1 |
agreeable |
kabul edilebilir |
adj. |
|
- I suspect that one of the less agreeable aspects of European civilisation is being debated outside!
- Avrupa medeniyetinin daha az kabul edilebilir yönlerinden birinin dışarıda tartışıldığından şüpheleniyorum!
- I suspect that one of the less agreeable aspects of European civilisation is being debated outside.
- Avrupa medeniyetinin en az kabul edilebilir yönlerinden birinin dışarıda tartışıldığından şüpheleniyorum.
- Is that agreeable?
- O kabul edilebilir mi?
- Is that agreeable?
- Bu kabul edilebilir mi?
- We are agreeable to your conditions.
- Şartlarınızı kabul ediyoruz.
- Are you agreeable to our plan?
- Planımızı kabul ediyor musunuz?
Show More (3)
|
2 |
agreeable |
hoş |
adj. |
|
- The secretary gave me an agreeable smile.
- Sekreter bana hoş bir gülümseme verdi.
- Mary was an agreeable girl.
- Mary hoş bir kızdı.
- She has an agreeable voice.
- Onun hoş bir sesi var.
- Tom is an agreeable person.
- Tom hoş bir insandır.
- He is an agreeable person.
- O hoş bir insandır.
Show More (2)
|
3 |
agreeable |
uyumlu |
adj. |
|
- Are you agreeable?
- Uyumlu biri misiniz?
- He is a very agreeable person.
- Çok uyumlu bir insandır.
Show More (-1)
|
4 |
agreeable |
uzlaşmacı |
adj. |
|
- He is a very agreeable person.
- O, çok uzlaşmacı bir insandır.
- Are you agreeable?
- Sen uzlaşmacı mısın?
Show More (-1)
|
5 |
agreeable |
mutabık |
adj. |
|
- Unfortunately, the Council is not quite so agreeable.
- Ne yazık ki Konsey bu konuda pek de mutabık değil.
Show More (-2)
|
6 |
agreeable |
güzel |
adj. |
|
- She has an agreeable voice.
- Güzel bir sesi var.
Show More (-2)
|
7 |
agreeable |
iyi |
adj. |
|
- I'm feeling very agreeable.
- Kendimi çok iyi hissediyorum.
Show More (-2)
|