Sana bir tavsiyem var, Tom.
- She continued to see him in disregard of my advice.
- Tavsiyemi dikkate almayarak onunla görüşmeye devam etti.
- I need to find out who gave Tom that advice.
- Tom'a bu tavsiyeyi kimin verdiğini bulmalıyım.
- I didn't ask for your advice.
- Tavsiyeni istemedim.
- If you had taken my advice, you wouldn't be in such trouble.
- Tavsiyemi dinleseydiniz, başınız bu kadar derde girmezdi.
- Nobody asked for my advice.
- Kimse tavsiyemi istemedi.
- I should've listened to your advice.
- Tavsiyeni dinlemeliydim.
- It was thanks to his advice that I succeeded.
- Ben onun tavsiyesi sayesinde başarılı oldum.
- I hope this advice is helpful.
- Umarım bu tavsiye faydalıdır.
- Tom doesn't listen to advice.
- Tom tavsiyeleri dinlemiyor.
- I strongly suggest you follow Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uymanı şiddetle öneririm.
- She did not take kindly to my advice.
- Tavsiyelerimi pek hoş karşılamadı.
- I have no one to turn to for advice.
- Tavsiye alabileceğim kimsem yok.
- You had better act upon his advice.
- Onun tavsiyesine göre hareket etsen iyi olur.
- We want your advice.
- Tavsiyeni istiyoruz.
- I need to find out who gave Tom that advice.
- O tavsiyeyi Tom'a kimin verdiğini öğrenmeliyim.
- Tom's advice didn't help at all.
- Tom'un tavsiyesi hiç yardımcı olmadı.
- My advice is not to tell him.
- Benim tavsiyem ona söylememen.
- Tom has some advice.
- Tom'un bazı tavsiyeleri var.
- Sami forgot this advice.
- Sami bu tavsiyeyi unuttu.
- Tom will likely follow your advice.
- Tom büyük ihtimalle tavsiyene uyacak.
- You should follow your doctor's advice.
- Doktorunuzun tavsiyesine uymalısınız.
- I should've followed your advice.
- Senin tavsiyene uymalıydım.
- People called Reverend Dan Anderson for his advice.
- İnsanlar tavsiyesi için Rahip Dan Anderson'ı aradı.
- Against my advice, he fed his dog some raw pork.
- Tavsiyeme rağmen köpeğine çiğ domuz eti yedirdi.
- He refused to ask for advice from experts.
- Uzmanlardan tavsiye istemeyi reddetti.
- She regretted that she had not followed his advice.
- Tavsiyeye uymadığına pişman oldu.
- Since I didn't know what to do, I asked him for advice.
- Ne yapacağımı bilmediğim için ondan tavsiye istedim.
- I don't think you should follow Tom's advice.
- Bence Tom'un tavsiyesine uymamalısın.
- Do you have any advice for us?
- Bize bir tavsiyen var mı?
- Thank you very much for the useful advice.
- Yararlı tavsiyeler için sana çok teşekkür ederim.
- Thanks to his advice, I have saved a lot of money.
- Tavsiyesi sayesinde çok para biriktirdim.
- Tom suggested I ask you for advice.
- Tom sizden tavsiye istememi önerdi.
- He cares little for my advice.
- O benim tavsiyemi biraz umursar.
- Tom will follow my advice, I think.
- Sanırım Tom tavsiyemi takip edecek.
- I hope Tom will follow my advice.
- Tom'un tavsiyeme uyacağını umuyorum.
- I appreciate your advice.
- Tavsiyen için minnettarım.
- You should act on the doctor's advice at once.
- Derhal doktorun tavsiyesine göre davranmalısın.
- I wish that Tom would follow my advice.
- Keşke Tom tavsiyelerime uysa.
- You should listen to his advice.
- Onun tavsiyelerini dinlemelisin.
- By following this book's advice, I was able to pull myself out of poverty.
- Bu kitabın tavsiyelerini izleyerek, kendimi fakirlikten kurtarabilirdim.
- Do you want some advice?
- Biraz tavsiye ister misin?
- Tom is likely going to follow your advice.
- Tom muhtemelen tavsiyenize uyacak.
- I think Tom will follow your advice.
- Bence Tom tavsiyene uyacak.
- Everyone comes to her for advice.
- Herkes tavsiye için ona geliyor.
- Ask her for advice.
- Ondan tavsiye iste.
- Tom thanked Mary for her advice.
