|
- Tom is afraid that Mary might eat his lunch if he leaves it on his desk.
- Tom masasında bırakırsa Mary'nin onun öğle yemeğini yiyebileceğinden korkuyor.
- Tom must be afraid.
- Tom korkmuş olmalı.
- I am afraid your translation is overly literal.
- Korkarım ki senin çevirin aşırı derecede kelimesi kelimesine.
- Tom is afraid to go out alone at night.
- Tom gece yalnız çıkmaya korkuyor.
- I was afraid to say anything.
- Bir şey söylemeye korkuyordum.
- It is true that yours is a good idea, but I am afraid it will be hard to put into practice.
- Seninkinin iyi bir fikir olduğu doğru ama korkarım ki, onu uygulamaya koymak zor olacak.
- Mary was afraid to tell her parents.
- Mary, anne babasına anlatmaktan korkuyordu.
- She was afraid to pass through the woods.
- Ormandan geçmeye korkuyordu.
- Tom was afraid to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmeye korkuyordu.
- Tom was afraid, wasn't he?
- Tom korkuyordu, değil mi?
- Tom is afraid to go to school.
- Tom okula gitmekten korkuyor.
- Tom was afraid he might get fired.
- Tom işten atılabileceğinden korkuyordu.
- Maybe Tom is afraid to fight.
- Belki de Tom dövüşmekten korkuyor.
- Tom was afraid someone would see him.
- Tom birinin onu göreceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid to say no.
- Tom hayır demekten korkuyordu.
- Tom was afraid he might get expelled.
- Tom kovulabileceğinden korkuyordu.
- I don't think Tom will be afraid.
- Tom'un korkacağını sanmıyorum.
- I began to be afraid you would never come back again.
- Bir daha asla geri dönmeyeceğinden korkmaya başlamıştım.
- Many people are afraid to travel by plane.
- Birçok insan uçakla seyahat etmekten korkuyor.
- I was afraid that I might be killed.
- Öldürülebileceğimden korkuyordum.
- I was afraid to go there by myself.
- Oraya kendi başıma gitmekten korkuyordum.
- I am afraid he will fail.
- Korkarım başarısız olacak.
- Tom is afraid to go out after dark.
- Tom hava karardıktan sonra dışarı çıkmaya korkuyor.
- Tom is afraid to try new things.
- Tom yeni şeyler denemekten korkuyor.
- Tom is afraid people might laugh at him.
- Tom insanların ona gülmesinden korkuyor.
- Tom wanted to ask Mary out, but he was afraid she would say no.
- Tom Mary'ye çıkma teklif etmek istiyordu ama hayır demesinden korkuyordu.
- I was afraid something like this would happen.
- Böyle bir şeyin olacağından korkuyordum.
- She was afraid to travel alone.
- Yalnız seyahat etmekten korkuyordu.
- Tom said he was afraid.
- Tom korktuğunu söyledi.
- I was afraid that I might drop the vase.
- Vazoyu düşürmekten korkuyordum.
- Tom should be afraid.
- Tom korkmalı.
- Tom said he was afraid to fly.
- Tom uçmaktan korktuğunu söyledi.
- I refuse to be afraid.
- Korkmayı reddediyorum.
- Tom says Mary is afraid.
- Tom, Mary'nin korktuğunu söylüyor.
- Tom pretended not to be afraid.
- Tom korkmuyormuş gibi yaptı.
- Tom is afraid to fly.
- Tom uçmaktan korkuyor.
- Tom said Mary was afraid to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaktan korktuğunu söyledi.
- I am afraid that he did not understand.
- Korkarım o anlamadı.
- Tom behaved like he was afraid.
- Tom korkuyormuş gibi davrandı.
- Tom is probably going to be afraid to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmaktan korkacak.
- I was afraid something like this would happen.
- Böyle bir şey olmasından korkuyordum.
- Tom is afraid he'll get fired.
- Tom kovulacağından korkuyor.
- He was afraid to go there.
- Oraya gitmekten korkuyordu.
- Tom was afraid you'd say no.
- Tom sizin hayır diyeceğinizden korkuyordu.
- Tom was afraid he had hurt Mary's feelings.
- Tom, Mary'nin duygularını incittiğinden korkuyordu.
- She was afraid to catch a cold.
- O, soğuk algınlığına yakalanmaktan korkuyordu.
- She admitted that she was afraid.
- O korktuğunu itiraf etti.
- I don't think Tom knows why Mary is afraid to do that.
- Tom'un Mary'nin bunu yapmaktan neden korktuğunu bildiğini sanmıyorum.
- He was afraid that you would look into your past.
- Geçmişini kurcalamandan korktu.
- I am afraid she is ill.
- Korkarım o hasta.
- Tom wasn't surprised that Mary was afraid.
- Tom, Mary'nin korkmasına şaşırmadı.
- Tom is afraid to try doing that.
- Tom bunu yapmayı denemekten korkuyor.
- Tom told us not to be afraid.
- Tom bize korkmamamızı söyledi.
- Tom could've been afraid.
- Tom korkmuş olabilir.
- Tom was afraid Mary was going to die.
- Tom, Mary'nin öleceğinden korktu.
- Tom was afraid he might get deported.
- Tom, sınır dışı edilebileceğinden korkuyordu.
- I am afraid it's too late.
- Korkarım ki çok geç.
- I was afraid you wouldn't understand.
- Anlamayacağından korkuyordum.
- I was afraid to go there.
- Oraya gitmeye korkuyordum.
- Tom won't likely be afraid.
- Tom muhtemelen korkmayacaktır.
- I was afraid that I might hurt Tom's feelings.
- Tom'un duygularını incitmekten korkuyordum.
- Tom was afraid that he might be fired.
- Tom kovulabileceğinden korkuyordu.
- He is afraid to fly in an airplane.
- Uçakla uçmaktan korkuyor.
- Tom is afraid to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmeye korkuyor.
- We were afraid.
- Korkmuştuk.
- Many people are afraid to travel by plane.
- Birçok insan uçakla seyahat etmekten korkar.
- Tom was afraid that he might be expelled from schoo.
- Tom, okuldan kovulabileceğinden korkuyordu.
- You were afraid, weren't you?
- Korkuyordun, değil mi?
- Tom must be afraid to do that.
- Tom bunu yapmaktan korkmuş olmalı.
- I was afraid to go near Tom's dog because I was afraid it would bite me.
- Tom'un köpeğinin yanına gitmeye korkuyordum çünkü beni ısırmasından korkuyordum.
- Tom is afraid to make new friends.
- Tom yeni arkadaşlıklar kurmaktan korkar.
- I was afraid to go into the cave.
- Mağaraya girmeye korkuyordum.
- She was afraid to cross the road.
- Yolun karşısına geçmeye korkuyordu.
- Tom might be afraid.
- Tom korkabilir.
- Tom was afraid to laugh.
- Tom gülmeye korkuyordu.
- I've always been afraid that this would happen.
- Bunun olacağından her zaman korktum.
