1 |
amazing |
inanılmaz |
adj. |
|
- It was amazing playing in front of all these people.
- Tüm bu insanların önünde çalmak inanılmazdı.
- There was an amazing diversity of opinion within the first century alone.
- Sadece ilk yüzyılda bile inanılmaz bir fikir çeşitliliği vardı.
- Shadowtale is an amazing FREE MMORPG game you can play right here in your web browser!
- Shadowtale, web tarayıcınızda oynayabileceğiniz inanılmaz bir ÜCRETSİZ MMORPG oyunudur!
- The video quality is amazing.
- Video kalitesi inanılmaz.
- That was an amazing feeling.
- Bu inanılmaz bir duyguydu.
- The scene was really amazing.
- Sahne gerçekten inanılmazdı.
- The most amazing thing happened yesterday.
- Dün çok inanılmaz bir şey oldu.
- The menu looks absolutely amazing.
- Menü kesinlikle inanılmaz görünüyor.
- The fans have been amazing.
- Hayranlar inanılmazdı.
- It was quite amazing.
- Oldukça inanılmazdı.
- You people are amazing.
- Sizler inanılmazsınız.
- The concept is amazing.
- Konsept inanılmaz.
- That's an amazing photograph.
- O inanılmaz bir fotoğraftır.
- It's snowing today and it's amazing!
- Bugün kar yağıyor ve inanılmaz!
- That was totally amazing.
- Bu tamamen inanılmazdı.
- Tom is an amazing old man.
- Tom inanılmaz yaşlı bir adam.
- You're amazing.
- İnanılmazsın.
- I saw an amazing bird.
- İnanılmaz bir kuş gördüm.
- This car is so amazing.
- Bu araba çok inanılmaz.
- That was an amazing experience.
- O inanılmaz bir deneyimdi.
- This is just amazing.
- Bu inanılmaz.
- And then something amazing happened.
- Ve sonra inanılmaz bir şey oldu.
- The response has been amazing.
- Cevap inanılmazdı.
- It's been an amazing journey.
- İnanılmaz bir yolculuktu.
- This guy can do amazing things.
- Bu adam inanılmaz şeyler yapabilir.
- Isn't this amazing?
- Bu inanılmaz değil mi?
- The view here is amazing.
- Buradaki manzara inanılmaz.
- The community support was amazing.
- Topluluk desteği inanılmazdı.
- The fans have been amazing.
- Taraftarlar inanılmazdı.
- It's amazing that Tom survived.
- Tom'un hayatta kalması inanılmaz.
- The differences in quality between the two butchers was amazing.
- İki kasap arasındaki kalite farkı inanılmazdı.
- I had an amazing experience.
- İnanılmaz bir deneyim yaşadım.
- It is amazing that you won the prize.
- Ödülü kazanmış olmanız inanılmaz.
- It's been amazing.
- İnanılmazdı.
- It was an amazing feeling.
- İnanılmaz bir duyguydu.
- That was an amazing feeling.
- O inanılmaz bir duyguydu.
- That's amazing!
- İnanılmaz!
- This is an amazing feeling.
- Bu inanılmaz bir duygu.
- Tom did an amazing thing.
- Tom inanılmaz bir şey yaptı.
- That guy's amazing.
- Bu adam inanılmaz.
- Tom is an amazing person.
- Tom inanılmaz biri.
- This new technology is amazing.
- Bu yeni teknoloji inanılmazdır.
- What an amazing story!
- Ne inanılmaz bir hikaye!
- It's truly amazing.
- Gerçekten inanılmaz.
- Layla has an amazing dress.
- Leyla'nın inanılmaz bir elbisesi var.
- I've seen Tom do some really amazing things.
- Tom'u gerçekten inanılmaz şeyler yaparken gördüm.
- His performance was amazing.
- Onun performansı inanılmazdı.
- Her ability to write with her foot is amazing.
- Ayağıyla yazma yeteneği inanılmaz.
- This feels amazing.
- Bu inanılmaz hissettiriyor.
- They're amazing.
- İnanılmazlar.
- This guy can do amazing things.
- Bu adam inanılmaz şeyler yapabiliyor.