- Tom, Mary'ye tavsiyesi için teşekkür etti.
- Why don't we ask for his advice?
- Neden onun tavsiyesini almıyoruz?
- I wish I’d listened to my mother’s advice and become a lawyer.
- Keşke annemin tavsiyesini dinleseydim ve bir avukat olsaydım.
- I am very grateful to you for your advice.
- Tavsiyen için sana minnettarım.
- I asked them for some advice.
- Onlardan tavsiye istedim.
- I will act on your advice.
- Tavsiyenize göre hareket edeceğim.
- None of this would have been necessary if we had followed Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uysaydık bunlardan hiçbiri gerekli olmazdı.
- If it were not for your advice I would fail.
- Eğer tavsiyeniz olmasaydı başarısız olurdum.
- She asks my advice.
- Benden tavsiye istiyor.
- Tom doesn't heed any advice from Mary.
- Tom, Mary'nin hiçbir tavsiyesine kulak asmıyor.
- Remember Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini unutmayın.
- He was wise enough to take her advice.
- Ondan tavsiye alacak kadar akıllıydı.
- His advice is always very sensible.
- Onun tavsiyeleri her zaman çok mantıklıdır.
- All that you have to do is to follow his advice.
- Yapacağın tek şey onun tavsiyesini dinlemek.
- Tom will likely follow your advice.
- Tom muhtemelen tavsiyene uyacaktır.
- Tom should follow the doctor's advice.
- Tom doktorun tavsiyesine uymalı.
- Your advice is important for me.
- Sizin tavsiyeniz benim için önemli.
- I was able to succeed because of your advice.
- Tavsiyeniz sayesinde başarılı olabildim.
- I should've asked Tom for advice.
- Tom'dan tavsiye istemeliydim.
- Take heed of her advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.
- You need to learn to listen to our advice.
- Tavsiyemizi dinlemeyi öğrenmen gerekiyor.
- Thank you for the advice.
- Tavsiyen için teşekkürler.
- Tom asked his friend for advice.
- Tom arkadaşından tavsiye istedi.
- If you had not followed the doctor's advice then, you might be ill now.
- O zaman doktorun tavsiyesine uymamış olsaydınız, şimdi hasta olabilirdiniz.
- I have a problem and I need your advice.
- Benim bir sorunum var ve benim senin tavsiyene ihtiyacım var.
- Tom gave us terrible advice.
- Tom bize berbat bir tavsiyede bulundu.
- Can I give you some advice?
- Size bir tavsiyede bulunabilir miyim?
- Why didn't you listen to his advice?
- Neden onun tavsiyesini dinlemedin?
- Tom followed my advice.
- Tom tavsiyeme uydu.
- We appreciate your kind advice.
- Nazik tavsiyeniz için minnettarız.
- Take my advice and go to Ubatuba.
- Tavsiyemi dinle ve Ubatuba'ya git.
- Tom wouldn't listen to my advice.
- Tom tavsiyelerimi dinlemedi.
- He acts according to my advice.
- Benim tavsiyeme göre hareket ediyor.
- I hope that you follow my advice.
- Umarım tavsiyeme uyarsın.
- Tom doesn't like unsolicited advice.
- Tom istenmeyen tavsiyelerden hoşlanmaz.
- Everyone comes to him for advice.
- Herkes ona tavsiye için gelir.
- I strongly urge you to follow my advice.
- Tavsiyeme uymanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
- You should ask them for advice.
- Onlardan tavsiye istemelisin.
- If it hadn't been for his advice, I couldn't have succeeded.
- Onun tavsiyesi olmasaydı, başaramazdım.
- Tom appreciated Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyesini takdir etti.
- You had better take her advice.
- Onun tavsiyesini dinlesen iyi olur.
- He asked a number of friends for advice.
- Birkaç arkadaşından tavsiye istedi.
- I'm mad at myself for following Tom's stupid advice.
- Tom'un aptal tavsiyesine uyduğum için kendime kızıyorum.
- Thanks for the advice, Tom.
- Tavsiyen için teşekkürler Tom.
- I trust your advice.
- Tavsiyene güveniyorum.
- Tom's advice was very helpful.
- Tom'un tavsiyesi çok yararlı idi.
- Mary asked her friend for advice.
- Mary, arkadaşından tavsiye istedi.
- My advice would be to leave as soon as you can.
- Benim tavsiyem en kısa sürede ayrılmak olurdu.
- You should've taken his advice.