- Tom was afraid he might be evicted.
- Tom tahliye edileceğinden korkuyordu.
- Tom didn't think Mary was afraid.
- Tom, Mary'nin korktuğunu düşünmüyordu.
- Tom was afraid Mary wouldn't notice him.
- Tom, Mary'nin onu fark etmeyeceğinden korkuyordu.
- I am afraid your watch is two minutes slow.
- Korkarım ki saatin 2 dakika geri.
- He is afraid to swim.
- Yüzmekten korkuyor.
- I am afraid that he did not understand.
- Korkarım ki anlamadı.
- I was afraid you wouldn't remember me.
- Beni hatırlamayacağından korktum.
- Tom is afraid to try doing that.
- Tom bunu yapmaya korkuyor.
- I am afraid to write English comments while I'm trying to learn English.
- Ben İngilizce öğrenmeye çalışıyorken İngilizce yorumlar yazmaktan korkarım.
- Tom was afraid that he wouldn't get to school on time.
- Tom okula zamanında varamayacağından korkuyordu.
- You were afraid, weren't you?
- Korkmuştun, değil mi?
- I'm sure there's no need to be afraid.
- Eminim korkmaya gerek yoktur.
- Tom is afraid that he might lose everything.
- Tom her şey kaybedebileceğinden korkuyor.
- Tom was afraid his car would break down.
- Tom arabasının bozulacağından korkuyordu.
- This is why I was afraid to tell you.
- İşte bu yüzden sana söylemekten korkuyordum.
- Tom is afraid that I'll get lost.
- Tom kaybolacağımdan korkuyor.
- Tom is afraid to get involved.
- Tom karışmaktan korkuyor.
- Tom was afraid he might be expelled from school.
- Tom, okuldan kovulabileceğinden korkuyordu.
- Tom must've been afraid.
- Tom korkmuş olmalı.
- Tom was afraid that he might get expelled.
- Tom okuldan atılabileceğinden korkuyordu.
- Tom is afraid to leave.
- Tom gitmeye korkuyor.
- I'd be afraid to do that.
- Ben olsam bunu yapmaktan korkarım.
- Tom was afraid to go back home.
- Tom eve geri gitmeye korkuyordu.
- I'm not going to be afraid anymore.
- Artık korkmayacağım.
- I was afraid Tom might get hurt.
- Tom'un yaralanabileceğinden korkuyordum.
- I thought Tom was afraid to swim.
- Tom'un yüzmekten korktuğunu düşündüm.
- Tom was afraid he might be disqualified.
- Tom, diskalifiye olabileceğinden korkuyordu.
- I was afraid that something like this might happen.
- Böyle bir şey olabileceğinden korktum.
- Tom was afraid that he was going to make a mistake.
- Tom bir hata yapacağından korkuyordu.
- My grandmother is afraid to fall.
- Büyükannem düşmekten korkuyor.
- Tom is afraid to go out alone at night.
- Tom geceleri tek başına dışarı çıkmaya korkuyor.
- I was afraid to say no.
- Hayır demekten korktum.
- Tom won't likely be afraid.
- Tom muhtemelen korkmayacak.
- I am afraid I can't help you.
- Korkarım size yardım edemem.
- Tom told me that Mary was afraid.
- Tom bana Mary'nin korktuğunu söyledi.
- I was afraid that I might be killed.
- Öldürülebileceğimden korktum.
- Tom didn't think Mary was afraid.
- Tom Mary'nin korktuğunu düşünmedi.
- Tom is afraid to walk through the woods alone.
- Tom ormanda tek başına yürümekten korkuyor.
- Tom was afraid that he might be expelled.
- Tom okuldan atılabileceğinden korkuyordu.
- She was afraid to make a speech.
- O, bir konuşma yapmaya korkuyordu.
- I am afraid it's too late.
- Korkarım artık çok geç.
- Tom is afraid to get involved.
- Tom dahil olmaktan korkuyor.
- Tom must've been afraid to do that.
- Tom bunu yapmaktan korkmuş olmalı.
- Everybody was afraid that something bad was gonna happen.
- Herkes kötü bir şey olacağından korkuyordu.
- Tom was afraid to tell the truth.
- Tom gerçeği söylemekten korkuyordu.
- He said that he was afraid it would be rainy.
- Yağmurlu olmasından korktuğunu söyledi.
- She advised him to go to the police station, but he was afraid to.
- Ona karakola gitmesini tavsiye etmiş ama o korkmuş.
- Tom was afraid to do that.
- Tom bunu yapmaktan korkuyordu.
- You needn't to be afraid.
- Korkmana gerek yok.
- Tom was afraid he'd be eaten by a monster.
- Tom bir canavar tarafından yenileceğinden korkuyordu.
- This is why I was afraid to tell you.
- Bu yüzden sana söylemeye korkuyordum.
- Maybe Tom is afraid to fight.
- Belki Tom dövüşmekten korkuyordur.
- I am afraid the loss will amount to one hundred million dollars.
- Korkarım ki kayıp bir milyon dolar tutacaktır.
- Tom told Mary I was afraid.
- Tom, Mary'e korktuğumu söyledi.
- Tom is afraid to leave his house.
- Tom evinden çıkmaya korkuyor.
- I'm sure there's no need to be afraid.
- Korkmaya gerek olmadığından eminim.
- Tom admitted that he was afraid.
- Tom korktuğunu itiraf etti.
- Tom is afraid he'll get lost.
- Tom kaybolacağından korkuyor.
- I was afraid that you wouldn't like that.
- Bundan hoşlanmayacaksın diye korktum.
- I was afraid that I might be late.
- Geç kalabileceğimden korkuyordum.
- Tom is afraid people might laugh at Mary.
- Tom insanların Mary'ye gülmesinden korkuyor.
- I was afraid to go there.
- Oraya gitmekten korktum.
- Tom was afraid he might be fired.
- Tom işten kovulabileceğinden korkuyordu.
- I was afraid that you wouldn't like that.
- Bundan hoşlanmayacağından korkuyordum.
- I was afraid you were going to say that.
- Bunu söyleyeceğinden korkuyordum.
- I was afraid that I might be late for the bus.
- Otobüse geç kalabileceğimden korkuyordum.
- Tom is afraid that the police might arrest him.
- Tom polisin onu tutuklamasından korkuyor.
- I am afraid they both have a bad reputation.
- Korkarım ikisinin de kötü bir şöhreti var.
- They were afraid.
- Onlar korktular.
- Tom was afraid that no one would come to his party.
- Tom partisine kimsenin gelmeyeceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid that Mary would say no.
- Tom, Mary'nin hayır diyeceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid to show his father his report card.
- Tom babasına karnesini göstermeye korkuyordu.
- I was afraid Tom wouldn't understand.
- Tom'un anlamayacağından korkuyordum.
- Tom is afraid to go there by himself.
- Tom oraya kendi başına gitmekten korkuyor.
- Tom was afraid he might be evicted.