- Tom is an amazing skier.
- Tom inanılmaz bir kayakçı.
- Tom is amazing.
- Tom inanılmaz.
- Sami could do amazing things when he was drunk.
- Sami sarhoş olduğunda inanılmaz şeyler yapabiliyordu.
- It was an amazing movie.
- İnanılmaz bir filmdi.
- The movie was absolutely amazing.
- Film kesinlikle inanılmazdı.
- It's amazing.
- Bu inanılmaz.
- That is an amazing photograph.
- O inanılmaz bir fotoğraf.
- Your family is amazing.
- Senin ailen inanılmaz.
- His technique was unique and absolutely amazing.
- Onun tekniği eşsiz ve kesinlikle inanılmazdı.
- It looks amazing.
- İnanılmaz görünüyor.
- That's absolutely amazing.
- Bu kesinlikle inanılmaz.
- I know it's an amazing feeling.
- İnanılmaz bir his olduğunu biliyorum.
- The next artist is amazing.
- Sıradaki sanatçı inanılmaz.
- Our team is amazing.
- Takımımız inanılmaz.
- Tom was just amazing.
- Tom inanılmazdı.
- Here are five amazing facts about English today.
- İşte bugünkü İngilizce hakkında beş inanılmaz gerçek.
- It really is amazing.
- Gerçekten inanılmaz.
- Wasn't that amazing?
- Bu inanılmaz değil miydi?
- You're the most amazing person I've ever met.
- Sen şimdiye kadar tanıdığım en inanılmaz insansın.
- Cynthia can calculate at an amazing speed.
- Cynthia inanılmaz bir hızla hesap yapabiliyor.
- The kiss was amazing.
- Öpücük inanılmazdı.
- Isn't it amazing?
- İnanılmaz değil mi?
- I think what Tom is doing is amazing.
- Bence Tom'un yaptığı şey inanılmaz.
- I think it's amazing.
- Bence inanılmaz.
- Sami was an amazing man.
- Sami inanılmaz bir adamdı.
- Cars today are amazing.
- Günümüz arabaları inanılmaz.
- This is truly amazing.
- Bu gerçekten inanılmaz.
- He can do the most amazing acrobatics.
- İnanılmaz akrobasi hareketleri yapabiliyor.
- I think that's an amazing story.
- Bence bu inanılmaz bir hikaye.
- The scene was really amazing.
- Manzara gerçekten inanılmazdı.
- Tom has an amazing beard.
- Tom'un inanılmaz bir sakalı var.
- She found him amazing.
- Onu inanılmaz buldu.
- This new technology is amazing.
- Bu yeni teknoloji inanılmaz.
- That kiss was amazing.
- O öpücük inanılmazdı.
- That's an amazing distance, isn't it?
- Bu, inanılmaz bir mesafe, değil mi?
- Computers are amazing devices.
- Bilgisayarlar inanılmaz cihazlardır.
- The community support was amazing.
- Toplum desteği inanılmazdı.
- That's an amazing distance, isn't it?
- O, inanılmaz bir mesafe, değil mi?
- It was just amazing.
- İnanılmazdı.
- Tom's music is amazing.
- Tom'un müziği inanılmaz.
- Today we celebrate the life of one of the most amazing voices in rock.
- Bugün rocktaki en inanılmaz seslerinden birinin hayatını kutluyoruz.
- Mary is an amazing woman.
- Mary inanılmaz bir kadın.
- I've seen Tom do some amazing things.
- Tom'un inanılmaz şeyler yaptığını gördüm.
- My friends are amazing.
- Arkadaşlarım inanılmaz.
- You're really amazing at this.
- Sen bu konuda gerçekten inanılmazsın.
- It's snowing today and it's amazing!
- Bugün kar yağıyor ve bu inanılmaz!
- Those people are amazing.
- Bu insanlar inanılmaz.
- It's amazing what can happen.
- Olabilecekler inanılmaz.
- Pictures are amazing!
- Resimler inanılmaz!
- Her cooking is amazing.
- Yemekleri inanılmaz.
- The international space station is an amazing feat of engineering.