- Onun tavsiyesini almalıydın.
- Tom thanked Mary for her advice.
- Tom Mary'ye tavsiyesi için teşekkür etti.
- I think you've been listening to some very bad advice.
- Sanırım çok kötü bazı tavsiyeler dinliyorsun.
- She always turns a deaf ear to my advice.
- Tavsiyelerime hep kulak tıkadı.
- Only your advice has to be followed.
- Sadece senin tavsiyelerine uyulmalı.
- The boy took no notice of his father's advice.
- Çocuk babasının tavsiyesini umursamadı.
- I need some financial advice.
- Finansal tavsiyeye ihtiyacım var.
- Better to get advice from your lawyer.
- Avukatından tavsiye alsan iyi olur.
- I have to ask for help and advice.
- Yardım ve tavsiye istemek zorundayım.
- My advice is to not tell Tom.
- Benim tavsiyem Tom'a söylememen.
- She is deaf to my advice.
- Tavsiyeme kulak asmıyor.
- Tom doesn't listen to advice.
- Tom tavsiye dinlemez.
- If you hadn't had advice, you'd have failed.
- Eğer tavsiye almasaydın, başarısız olurdun.
- I can't do without your advice.
- Tavsiyen olmadan yapamam.
- If you had followed my advice, you wouldn't be in such a fix now.
- Tavsiyeme uysaydın şu anda böyle bir çıkmazda olmazdın.
- I need to find out who gave Tom that advice.
- O tavsiyeyi Tom'a kimin verdiğini öğrenmem gerekiyor.
- I never asked your advice.
- Ben asla tavsiyeni istemedim.
- He ignored his father's advice.
- Babasının tavsiyelerini görmezden geldi.
- You should've asked Tom for advice.
- Tom'dan tavsiye istemeliydin.
- You should follow Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uymalısın.
- If Tom had asked Mary for advice first, he wouldn't have had this problem.
- Tom önce Mary'den tavsiye isteseydi, bu sorunu yaşamazdı.
- I appreciate your advice.
- Tavsiyeni takdir ediyorum.
- He ignored her advice.
- Onun tavsiyelerine kulak asmadı.
- Tom asked Mary for some advice.
- Tom Mary'den tavsiye istedi.
- My advice would be to avoid Tom today.
- Benim tavsiyem bugün Tom'dan uzak durman.
- Okay, I will keep your advice in mind.
- Tamam, tavsiyeni aklımda tutacağım.
- But for my advice, you would have failed.
- Tavsiyem olmasaydı, başarısız olurdun.
- Things like this wouldn't happen to you if you'd follow my advice.
- Tavsiyeme uysaydınız böyle şeyler başınıza gelmezdi.
- Can I get your advice on something?
- Bir şey üzerine tavsiyeni alabilir miyim?
- He asked for their advice.
- Onlardan tavsiye istedi.
- His advice was very helpful.
- Tavsiyesi çok yardımcı oldu.
- I need your advice on what I should do next.
- Daha sonra ne yapmam gerektiği ile ilgili tavsiyene ihtiyacım var.
- Would you mind a little advice?
- Küçük bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
- Get Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesini alın.
- Is that your advice?
- Bu senin tavsiyen mi?
- By following this book's advice, I was able to pull myself out of poverty.
- Bu kitabın tavsiyelerine uyarak kendimi yoksulluktan kurtarabildim.
- I need some medical advice.
- Tıbbi tavsiyeye ihtiyacım var.
- If he had received her advice, he would have succeeded.
- Eğer onun tavsiyesini alsaydı, başarılı olurdu.
- His advice is always very sensible.
- Onun tavsiyesi her zaman mantıklı.
- You had better take her advice.
- Onun tavsiyesini alsan daha iyi olur.
- Tom thanked Mary for her advice.
- Tom tavsiyesi için Mary'ye teşekkür etti.
- Tom will follow my advice, I think.
- Bence Tom tavsiyelerime uyacak.
- I need advice.
- Benim tavsiyeye ihtiyacım var.
- I went to them for advice.
- Tavsiye için onlara gittim.
- He cares little for my advice.
- Tavsiyelerimi pek önemsemedi.
- Your advice has always been very helpful to me.
- Tavsiyelerin bana her zaman çok yardımcı olmuştur.
- Acting on your advice, I've decided to exercise more regularly.
- Tavsiyene uyarak daha düzenli egzersiz yapmaya karar verdim.