- Tom, tahliye edilebileceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid he had hurt Mary's feelings.
- Tom Mary'nin duygularını incitmiş olmaktan korkuyordu.
- Tom was afraid to tell his parents.
- Tom ebeveynlerine söylemeye korkuyordu.
- Tom is afraid to go out after dark, isn't he?
- Tom hava karardıktan sonra dışarı çıkmaya korkuyor, değil mi?
- I was afraid I'd never see you again.
- Seni bir daha göremeyeceğimden korkuyordum.
- He said that he was afraid it would be rainy.
- O, yağışlı olacağından korktuğunu söyledi.
- I don't think Tom knows why Mary is afraid to do that.
- Mary'nin bunu yapmaktan neden korktuğunu Tom'un bildiğini sanmıyorum.
- Tom was afraid he would hurt Mary's feelings.
- Tom, Mary'nin duygularını inciteceğinden korkuyordu.
- I was afraid that I might drop the vase.
- Vazoyu düşürebilirim korktum.
- It is true that yours is a good idea, but I am afraid it will be hard to put into practice.
- Sizinkinin iyi bir fikir olduğu doğru, ancak korkarım ki hayata geçirilmesi zor olacak.
- I am afraid I cannot help you.
- Korkarım sana yardım edemem.
- He was afraid to cross the road.
- Yolun karşısına geçmeye korkuyordu.
- Tom is afraid to go into the cave.
- Tom mağaraya girmekten korkuyor.
- Tom was afraid that he might be disqualified.
- Tom diskalifiye edilebileceğinden korkuyordu.
- I was afraid I'd lose you.
- Seni yitirmekten korkuyordum.
- Tom said Mary is afraid.
- Tom Mary'nin korktuğunu söyledi.
- Hearing that his father's killer was in Italy, Tom was afraid to go there.
- Babasının katilinin İtalya'da olduğunu duyan Tom, oraya gitmekten korkuyordu.
- Tom didn't think Mary would be afraid.
- Tom Mary'nin korkacağını düşünmedi.
- Tom is afraid to ride the subway.
- Tom metroya binmekten korkuyor.
- Tom says he hopes Mary won't be afraid.
- Tom, Mary'nin korkmayacağını umduğunu söylüyor.
- Tom is afraid that he'll die.
- Tom öleceğinden korkuyor.
- Tom was afraid that he might be evicted.
- Tom evden atılabileceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid Mary wouldn't believe him.
- Tom Mary'nin ona inanmayacağından korkuyordu.
- Tom doesn't think Mary will be afraid.
- Tom Mary'nin korkacağını düşünmüyor.
- Tom told everybody that he was afraid.
- Tom herkese korktuğunu söyledi.
- She was afraid to catch a cold.
- Üşütmekten korkuyordu.
- Tom thinks Mary is afraid.
- Tom Mary'nin korktuğunu düşünüyor.
- I was afraid because it was very dark.
- Çok karanlık olduğu için korktum.
- Tom pretended not to be afraid.
- Tom korkmuyormuş gibi davrandı.
- I will not be afraid.
- Korkmayacağım.
- I was afraid to do that.
- Bunu yapmaktan korktum.
- His supporters were afraid.
- Taraftarları korkuyorlardı.
- Tom should tell Mary not to be afraid.
- Tom, Mary'ye korkmamasını söylemeli.
- I was afraid I might be late.
- Geç kalabileceğimden korktum.
- Tom isn't likely to be afraid.
- Tom muhtemelen korkmuş değil.
- Tom was afraid his car would break down.
- Tom arabasının bozulmasından korkuyordu.
- I am afraid your plan will not work.
- Korkarım planınız işe yaramayacak.
- I was afraid to speak.
- Konuşmaktan korkuyordum.
- Tom was afraid to say no.
- Tom, hayır demekten korkuyordu.
- Tom was afraid that they'd lock him up and throw away the key.
- Tom onu hapse atıp anahtarı da atacaklarından korkuyordu.
- Tom is afraid to do that, but Mary isn't.
- Tom bunu yapmaktan korkuyor, ancak Mary korkmuyor.
- My wife is afraid to drive my new car.
- Karım yeni arabamı sürmekten korkuyor.
- I was afraid to check.
- Kontrol etmeye korktum.
- I should tell Tom not to be afraid.
- Tom'a korkmamasını söylemeliyim.
- Tom was afraid that he might get fired.
- Tom kovulabileceğinden korkuyordu.
- We are afraid.
- Korkuyoruz.
- Tom is afraid to ride the subway.
- Tom metroya binmeye korkuyor.
- Tom is afraid to do that.
- Tom onu yapmaktan korkuyor.
- They said they were afraid.
- Onlar korktuklarını söyledi.
- Tom was afraid to tell his parents that he'd been kicked out of school.
- Tom ailesine okuldan atıldığını söylemekten korkuyordu.
- I was afraid this might happen.
- Bunun olabileceğinden korktum.
- We should all be afraid.
- Hepimiz korkmalıyız.
- They were afraid.
- Korkuyorlardı.
- I was afraid that I might get injured.
- Yaralanabileceğimden korkuyordum.
- Tom is afraid to go out at night.
- Tom gece dışarı çıkmaktan korkuyor.
- He was afraid to swim.
- Yüzmekten korkuyordu.
- Tom is afraid that he might lose everything.
- Tom her şeyini yitirebileceğinden korkuyor.
- Tom is afraid, I think.
- Tom korkuyor, sanırım.
- Tom could be afraid to do that.
- Tom bunu yapmaktan korkabilir.
- Tom thought Mary was afraid.
- Tom, Mary'nin korktuğunu düşündü.
- I've been afraid to tell Tom what happened.
- Ne olduğunu Tom'a söylemeye korktum.
- Tom said that he was afraid.
- Tom korktuğunu söyledi.
- Tom is likely be afraid to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmaktan korkar.
- She was afraid to pass through the woods.
- Ormanı geçmeye korktu.
- I was afraid to go into the cave.
- Mağaraya gitmekten korktum.
- I don't think Tom was afraid.
- Tom'un korktuğunu sanmıyorum.
- He admitted that he was afraid.
- Korktuğunu itiraf etti.
- Tom was afraid people might laugh at Mary.
- Tom insanların Mary'ye gülmesinden korkuyordu.
- My wife is afraid to drive my new car.
- Karım yeni arabamı kullanmaya korkuyor.
- I don't think Tom knows why Mary is afraid.
- Mary'nin neden korktuğunu Tom'un bildiğini sanmıyorum.
- I suspect that Tom and Mary were afraid to do that.
- Tom ve Mary'nin bunu yapmaktan korktuklarından şüpheleniyorum.
- We were afraid this might happen.
- Biz bunun olabileceğinden korkuyorduk.
- I was afraid I'd lose you.
- Seni kaybetmekten korktum.
- I was afraid that might happen.
- Bunun olabileceğinden korkuyordum.
- Tom says Mary is afraid to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaktan korktuğunu söylüyor.