- Uluslararası uzay istasyonu inanılmaz bir mühendislik başarısıdır.
- Tom has an amazing memory.
- Tom'un inanılmaz bir hafızası var.
- What an amazing goal!
- Ne inanılmaz bir gol!
- It's amazing how Tom was able to do that with just one hand.
- Tom'un bunu tek eliyle yapabilmesi inanılmaz.
- This is an amazing discovery.
- Bu inanılmaz bir keşif.
- Your family is amazing.
- Ailen inanılmaz.
- That was absolutely amazing.
- O kesinlikle inanılmazdı.
- The results were amazing.
- Sonuçlar inanılmazdı.
- The response has been amazing.
- Müdahale inanılmazdı.
- The view here is amazing.
- Buradaki manzara inanılmazdır.
- Fifth Harmony is an amazing girl group.
- Beşinci Harmoni inanılmaz bir kız grubudur.
- Cars today are amazing.
- Bugünkü arabalar inanılmaz.
- That was amazing.
- Bu inanılmazdı.
- Tom and Mary discovered something amazing.
- Tom ve Mary inanılmaz bir şey keşfettiler.
- This is an amazing offer.
- Bu inanılmaz bir teklif.
- Last time, I watched an amazing film.
- Geçen sefer, inanılmaz bir film izledim.
- You did an amazing job.
- Sen inanılmaz bir iş yaptın.
- Last night was amazing.
- Dün gece inanılmazdı.
- His technique was unique and absolutely amazing.
- Tekniği eşsiz ve kesinlikle inanılmazdı.
- That was absolutely amazing.
- Bu kesinlikle inanılmazdı.
- Sami could do amazing things when he was drunk.
- Sami sarhoşken inanılmaz şeyler yapabiliyordu.
- Tom thinks Mary is amazing.
- Tom Mary'nin inanılmaz olduğunu düşünüyor.
- Tom was amazing.
- Tom inanılmazdı.
- Her talent is amazing.
- Yeteneği inanılmaz.
- You're an amazing dancer.
- Sen inanılmaz bir dansçısın.
- Marika's smile was amazing.
- Marika'nın gülümsemesi inanılmazdı.
- It's amazing I'm still alive.
- Hâlâ hayatta olmam inanılmaz.
- Your country is amazing!
- Ülkeniz inanılmaz!
- It was absolutely amazing.
- Kesinlikle inanılmazdı.
- Water is amazing.
- Su inanılmaz.
- The effect of the medicine was amazing.
- İlacın etkisi inanılmazdı.
- Tom really is amazing.
- Tom gerçekten inanılmaz.
- Tom is an amazing father.
- Tom inanılmaz bir baba.
- This really is amazing.
- Bu gerçekten inanılmaz.
- Cynthia can calculate at an amazing speed.
- Cynthia inanılmaz bir hızda hesaplayabilir.
- This is an amazing result.
- Bu inanılmaz bir sonuç.
- It's amazing how much trouble Tom is able to get into.
- Tom'un başını bu kadar belaya sokabilmesi inanılmaz.
- What an amazing coincidence!
- Ne inanılmaz bir tesadüf!
- The number of words I know is amazing.
- Bildiğim kelimelerin sayısı inanılmaz.
- It's amazing that you won the prize.
- Ödülü kazanmış olman inanılmaz.
- It's been an amazing year.
- İnanılmaz bir yıl oldu.
- It really was amazing.
- Gerçekten inanılmazdı.
- The fluency of your English is amazing.
- İngilizcenizin akıcılığı inanılmaz.
- I think Tom was just amazing.
- Bence Tom inanılmazdı.
- It was amazing.
- İnanılmazdı.
- Your country is amazing!
- Senin ülken inanılmaz!
- Isn't that an amazing coincidence?
- Bu inanılmaz bir tesadüf değil mi?
- Tom's guitar playing is amazing.
- Tom'un gitar çalışı inanılmaz.
- This book is amazing.
- Bu kitap inanılmaz.
- It is amazing; you should have won the prize.
- Bu inanılmaz; ödülü kazanmalıydın.
- The competition was absolutely amazing.