- Tom ignored most of Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyelerinin çoğunu görmezden geldi.
- He will not change his mind in spite of my advice.
- Tavsiyeme rağmen fikrini değiştirmeyecek.
- You should follow your teacher's advice.
- Öğretmeninin tavsiyesini dinlemelisin.
- Without your advice, I would have failed.
- Tavsiyen olmasaydı, başarısız olurdum.
- At least understand the advice first.
- En azından önce tavsiyeyi anlayın.
- I forgot to ask Tom for his advice.
- Tom'a tavsiyesini sormayı unuttum.
- I didn't ask Tom for his advice.
- Tom'dan tavsiyesini istemedim.
- Everyone comes to Tom for advice.
- Herkes tavsiye için Tom'a gelir.
- What's the best advice you've ever received?
- Şimdiye kadar aldığın en iyi tavsiye nedir?
- Tom asked Mary for her advice.
- Tom Mary'den tavsiyesini istedi.
- Here's a little nugget of advice for you, Tom.
- İşte sana küçük bir tavsiye, Tom.
- I hope you follow my advice.
- Umarım tavsiyeme uyarsın.
- I'm great at advice.
- Tavsiyede çok iyiyim.
- I wish I had asked you for advice.
- Keşke senden tavsiye isteseydim.
- Mary asked her friend for advice.
- Mary arkadaşından tavsiye istedi.
- Tom used to get advice from Mary.
- Tom, Mary'den tavsiyeler alırdı.
- Tom gets business advice from Mary and John.
- Tom, Mary ve John'dan iş tavsiyesi alır.
- She thanked him for his helpful advice.
- Yardımcı tavsiyeleri için ona teşekkür etti.
- What's your advice?
- Senin tavsiyen nedir?
- I followed Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uydum.
- He stopped smoking on his doctor's advice.
- Doktorunun tavsiyesi üzerine sigarayı bıraktı.
- Why don't you listen to his advice?
- Niçin onun tavsiyesini dinlemiyorsun?
- I have some advice for you to think about.
- Sana düşünmen için bazı tavsiyelerim var.
- Your advice has always been very helpful to me.
- Sizin tavsiyeniz bana her zaman yardımcı olmuştur.
- I will keep your advice in mind.
- Tavsiyeni aklımda tutacağım.
- Tom turned to Mary for advice.
- Tom tavsiye için Mary'ye danıştı.
- She asks my advice.
- Benden tavsiye istedi.
- He would not listen to my advice.
- Tavsiyelerimi dinlemedi.
- Did you take Tom's advice?
- Tom'un tavsiyesini dinledin mi?
- He often accepted bad advice.
- O, sık sık kötü tavsiyeleri dinledi.
- Ask Tom for advice.
- Tom'dan tavsiye iste.
- I'm very grateful to you for your advice.
- Tavsiyen için sana çok minnettarım.
- Thanks a lot for the advice.
- Tavsiye için çok teşekkürler.
- Acting on your advice, I've decided to exercise more regularly.
- Sizin tavsiyeniz üzerine, daha düzenli egzersiz yapmaya karar verdim.
- Your advice is highly appreciated.
- Tavsiyen çok makbule geçti.
- Would you like some advice?
- Biraz tavsiye ister misiniz?
- Why wouldn't you listen to his advice?
- Neden onun tavsiyesini dinlemiyorsun?
- He often accepted bad advice.
- Sık sık kötü tavsiyeleri kabul etti.
- If he had taken my advice, he would now be rich.
- Eğer tavsiyemi dinleseydi, şimdi zengin olurdu.
- We do need your advice.
- Bizim tavsiyene ihtiyacımız var.
- All you should do is follow his advice.
- Hepinizin yapması gereken, onun tavsiyesine uymaktır.
- You had better yield to your teacher's advice.
- Öğretmeninizin tavsiyelerine kulak verseniz iyi olur.
- Are you getting any advice at all?
- Hiç tavsiye alıyor musun?
- Do you have any more advice for me?
- Bana başka bir tavsiyen var mı?
- She needs someone to turn to for advice.
- Tavsiye için baş vuracağı birine ihtiyacı var.
- Tom won't listen to Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesini dinlemez.
- Even if you don't like Tom, you should listen to his advice.
- Tom'dan hoşlanmasan bile onun tavsiyesini dinlemelisin.
- My advice is to tell Tom how you feel.
- Benim tavsiyem Tom'a nasıl hissettiğini söylemen.