- Tom was afraid that no one would come to his party.
- Tom, partisine hiç kimsenin gelmeyeceğinden korkuyordu.
- Tom is afraid to get involved.
- Tom bu işe karışmaktan korkuyor.
- I was afraid to make the first move.
- İlk hamleyi yapmaktan korktum.
- Tom won't be afraid.
- Tom korkmayacaktır.
- Tom was afraid he might be expelled from school.
- Tom okuldan atılabileceğinden korkuyordu.
- I am afraid I'll be a burden to you.
- Korkarım ki sana bir yük olacağım.
- Tom was afraid he might bleed to death.
- Tom kan kaybından ölmekten korkuyordu.
- Tom doesn't know why Mary is afraid.
- Tom Mary'nin neden korktuğunu bilmiyor.
- He was afraid that he might hurt her feelings.
- Onun duygularını incitmekten korktu.
- Tom said Mary is afraid.
- Tom, Mary'nin korktuğunu söyledi.
- Tom says he hopes Mary won't be afraid.
- Tom Mary'nin korkmayacağını umut ettiğini söylüyor.
- Tom doesn't think Mary is afraid.
- Tom, Mary'nin korktuğunu düşünmüyor.
- I am afraid that they don't get along very well.
- Korkarım ki çok iyi anlaşamıyorlar.
- Tom was afraid to tell his parents about what had happened.
- Tom olanları ailesine anlatmaktan korkuyordu.
- I am afraid to write English comments while I'm trying to learn English.
- İngilizce öğrenmeye çalışırken İngilizce yorum yazmaya korkuyorum.
- Tom was afraid he might get expelled from school.
- Tom okuldan atılabileceğinden korkuyordu.
- I was afraid to go there by myself.
- Oraya tek başıma gitmeye korktum.
- Tom thinks Mary won't be afraid.
- Tom, Mary'nin korkmayacağını düşünüyor.
- Tom said Mary was afraid.
- Tom, Mary'nin korktuğunu söyledi.
- He was afraid about what was going to happen.
- Olacaklar hakkında korkuyordu.
- Tom is afraid that Mary might do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapabileceğinden korkuyor.
- Tom was afraid that he might be evicted.
- Tom çıkarılabileceğinden korkuyordu.
- I am afraid.
- Ben korkuyorum.
- Tom says Mary is afraid to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya korktuğunu söylüyor.
- Tom said he thought Mary was afraid.
- Tom, Mary'nin korktuğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom was afraid to cross the street.
- Tom caddeyi geçmekten korkuyordu.
- We were afraid this might happen.
- Bunun olmasından korkuyorduk.
- Tom was afraid he might get expelled.
- Tom okuldan atılabileceğinden korkuyordu.
- Tom will likely be afraid.
- Tom muhtemelen korkacak.
- Tom was afraid to go to sleep.
- Tom uyumaya korkuyordu.
- I am afraid your plan will not work.
- Korkarım ki planınız işe yaramayacak.
- Tom was afraid he'd be eaten by a monster.
- Tom bir canavar tarafından yenilmekten korkuyordu.
- Tom was afraid that Mary would shoot him.
- Tom, Mary'nin onu vuracağından korkuyordu.
- I think Tom is afraid.
- Bence Tom korkuyor.
- Tom pretended he was afraid.
- Tom korkuyormuş gibi yaptı.
- Tom is afraid to go home.
- Tom eve gitmekten korkuyor.
- I was afraid to be alone.
- Yalnız kalmaktan korkuyordum.
- Tom was afraid that he might get deported.
- Tom sınır dışı edilebileceğinden korkuyordu.
- I was afraid to check.
- Kontrol etmeye korkuyordum.
- His supporters were afraid.
- Destekçileri korkuyordu.
- I was afraid I might lose my job.
- İşimi kaybetmekten korkuyordum.
- Tom thinks Mary will be afraid.
- Tom Mary'nin korkacağını düşünüyor.
- There is not much I can do to help, I am afraid.
- Korkarım yardım etmek için yapabileceğim pek bir şey yok.
- Tom must be afraid to do that.
- Tom bunu yapmaktan korkuyor olmalı.
- I should've said something before, but I was afraid you'd get angry.
- Daha önce bir şey söylemeliydim ama kızacağından korktum.
- Mary was afraid that people would judge her.
- Mary insanların onu yargılayacağından korkuyordu.
- I am afraid your watch is two minutes slow.
- Korkarım saatiniz iki dakika geri kalmış.
- I am afraid that they don't get along very well.
- Korkarım ki onlar çok iyi geçinmiyor.
- I am afraid I don't agree with you.
- Korkarım seninle aynı fikirde değilim.
- Tom is afraid to make new friends.
- Tom yeni arkadaşlar edinmekten korkuyor.
- I am afraid things will take a turn for the worse.
- Korkarım işler daha da kötüye gidecek.
- Tom told me you were afraid.
- Tom bana senin korktuğunu söyledi.
- First l was afraid.
- Önce korktum.
- Tom was afraid that he might get expelled from school.
- Tom okuldan atılabileceğinden korkuyordu.
- Tom is afraid that the police might arrest him.
- Tom polisin onu tutuklayabileceğinden korkuyor.
- I was afraid to ask her out.
- Ona çıkma teklif etmekten korktum.
- Tom said Mary was likely to be afraid.
- Tom, Mary'nin korkmuş olabileceğini söyledi.
- Tom might be afraid.
- Tom korkuyor olabilir.
- Tom was afraid he was going to die.
- Tom öleceğinden korkuyordu.
- I was afraid that I might make a mistake.
- Bir hata yapmaktan korkuyordum.
- I was afraid that you had failed.
- Başarısız olmanızdan korkuyordum.
- Doctors were afraid to remove the bullet.
- Doktorlar kurşunu çıkarmaktan korktular.
- I suspect that Tom and Mary are afraid to do that.
- Tom ve Mary'nin bunu yapmaktan korktuklarından şüpheleniyorum.
- Tom was afraid that the police might want to arrest him.
- Tom polisin onu tutuklamak isteyebileceğinden korkuyordu.
- I was afraid that I might make a mistake.
- Bir hata yapabilmekten korktum.
- Tom was afraid that he might get laid off.
- Tom işinden çıkarılabileceğinden korkuyordu.
- Layla was afraid for Sami's life.
- Leyla, Sami'nin hayatından korkuyordu.
- She was afraid to travel alone.
- O, yalnız seyahat etmekten korkardı.
- There's no need to be afraid.
- Korkmana gerek yok.
- Never be afraid to make mistakes.
- Asla hata yapmaktan korkmayın.
- I am afraid he won't come.
- Gelmeyeceğinden korkuyorum.
- I was afraid I'd be late.
- Geç kalacağımdan korkuyordum.
- I know you must be afraid.
- Korktuğunu biliyorum.
- I was afraid I might lose my job.
- İşimi kaybedebilmekten korktum.
- Tom is likely to be afraid.
- Tom muhtemelen korkuyor.