- Yarışma kesinlikle inanılmazdı.
- It was an amazing experience.
- Bu inanılmaz bir deneyimdi.
- I felt amazing.
- Kendimi inanılmaz hissettim.
- The whole thing is amazing.
- Her şey inanılmaz.
- Tom's music is amazing.
- Tom'un müziği inanılmazdır.
- The plumage on that peacock is amazing.
- Tavus kuşunun tüyleri inanılmaz.
- This is simply amazing.
- Bu tek kelimeyle inanılmaz.
- That was an amazing experience.
- Bu inanılmaz bir deneyimdi.
- Tom is an amazing basketball player.
- Tom inanılmaz bir basketbol oyuncusu.
- It was really amazing.
- Gerçekten inanılmazdı.
- This is an amazing discovery.
- Bu inanılmaz bir buluş.
- The crowd was amazing.
- Kalabalık inanılmazdı.
- Australia is an amazing country.
- Avustralya inanılmaz bir ülke.
- It's been an amazing experience.
- İnanılmaz bir deneyim oldu.
- It is amazing; you should have won the prize.
- Bu inanılmaz; ödülü kazanmalıydınız.
- The response time was amazing.
- Yanıt süresi inanılmazdı.
- It's amazing what can happen.
- Neler olabileceği inanılmaz.
- Women are amazing creatures.
- Kadınlar inanılmaz yaratıklardır.
- These pictures are amazing.
- Bu resimler inanılmaz.
- The trip was amazing.
- Yolculuk inanılmazdı.
- You were amazing.
- İnanılmazdın.
- Sami found that amazing.
- Sami bunu inanılmaz buldu.
- Tom is an amazing man.
- Tom inanılmaz bir adam.
- This is amazing.
- Bu inanılmaz.
- They were amazing.
- Onlar inanılmazdı.
- This stuff is amazing.
- Bu şey inanılmaz.
- It was an amazing experience.
- İnanılmaz bir deneyimdi.
- Computers are amazing devices.
- Bilgisayarlar inanılmaz aygıtlardır.
- They were amazing.
- İnanılmazdılar.
- Frogs are such amazing creatures.
- Kurbağalar inanılmaz yaratıklardır.
- This teacher is amazing.
- Bu öğretmen inanılmaz.
- His performance was amazing.
- Performansı inanılmazdı.
Show More (180)
|
2 |
amazing |
harika |
adj. |
|
- Amazing device, even gets video.
- Harika bir araç, hatta video bile çekiyor.
- Amazing device, even gets video.
- Harika bir aygıt, video bile alıyor.
- You did an amazing job.
- Harika bir iş çıkardın.
- Tom always does an amazing job.
- Tom her zaman harika bir iş çıkarır.
- Tom felt amazing.
- Tom harika hissetti.
- Layla is wearing an amazing dress.
- Layla harika bir elbise giyiyor.
- Tom did an amazing job.
- Tom harika bir iş çıkardı.
- That waterfall looks amazing.
- Şelale harika görünüyor.
- Don't miss this amazing opportunity.
- Bu harika fırsatı kaçırmayın.
- Tom is an amazing basketball player.
- Tom harika bir basketbol oyuncusu.
- Tom is an amazing singer.
- Tom harika bir şarkıcıdır.
- It was an amazing evening.
- Harika bir akşamdı.
- You looked amazing.
- Sen harika görünüyordun.
- Tom is an amazing actor.
- Tom harika bir aktör.
- This is a pretty amazing place.
- Burası oldukça harika bir yer.
- You're the most amazing person I've ever met.
- Sen tanıdığım en harika insansın.
- It was an amazing place.
- Harika bir yerdi.
- Tom is an amazing man.
- Tom harika bir adam.
- It really looks amazing.
- Gerçekten harika görünüyor.
- Sami found Islam an amazing religion.
- Sami İslam'ın harika bir din olduğunu düşünüyordu.
- The new iPads look amazing.
- Yeni iPad'ler harika görünüyor.
- Tom is an amazing songwriter.
- Tom harika bir şarkı yazarı.
- That would be amazing.
- Bu harika olurdu.