- Her advice to me was to work harder.
- Bana tavsiyesi daha çok çalışmamdı.
- Can I ask your advice on something?
- Bir konuda tavsiyeni isteyebilir miyim?
- He ignored my advice.
- Tavsiyemi dikkate almadı.
- Tom turned to Mary for advice.
- Tom tavsiye almak için Mary'ye yöneldi.
- I received the same advice as you.
- Ben de seninle aynı tavsiyeyi aldım.
- If I'd only taken your advice!
- Keşke tavsiyene uysaydım!
- Tom doesn't really want your advice.
- Tom gerçekten tavsiyeni istemiyor.
- Tom could've given me some advice if he'd wanted to.
- Tom isteseydi bana bazı tavsiyelerde bulunabilirdi.
- I strongly suggest you follow her advice.
- Tavsiyesine uymanızı şiddetle tavsiye ederim.
- I want advice.
- Tavsiye istiyorum.
- The advice you find the hardest to take is often the most useful.
- Almakta en çok zorlandığınız tavsiye genellikle en yararlı olanıdır.
- I need your advice on how to proceed.
- Nasıl ilerleyeceğim konusunda tavsiyene ihtiyacım var.
- Without your advice, I would have been robbed of my bag.
- Tavsiyen olmasaydı, çantam çalınmış olacaktı.
- Because of the advice that you gave me, I succeeded.
- Bana verdiğiniz tavsiye sayesinde başarılı oldum.
- You need to learn to listen to our advice.
- Tavsiyelerimizi dinlemeyi öğrenmelisin.
- If you need advice, don't hesitate to ask for it.
- Tavsiyeye ihtiyacın olursa, istemekten çekinme.
- When she got lost, she wished she had followed his advice.
- Kaybolduğunda, keşke onun tavsiyesine uymuş olsaydım dedi.
- I don't know who I can ask for advice.
- Kimden tavsiye isteyebileceğimi bilmiyorum.
- Don't hesitate to ask for advice.
- Tavsiye istemekten çekinmeyin.
- If he had gotten her advice, he would have succeeded.
- Onun tavsiyesini alsaydı, başarırdı.
- I wanted to get your advice, but it's too late now.
- Senin tavsiyeni almak istiyordum ama artık çok geç.
- He wouldn't listen to my advice.
- Tavsiyelerimi dinlemedi.
- I need some expert advice.
- Uzman tavsiyesine ihtiyacım var.
- He failed to follow our advice.
- Tavsiyelerimize uymadı.
- I'm getting advice from Tom.
- Tom'dan tavsiye alıyorum.
- She would not follow my advice.
- Tavsiyemi dinlemedi.
- Do you need some advice?
- Tavsiyeye mi ihtiyacın var?
- You may as well follow his advice.
- Onun tavsiyesine de uyabilirsin.
- His advice was very helpful.
- Onun tavsiyesi çok yararlı oldu.
- Because of his advice, I was able to succeed.
- Onun tavsiyeleri sayesinde başarılı oldum.
- Follow my advice.
- Tavsiyeme uyun.
- Tom refused to follow Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyesine uymayı reddetti.
- Thanks to his advice, I succeeded in the examination.
- Onun tavsiyesi sayesinde sınavda başarılı oldum.
- She should take into consideration the advice of her mother.
- Annesinin tavsiyelerini dikkate almalı.
- He stopped smoking on his doctor's advice.
- O, doktorunun tavsiyesiyle sigarayı bıraktı.
- Tom disregarded Mary's advice.
- Tom, Mary'nin tavsiyelerini dikkate almadı.
- He asked a number of friends for advice.
- Çok sayıda arkadaşından tavsiye istedi.
- Tom should take Mary's advice.
- Tom Mary'nin tavsiyesini almalıdır.
- I just wanted some advice from someone who's already been to Boston.
- Boston'a daha önce gitmiş birinden tavsiye almak istedim.
- All you have to do is follow his advice.
- Tek yapmanız gereken onun tavsiyelerine uymak.
- I have to ask for help and advice.
- Ben yardım ve tavsiye istemek zorundayım.
- I should have taken the doctor's advice.
- Doktorun tavsiyesine uymalıydım.
- The girl had no one to turn to for advice.
- Kızın tavsiye için başvuracağı kimsesi yoktu.
- She should take my advice.
- Tavsiyemi dinlemeli.
- You need to take your mother's advice.
- Annenin tavsiyesine uymalısın.