- If you are afraid to die, you have already died.
- Ölmekten korkuyorsan, çoktan ölmüşsün demektir.
- Tom was afraid Mary was going to die.
- Tom, Mary'nin öleceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid he'd be late.
- Tom geç kalacağından korkuyordu.
- Tom was afraid someone would see Mary.
- Tom birinin Mary'yi görmesinden korkuyordu.
- I was afraid that I might be late for the bus.
- Otobüse geç kalmaktan korkuyordum.
- I wonder whether Tom is afraid or not.
- Tom'un korkup korkmadığını merak ediyorum.
- Tom is afraid to walk through the woods at night.
- Tom, gece ormandan geçmekten korkuyor.
- He admitted that he was afraid.
- O korktuğunu itiraf etti.
- I was afraid you wouldn't remember me.
- Beni hatırlamayacağından korkuyordum.
- I was afraid you were going to say that.
- Onu söyleyeceğinden korkmuştum.
- I was afraid the fire might go out.
- Ateşin sönmesinden korkuyordum.
- I was afraid I might hurt Tom's feelings.
- Tom'un duygularını incitmekten korkuyordum.
- I was afraid I might be late.
- Geç kalmaktan korkuyordum.
- There is not much I can do to help, I am afraid.
- Korkarım ki yardım etmek için yapabileceğim çok şey yok.
- I am afraid that you will get lost.
- Kaybolmanızdan korkuyorum.
- We were afraid that we might hurt his feelings.
- Duygularını incitebileceğimizden korkuyorduk.
- Tom thought Mary was afraid.
- Tom Mary'nin korktuğunu düşündü.
- Why be afraid?
- Neden korkuyorsun?
- Tom was beginning to be afraid.
- Tom korkmaya başlamıştı.
- I was afraid you wouldn't like that.
- Bunu beğenmeyeceksin diye korkmuştum.
- I've been afraid to tell Tom what happened.
- Tom'a olanları anlatmaya korkuyordum.
- Tom is afraid to leave.
- Tom gitmekten korkuyor.
- I am afraid they don't get along very well.
- Korkarım pek iyi anlaşamıyorlar.
- Tom was afraid he might be laid off.
- Tom işten çıkarılabileceğinden korkuyordu.
- He was afraid that he might hurt her feelings.
- Onun hislerini incitebileceğinden korkuyordu.
- The boy is afraid to go to bed in the dark.
- Çocuk karanlıkta yatmaktan korkuyor.
- Tom and Mary are afraid.
- Tom ve Mary korkuyorlar.
- Tom said that Mary was afraid.
- Tom, Mary'nin korktuğunu söyledi.
- Tom was afraid he would hurt Mary's feelings.
- Tom Mary'nin duygularını incitmekten korkuyordu.
- Tom was afraid that Mary might change her mind.
- Tom Mary'nin fikrini değiştirebileceğinden korkuyordu.
- I was afraid to say no.
- Hayır demeye korkuyordum.
- The girl was afraid to jump down from the roof.
- Kız çatıdan aşağı atlamaya korkuyordu.
- I am afraid it's not so easy.
- Korkarım ki bu o kadar da kolay değil.
- Tom was afraid that he might be expelled.
- Tom, çıkarılabileceğinden korkuyordu.
- I am afraid I'll be a burden to you.
- Sana yük olacağımdan korkuyorum.
- Tom is afraid he might hurt Mary's feelings.
- Tom, Mary'nin hislerine zarar verebileceğinden korkuyor.
- Tom was afraid he might be deported.
- Tom sınır dışı edileceğinden korkuyordu.
- I was afraid to make the first move.
- İlk hamleyi yapmaktan korkuyordum.
- Tom is afraid to say anything, isn't he?
- Tom bir şey söylemekten korkar, değil mi?
- I was afraid to ask her out.
- Ona çıkma teklif etmeye korkuyordum.
- I'm not going to be afraid again.
- Tekrar korkmayacağım.
- Tom is afraid that Mary might eat his lunch if he leaves it on his desk.
- Tom, öğle yemeğini masasında bırakırsa Mary'nin onu yiyebileceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid that he might lose everything.
- Tom her şeyi kaybedebileceğinden korkuyordu.
- Tom won't be afraid.
- Tom korkmayacak.
- Tom was afraid to tell the truth.
- Tom gerçeği söylemeye korkuyordu.
- Tom told Mary that he was afraid.
- Tom, Mary'ye korktuğunu söyledi.
- We were afraid that we might hurt his feelings.
- Biz onun duygularını incitmekten korktuk.
- I know you were afraid.
- Korktuğunu biliyorum.
- Tom could've been afraid.
- Tom korkmuş olabilirdi.
- Tom was afraid to swim.
- Tom yüzmekten korkuyordu.
- I am afraid I'll be a burden to you.
- Sana yük olmaktan korkuyorum.
- I was afraid I was going to lose you.
- Seni kaybedeceğimden korkardım.
- I've always been afraid that this would happen.
- Bunun olmasından hep korkmuşumdur.
- Tom is afraid, I think.
- Bence Tom korkuyor.
- They are afraid that nuclear war will break out.
- Onlar nükleer savaş çıkacağından korkuyorlar.
- You don't need to be afraid.
- Korkmana gerek yok.
- Tom was afraid that he might get laid off.
- Tom işten atılabileceğinden korkuyordu.
- Tom is afraid to do that.
- Tom bunu yapmaktan korkuyor.
- I suspect Tom is afraid.
- Tom'un korktuğundan şüpheleniyorum.
- Tom said Mary was afraid.
- Tom Mary'nin korktuğunu söyledi.
- Tom doesn't think Mary is afraid.
- Tom Mary'nin korktuğunu düşünmüyor.
- Tom told me he was afraid that Mary might kill him.
- Tom bana Mary'nin onu öldürebileceğinden korktuğunu söyledi.
- He was afraid that the typhoon would damage his house.
- Tayfunun evine zarar vermesinden korkuyordu.
- He is afraid that he will die.
- Öleceğinden korkuyor.
- Tom is afraid to walk through the woods at night.
- Tom geceleri ormanda yürümekten korkuyor.
- Tom behaved like he was afraid.
- Tom korkmuş gibi davranıyordu.
- Tom said that he was afraid to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmaktan korktuğunu söyledi.
- Tom said he was afraid to go there.
- Tom oraya gitmekten korktuğunu söyledi.
- I doubt Tom will be afraid.
- Tom'un korkacağından şüpheliyim.
- He was afraid about what was going to happen.
- Olacaklardan korkuyordu.
- How can I stop being afraid?
- Korkmayı nasıl bırakabilirim?
- Tom thinks Mary will be afraid.
- Tom, Mary'nin korkacağını düşünüyor.
- Tom could be afraid.
- Tom korkmuş olabilir.
- Doctors were afraid to remove the bullet.
- Doktorlar, kurşunu çıkarmaya korkuyorlardı.
- Tom was afraid that he would not make any friends at his new school.