- It's amazing that you won the prize.
- Ödülü kazanman harika.
- It's an amazing opportunity.
- Bu harika bir fırsat.
- Layla has an amazing dress.
- Layla'nın harika bir elbisesi var.
- The moon looks amazing tonight.
- Ay bu gece harika görünüyor.
- Tom is a truly amazing person.
- Tom gerçekten harika bir insan.
- That was the amazing part.
- Harika olan kısmı buydu.
- Tom looks amazing.
- Tom harika görünüyor.
- Tom has done an amazing job.
- Tom harika bir iş çıkardı.
- You're an amazing woman.
- Harika bir kadınsın.
- I feel amazing.
- Kendimi harika hissediyorum.
- Tom is a pretty amazing cook.
- Tom oldukça harika bir aşçı.
- I think you're really amazing.
- Bence sen gerçekten harikasın.
- That's an amazing photograph.
- Bu harika bir fotoğraf.
- Do you want to see something amazing?
- Harika bir şey görmek ister misin?
- I'm going to show you something amazing.
- Sana harika bir şey göstereceğim.
- Tom is an amazing filmmaker.
- Tom harika bir film yapımcısı.
- The trip was amazing.
- Yolculuk harikaydı.
- It was an amazing movie.
- Harika bir filmdi.
- I feel amazing.
- Harika hissediyorum.
- It was an amazing game.
- Harika bir oyundu.
- Tom is an amazing person.
- Tom harika bir insan.
- The view is amazing.
- Manzara harika.
- It's truly amazing.
- Gerçekten harika.
- That's amazing.
- Bu harika.
- Tom is an amazing guitarist.
- Tom harika bir gitarist.
- Computers are amazing devices.
- Bilgisayarlar harika cihazlardır.
- This is truly amazing.
- Bu gerçekten harika.
- Tom thinks Mary is amazing.
- Tom, Mary'nin harika olduğunu düşünüyor.
- This looks amazing.
- Bu harika görünüyor.
- Kabylie is an amazing area.
- Kabylie harika bir bölge.
- I know it's an amazing feeling.
- Bunun harika bir duygu olduğunu biliyorum.
- Marika's smile was amazing.
- Marika'nın gülümsemesi harikaydı.
- It's worth going to Bali because you can see the amazing sunset.
- Bali'ye gitmeye değer, çünkü harika gün batımını görebilirsin.
- This feels amazing.
- Bu harika hissettiriyor.
- Tom's new song is amazing.
- Tom'un yeni şarkısı harika.
- You looked amazing.
- Harika görünüyordunuz.
- Sami lived in an amazing apartment.
- Sami harika bir dairede yaşıyordu.
- You look amazing.
- Harika görünüyorsun.
- It was an amazing trip.
- Harika bir yolculuktu.
- Makeup is amazing.
- Makyaj harika.
- Today I met the most amazing girl.
- Bugün harika bir kızla tanıştım.
- These pictures are amazing.
- Bu resimler harika.
- You look amazing today.
- Bugün harika görünüyorsun.
- My night was amazing.
- Gecem harikaydı.
- Tom has an amazing beard.
- Tom'un harika bir sakalı var.
- Sami was an amazing man.
- Sami harika bir adamdı.
- The new iPads look amazing.
- Yeni iPadler harika görünüyor.
- Last time, I watched an amazing film.
- Geçen sefer harika bir film izledim.
- This botanical garden has an amazing bonsai collection.
- Bu botanik bahçesinin harika bir bonzai bitkisi koleksiyonu var.
- Wow, that's amazing!
- Vay, bu harika!
- I think you're amazing.
- Bence harikasın.
- It looks amazing.
- Harika görünüyor.
- Both Greece and Croatia are amazing!
- Hem Yunanistan hem de Hırvatistan harika!
- Tom is a pretty amazing person.
- Tom oldukça harika bir insandır.
- That is an amazing photograph.
- Bu harika bir fotoğraf.
- You looked amazing.
- Harika görünüyordun.
- Kate looks amazing.
- Kate harika görünüyor.
- I had an amazing date last weekend.
- Geçen hafta sonu harika bir randevum vardı.