- I'll follow Tom's advice.
- Tom'un tavsiyesine uyacağım.
- Pay attention to his advice.
- Onun tavsiyelerine kulak ver.
- Can I get your advice on something?
- Bir konuda tavsiyeni alabilir miyim?
- Why do you not ask your teacher for advice?
- Neden öğretmeninden tavsiye istemiyorsun?
- She asks my advice.
- Tavsiyemi istedi.
- I suggest we take Tom's advice and go home.
- Tom'un tavsiyesini dinlemeyi ve eve gitmeyi öneriyorum.
- She regretted that she had not followed his advice.
- Onun tavsiyesine uymadığı için pişman oldu.
- I'm glad you asked me for advice.
- Benden tavsiye istemene memnun oldum.
- Tom will get plenty of advice.
- Tom bir sürü tavsiye alacak.
- If they'd taken their doctors' advice, they might not have died.
- Eğer doktorlarının tavsiyesine uysalardı, ölmeyebilirlerdi.
- Is that your advice?
- O senin tavsiyen mi?
- You should have acted on her advice.
- Onun tavsiyesi üzerine hareket etmeliydin.
- Thanks to his advice, I succeeded in the examination.
- Tavsiyesi için teşekkürler. Sınavda başarılı oldum.
- He asked his friend for advice.
- Arkadaşından tavsiye istedi.
- Tom asked Mary for advice.
- Tom Mary'den tavsiye istedi.
- Tom wouldn't listen to my advice.
- Tom benim tavsiyemi dinlemezdi.
- It is necessary for you to follow your mother's advice.
- Annenin tavsiyesine uyman gerekli.
- Jackson accepted their advice.
- Jackson onların tavsiyesini kabul etti.
- She should have followed Mary's advice.
- Onun, Mary'nin tavsiyesini dinlemesi gerekirdi.
- She is likely to refuse to follow his advice, because she does not like him.
- Muhtemelen onun tavsiyelerine uymayı reddedecek, çünkü ondan hoşlanmıyor.
- I'd been glad to receive some advice.
- Biraz tavsiye almaktan memnun olurdum.
- I need advice.
- Tavsiyeye ihtiyacım var.
- If she'd taken her doctor's advice, she might not have died.
- Kadın doktorunun tavsiyesine uysaydı, ölmeyebilirdi.
- If you hadn't had advice, you'd have failed.
- Tavsiyeyi dinlemeseydin başarısız olurdun.
- If Tom had asked for my advice, I would've advised him not to do that.
- Eğer Tom benden tavsiye isteseydi, ona bunu yapmamasını tavsiye ederdim.
- I will act on your advice.
- Tavsiyene göre davranacağım.
- For advice, he depended on close friends.
- Tavsiye için yakın arkadaşlarına güvenirdi.
- Without your advice, I would have been robbed of my bag.
- Tavsiyeniz olmasaydı, çantam çalınmış olacaktı.
- Do you need some advice?
- Tavsiyeye ihtiyacın var mı?
- She should have followed Mary's advice.
- Mary'nin tavsiyesine uymalıydı.
- We do not always take his advice.
- Onun tavsiyelerine her zaman uymuyoruz.
- You should follow the doctor's advice.
- Doktorun tavsiyesine uymalısın.
- What's your advice?
- Tavsiyeniz nedir?
- I need your advice on what I should do next.
- Bundan sonra ne yapmam gerektiği konusunda tavsiyene ihtiyacım var.
- Because of the advice that you gave me, I succeeded.
- Bana verdiğin tavsiye sayesinde başardım.
- You need to follow your mother's advice.
- Annenin tavsiyesine uyman gerekir.
- I didn't only give him advice, but a bicycle as well.
- Ona sadece tavsiye değil, bisiklet de verdim.
- What's the best advice you've ever received?
- Şimdiye kadar aldığınız en iyi tavsiye nedir?
- If you had followed my advice, you wouldn't be in such a fix now.
- Eğer benim tavsiyemi dinleseydin böyle bir çıkmaz içinde olmazdın.
- Better to get advice from your lawyer.
- Avukatından tavsiye alman daha iyi olur.
- A lot of clients come to the lawyer for advice.
- Pek çok müvekkil tavsiye almak için avukata geliyor.
- I wish I’d listened to my mother’s advice and become a lawyer.
- Keşke annemin tavsiyesini dinleyip avukat olsaydım.
Show More (937)
|
