articulate - English Turkish Sentences
English Turkish
articulate konuşkan adj.
  • She was articulate, but none of what she said was true.
  • Konuşkan biriydi ama söylediklerinin hiçbiri doğru değildi.
  • Mary is an intelligent and highly articulate young woman.
  • Mary akıllı ve son derece konuşkan genç bir kadın.
  • You're very articulate.
  • Çok konuşkansın.
Show More (6)
articulate ifade etmek v.
  • I find it difficult to articulate my thoughts into words.
  • Düşüncelerimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.
  • You seem articulate.
  • Kendini iyi ifade eden birine benziyorsun.
Show More (-1)