- Has anyone ever told you you're amazing?
- Sana hiç harika olduğunu söyleyen oldu mu?
- Tom is an amazing basketball player.
- Tom harika bir basketbolcu.
- Pictures are amazing!
- Resimler harika!
- Wow, isn't that amazing?
- Vay canına, bu harika değil mi?
- I feel amazing thanks to Tom's special orange juice.
- Tom'un özel portakal suyu sayesinde harika hissediyorum.
- The international space station is an amazing feat of engineering.
- Uluslararası uzay istasyonu inanılmaz bir mühendislik harikası.
- I just met the most amazing woman.
- Az önce çok harika bir kadınla tanıştım.
- Do you remember how amazing Tom was at dancing?
- Tom'un dans etmede ne kadar harika olduğunu hatırlıyor musun?
- It's been an amazing year.
- Harika bir yıl oldu.
- Computers are amazing devices.
- Bilgisayarlar harika cihazlar.
- That was so amazing.
- Bu harikaydı.
- Tom is an amazing skier.
- Tom harika bir kayakçı.
- I felt amazing.
- Harika hissettim.
- I've seen you do amazing things.
- Harika şeyler yaptığını gördüm.
- Tom is an amazing old man.
- Tom harika bir ihtiyar.
- Tom is an amazing father.
- Tom harika bir baba.
- It is amazing that you won the prize.
- Ödülü kazanmış olman harika.
- Tom always does an amazing job.
- Tom her zaman harika bir iş yapar.
- That sounds amazing.
- Kulağa harika geliyor.
- Tom is a very amazing person.
- Tom çok harika bir insan.
- She looks amazing tonight.
- Bu gece harika görünüyor.
- Tom is an amazing guy, isn't he?
- Tom harika bir adam, değil mi?
- Wow, that's amazing!
- Vay canına, bu harika!
- You're an amazing dancer.
- Harika bir dansçısın.
- The next artist is amazing.
- Bir sonraki sanatçı harikadır.
- Wouldn't it be amazing to create the world's largest dictionary?
- Dünyanın en büyük sözlüğünü oluşturmak harika olmaz mıydı?
- That's amazing!
- Bu harika!
- This car is so amazing.
- Bu araba çok harika.
- That feels amazing.
- Bu harika bir his.
- Sami did an amazing job.
- Sami harika bir iş çıkardı.
- Australia is an amazing country.
- Avustralya harika bir ülke.
- How amazing that your mother speaks six languages!
- Annenin altı dil konuşması ne kadar harika!
- Tom bought Mary an amazing diamond ring.
- Tom, Mary'ye harika bir elmas yüzük aldı.
- You're really amazing at this.
- Bu işte gerçekten harikasın.
- I feel amazing!
- Harika hissediyorum!
- This is an amazing offer.
- Bu harika bir teklif.
Show More (114)
|
3 |
amazing |
şaşırtıcı |
adj. |
|
- In reality, it is amazing that they do not react more strongly than they in fact do.
- Gerçekte gösterdiklerinden daha güçlü tepki vermemeleri şaşırtıcıdır.
- It is amazing that the Commission has seen fit to accept it in its current form.
- Komisyonun bunu mevcut haliyle kabul etmeyi uygun görmesi şaşırtıcıdır.
- This objective undoubtedly explains the Commission's amazing determination to push this proposal through.
- Bu hedef şüphesiz Komisyonun bu teklifi kabul ettirme konusundaki şaşırtıcı kararlılığını açıklamaktadır.
- This objective undoubtedly explains the Commission's amazing determination to push this proposal through.
- Bu hedef şüphesiz Komisyon'un bu teklifi kabul ettirme konusundaki şaşırtıcı kararlılığını açıklamaktadır.
- It was an amazing trip.
- O şaşırtıcı bir geziydi.
- It was amazing.
- Şaşırtıcıydı.
- It's going to be amazing.
- Bu şaşırtıcı olacak.
- It's amazing that we all didn't get killed.
- Hepimizin ölmemiş olması şaşırtıcı.
- He can do the most amazing acrobatics.