- Tom yeni okulunda hiç arkadaş edinemeyeceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid that people would judge him.
- Tom insanların onu yargılayacağından korkuyordu.
- Tom said he thought Mary was afraid to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaktan korktuğunu düşündüğünü söyledi.
- The boy is afraid to go to bed in the dark.
- Oğlan, karanlıkta yatmaktan korkar.
- Tom was afraid to cross the road.
- Tom yolun karşısına geçmekten korkuyordu.
- I was afraid that you had failed.
- Başarısız olmandan korkmuştum.
- I am afraid it will rain in the afternoon.
- Korkarım öğleden sonra yağmur yağacak.
- Tom was afraid he might get laid off.
- Tom işten atılabileceğinden korkuyordu.
- Tom is going to be afraid.
- Tom korkacak.
- You don't have to be afraid.
- Korkmak zorunda değilsin.
- I was afraid I was going to lose you.
- Sizi kaybedeceğimden korkuyordum.
- I didn't know Tom was afraid.
- Tom'un korktuğunu bilmiyordum.
- Tom is afraid to say anything.
- Tom herhangi bir şey söylemekten korkuyor.
- I am afraid it's not so easy.
- Korkarım bu o kadar kolay değil.
- Tom is afraid to say anything, isn't he?
- Tom bir şey demeye korkuyor, değil mi?
- Tom was afraid to talk to Mary.
- Tom, Mary'yle konuşmaktan korkuyordu.
- I am afraid I can't help you.
- Korkarım ki size yardımcı olamam.
- Tom was afraid to tell his parents that he'd flunked three classes.
- Tom ailesine üç dersten kaldığını söylemeye korkuyordu.
- Do you think Tom might be afraid?
- Sence Tom korkuyor olabilir mi?
- I won't be afraid.
- Korkmayacağım.
- The students are afraid to speak out.
- Öğrenciler açıkça konuşmaktan korkarlar.
- I was afraid that it might hurt her feelings.
- Onun duygularını incitmekten korktum.
- Tom is afraid to say no to people.
- Tom insanlara hayır demeye korkuyor.
- Tom is afraid to go out at night.
- Tom geceleri dışarı çıkmaya korkuyor.
- Tom was afraid to show his father his report card.
- Tom karnesini babasına göstermeye korkuyordu.
- Tom said he was afraid to go there.
- Tom oraya gitmeye korktuğunu söyledi.
- Tom was afraid that no one would show up for the party.
- Tom partiye kimsenin gelmeyeceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid he might be expelled.
- Tom, kovulabileceğinden korkuyordu.
- I am afraid it will rain in the afternoon.
- Korkarım ki öğleden sonra yağmur yağacak.
- If you are afraid to die, you have already died.
- Eğer ölmekten korkuyorsan, sen zaten ölmüşsün.
- I was afraid that I might get injured.
- Sakatlanmaktan korkuyordum.
- Tom was afraid to go into the cave by himself.
- Tom mağaraya tek başına girmeye korkuyordu.
- Tom didn't think Mary would be afraid.
- Tom, Mary'nin korkacağını düşünmemişti.
- Never be afraid to make mistakes.
- Hata yapmaktan asla korkma.
- I was afraid to do that.
- Bunu yapmaktan korkuyordum.
- Americans who had money were afraid to invest it.
- Parası olan Amerikalılar yatırım yapmaktan korkuyordu.
- Tom was afraid to say anything.
- Tom bir şey söylemeye korkuyordu.
- Tom said Mary is afraid to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaktan korktuğunu söyledi.
- I was afraid Tom might get hurt.
- Tom'un yaralanmasından korkuyordum.
- Tom was afraid that he might be laid off.
- Tom işten çıkarılabileceğinden korkuyordu.
- We're not going to be afraid.
- Biz korkmayacağız.
- Tom was afraid you'd say no.
- Tom hayır demenden korkuyordu.
- Tom is afraid to go into the cave.
- Tom mağaraya girmeye korkuyor.
- I am afraid I cannot help you.
- Korkarım size yardım edemem.
- Tom told me you were afraid.
- Tom bana korktuğunu söyledi.
- We were afraid.
- Biz korktuk.
- Tom is afraid to say anything, isn't he?
- Tom bir şey söylemeye korkuyor, değil mi?
- Tom was afraid to go back home.
- Tom eve dönmekten korkuyordu.
- I am afraid he will make a mistake.
- Korkarım ki bir hata yapacak.
- He is afraid to swim.
- O yüzmeye korkuyor.
- Tom said Mary was likely to be afraid.
- Tom Mary'nin muhtemelen korktuğunu söyledi.
- Tom is afraid to do that, but Mary isn't.
- Tom bunu yapmaktan korkuyor ama Mary korkmuyor.
- Tom was afraid that the police might want to arrest him.
- Tom polislerin onu tutuklamak isteyebileceğinden korkuyordu.
- I suspect that Tom and Mary are afraid to do that.
- Tom ve Mary'nin bunu yapmaktan korktuğundan şüpheleniyorum.
- Tom was afraid to tell his parents.
- Tom anne babasına söylemeye korkuyordu.
- I didn't know Tom would be afraid.
- Tom'un korkacağını bilmiyordum.
- Tom was afraid to tell his parents what had happened.
- Tom olanları ailesine anlatmaktan korkuyordu.
- I was afraid because it was very dark.
- Korkuyordum çünkü çok karanlıktı.
- Tom wanted to ask Mary something, but was afraid to.
- Tom Mary'ye bir şey sormak istiyordu ama korktu.
- Tom is afraid to go outside.
- Tom dışarı çıkmaya korkuyor.
- Tom was afraid he might get laid off.
- Tom işten çıkarılabileceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid that he might be disqualified.
- Tom diskalifiye edilmekten korkuyordu.
- Tom confessed that he was afraid.
- Tom korktuğunu itiraf etti.
- I thought Tom was afraid to swim.
- Tom'un yüzmekten korktuğunu sanıyordum.
- Tom is afraid he might hurt Mary's feelings.
- Tom, Mary'nin duygularını incitebileceğinden korkuyor.
- I am afraid to jump over the ditch.
- Hendeğin üzerinden atlamaya korkuyorum.
- Tom is afraid, isn't he?
- Tom korkuyor, değil mi?
- I was afraid you'd say that.
- Bunu söylemenden korkuyordum.
- Tom is afraid to go to the dentist.
- Tom dişçiye gitmekten korkuyor.
- I think Tom is afraid.
- Sanırım Tom korkuyor.
- Tom was afraid that people would judge him.
- Tom insanların kendisini yargılamasından korkuyordu.
- The girl was afraid to jump down from the roof.
- Kız, çatıdan aşağıya atlamaya korkuyordu.
- Tom was afraid that he might get evicted.
- Tom tahliye edilebileceğinden korkuyordu.
- They are afraid to fly.
- Uçmaktan korkuyorlar.
- He is afraid to fly in an airplane.
- O, bir uçakta uçmaktan korkuyor.