- En şaşırtıcı akrobasi hareketlerini yapabilir.
- That is absolutely amazing to me.
- Bu benim için kesinlikle şaşırtıcı.
- It's amazing how much work still needs to be done.
- Hâlâ ne kadar iş yapılması gerektiği şaşırtıcı.
- This book is amazing.
- Bu kitap şaşırtıcı.
- Do you want to see something amazing?
- Şaşırtıcı bir şey görmek ister misin?
- It's truly amazing.
- Bu gerçekten şaşırtıcı.
- The most amazing thing happened this afternoon.
- Bu öğleden sonra çok şaşırtıcı bir şey oldu.
- This is simply amazing.
- Bu tek kelimeyle şaşırtıcı.
- The results were amazing.
- Sonuçlar şaşırtıcıydı.
- Her ability to write with her foot is amazing.
- Onun ayağı ile yazma yeteneği şaşırtıcı.
- It was an amazing game.
- O şaşırtıcı bir oyundu.
- Isn't that amazing?
- Şaşırtıcı değil mi?
- That would be amazing.
- Bu şaşırtıcı olur.
- It really was amazing.
- Gerçekten şaşırtıcıydı.
- The movie was absolutely amazing.
- Film kesinlikle şaşırtıcıydı.
- It's amazing how much time it takes Tom to wash his car.
- Tom'un arabasını yıkamasının bu kadar zaman alması şaşırtıcı.
- The fluency of your English is amazing.
- Senin İngilizcenin akıcılığı şaşırtıcı.
- It's amazing how little time Tom spends with his children.
- Tom'un çocuklarıyla bu kadar az zaman geçirmesi şaşırtıcı.
- It was absolutely amazing.
- O kesinlikle şaşırtıcıydı.
- That was so amazing.
- Bu çok şaşırtıcıydı.
- Tom was amazing.
- Tom şaşırtıcıydı.
- The scene was really amazing.
- Sahne gerçekten şaşırtıcıydı.
- This is so amazing.
- Bu çok şaşırtıcı.
- And then something amazing happened.
- Ve sonra şaşırtıcı bir şey oldu.
- Tom is a truly amazing person.
- Tom gerçekten şaşırtıcı bir kişi.
- That was totally amazing.
- O tamamen şaşırtıcıydı.
- This is an amazing result.
- Bu şaşırtıcı bir sonuç.
- It's amazing how much money Tom spends every week.
- Tom'un her hafta bu kadar çok para harcaması şaşırtıcı.
- Tom has an amazing memory.
- Tom'un şaşırtıcı bir belleği var.
- You were amazing.
- Şaşırtıyordun.
- The view is amazing.
- Manzara şaşırtıcı.
- My friends are amazing.
- Arkadaşlarım şaşırtıcı.
- The video quality is amazing.
- Video kalitesi şaşırtıcı.
- Here are five amazing facts about English today.
- İşte bugünün İngilizcesi hakkında beş şaşırtıcı gerçek.
- It's amazing how much time it takes Tom to wash his car.
- Tom'un arabasını yıkamasının bu kadar çok zaman alması şaşırtıcı.
- You were amazing.
- Şaşırtıcıydın.
- It's amazing how much money Tom spends every week.
- Tom'un her hafta ne kadar para harcadığı şaşırtıcı.
- It's amazing how much work still needs to be done.
- Hâlâ yapılması gereken bu kadar çok iş olması şaşırtıcı.
- Her talent is amazing.
- Onun yeteneği şaşırtıcıdır.
- Tom's amazing.
- Tom şaşırtıcı.
- It's amazing how much time it takes Tom to wash his car.
- Tom'un arabasını yıkamasının bu denli zaman alması şaşırtıcı.
- The most amazing thing happened this afternoon.
- Bu öğleden sonra en şaşırtıcı şey oldu.
- Women are amazing creatures.
- Kadınlar şaşırtıcı yaratıklardır.
- Tom is an amazing guy, isn't he?
- Tom şaşırtıcı bir adam, değil mi?
- The community support was amazing.
- Topluluk desteği şaşırtıcıydı.
- It's amazing how little time Tom spends with his children.
- Tom'un çocuklarına bu kadar az zaman harcaması şaşırtıcı.
- His technique was unique and absolutely amazing.
- Onun tekniği eşsiz ve kesinlikle şaşırtıcıydı.
- Her cooking is amazing.
- Onun aşçılığı şaşırtıcıdır.
- It's amazing how much trouble Tom is able to get into.
- Tom'un başını bu kadar çok belaya sokması şaşırtıcı.
- That's absolutely amazing.
- O kesinlikle şaşırtıcı.
- What an amazing coincidence!
- Ne şaşırtıcı bir tesadüf!
- I think that's an amazing story.
- Bence bu şaşırtıcı bir hikaye.
- It's been amazing.
- Bu şaşırtıcıydı.
- The artistic beauty of the garden is truly amazing.
- Bahçenin sanatsal güzelliği gerçekten şaşırtıcı.
- The response time was amazing.
- Yanıtlama süresi şaşırtıcıydı.
- I saw an amazing bird.
- Ben şaşırtıcı bir kuş gördüm.
- The most amazing thing happened yesterday.
- Dün çok şaşırtıcı bir şey oldu.
- I'm going to show you something amazing.
- Sana şaşırtıcı bir şey göstereceğim.
- I think you're really amazing.
- Bence gerçekten şaşırtıcısın.
- It's amazing that Tom survived.
- Tom'un hayatta kalması şaşırtıcı.
- Wasn't that amazing?
- Bu şaşırtıcı değil miydi?
- It's amazing that he won the championship at the age of nineteen.
- On dokuz yaşında şampiyonluğu kazanması şaşırtıcı.
- It's amazing that he won the championship at the age of nineteen.
- Onun on dokuz yaşındayken şampiyon olması şaşırtıcı.
- I find that absolutely amazing.
- Bunu kesinlikle şaşırtıcı buluyorum.
- The differences in quality between the two butchers was amazing.
- İki kasap arasındaki kalite farkları şaşırtıcıydı.
- It looks amazing.
- Şaşırtıcı görünüyor.
- The effect of the medicine was amazing.
- İlacın etkisi şaşırtıcıydı.
Show More (72)
|
4 |
amazing |
muhteşem |
adj. |
|
- Amazing device, even gets video.
- Muhteşem araç, video kaydı bile alıyor.
- It was amazing playing in front of all these people.
- Bütün bu insanların önünde oynamak muhteşemdi.
- It's worth going to Bali because you can see the amazing sunset.
- Bali'ye gitmeye değer çünkü muhteşem gün batımını görebilirsiniz.
- Fifth Harmony is an amazing girl group.
- Fifth Harmony muhteşem bir kız grubudur.
- That waterfall looks amazing.
- O şelale muhteşem görünüyor.
- Today we celebrate the life of one of the most amazing voices in rock.
- Bugün rock'ın en muhteşem seslerinden birinin hayatını kutluyoruz.
- The moon looks amazing tonight.
- Ay bu gece muhteşem görünüyor.
- It really looks amazing.
- Gerçekten muhteşem görünüyor.
- Kabylie is an amazing area.
- Kabiliye muhteşem bir bölgedir.
- Layla is wearing an amazing dress.
- Leyla muhteşem bir elbise giyiyor.
- What an amazing palace we saw yesterday!
- Dün gördüğümüz saray ne kadar muhteşemdi!
- This teacher is amazing.
- Bu öğretmen muhteşem.
- Sami found that amazing.
- Sami onu muhteşem buldu.
- What an amazing palace we saw yesterday!
- Dün ne muhteşem bir saray gördük!
- Tom bought Mary an amazing diamond ring.
- Tom Mary'ye muhteşem bir elmas yüzük aldı.
- Sami lived in an amazing apartment.
- Sami muhteşem bir dairede yaşıyordu.
Show More (13)
|
5 |
amazing |
hayret verici |
adj. |
|
- It's truly amazing.
- Bu gerçekten hayret verici.
- His technique was absolutely amazing.
- Tekniği kesinlikle hayret vericiydi.
- This really is amazing.
- Bu gerçekten hayret verici.
Show More (0)
|