- Tom will likely be afraid.
- Tom muhtemelen korkmuş olacak.
- Tom was afraid he might get expelled from school.
- Tom, okuldan kovulabileceğinden korkuyordu.
- Tom is afraid to walk through the woods alone.
- Tom ormanda yalnız yürümekten korkuyor.
- Tom was afraid to laugh.
- Tom güldürmekten korktu.
- She was afraid to make a speech.
- Konuşma yapmaktan korkuyordu.
- He behaved like he was afraid.
- Korkuyormuş gibi davrandı.
- There's no need to be afraid.
- Korkmaya gerek yok.
- Tom doesn't know why Mary is afraid.
- Tom, Mary'nin neden korktuğunu bilmiyor.
- Tom acted like he was afraid.
- Tom korkuyor gibi davrandı.
- I am afraid you have the wrong number.
- Korkarım yanlış numarayı aradınız.
- Tom is afraid that he'll get lost.
- Tom kaybolacağından korkuyor.
- I doubt that Tom will be afraid.
- Tom'un korkacağından şüpheliyim.
- We were afraid.
- Korkuyorduk.
- I was afraid I might not be able to do it correctly.
- Doğru yapamayacağımdan korktum.
- I was afraid to even try to do that.
- Bunu yapmaya çalışmaktan bile korkuyordum.
- I was afraid that something like this might happen.
- Böyle bir şey olabileceğinden korkuyordum.
- Tom was afraid that he might lose everything.
- Tom her şeyini kaybedebileceğinden korkuyordu.
- I am afraid you have the wrong number.
- Korkarım ki yanlış numara çevirdiniz.
- Do you think Tom might be afraid?
- Tom'un korkabileceğini düşünüyor musun?
- Tom was afraid people might laugh at him.
- Tom insanların ona gülebileceğinden korkuyordu.
- Tom is afraid because he doesn't understand what's going on.
- Tom neler olduğunu anlamadığı için korkuyor.
- He was afraid that you would look into your past.
- Geçmişini araştırmandan korkuyordu.
- I am afraid I'll be a burden to you.
- Ben sana bir yük olmaktan korkuyorum.
- You have no reason to be afraid.
- Korkman için hiçbir nedenin yok.
- Tom was afraid Mary wouldn't believe him.
- Tom, Mary'nin ona inanmayacağından korkuyordu.
- Tom was afraid someone would see him.
- Tom birinin onu görmesinden korkuyordu.
- Tom and I are afraid.
- Tom ve ben korkuyoruz.
- Sami was afraid for his life.
- Sami hayatı için korkuyordu.
- Tom was afraid that he might get expelled.
- Tom kovulabileceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid he might be disqualified.
- Tom diskalifiye edilmekten korkuyordu.
- Tom knew that I was afraid.
- Tom korktuğumu biliyordu.
- Tom told Mary that I was afraid.
- Tom, Mary'ye korktuğumu söyledi.
- Tom is afraid to say anything.
- Tom bir şey söylemeye korkuyor.
- She admitted that she was afraid.
- Korktuğunu itiraf etti.
- Tom is afraid to trust anyone.
- Tom birine güvenmekten korkuyor.
- You have no reason to be afraid.
- Korkman için bir sebep yok.
- Tom thought Mary would be afraid.
- Tom, Mary'nin korkacağını düşündü.
- Tom should tell Mary not to be afraid.
- Tom Mary'ye korkmamasını söylemeli.
- Tom was afraid to cross the street.
- Tom karşıdan karşıya geçmeye korkuyordu.
- Mary was afraid to tell her parents.
- Mary ebeveynlerine söylemeye korkuyordu.
- Tom told me that he thought Mary was afraid.
- Tom bana Mary'nin korktuğunu düşündüğünü söyledi.
- You are afraid.
- Korkuyorsun.
- Tom thinks Mary is afraid.
- Tom, Mary'nin korktuğunu düşünüyor.
- Tom is afraid to tell the truth.
- Tom gerçeği söylemekten korkuyor.
- Tom told Mary not to be afraid.
- Tom Mary'ye korkmamasını söyledi.
- Tom was afraid that he might be expelled from schoo.
- Tom okuldan atılabileceğinden korkuyordu.
- I knew Tom wouldn't be afraid.
- Tom'un korkmayacağını biliyordum.
- Tom said Mary would probably be afraid.
- Tom, Mary'nin muhtemelen korkacağını söyledi.
- Tom says Mary is afraid.
- Tom Mary'nin korktuğunu söylüyor.
- Tom was afraid that he wouldn't get to school on time.
- Tom okula zamanında gidemeyeceğinden korkuyordu.
- We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
- Bir kurşunla vurulmaktan korktuğumuz için aşağıya koştuk.
- He is afraid that he will die.
- O, öleceğinden korkuyor.
- I was afraid to even try to do that.
- Hatta bunu yapmaya çalışmaktan korktum.
- You don't have to be afraid.
- Korkmana gerek yok.
- Tom was afraid he might be deported.
- Tom, sınır dışı edilebileceğinden korkuyordu.
- Tom isn't likely to be afraid.
- Tom korkmuş olamaz.
- He behaved like he was afraid.
- O, korkmuş gibi davrandı.
- Tom was afraid people might laugh at him.
- Tom insanların ona gülmesinden korkuyordu.
- We're not going to be afraid.
- Korkmayacağız.
- I was afraid Tom wouldn't understand.
- Tom'un anlamayacağından korktum.
- Tom is afraid that someone might kill him in his sleep.
- Tom birinin onu uykusunda öldürebileceğinden korkuyor.
- He was afraid that the typhoon would damage his house.
- Kasırganın evine zarar vermesinden korkuyordu.
- Do not be afraid to kill Edward; it is good.
- Edward'ı öldürmekten korkma; bu iyi bir şey.
- Tom was afraid.
- Tom korkuyordu.
- I am afraid your translation is overly literal.
- Korkarım çeviriniz aşırı derecede gerçekçi.
- Tom is afraid to say no to people.
- Tom insanlara hayır demekten korkuyor.
- Tom is afraid to go to the dentist.
- Tom dişçiye gitmeye korkuyor.
- Tom was afraid that he might be deported.
- Tom sınır dışı edilebileceğinden korkuyordu.
- Everybody was afraid that something bad was going to happen.
- Herkes kötü bir şey olacağından korkuyordu.
- I am afraid they don't get along very well.
- Korkarım ki onlar çok iyi geçinmiyor.
- He was afraid to go there.
- O, oraya gitmeye korkuyordu.
- They are afraid that nuclear war will break out.
- Nükleer savaş çıkacağından korkuyorlar.
- I saw that Tom was afraid.
- Tom'un korktuğunu gördüm.
- Tom doesn't think Mary will be afraid.
- Tom, Mary'nin korkacağını düşünmüyor.
- Tom is afraid to go home.
- Tom eve gitmeye korkuyor.
- We must not be afraid to fail.
- Başarısız olmaktan korkmamalıyız.
- Tom was afraid that the typhoon would damage his house.
- Tom tayfunun evine zarar vermesinden korkuyordu.
- Tom told me he was afraid.
- Tom bana korktuğunu söyledi.
- Tom is afraid to swim in this lake.
- Tom bu gölde yüzmekten korkuyor.
- Tom is afraid because he doesn't understand what's going on.
- Tom korkuyor çünkü neler olduğunu anlamıyor.
- I suspect that Tom and Mary were afraid to do that.
- Tom ve Mary'nin bunu yapmaktan korktuğundan şüpheleniyorum.
- The students are afraid to speak out.
- Öğrenciler konuşmaktan korkuyor.
- Tom and Mary are afraid.
- Tom ve Mary korkuyor.
- I was afraid you wouldn't like that.
- Bundan hoşlanmayacaksın diye korktum.
- Tom will probably be afraid.
- Tom muhtemelen korkmuş olacak.
- I was afraid Tom might do that.
- Tom'un bunu yapmasından korkuyordum.
- I was afraid I might chicken out.
- Korkup kaçmaktan korkuyordum.
- You looked like you were afraid.
- Korkmuş gibi görünüyordun.
- Many miners are afraid that the mine will be closed down soon.
- Birçok madenci madenin yakında kapatılacağından korkuyor.
- I don't think Tom knows why Mary is afraid.
- Tom'un Mary'nin neden korktuğunu bildiğini sanmıyorum.
- I am afraid things will take a turn for the worse.
- Korkarım ki işler kötüye gitmeye başlayacak.
- Tom wanted to ask Mary something, but was afraid to.
- Tom, Mary'ye bir şey sormak istedi ama korktu.
- You needn't to be afraid.
- Korkmanıza gerek yok.
- I was afraid this might happen.
- Bunun olmasından korkuyordum.
- Tom was afraid he'd lost his key.
- Tom anahtarını kaybettiğinden korkuyordu.
- Tom acted like he was afraid.
- Tom korkuyormuş gibi davrandı.
- Tom was beginning to be afraid.
- Tom korkmaya başlıyordu.
- Tom is afraid to trust anyone.
- Tom insanlara güvenmekten korkuyor.
- I was afraid to be alone.
- Yalnız olmaktan korkuyordum.
- You should be afraid.
- Korkmalısın.
- I am afraid he will fail.
- Korkarım ki o başarısız olacak.
- Tom was afraid he might be fired.
- Tom, kovulabileceğinden korkuyordu.
- You're the one who ought to be afraid.
- Korkması gereken sensin.
- They are afraid to say it publicly.
- Bunu açıkça söylemekten korkuyorlar.
- Tom is likely be afraid to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmaktan korkuyor.
- I was afraid I'd be late.
- Geç kalmaktan korktum.
- I was afraid that I might be late.
- Geç kalabilirim diye korkuyordum.
- I'm sure Tom will be afraid.
- Tom'un korkacağından eminim.
- Tom will probably be afraid.
- Tom muhtemelen korkacak.
- They said they were afraid.
- Korktuklarını söylediler.
- Both Tom and Mary were afraid to jump off the diving board.
- Hem Tom hem de Mary tramplenden atlamaktan korkuyorlardı.
- Tom pretended he was afraid.
- Tom korkmuş numarası yapıyordu.
- Tom was afraid he might get fired.
- Tom, kovulabileceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid he might get deported.
- Tom sınır dışı edilebileceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid to ask for help.
- Tom yardım istemekten korkuyordu.
- Mary was afraid that people would judge her.
- Mary insanların onu yargılamasından korkuyordu.
- I am afraid I must be going now.
- Korkarım, artık gitmeliyim.
- Tom was afraid he might be laid off.
- Tom işten atılabileceğinden korkuyordu.
- Tom told Mary that he was afraid.
- Tom Mary'ye korktuğunu söyledi.
- Tom was afraid that he might be deported.
- Tom, sınır dışı edilebileceğinden korkuyordu.
- I've never been afraid to do that.
- Bunu yapmaktan hiç korkmadım.
- They are afraid to fly.
- Onlar uçmaktan korkuyor.
- Tom admitted he was afraid.
- Tom korktuğunu itiraf etti.
- I am afraid he will make a mistake.
- Hata yapacağından korkuyorum.
- I was afraid you wouldn't like that.
- Bundan hoşlanmayacağından korkuyordum.
- I was afraid that you wouldn't like that.
- Bunu beğenmeyeceksin diye korkmuştum.
- You looked like you were afraid.
- Korkmuş gibiydin.
- Tom is afraid to get involved.
- Tom olaya girmekten korkuyor.
- Tom was afraid that he might get expelled from school.
- Tom, okuldan kovulabileceğinden korkuyordu.
- I began to be afraid you would never come back again.
- Tekrar gelmeyeceğinden korkmaya başladım.
- I am afraid the loss will amount to one hundred million dollars.
- Korkarım ki zarar yüz milyon dolar olacak.
- Tom told Mary not to be afraid.
- Tom, Mary'ye korkmamasını söyledi.
- Tom was afraid he might get evicted.
- Tom evden atılabileceğinden korkuyordu.
- Tom was afraid that Mary might change her mind.
- Tom, Mary'nin fikrini değiştirmesinden korkuyordu.
- Tom thinks Mary won't be afraid.
- Tom Mary'nin korkmayacağını düşünüyor.
- Tom is afraid to trust anyone.
- Tom kimseye güvenmekten korkuyor.
- Tom is afraid he might hurt Mary's feelings.
- Tom, Mary'nin duygularını incitmekten korkuyor.
- Tom admitted that he is afraid.
- Tom korktuğunu itiraf etti.
- Tom behaved like he was afraid.
- Tom korkmuş gibi davrandı.
- I am afraid I don't agree with you.
- Korkarım sana katılmıyorum.
- Mary was afraid.
- Mary korkmuştu.
- I am afraid to go.
- Gitmeye korkuyorum.
- Tom was afraid to talk to Mary.
- Tom, Mary ile konuşmaktan korkuyordu.
- Tom seemed to be afraid.
- Tom korkmuş gibiydi.
- I was afraid you wouldn't understand.
- Senin anlamayacağından korkuyordum.
- Tom said he thought Mary would be afraid.
- Tom, Mary'nin korkacağını düşündüğünü söyledi.
- I am afraid she is ill.
- Korkarım ki o hastadır.
- I'd be afraid to do that.
- Bunu yapmaktan korkardım.
- They'll be afraid.
- Korkacaklar.
- Tom is probably going to be afraid to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmaktan korkuyor olacak.
- I was afraid Tom might do that.
- Tom'un onu yapabileceğinden korkuyordum.
- First l was afraid.
- Başta korkmuştum.
- Tom was afraid, but Mary wasn't.
- Tom korkuyordu ama Mary korkmuyordu.
- Tom was afraid he might be expelled.
- Tom okuldan atılabileceğinden korkuyordu.
Show More (602)
|
